Obama ve İsrail

01 Ocak 1970

ABD’deki Yeni Muhafazakarların yayın organlarından Commentary dergisinin editörlerinden John Podhoretz Obama yönetiminin İsrail’in Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşkeleri kurma ısrarı yüzünden yaşanan krizi analiz ettiği yazısında Washington’daki, Demokrat yönetimi suçluyor.

YDH- ABD’deki Yeni Muhafazakarların yayın organlarından Commentary dergisinin editörlerinden John Podhoretz Obama yönetiminin İsrail’in Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşkeleri kurma ısrarı yüzünden yaşanan krizi analiz ettiği yazısında Washington’daki, Demokrat yönetimi suçluyor.

 ***

Politikada da, diplomaside de, aktörler -en az- bir adım sonrasını hesaplamak zorundadırlar. Kendileri A şeyi söylerken veya yaparken, karşı tarafın B diyeceğinden ve yapacağından emin olmaları gerekir; öbür türlü A demenin hiçbir mantığı olamaz.

Başka bir deyişle, onların görevi sadece tepki vermek değildir, bunun yanında karşı taraftan amaçlarına ve çıkarlarına hizmet eden bir tepki almaktır. Bu anlamda yönetimin İsrail’le olan anlaşmazlığı sürdürmesi ve derinleştirmesi hayretler vericidir.

Öncelikle, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Biden’ın geçen hafta İsrail’e son gezisinde olanların –yani Doğu Kudüs’te yeni yerleşmelerin başlayacağına dair açıklamanın- Amerika Birleşik Devletleri’ne bir hakaret olduğunu söylemek gerekir.

Ben İsrail’in yapmakta olduğu her şeyi yapma hakkının olduğunu düşünüyorum, fakat yönetimi temsil üzere giden kişinin görüşü, İsrail’in yapmakta olduğu şeyin yanlış ve barış beklentilerini baltalayıcı olduğu ve bu görüş ayrılıklarının bir çözüme ulaşmayacağı yönündeydi.

Biden, bu durumdan rahatsız olmuştu, ziyaretinin üstü örtülmüştü ve diplomatik bunalımın ifade edilmesi yerindeydi. Bu açıklamanın yapılacağından haberi olmayan İsrail başbakanı ziyaretçiye özürlerini iletmiş ve kötü işleyen İsrail iç politikasının uluslar arası camiaya bu şekilde ifşa edilmesinden dolayı rahatsızlık duymuştu. Bunların hepsi bir günde oldu, yani salı günü. Bu yaşandı, basında yer aldı ve yönetim rahatsızlığını, Biden’in duyuruyu kınayan açıklamalarıyla bildirmiş oldu.

Başbakan Netanyahu, koalisyonda oldukları partinin başkanı tarafından yapılan bu açıklamanın onlar içinde sürpriz olduğunu söyleyerek konuya açıklık getirdi. Çarşamba günü, hem özelde hem de kamu alanında, İsrailliler bu durumdan duydukları utancı dile getirdiler ve ilişkilerin büyük olasılıkla düzeleceği belliydi. İlişkileri düzeltmek diplomasinin esas görevidir, özellikle de bir yönetim kendinden öncekinin bu konuya yeterince eğilmediğini düşünüyorsa.

Ve ardından sorunlar iyice arttı. Arttı; çünkü Amerika artmalarına sebep oldu. Hillary Clinton cuma günü Bibi Netanyahu’yu aradı ve yayımlanan konuşmalarının satır araları okunursa, Clinton’ın başbakanı 45 dakika boyunca payladığı anlaşılabilir.

Sonra da Clinton’ın sözcüsü çıktı ve Clinton’ın tam da böyle yaptığını söyledi, hem de rahatsız edici derecede öfkeli bir üslup kullanarak- söz konusu açıklamayı ‘son derece olumsuz bir gelişme’ şeklinde tanımlayarak.

 Bu tarz bir üslup, bir ülkenin ancak düşmanına karşı kullanacağı bir üslup olabilir ve bunun Yahudi toplumu tarafından katı bir tepkiyle karşılanmış olması da bu yüzdendir.

AIPAC bu konuda, daha önce benzerlerini görmediğimiz türden, yönetimi doğrudan doğruya karşısına alan şu şekilde bir açıklamada bulundu: ‘Obama yönetiminin son dönemde Amerika- İsrail ilişkileri hakkında yaptığı yorumlar ciddi bir sorundur. AIPAC, yönetimi Yahudi devletiyle olan bu gerilimi yatıştıracak adımlar atmaya davet etmektedir.’

 İftira ve İnkarla Mücadele Birliği’nden (ADL) Abe Foxman da, genelde yaptığı üstü kapalı konuşmaların aksine, doğrudan Demokratları hedef alarak; ‘ Yönetimin Kudüs’un geleceğe dair yapılandırılması hakkında, İsrail’e karşı takındığı tutum ve alenen azarlama tavrı bizi şoka uğrattı. Amerika’nın bir müttefiki ve dostuna karşı böyle sert bir üslup kullanması görülmüş şey değildir’ şeklinde konuştu.

Tam bu aşamada hayret verici noktaya gelmiş bulunuyoruz. Obama yönetimi bunu zaten önceden belirtmişti. Karşıt tutum, Hillary’nin konuşmasından önce de, İsrail’in Biden’a karşı kötü muamelesini kınayan açıklamalarla açıkça sergilenmişti.

