YDH- Suriyeli rejim muhalifi Farid Ghadry[1], İsrail’de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesinde yayımlanan yazısında Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in, İran’ın güdümünde bir lider olduğunu iddia ediyor.
Cumhurbaşkanı Esed güç gösterisinde bulunsa da, perde arkasında çıkış noktalarını ona İran söylüyor.
İslam’da, kölelik kurumsallaştırılmış ve savaşlar esnasında bir gereksinim olarak desteklenmiştir. Tarihimiz süresince, fetihler sırasında, “düşman”ın Kur’anî inançlar uyarınca, Müslüman bir efendinin emrinde kalıcı olarak köleliğe mahkûm edildiği pek çok durumla karşılaşıyoruz.
Bugün bile, İslam toplumlarında, cinsel ticaret, zorla erken evlilikler, kötü hane reisleri, kadınları sakatlamalar vs biçimlerinde, bu durumun direnen kalıntılarını görüyoruz. Ancak bugün köleliğe Ortadoğu’daki birçok İslam toplumu boyunca Makyavelist formda da şahit oluyoruz. Bu temel üzerinde, Esed’in, İran’ın Arap kölesi olduğunu ileri sürmeye kâfi miktarda kanıt var.
Bu yargı, duruma bağlı çeşitli faktörler üzerine temellendirilmiştir. Esed, 2000’de iktidara geldiğinde 34 yaşındaydı. Henüz, gücü nasıl kullanacağını öğrenirken, güya intihar eylemleriyle Irak’taki en büyük güce saldırıyordu. Eğitimli bir sağlık uzmanı olarak arka planını göz önünde bulundurursak, böylesi cüretkâr bir politikanın üstesinden İran destek ve yardımı olmaksızın gelebildiğini düşünmek epey zorlama olacaktır.
Bir diğer faktör, diyaloga hevesli yeni bir ABD başkanıyla birlikte, böylesine başarılı bir netice için yıldızların sıraya girmiş olmasına rağmen, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Esed’i boşuna Ahmedinejad’dan ayırması. Bu başarısızlık, hala kafasını kaşıyan pek çok kişi için bir gizem olarak kalmaya devam ediyor. Esed’in Lübnan’daki Hizbullah’a nasıl teslim olduğunu da hesaba katınca, insan yine, bir Arap kölenin İran pençesinde nasıl işlev gördüğü yargısına varmadan edemiyor.
Fakat bu ilişkiyle ilgili kafa karıştırmak için; İran, Esed’in Lübnan’da Hizbullah’la savaşmak üzere olduğuna dair yanlış bilgi yayıyor ve ister inanın ister inanmayın, bazı çok zeki insanlar buna gerçekten inanıyor.
Eylül’de, çeşitli istihbarat kaynaklarına göre Esed, dört generalini, bazılarını İranlıların kuvvetle desteklediği generallerle, değiştirdi. Bunlardan biri Orgeneral Zouhair Hamad’dı ve o, muhtemelen İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından Suriye’nin iç güvenliğini yürütmesi için özellikle seçildi. Ayrıca bu, Esed’in dünya sahnesindeki cüretkârlığıyla Suriye’nin iç meseleleri konusunda İran’a boyun eğişi arasında insanın saptayabileceği tutarsızlığı açıkça ispatlıyor.
Aramızdaki satranç oyuncuları için, 1000 dereceli bir oyuncunun bir gecede ustalığa atlaması nasıl mümkün olabilir? Açıklaması basit.
İranlıların uzun talep listesi
Esed, İran’ın kölesi oldu; çünkü babası kendisine, ne olursa olsun güç kaybetmemesi gerektiğini dikte etmişti. Görünüşe göre İran da aynı durumda bulunmaktaydı.
Varsayımsal konuşursak, 2004’te, Esed kendisine bir soru sormuştu: Hâkimiyetimi kim en iyi koruyabilir, Amerikalılar mı İranlılar mı?
Bir Amerikan şemsiyesi altında, hâkimiyeti başka savaşlardan korunabilirdi; ancak geçinemediği Arap liderlerinin ve kendi mahallesinde yükselen yeni bir gücün bulunduğu bir odada sürekli köşe kapmaca oynuyor olacaktı.
İran’la, arkası kollanacaktı; fakat babasının ona öğrettiği şekilde, Batı ve diğer Arap yöneticilere karşı çapulcu rolünü oynayabilirdi.
Bunun karşılığında Ahmedinejad, Hizbullah’a silah teslimatını, İran ordusunun ve dini değer ve sembollerinin Suriye’de ayak izini bırakmasını, silah stoklamayı ve İran’ı korumak için füze sistemlerinin seviye yükseltilmesini de içeren NATO benzeri silah alışveriş programını ve daha da önemlisi olur da Esed İran’a sırtını dönerse diye Suriye’de Hizbullah’ın ayak izinin bırakılmasını içeren uzun bir talep listesi istedi ve aldı.
Ama usta satranç oyuncuları olarak İranlılar, Esed’den ABD’yi, aynı zamanda İran ve Suriye’nin de düşmanı olan el-Kaide tipi teröristlere dair istihbaratla besleyerek ve taraf değiştirmeye razı olabileceği umudu vererek Batı’yı dizinin dibinden ayırmamasını da istediler.
Bölge, Ahmedinejad’la Esed arasındaki bu yeni köle-efendi düzenine o kadar alışıyor ki, karşılarında güç gösterilerini Esed’in yaptığına inanan birkaç kişi bulunuyor.
Fakat perde arkasında, ipler İran’ın elinde ve Arap Esed’e, mollaların adına komşularını ısırmak için kullanabileceği uzun bir diş sağlamak İranlıların menfaatine. Örneğin, Suudi Arabistan Kralı Abdullah Lübnan’ı üç kuruşa sattı; çünkü İran’ın, Irak’tan doğu eyaletindeki Şii çoğunluğa sahip Dammam bölgesine girmesinden korktu. Kimin dolaylı olarak Abdullah’ı böyle saçmalıklarla beslediğini tahmin edin. İran’dan başkası değil.
Beşşar Esed’in babası, güce sağduyulu bir tavırla kullanılacak yumuşak bir değer olarak yaklaşmışken, oğlu onu Arap Birliği’ne, Batı’ya ve İsrail’e sahneye çıkmak için kullanıyor. İşin komik tarafı, Esed’in, İran’ın Arap kölesinin, kendisini iktidarda tutan şeyin kendi yüceliği olduğuna inanması. Bir göz doktoru kendi gözlerini muayene etmeyi beceremediğinde de olan budur.
Çeviri: YDH
http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3982234,00.html
[1] Farid Ghadry ABD tarafından desteklenen rejim muhalifi Suriye Reform Partisi’nin başkanı ve ABD’deki etkin Yahudi lobi kuruluşu AIPAC’ın üyesidir.