İran’dan yayın yapan Kelime adlı internet sitesinin haberine göre üniversite öğretim görevlilerine hitaben bir konuşma yapan eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, ülkede yaşanan siyasi bunalımla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

“İçinde bulunduğumuz bu dönemde ortaya konan yanlış davranışlar sebebiyle Allah korusun İslam’dan ve nizamdan yana olmayanların ortaya çıkarak kalkışmada bulunmasından endişe ediyorum” diyen Hatemi, ülkedeki kurulu düzene bağlı olan eleştiri ve itiraz sahiplerinin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Eleştirileri olsa da belli bir geçmişe sahip insanların ülkenin değeri sayılması gerektiğini belirten Hatemi, “İtiraz ediyor olsalar da belli bir geçmişe sahip insanları ülkenin sermayesi olarak görmek ve açık itirazları bulunan genç kuşağın büyük bir kesimini onların etrafında toplayarak nizamın ve devrimin yanında ve İmam’ın yolunda kalmalarını sağlamak gerekir” dedi.

Daha önce yaptığı bir konuşmada yeniden cumhurbaşkanlığı adayı olmak için birtakım şartlar ileri sürdüğü için başta Anayasayı Koruyucular Kurulu Genel Sekreteri Ahmed Cenneti olmak üzere resmi çevrelerin sert eleştirilerine maruz kalan Hatemi, “Mesele iktidar ve güç davası değildir. Burada söz konusu olan biz değiliz, burada dile getirilen kaygı benim sahnede olmamam, bir başkasının iktidarda olması değildir. Endişemiz, Allah korusun bu nizamın ve devrimin zarar görmesidir” diye konuştu.

Yeniden adaylığı konusunda öne sürdüğü şartlardan serbest seçimlerin önemine vurgu yapmasının sebebine değinen Hatemi, “Seçimler öyle bir şekilde yapılmalıdır ki halk verdiği oyun etkili olduğunu hissetmelidir.  Oyunu özgürce verebilmeli, bu anayasa çerçevesinde istediği herkesi seçebilmelidir. Benim söylediğim bundan başka bir şey değildir” dedi.

Kendisinin açıklaması üzerine halkın reformcu cenahı kabul etmediğini ve bu kesime oy vermeyeceğini söyleyen Ahmed Cenneti’ye de cevap veren Hatemi, “Bu günlerde halkın kimi istediği, kimi istemediği konusuyla ilgili olarak sözler söyleniyor. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki halkı kabul etmeyenlerin halkın ağzından halk hakkında konuşmaya hakkı yoktur. Eğer açıklık olur, sınırlamalar ortadan kaldırılır, halkın eğilimi belli olur. Zaten bu sınırlamaların kendisi, onların halkı kabul etmediklerinin bir göstergesidir” dedi.