İsrail o zaman savunmaya geçmişti; ama diyelim ki Dışişleri Bakanı bu noktayı gerçekten vurgulama ihtiyacı duydu, bu yüzden de Bibi’yi bağırmak üzere aradı. Bu konuşmanın içeriği ve üslubu yayınlanması gerekli bir şey değildi; bakanın en söz dinlemez müttefiklerle olan konuşmaları bile, genelde yayınlanmaz. Neden Obama yönetimi ufak bir gerilimi diplomatik bir krize dönüştürmek için tutup da bu zamanı seçmiş olsun ki?

Bunun yönetimin İsrail hakkındaki, benim geçen sene bu sayfada incelemiş olduğum, ideolojik görüşleriyle alakalı olduğunu pekala düşünebilirsiniz. Ya da İsrail’le olan bu diplomatik krizin Amerika’nın çıkarına kullanılabileceğini; çünkü felsefesi ‘güzel bir krizin çöpe gitmesine izin vermemelisin’ olan bir yönetimin, Hillary’nin telefon konulmasının basına sızmasını takip eden bir oyun planının olduğuna inanabilirsiniz.

Fakat ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Krizin derinleşmesiyle, yönetim İsrail ve Filistin arasında, hiçbir durumda işe yaramayacak olan, yakınlık müzakerelerine vaktini harcamaya başlamıştı; ama böyle olduğunu onlara söylemeyin. Ne de olsa bu konuşmalar George Mitchell’ın fikriydi ve Yahudi liderlerden gelecek cevabın bu kadar doğrudan ve katı olabileceğini tahmin ettiklerini de sanmıyorum.

Yani bu bir diplomatik hataydı. Fakat bunun politikası neydi? Washington’dan sürekli, yaklaşan parlamenter seçimlerde, enerji toplayan Cumhuriyetçilerle cesaret kaybeden Demokratlar arasında 2010 ara dönemi arifesinde gelişmekte olan bir ‘motivasyon eşitsizliği’ olduğunu duymaya devam ediyoruz.

Bu ‘motivasyon eşitsizliği’ sadece kişisel bağlamda değil, aynı zamanda organizasyonla da ilgili, yani bu parayla ilgili bir durum.  Demokrat bağışçıların ezici bir çoğunluğunun Yahudi olduğu bir sır değil sonuçta. Yahudilerin ezici bir çoğunluğu Demokratlara oy vermeye neredeyse aynı kararlılıkla devam edecek olsa da, bu Yahudi bağışçıların çek defterlerini geçen üç seçim dönemindeki kadar cömertçe açacakları anlamına gelmiyor.

Şu zaman Demokratların kilit seçmenlerine, büyük ölçüde duygusal bir mesele hakkında baskı yapmaları için uygun bir zaman değil; bu seçmenlerin büyük bir bölümü söz konusu yapılandırma programını savunmuyor olsalar bile.

Yahudilerin İsrail politikaları hakkında bölündüğünü söylemek büyük ölçüde doğru olur ve büyük çoğunluğu da Amerika’nın İsrail kuvvetlerinin bu şiddetinin bir parçası olmasını istemiyorlar. Böyle düşünmek benim siyasi görüşümde olmayı da gerektirmiyor üstelik. İsrail’in aynı anda hem dostu hem düşmanı olunabileceği konusu, Rahm Emanuel ve David Axelrod için; yani Obama’nın destekleyicileri için bile kolayca kabul edilecek bir görüştür.

Yani bu durum hem diplomatik açıdan, hem de politik açıdan sorunlu. Peki o zaman neden böyle davrandılar?

Anahtar sözcük Hillary’nin cuma günü söylediği ve David Axelrod’un pazar günü tekrarlamış olduğu sözcük; yani ‘küstahlık’. Onlara göre, İsrail’in yaptığı ‘küstahlık’tı. Yanılmıyorlar, Biden gerçekten bir küstahlığa maruz kalmıştı. Fakat bunun Netanyahu’dan kaynaklanmadığının farkındaydılar, koalisyon ortaklarının itaatsiz canavarlar olduklarını biliyorlardı. Bunun küstahlık olarak düşünenin onlar olmadığı; küstahlığı vurgulamanın İsrail’in suratına beyaz eldivenlerle bir tokat patlatmak için gerekli olduğunu düşünenin Cumhurbaşkanının ta kendisi olduğu konusunda şüpheliyim.

Bu tepki, Cumhurbaşkanının hiçbir sakınca hissetmeden, müsamahakar karşılayacağı duygusal bir tepkiydi ve gerçekten müsamahakar karşılaması için bir mani yoktu. Fakat böyle davranarak, ya alacağı tepkinin ne olacağı konusunda fazla düşünmedi, ya danışmanları tarafından karşı tepkinin nasıl olabileceği konusunda yanlış yönlendirildi; ya da karşı tepkiyi umursamıyordu bile. Ve bu olaydan doğacak politik ve diplomatik sonuçları göğüslemek durumunda olan tek kişi de kendisi.

Bu olaydan herhangi bir fayda doğmasını beklemek epey zor; özellikle de bu hafta Obama’nın tüm politik gücüne sağlık hizmetleri konusunda canının istediği gibi davranmak konusunda ihtiyacı varken ve de bu sene; yani partisinin çekirdek tabanından ve bağışçılarından alıp alabileceği tüm finansal ve politik desteğe, bu talihsiz politik gelişmenin etkilerini hafifletmek konusunda ihtiyaç duyacakken.

 Çeviren: Gözde Nur Donat

 

http://www.commentarymagazine.com/viewarticle.cfm/obama-and-israel--not-smart-15391