İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Azerbaycan cumhuriyetinin başkenti Bakü’yü 60 kişilik kalabalık bir heyetle ziyaret etti.
Şimon Peres’in Bakü’ye yaptığı ziyarete çok önem verdiği biliniyordu; ama ziyaretin bu kapsamda olacağı beklenmiyordu.
Ziyaretin detayları, görüşmeler ve imzalanan anlaşmalar konusunda sis perdeleri yavaş yavaş aralanıyor; ama yine de genel bir bilgi yok elimizde.
Azerbaycan’ın, İsrail’de gelişmiş silah satın alacağı bekleniyordu; ama, casus uçakları ve casus uydular konusunda, İsrail ile işbirliği yapması beklenmiyordu.
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in, Bakü ziyaretinde elde edilen en önemli sonuç belki de bu. Yani, İsrail’in, Azerbaycan’la ortak, pilotsuz uçak, yani casus uçaklarının yanı sıra, casus uyduları alanında işbirliği yapacak olması.
Bu işbirliği, Tahran’ın da, Moskova’nın da kaygılanmasına yol açacak düzeyde. Bu yüzden olsa gerek Tahran, Bakü büyükelçisini geri çekti. Peres’in ziyaretin hemen ertesinde de Medvedev, Bakü’ye gitti.
Azerbaycan, Dağlık Karabağ’ın çözümsüz olduğunu, bunun da tehlike oluşturduğunu belirterek, son dönemde tehdit dilini fazla kullanır olması da anlaşılmaya başlamış oldu.
Zira İsrail, gelişmiş silah teknolojisini, Azerbaycan’a vermeyi taahhüt ediyor. Dünyanın en büyük silah ihracatçısı ülkeleri arasında bulunan İsrail, bir yandan silah satışı yaparken, diğer yandan, İran gibi ülkenin yanı başında, casus uçakları üretecek, casus uyduları fırlatabilecek. İsrail için bulunmaz bir fırsat.
Azerbaycan, Ermenistan ile İran arasındaki ilişkileri, ya da Moskova ile Erivan arasındaki yakınlığı bahane ederek, İsrail ile yakınlaşıyor gibi bir tablo çıksa da, aslında olayın perde arkasındaki gerçek bu değil.
İsrail, kurulduğundan bu yana, doğrudan ve dolaylı olarak ilişki kurduğu ülkeler bulunmaktadır. Doğrudan ilişki kurduğu ülkeler, vitrinde her zaman yerini aldı; ama, dolaylı ilişki kurduğu ülkelerde, yedekte bulundurduğu ülkelerle, asıl ülkeler olarak iki kısma ayırmak mümkün.
Bir dönem, Saddam Hüseyin, İsrail’in yedeğindeki ülke konumunda iken, bu gün Azerbaycan yedekte tutulan ülke durumuna gelmiştir.
Yaşanan bu son olaylar ise Azerbaycan’ın artık doğrudan ilişki kurulan ülkeler arasında vitrindeki yerini alması için diplomasi yürütüldüğünü gösteriyor.
Zira Türkiye’den istediği neticeyi alamamıştır. Irak’ta hala beklemede. Pakistan’da bekleyiş uzun sürebilir. Dolayısıyla, İran’ın kontrolü için bu süreçte, en kolay ve en rahat yedekte bulunan Azerbaycan’ın devriye sokulmasıdır.
Azerbaycan’ın, Ermenistan’la sorunu bulunmaktadır. Dağlık Karabağ hala işgal altındadır. Bunlardan yola çıkarak, Moskova ve Tahran gibi bölge ülkelerinin kaygılarını geri plana itecek bir bahane de “Karabağ konusunda bana yardımcı olmuyorsunuz” şeklinde, kamuoyunu ikna edebilecek şekildedir.
Baku, “Karabağ konusunda bana yardımcı olmuyorsunuz”, “Bana rağmen ilişkilerinizi geliştiriyorsunuz”,”Ermenistan’la ilişkilerinizin geliştirilmesi bana zarar veriyor” gibi bahaneleri veya alınganlıkları Ankara’ya da yaptı.
İstediğini yapmak ve yaptırmak isteyen “mızıkçı çocuklar” gibi bir tavır ortaya koyan, ardından da “ben bağımsız bir ülkeyim” söylemlerini geliştirmeye çalışan Azerbaycan, gerçekten, bölge ve komşu ülkelerini rahatsız edecek, bu anlaşmalardan istediğini alabilecek mi?
Ermenistan, şu ana kadar resmi bir tepki vermedi; ama dünya genelinde, Siyonist lobi kadar, Ermeni lobisinin de güçlü olduğunu unutmamak gerekir. Tehdit ve tehlike, İran ve Rusya’nın kaygıları şeklinde değil. Bölge halklarının da tepkisini çekecek şekilde cereyan ediyor.
M. Ali Akbulut