YDH- İran’ın eski Bahreyn Büyükelçisi Muhammed Ferazmend, “Iran Diplomacy” sitesi için yazdığı makalede el-Vefak Partisi ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Bahreyn’deki halk ayaklanmasıyla ilgili haber ve analizlerde genellikle el-Vefak’tan muhalefetin temel direği olarak bahsedilir.
Bu hareket, geçen 10 yıl boyunca ılımlı bir çizgi izlemesine ve Bahreyn saltanat düzeni çerçevesinde siyasi katılımı, rejimi devirme sloganına tercih etmesine rağmen halkın çoğunluğunun desteğini arkasına almayı başardı.
Hatta Bahreyn ve Suudi rejimlerinin halk üzerinde büyük bir korku ve dehşet oluşturduğu mevcut güvenlik şartlarında bile bu hareket, on binlerce kişinin katıldığı mitingler düzenleme gücüne sahip olduğunu gösterdi. Ve bu mitinglerde halkın talepleri dile getirilmesine rağmen güvenlik güçlerine baskı ve sindirme bahanesi verilmedi.
El-Vefak, geçen hafta ulusal diyalog adı verilen barış planından çekilip büyük bir toplantı düzenleyerek sahip olduğu halk ağırlığını rejimin önüne koydu. Bu ulusal diyalogda, 300 temsilcilik sandalyesinden el-Vefak’a yalnızca 5 sandalye öngörülmüştü. Ancak bu 5 kişinin çekilmesi, ulusal diyalogun itibarsız ve çökmüş bir plan olarak algılanmasına yetti.
Bahreyn’de yaşanan gelişmelerin seyri, geçen 10 yıl boyunca halkın sürekli olarak el-Vefak’ın kararlarını desteklediğini gösterdi. El-Vefak, 2002 yılında adil olmayan seçimleri boykot etti, halk da bu boykot kararını destekledi. O dönemde Şii bölgelerinden halk desteği olmayan kişiler meclise gittiler; ancak el-Vefak’ın daha sonra seçimlere girmesiyle onlardan tek bir tanesi bile sandalyesini koruyamadı.
El-Vefak, 2006 ve 2010’da tüm şaibelerine rağmen seçimlere katıldı. Halk büyük bir destek gösterdi ve Şii bölgelerinden el-Vefak’ın adaylarından başka hiç kimse meclise gidemedi.
2011 yılındaki gösteriler başladığında mecliste 18 milletvekiline sahip olan el-Vefak, siyasi katılımı radikal tutumlara tercih etti. Radikal partiler ve el-Vefak’tan yıllar önce ayrılan radikal kişiler, Halife ailesinin devrilmesi yönünde sloganlar attılar ve birkaç günlüğüne de olsa mahrum Bahreyn halkının kışkırtılmış heyecan dalgasına bindiler.
Suudi müdahalesi ve İran’ın diplomatik yetersizliği
Bazı yöneticileri “İnci Meydanı’ndaki” gösterilerde heyecanlı gençlerin öfkesine maruz kalmış olsa da el-Vefak, yine de mutedil tutumunda ısrar etti. El-Vefak bir yandan gayri aleni olarak halka devrim için yol haritası gösterdi diğer yandan Bahreyn veliahdı ile müzakere ve pazarlık yaptı.
El-Vefak ile Bahreyn veliahdının meşruti monarşi konusunda neredeyse anlaşmaya varmak üzere olduğu bir sırada Suudi askeri güçleri Bahreyn’e girdi. Uluslar arası toplum Bahreyn’de yaşanan bu cinayet karşısında sessiz kaldı.
Suudi Arabistan’ın Bahreyn’e girmesinden sonra göstericilere yönelik tutuklamalar, işkenceler, geniş çaplı işten çıkarmalar, gibi birçok insan hakları ihlali yaşandı. İran’ın bölgesel rakipleri karşısında pasif ve seyircilikten öteye gitmeyen diplomasisiyle eş zamanlı olarak mazlum Bahreyn halkının sığınaksız kalması, neredeyse bütün siyasi kesimleri, hatta Bahreynli radikalleri bile el-Vefak’ın Bahreyn’in iç ve bölgesel şartlarını daha doğru kavradığı ve halkın taleplerini azami düzeyde elde edilebilir noktaya ulaştırdığı konusunda ikna etti. Bu yüzden de Bahreyn halkı, rejime büyük bir öfke duymasına rağmen el-Vefak’ın arkasından desteğini eksik etmedi.
Bahreyn’deki gelişmeleri daha iyi anlayabilmek için el-Vefak’ı daha yakından tanımak gerekiyor. Bu siyasi hareketin kurulduğu 2001 yılında Şeyh Hamad bin Halife, babası Şeyh İsa’nın ölmesi üzerine Bahreyn Emiri olmuştu. Reform sloganı ile siyasi tutukluların serbest bırakılması ve sürgündekilerin geri dönüşüne izin verilmesi gibi adımlar atan Şeyh Hamad, babasından ve amcasından farklı bir çizgi izleyeceğini ve halkla daha yakın ilişkiler kuracağını açıkladı.
