YDH- Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesi yazarı Corc Alem, Gazze’de ateşkes yapılmasını öngören 1860 sayılı kararın Filistinliler arasında fitne çıkarmaya yönelik olduğu değerlendirmesini yapıyor.

 

Alınan acil ve sürdürülebilir ateşkes kararının ardından şehit düşen 30 Filistinli İsrail'in bu karara ne kadar bağlı olduğunun bir göstergesi; peki, bu kararın alınmasından sonra neler oldu.

 

New York ve Birleşmiş Milletlerdeki Araplar Amerika'nın İsrail'e Gazze'deki düşmanlarını sindirmek için yeterli vakit verilmesi noktasındaki ısrarını kulislerde yapılan uzun tartışmaların arkasından anladıktan sonra, kararın çıkması için Birleşmiş Milletlere baskı yapmaya başladılar.

 

Amerika'nın vakit verme konusundaki ısrarında Gazze'de yaşanan katliama ve verilen şehitlere aldırış etmediği çok açık olarak görülebiliyor.

 

Bu kararın alınması sırasında Hamas hiçbir diyalogda dikkate alınmamış, bütün bu görüşmeler sırasında muhatap olarak Filistin yönetimi muhatap alınmıştır ve Gazze'de yeni bir denge oluşturmaya çalışmıştır.

 

Bu oluşturmaya çalışılan dengenin en belirgin hedefi ise ilerde Filistin yönetimi ile yapılacak herhangi bir diyalog girişiminde İsrail tarafının elini kuvvetlendirmek olmalı.

 

Arap heyeti yanlarına Bağlantısızlar Hareketi ülkelerini, Asya topluluğunu, İslam Konferansı ülkelerini ve Çin'i alarak BM'yi ucu açık toplantılar yapmaktan karar almaya doğru hareket etmeye zorladı ve alınacak herhangi bir kararın ilk maddesinin acilen ateşkes ilan edilmesi ve sivillerin öldürülmesinin bir an önce durdurulması olması yönünde ısrar etti.

 

Rusya bütün bu süreçte etkin bir rol oynadı ve İsrail'in saldırının devam etmesi yönündeki ısrarlarına ve Amerika'nın İsrail mantığına teslim olmuş olmasına rağmen alınabilecek en uygun kararın alınması yolunda elinden gayreti sarf etti.

 

Zira Condaliza Rize Londra'da bu kararın uygulanmasını talep etmekten bile aciz kaldı; çünkü bu yönetim İsrail'e takınacağı her türlü tavırda yardım etmek ve onu desteklemek gibi bir tutum içinde olan bir yönetim.

 

Rusya alınan karar için “dengeli bir karar” dedi; çünkü kararı daha dengeli yapabilecek şartlar mevcut değildi. Ayrıca Arapların ve konu ile ilgili diğer devletlerin yanında veto etmek için sırada bekleyen bir Amerika vardı.

 

Fransa Rusya ile bu kararın alınmasında anahtar rol oynadı. Amerika ve İngiltere elçileri ile Arap elçileri arasında mekik diplomasisi yaptı. Hatta bazı zamanlar saldırın ve katliamın durdurulması gerektiği, her ne şekilde olursa olsun durdurulması gerektiği konusunda ısrarcı oldu.

 

Arapların planı alınan kararın omurgasını oluşturdu; çünkü alınan karar her ne şekil alırsa alsın metnin başında acil ve sürdürülebilir bir ateşkes maddesinin bulunması gerektiğini talep etmişlerdi; ancak alınan karar başka bir merhaleye ulaşmış ve uygulamanın neticeleri gözlenir olmuştu.

 

Kararın uygulanması noktasında birçok farklı etken devreydi artık; ancak alının uluslar arası karar şimdi zikredeceğimiz en azı bunlar olmak üzere şu beş kusuru taşıyor.

 

Bu alınan karar BM'nin tükenmekte olan itibarını kurtarmak içindi. Bu kararı alarak kendisine gelecek tepkileri ortadan kaldırmak gibi bir amaca hizmet ediyordu. Biz BM olarak elimizden geleni yaptık, üzerimize düşen vazifeyi yerine getirdik demek istendi.

 

İkincisi; Amerika'nın oylamaya katılmamasıdır, Amerika oylamada veto hakkını kullanmamıştır; çünkü Amerika bunu yaparak karar almak önemli değil önemli olan uygulamak demek istedi. Zira kararın alınmasında sonra Gazze'nin yaşadığı vahşet bu söyleme iyi bir sahne oldu.

 

Üçüncüsü; kararın uygulanmasını mümkün kılacak araçların mevcut olmaması idi. BM'de etkin olan devletler Arap heyetinin de kabul etmesi ile alınan kararları uygulamayı mümkün kılacak araçları belirlemek için yeni kararlar alma yolunu tuttu ki kararın ertesi günü İsrail saldırıları çok kötü ve vahşi bir hal almıştı.

 

Dördüncüsü; alınacak kararın uygulanabilmesi, Mısır'ın Hamas ve İsrail nezdinde yaptığı diyalog girişimleri ile ilişkilidir. Bu durum “sürdürülebilir ve acil ateşkes” adı altında masum insanların kurban olmasına göz yumanların insanlık dışı ve ahlaki olmayan durumlarının bir göstergesidir. Zira alınan kararın ne acil ne de sürdürülebilir olmadığı ortaya çıkmıştır.

 

Beşinci ve en büyük kusur ise bu kararın Filistinlilerin kendi içindeki savaşa büyük bir kapı açan plan niteliğinde olmasıdır. Zira Filistin yönetimi kararı hemen alkışlayarak kabul etmiş, Hamas bu kararda dikkate alınmamış ve kendisi de kararı kabul etmemiştir.

 

Amerika Hamas'ın diplomatik girişimlerde rolü olmadığını görünce veto oyu kullanmamıştır. Hamas'ın hiçbir diyalog masasında olmaması İsrail'in saldırısında hedeflediği en açık ve temel hedeflerden biri idi.

 

Bu saldırının sona ermesinde ve diyalog masasına oturulmasından sonra ajandasındakileri gerçekleştirmek için kendisine koz almak istiyor.

 

Ajandasında nelerin olduğu malum değil; ancak bazıları işin sonunda Gazze'nin Mısır'a Batı Yaka'nın ise Ürdün'e verilmesinden endişeleniyor.

 

http://www.assafir.com/Article.aspx?EditionId=1133&ChannelId=25959&ArticleId=644&Author=جورج%20علم

Çeviren: Emrah Kekilli