Şlomo Ben Ami: 'Çözüm savaşta değil'

08 Mayıs 2006

BBC-İsrail'in Lübnan'daki operasyonunun ortaya konan hedeflere ulaşmayı ne ölçüde sağlayacağı

BBC-İsrail'in Lübnan'daki operasyonunun ortaya konan hedeflere ulaşmayı ne ölçüde sağlayacağı İsrail kamuoyu içinde de tartışma yaratıyor.

 

Eski dışişleri bakanlarından Şlomo Ben Ami, Lübnan'daki operasyonun Hizbullah'ı yok etme hedefine ulaşamayacağını, çözümün farklı yerlerde aranması gerektiğini düşünen İsrailli siyasetçilerden. Ben Ami, Filistin tarafıyla yaşanan sorunlarda da "Hamas'la çatışma değil, uzlaşma" yoluna gidilmesi gerektiğini söylüyor.

 

Ben Ami, BBC Türkçe Bölümü'nden Ebru Doğan'ın sorularını yanıtladı.

 

Lübnan'daki savaşı nasıl değerlendiriyorsunuz, Hizbullah için de 'çatışma değil uzlaşma' gibi bir formül öneriyor musunuz?

 

"Nasrallah'ın adamları sınır ötesi provokasyona giriştiklerinde, Ehud Olmert hükümeti bu olaya siyasi olarak hazırlıklı değildi. Çünkü Olmert'in partisinin tek bir "varlık sebebi" vardı; o da Batı Şeria'dan tek yanlı çekilmek..."

 

"Ama Gazze'de yükselen tansiyon, Batı Şeria'dan tek yanlı çekilmenin mümkün olmadığını herkese göstermişti. Olmert gündemsiz kalmıştı ve Hizbullah konusuna bu yüzden bu kadar sarıldı."

 

"Oysa bu savaşı başlangıçta açıkladığı koşullarda kazanması, yani Hizbullah'ın askeri kapasitesini yok etmesi, Hizbullah'ı silahsızlandırması falan imkansız. Çünkü Hizbullah, Lübnan'da siyasi bir güç ve etnik mozaiğin bir parçası."

 

Sizce, İsrail Başbakanı Olmert bunun farkında mı?

 

"Sanmıyorum. Başlangıçta beklentileri son derece yüksekti, şimdiyse daha çok 'Hizbullah'ın güneye inmesini engellemek'ten söz ediyorlar."

 

"Güney Lübnan'da yürüttükleri kara harekatının amacı da bu: Bir güvenlik şeridi oluşturuyorlar, bunun Hizbullah'ı durduracağını düşünüyorlar. Bence yanlış düşünüyorlar: Hizbullah elindeki uzun menzilli roketlerle, uluslararası barış gücünün yerleşeceği tampon bölgeyi aşıp İsrail'e yine ulaşabilir."

 

"Hizbullah'ı silahsızlandırmak, ancak daha geniş kapsamlı bir anlaşmayla olur. Bu da Lübnan'la olan diğer sorunlarımızı, yani Şebaa Çiftlikleri'ndeki sınır meselesini, İsrail'in Lübnan üzerindeki keşif uçuşları meselesini çözen bir anlaşma ve belki de Suriye'yle yapılacak daha büyük bir anlaşmadır... Bu sorunlar çözülecek ki, Hizbullah'ın varlık sebebi ortadan kalkacak."

 

Diplomasiyle de olsa Hizbullah'ın varlık sebebini ortadan kaldırmaktan söz ediyorsunuz; oysa Hamas'a gelince Hamas'la konuşmamız gerekir diyorsunuz. Farkı ne sizin gözünüzde?

 

"Farklılar, nedeni de şu: Hamas, İran ya da Suriye gibi yabancı bir güç tarafından beslenen militan bir örgüt değil. Hamas milliyetçi bir hareket. Belki fanatik derecede dinci olabilir ama "siyasi" bir amacı var; Filistin'i kurtarmak. Ve yavaş yavaş, iki devletin yan yana yaşamasını kabul etmeye doğru ilerliyorlar. Henüz kabul etmediler, ama edecekler."

 

"Hizbullah ise İsrail'i yok etmek istiyor. İran'ın maşası, İran tarafından silahlandırılıyor. İnsanlar bizim Lübnan üzerinden İran ve Suriye'yle savaştığımızı söylüyor, doğru değil. Asıl İran ve Suriye, Lübnan üzerinden İsrail'e savaş açtılar. İsrail de onlara aynı yoldan karşılık verdi. Tepkisinin ölçüsüz olup olmadığını tartışabilirsiniz; ama bu savaşı İsrail başlatmadı. Yanıt verdi, çünkü Hizbullah'ın hamilerine mesaj vermesi gerekiyordu.

 

Ölçüsüzlükten bahsettiniz ki, bu savaşın en tartışılan noktası da bu zaten: İsrail'in tepkisinin ölçüsüz olduğu görüşü...

 

"Buna yanıt vermesi gerçekten de zor. Eğer buna iki askerin kaçırılması çerçevesinden bakarsanız, tabii ölçüsüzdür. Ama savaşın nedeni bu değil ki!"

 

"İsrail, uluslararası toplumun tanıdığı, hatta talep ettiği sınırlara çekilmenin, kendisine güvenlik sağlamadığını görmüştür."

"Bu yüzden İsrail'in Filistin'de uluslararası toplumca tanınan sınırlara çekilmesini isteyen bizler, Lübnan'daki harekata destek vermek zorundayız. Uluslararası toplumun talep ettiği sınırlara her çekildiğimizde bu olacaksa, çekilmenin ne anlamı var?"

 

İsrail Lübnan'da hedefine ulaşabildi mi? Yoksa İsrail'e her gün yüzlerce roket fırlatan Hizbullah, ülkesinde dev bir askeri güce karşı cesurca direnen kahraman rolünü pekiştirip, daha çok destek topladı ve Arap dünyasındaki "İsrail'in karşısında durulmaz" miti yok mu oldu?

 

"Bakanın bakış açısına göre değişir. Tabii ki Hizbullah'ın İsrail'e, bugüne dek hiçbir Arap ordusunun yapamadığını yaptığını söyleyebilirsiniz. İsrail'e ne 1948'de, ne 73'te her gün roket yağmamıştı."

 

"Sadece 1. Körfez Savaşı'nda Saddam Hüseyin birkaç roket atmıştı, onlar da fazla etkili değildi. Ama aynı zamanda, İsrail halkının bu füzelerden korkmadığı, koşup kaçmadığını da gördük. Hayfa'nın kuzeyinde üç haftadır sığınaklarda yaşayanlar var; ki benim kız kardeşim de bunlardan biri..."

 

"Eğer bir savaşı kazanmak, bundan sonra size saldıracaklara gözdağı vermekse, İsrail bu amacına ulaşmıştır. Savaş sonunda çıkacak siyasi anlaşma da, Hizbullah'ın isteyeceği bir anlaşma olmayacak."

 

"Hizbullah ve İsrail bir araya gelip öyle bir kan gölü oluşturdu ki, bunu aşması kolay olmayacak. Umarım hepimiz en kısa zamanda aklımızı başımıza toplar, sorunlarımızı daha medeni yollarla çözeriz..."