Şeyh İsa Kasım
El-Vefak, Bahreyn’de on yıllık bir siyasi geçmişe sahip olmasına rağmen, 40 yıllık dini siyasi hareket tecrübelerine sahip olan kadroların mirasçısıdır.
Bahreynli Şii mücadeleciler, 1970’li yıllarda çoğunlukla Şehid Muhammed Bakır es-Sadr’ın ed-Dava Partisi’nin çizgisindeydiler.
Bahreynli Şii muhaliflerin manevi lideri Şeyh İsa Kasım, Bahreyn’in bağımsızlığa kavuşmasından sonra 1970’li yıllarda önce Kurucular Meclisine daha sonra da Milli Meclis üyeliğine seçilmişti. Necef ve Kum’da Şehid Muhammed Bakır es-Sadr, Ayetullah Şahrudi, Ayetullah Seyyid Kazım Hairi ve Ayetullah Fazıl Lenkerani gibi alimlerden dersler aldı.
O, 2001’de sürgünden ülkesine döndü. Büyük bir halk kitlesi, onu havaalanından ed-Derraz köyündeki mütevazı evine kadar omuzlarında taşıdı. Şeyh İsa, Bahreyn’in en sevilen dini-siyasi şahsiyeti olarak doğduğu yer olan mahrum bir köyde zahitçe bir hayat yaşıyor.
Onun Bahreyn halkı ve yönetimi nezdinde olağanüstü bir saygınlığı bulunmasına rağmen o hiçbir zaman protokollerde yer alarak kendini gündeme getirmeye çalışmadı.
Şeyh İsa’ya yakın olan el-Vefak Hareketi, demokratik araçlara ve seçimle gelen liderlik kadrosuna sahiptir. Şeyh İsa, mesajlarını ve tutumlarını cuma namazlarındaki hutbeleriyle iletiyor. Ayrıca kıldırdığı günlük namazlarda da halkla doğrudan irtibat halinde bulunuyor.
Zahitçe yaşantısı, düşünsel bağımsızlığı, olağanüstü karakteri ve zekası, ona öyle bir şahsiyet kazandırmıştır ki muhalifleri bile ona saygı göstermekte, rejim de ona yönelik herhangi bir saldırıya cesaret edememektedir.
Şeyh Ali Selman
Şeyh İsa Kasım’ın yanında el-Vefak’ın genel sekreterliğini yapan Şeyh Ali Selman adlı genç bir din alimi bulunmaktadır. O, geçtiğimiz on yıl boyunca Bahreyn halkının çoğunluğunun siyasi mücadelesine öncülük etmektedir.
Şeyh Ali Selman, Dammam kentindeki Kral Faysal Üniversitesinde matematik okudu. 1990’lı yıllarda dini eğitim almak için Kum kentine geldi, Bahreyn’e döndükten sonra bir müddet hapse atıldı, ardından da yurt dışına sürgüne gönderildi. O, da 2001’de ülkesine döndü ve bir grup Bahreynli mücadeleci arkadaşıyla el-Vefak siyasi hareketini kurdu.
El-Vefak’tan başka geçen on yıllar boyunca çeşitli Şii ve Sünni başka birtakım muhalif partiler de faaliyet gösteriyordu. Şii, Cemiyeti’l- Ameli’l İslami gibi İslami ve uzun geçmişleri bulunan solcu partiler Bahreyn’de yıllardır faaliyette olmalarına rağmen hiçbiri el-Vefak kadar halkın güvenini kazanmayı başaramadı.
El-Vefak’ın on yıl içerisindeki başarıları
El-Vefak’ın geçen on yıl içerisindeki başarılarını şöyle sıralayabiliriz.
1- El-Vefak’ın birinci başarısı bağımsız olduğunu göstermesi ve Şii partilere her zaman yapılan İran’a bağlılık suçlamasını değersizleştirmesidir. Tüm bölgedeki Şii partilere yöneltilen İran’a bağlılık suçlamasından Bahreyn’deki Şiiler de kurtulamamıştı.
2- El-Vefak, Bahreyn’de en geniş toplumsal tabana sahip parti olmayı başardı. 2010 seçimlerinde seçmenlerin yüzde 64’ü el-Vefak’ın adaylarına oy verdi. Bahreyn halkı 2002, 2006 ve 2010 seçimlerinde ve 2011 devriminde el-Vefak’ın yanında yer alarak yönetimin siyasi manevraları karşısında el-Vefak’ın ihlasına, zekasına ve rasyonelliğine ne kadar derin bir şekilde inandığını gösterdi.
