YDH- İsrail’de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi yazarı Yoel Ben-Nun, işgalciliği İsrail’in onuru olarak tanımlayarak Netanyahu hükümetinin yerleşkelerin geçici olarak durdurulması şeklindeki siyasi manevrasını bile İsrail rejiminin onurunu kaybetmesi olarak görüyor.
***
Ne yerleşim birimlerinin inşasının durdurulması ne de farklı bir girişim herhangi bir netice vermeyecek.
Yaşadığımız bölgede barış ya da en azından dengeli ve güvenli bir anlaşma ne İsrail’de şimdiye kadar iş başına gelmiş olan sol ve sağ hükümetlerce ne de Amerikalı ve Avrupalı aracılarca benimsenmiş siyaset ile sağlanabilir.
İşte bu nedenle hükümet tarafından geçtiğimiz günlerde ilan edilmiş olan yeni yerleşim birimlerin durdurulması kararı, bizi bir yere götürmeyecektir.
Aynı şey eski Başbakan Şaron tarafından kabul edilen şu anda Netenyahu’nun da uymak zorunda olduğu Yol Haritası için de geçerli.
Bu Yol Haritası’nın bir tarafına Filistinlilerin terör ile bizzat kendilerinin savaşması, bir diğer tarafına da İsrail’in yerleşim birimleri inşasını durdurması konuldu.
Bir müddet bir sessizlik sadır oldu. Bu sessizliğin nedeni Selam Feyyaz hükümeti tarafından alınan tedbirler idi. Terörün elebaşları kapsamlı bir tutuklamaya tabi tutuldu. Elbette İsrail güvenlik güçleri de bu süreçte yoğun çaba sarf ettiler. Bu sessizlik ile İsrail yeni yerleşim birimleri kurmayı terk etmeye zorlandı.
Şimdi Amerikalıların Yol Haritası’ndan anladığı ne olursa olsun İsrail yerleşim birimleri kurmayı bıraksın. Görünüşe göre başka şekilde anlamaları da mümkün görünmüyor.
Ancak yerleşim birimlerinin inşasının durdurulmasının tam karşılığı terörün tam olarak kökünün kazınmasıdır.
Ortadoğu’da barışın anahtarı karşılıklı saygıdır ve barışın başka yolla tesisi mümkün değildir. Askeri hareketlerin karşılığı askeri hareketler, ekonomik hareketlerin karşılığı ekonomik hareketler, siyasi hareketlerin karşılığı siyasi hareketlerdir.
Ortadoğu’nun anladığı dil
Eğer İsrail geniş bir Arap azınlığı içermek suretiyle var olabiliyorsa, Filistin devleti de geniş bir Yahudi azınlığı içermek suretiyle var olabilir. Bununla kastedilen bellidir.
Filistinli komşularımız Yahudilerin özgürlünü sağlayacak bütün hareketleri ırkçı girişimler olarak görüyorlar. Her şey kendi istedikleri gibi olsun istiyorlar.
Dünyanın çok iyi bildiği kadar biz de o kadar iyi biliyoruz ki Filistinlilerle anlaşmak Yahudi toplumunun kökünün kazınması demek olacaktır.
Çatışma sonsuza dek sürse de hiçbir Arap köyü hiçbir şart altında ve hiçbir anlaşma çerçevesinde boşaltılmayacaktır.
Yani denilmek isteniyor ki Arapların toprak hakkı var ama İsraillilerin yok. İsrail Başbakanı Netenyahu İsrail bir Yahudi devleti olarak kabul edilirse Filistin de bir ulus devlet olarak kabul edilir deyince Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek bu şartlar da barış imkânsız olur diye çıktı açıklama yaptı.
Kudüs’ten kimse çıkıp da buna,’’Ortadoğu’da barış demek onur demektir. Bu da bizim onurumuzdur.’’ Şeklinde cevap vermedi.
Herkes anlamalı barış demek onur demektir, barış anlaşması da bunu değiştiremez.
Çeviri: YDH
http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3811466,00.html