YDH- İsrail’de yayımlanan Yediot Aharonot gazetesi yazarı Yoaz Hendel, “devlet”inin uluslar arası sularda Mavi Marmara gemisinde işlediği cinayeti, gemidekileri provokasyonla suçlayarak açıklayan resmi görüşün sözcülüğünü yapıyor.    

 

Sopalı ve bıçaklı ‘barış aktivistleri’ ‘Siyonist’lere savaş açmayı kafaya koymuştu.

 

Pazartesi günü olanlar için özür dilemesi gerekenler İsrailliler değildir. Biz bağımsızlığı tehlike altına girdiğinde her ilerici ülke nasıl davranırsa aynen öyle davrandık. Bunu diplomatik yollarla da yapmaya çalıştık, mantığımıza da başvurduk; fakat yüzlerce sopalı ve bıçaklı ‘barış aktivisti’ İsrail’e savaş açmayı kafaya koymuşken, sonuç gayet tahmin edilebilir oldu.

 

Bu ülkede hiç kimse; askerler ve ‘liberal’ linç güruhu da dahil olmak üzere, kan döküldüğünü görmek istemiyor. Fakat bu bir savaş ve kayıpların olması doğal.

 

Mevcut istihbarat bilgisi hakkında ve işlevsel bazı alternatifler hakkında askeri taktiği sorgular nitelikte sorular yöneltilebilir elbette (bunlar da sırada bekliyor tabii, bu soruşturmalar ve komitelerin de sırası gelecek.) Fakat millet olarak bizim asıl hatamız, Orta Doğu’da bir İsviçre jargonu kullanmak.

 

Bir grup holigan Türkiye’de organize olurken, biz buna ‘barış aktivitesi’ adını verdik. Onlar askerlere sopalarla saldırma planları yaparken, biz insani yardım meselesini konuşuyorduk. Azılı bölücü Raed Salah ve Gazze yardımcıları arasında hiçbir bağlantı olmadığını görmek zor değildi.

 

Resmen kışkırtma

Kuşatılmış Gazzelilere çabucak yardım ulaştırmak isteyen bu kişilerin basın röportajları vermek için Kıbrıs’ta oyalanmaları da görmezden gelinecek bir şey değildi. Bu ‘duyarlı organizasyonlar’ın üyeleri yardımlarını başka birçok yoldan da ulaştırabilirlerdi (bunların içinde doğrudan İsrail Silahlı Kuvvetlerini kullanmak da var), fakat onlar İsrail’in imajını zedelemeyi tercih ettiler. Açık bir provokasyon fırsatı dururken kuşatılmış kişilere gıda yardımını kim takar ki?

 

Peki bir dahaki sefer ne yapmamız gerekiyor? Yine aynı şeyi mi yapacağız? Gözümüzü bile kırpmadan, sert bir şekilde onları gözaltına mı alacağız?

 

Gazze etrafındaki deniz kuşatması, Hamas burnumuzun dibinde tehditkar bir İran karakolu oluşturduğu için var. İsrail Devleti Gazze’deki askeri teşkilatlanmayı durdurma çabalarını bırakmadığı sürece,  güneydeki vatandaşlarımızın barış içinde yaşama hakkını savunmayı bırakmadığımız sürece ve Tel Aviv’I hedef alan füzeleri durdurmak için bir sebebimiz olduğu sürece, Şeride geçen her şeyi kontrol etmekten başka şansımız yok.

 

Bu seçenek pek iyi görünmüyor ve yarattığı imaj da pek şık değil; fakat İsrail vatandaşlarının hayatı diplomatik sorunları savuşturmaktan çok daha önemli. Ve elbette, hayat konusunda ısrar etmenin bir bedeli de var. Ben burada bunu ödeyen tarafın diğer taraf olmasını tercih ederim.

 

Çeviren: Gözde Nur Donat:

http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3897251,00.html