3- El-Vefak, Bahreyn’deki mezhebi sorunların farkında olarak ve yönetimin Şii-Sünni ihtilaflarını kullanması ihtimalini göz önünde bulundurarak kendini mezhepler ötesi sivil, siyasi bir hareket olarak tanıtmayı başardı. Muhalif Şii çoğunluk tarafından desteklenmesine rağmen, siyasi faaliyetlerine mezhebi bir renk ve koku vermeme konusunda ısrar ediyor. Tüm siyasi mücadele alanlarda Sünni, laik ve solcu muhalif partilerle halkın ortak talepleri konusunda ittifak yapıyor ve taleplerinin taifeci ve mezhepçi olmamasında ısrar ediyor. El-Vefak ayrıca Bahreyn’in çok etnik yapılı toplumunda Arap-Acem meselesini de yenmesini bildi, yönetim kurulunda her iki kesimden insanlara da yer verdi.
4- El-Vefak, Bahreyn meclisinde muhalefet grubu oluşturduğu dönemlerde diplomatik faaliyetleri de ihmal etmedi. Bahreyn’de toplumsal grup veya partilerin konsolosluklarla temasının normal olduğunu dikkate alarak bağımsızlığını koruyarak ve ülkesinin ulusal çıkarlarına bağlı kalarak bölgede nüfuzu olan ülkelerle ilişkiler kurdu. Bahreyn’deki yabancı büyükelçiler, bugünkü güvenlik şartlarında bile el-Vefak’la resmi temaslarını sürdürüyorlar ve el-Vefak’ın ramazan münasebetleriyle gerçekleştirdiği toplantılara her fırsatta katılıyorlar.
5- El- Vefak, Bahreyn’de muhalefetin temel direği olarak yönetim karşısında açık ve yazılı bir yol haritasına sahiptir ve onun bu planı halk da tarafsız uluslar arası çevreler de desteklemektedir. Bu planın ana eksenini de meşruti emirliğin kurulması ve onun gerekleri olarak serbest ve adil seçimlerin yapılması oluşturmaktadır.
6- El-Vefak’ın önemli başarılarından biri de yönetimin yıllardan beri vaat ettiği reformların içinin boş olduğunu ortaya koymasıdır. El-Vefak, yerel seçimlere ve meclis seçimlerine katılarak ve küsmeyerek, yukarıdan kralın bir lütfu olarak yapılan reformların ülkeyi hiçbir yere götürmeyeceğini gösterdi. Çünkü bir gün Batı’nın baskılarıyla bahşedilenler, bir başka gün Batı’nın taktik değiştirmesiyle geri alınabilirdi. Gerçek reformlar, ise halk tarafından yönetimden istenerek, mücadele edilerek ve bedel ödenerek elde edilebilir.
El-Vefak’ın mutedil ve rasyonel tutumu, Bahreyn ve Suud rejimlerinin demir yumruk kullanarak halkı geçici olarak evine göndermesine rağmen içerideki itirazlarla başa çıkamamasına ve uluslar arası düzeyde bağısız kesimlerin eleştirilerinden kurtulamamasına sebep oldu.
Bahreyn dışişleri bakanı geçtiğimiz haftalarda el-Hayat gazetesine son olayların Bahreyn’in uluslar arası haysiyetini tehlikeye düşürdüğünü itiraf ederek Kral Hamad’ın bu yüzden son olaylarla ilgili araştırma yapmak üzere uluslar arası hukukçulardan oluşan bir komitenin kurulmasını kabul etti.
Aynı şekilde Bahreyn yönetiminin aceleci bir kararla el-Vefak partisini yasa dışı ilan etmesi, uluslar arası toplumun tepkisiyle karşılaşmış ve hükümet, uluslar arası baskılar sebebiyle bu karardan geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Bahreyn’in el-Vefak Genel Sekreteri Şeyh Ali Selman’la aynı yaşta olan genç Veliahdı Şeyh Selman, şunu çok iyi bilmektedir ki onun veliahtlık ve saltanat yılları güçlü bir halk örgütüne liderlik eden mutedil, aynı zamanda da büyük bir şahsiyetle birlikte geçecek.
Belki de bu yüzdendir ki veliaht gösterilerin ilk aylarında Şeyh Ali Selman’la müzakere yapmaya çalıştı. Suudi Arabistan’ın müdahalesi sahneyi geçici olarak birbirine kattı. Ancak Bahreyn’deki gelişmeleri izleyen siyasi gözlemciler, bu ülkedeki sorunun çözümünün iki Selman’ın (el-Vefak Genel Sekreteri Şeyh Ali Selman ile Bahreyn Veliahdı Şeyh Selman) müzakeresine ve anlaşmasına bağlı olduğunu söylüyorlar.
Çeviren: Alptekin Dursunoğlu