YDH- İran’da seçim sonrası yaşanan tartışmalar birinci haftasına girerken İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei, sorunun tüm taraflarını hem kucaklayan hem de onlara uyarılarda bulunan bir konuşma yaptı.

 

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei, Tahran’da milyonlarca kişinin katıldığı Cuma namazında verdiği hutbede verdiği mesajlarla seçimler sonunda yaşanan soruna son noktayı koydu.

 

Siyasi hutbesine seçimlerde yaklaşık 40 milyon kişinin oy kullandığını hatırlatan Ayetullah Hamenei, bunun halkın sorumluluk duygusundan ve katılım ruhundan kaynaklandığını belirtti ve “bu görkemli destan bir bütün olarak halkın İslami nizama bağlılığının ilanıdır. Halkın seçimlere yüzde 85 gibi eşine az rastlanır bir katılım göstermesi, Allah’ın fazl ve rahmetinin ve Veliy-i Asr’ın (AF), İran halkına ve İslam Cumhuriyetine olan inayetinin bir göstergesidir” dedi.

 

Halkın cumhurbaşkanlığı adaylarına farklı görüş ve beklentilerle oy verdiğini belirten Ayetullah Hamenei, halkın tüm farklı görüşlerine rağmen ülkenin ve nizamın korunması ve bütünlüğü yönünde ortak bir tutumunun olduğunu söyledi ve “kadın, erkek, yaşlı, genç, her etnik ve mezhebi kesime mensup olanlar, kentliler, köylüler, unutulmaz bir destan yazdılar. Bu destan İran’ın ve inkılabın düşmanları için bir siyasi deprem, İran halkının tüm dünyadaki dostları içinse gerçek ve tarihi bir şenlik oldu” diye konuştu.

 

12 Haziran seçimlerinde verilen yaklaşık 40 milyon oyun halkın İmam’a, devrime ve şehitlere olan bağlılığını gösterdiğini belirten Ayetullah Hamenei, halkın seçimlere güven, özgürlük, ümit ve coşku içinde gösterdiği bu destansı katılımın yabancı medya organları tarafından gölgelenmek istendiğini söyledi.

 

Tüm adayların seçim propagandaları sırasında özgür bir rekabet içerisinde olduklarını ve bu kapsamda adayların televizyon aracılığıyla yayımlanan tartışmalarında görüşlerini şeffaf bir şekilde ortaya koyduklarını belirten İnkılap Rehberi, “seçimlerde yarışan dört sayın aday da İslami nizama aittir. Ancak habis Siyonist medya tam bir yalancılıkla bu rekabeti, nizamın taraftarlarıyla karşıtları arasında bir kavga olarak yansıttı” dedi.

 

Adayların tümünü yakından tanıdığını belirten Ayetullah Hamenei, “adaylardan birisi benim cumhurbaşkanımdır. Çalışkan, emekçi ve halkın güvendiği biridir. Diğer aday da 8 yıl benim başbakanımdı. Diğer aday Devrim Muhafızlarının komutanıydı ve kutsal savunma döneminin en asli komutanlarından biriydi. Diğer aday ise iki dönem yasama organı olan mesclisin başkanlığını yapmış biridir. Binaenaleyh bunların tümü nizamın unsurlarıdır ve nizama aittir. Bunların rekabetleri habis Siyonist, ABD ve İngiliz medyasının iddialarının aksine nizam içi bir rekabettir” dedi.

 

Adayların sistem içi farklı siyasi görüşleri ve programları olduğunu belirten Ayetullah Hamenei, “bu görüş farklılıkları sistem içi farklılıklardır. Elbette ben de bunlardan bazılarını ülkeye hizmet konusunda daha uygun görüyordum; ama kendi şahsi görüşümü halka yansıtmadım. Ayrıca halkın benim görüşüme göre davranması da gerekmezdi. Çünkü seçim halka aittir ve bunun sonucu halkın teşhisine göre belirlenecektir” dedi.

 

Adayların televizyon aracılığıyla yaptığı münazaraların seçimlerde serbest bir rekabet olmadığı yönündeki yabancı medya propagandalarını boşa çıkardığını belirten, bazı olumsuz yönleri giderilerek bu münazaraların devam ettirilmesi ve böylece ülkedeki tüm yöneticilerin kendisini eleştirilere cevap verme konumunda görmesinin sağlanması gerektiğini ifade eden Ayetullah Hamenei, münazaralardaki olumsuz yönlerle ilgili olarak da şunları söyledi: “Fakat tartışmalarda bazen karalamalara gidildi. Bazen mevcut hükümet, bazen de önceki hükümetler karalandı. Bu şekilde de adayların taraftarları arasında gerginlikler yaratıldı.”

 

Münazaralar sırasında yapılan hatalara da değinen İnkılap Rehberi şunları söyledi: “Bir taraf mevcut cumhurbaşkanına en açık ve en utanç verici hakaretlerde ve iftiralarda bulundu. Hükümetle ilgili uydurma bilançolar yayımladı. Halkın oylarına dayanan cumhurbaşkanını, yalancı ve hurafeci diye adlandırarak ahlakı, yasayı ve insafı ayaklar altına aldı. Diğer taraf da benzer adımlar atarak devrimin 30 yıllık parlak bilançosunu sönük göstermeye çalıştı. Ömrünü nizam için sarf eden şahsiyetleri tartışmaya açarak onlar hakkında yasal mercilerce ispat edilmemiş suçlamalarda bulundu.”

 

Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Ayetullah Haşimi Rafsancani ve Natık Nuri hakkında dile getirdiği suçlamaları da eleştiren Ayetullah Hamenei, Rafsancani’yi 52 yıldır tanıdığını belirterek “Sayın Rafsancani zalim Şah rejimiyle mücadelenin en asli sütunlarından biriydi, hareketin en ciddi şahsiyetlerinden biriydi. Devrimden sonra da İmam’ın yanındaki en etkili şahsiyetlerden biri oldu. O defalarca şehadet sınırına kadar geldi. İmam’ın vefatından bu güne kadar da her zaman rehberin yanında yer aldı. Sayın Rafsancani devrimden önce mallarını mücadele için harcadı. Son 30 yıllık dönemde en hassas zaman dilimlerinde birçok sorumluluklar üstlenerek devrimin ve nizamın hizmetinde oldu. Asla devrimden kendisi için herhangi bir mal almadı. Halkın bu gerçeklere dikkat etmesi gerekiyor” dedi.

 

Ayetullah Hamenei Rafsancani’yle ilgili olarak zikrettiği bütün bu olumlu özelliklerin yanı sıra kendisiyle bazı konularda görüş ayrılıklarının da bulunduğunu ve bunun da doğal olduğunu söyledi ve “Bu görüş ayrılıkları normaldir, halk bu konuda bir takım kuruntulara kapılarak başka türlü düşünmemelidir. Sayın Haşimi Rafsancani ile cumhurbaşkanı arasında son dört yıldır dış politika, sosyal adaletin gerçekleştirilme yöntemleri ve bazı kültürel konularda görüş ayrılığı bulunmaktadır ve cumhurbaşkanının görüşleri bu konularda benim görüşlerime daha yakındır” diye konuştu.