Suriye’de devrim, İran’dan kurtulmak için gerekli

10 Şubat 2012

YDH- Mossad şeflerinden Efraim Halevi, New York Times için kaleme aldığı yazısında İsrail’in İran tehdidinden kurtulması için Suriye devrimi fırsatının kaçırılmaması gerektiğini savunuyor.

 

YDH- Mossad şeflerinden Efraim Halevi, New York Times için kaleme aldığı yazısında İsrail’in İran tehdidinden kurtulması için Suriye devrimi fırsatının kaçırılmaması gerektiğini savunuyor.  

Bugünlerde Amerika ve İsrail’de bulunan herkes İran’ın nükleer programını durdurmak için askeri bir operasyonun yapılıp yapılmayacağı konusuna odaklamış durumda.

 Oysa çok az insan Suriye’de yaşanan olayların İran hükümetini nasıl bir stratejik bozguna uğratacağı ile ilgileniyor.

 İran’ın Suriye’de sahip olduğu sağlam zemin, Tahran’da ki mollaların izledikleri umarsız ve saldırgan politikaların dayanağını oluşturmaktadır. İşte bu zemin mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.

İran’ın bölgedeki uzantılarına ( Lübnan’da Hizbullah, Gazze’de Hamas) ulaşmak için merkez üssü olan Şam’dan tahliye edilmesi, bunlarla olan bağlantıların kesilmesinin yanında İran’ın içerideki ve bölgedeki prestijini de etkileyecek, Tahran’da yer alan molla rejimini nükleer programdan geri adım atmaya zorlayacaktır. 

Esad yönetimi güç kaybettikçe, Suriye İran için ölümcül bir zaaf haline geliyor. İran elinde bulunan birçok birliği bölgeye yönlendiriyor.

Bu bölgede Devrim Muhafızları’nın yanı sıra İranlı silah uzmanları ve eğitmenleri de bulunuyor. Bunlara ek olarak İran kontrolünde yer alan Hizbullah kuvvetleri Suriye’de Esad karşıtlarına karşı yapılan katliam ve kıyımlara çoktan dahil oldu bile.

İran sonucu ne olursa olsun ülkedeki yönetimin Esad’da kalması için elinden geleni yapmaya niyetli. İsrail ve Batı ise ne pahasına olursa olsun bunu engellemeli.

Üzücü olan ise Suriye’de ki tüm bu gelişmeler sonucu ortaya çıkan fırsatlar İsrailli liderler tarafından kaçırılıyor.

İsrail’in askeri istihbarat şefi geçen hafta yaptığı konuşmada Gazze, Lübnan ve Suriye’de İsrail nüfusunun yoğun olarak yaşadığı yerlere ulaşabilecek 200,000 roket ve füze bulunduğunu açıkladı.

Ayrıca her geçen gün Suriye’de bulunan gelişmiş silahların terörist grupların eline geçme ihtimali de artmakta.

Tüm bu tehditlerin devamı için İran’ın Suriye’de ki varlığı ölümcül önem taşıyor.

Gelinen noktada geriş dönüş mümkün değil Esad gitmeli. Aslında İsrail için esas önemli olan Esad’ın gitmesi de değil, İran’ın Suriye’deki varlığının da bu Esad iktidarı ile sona ermesidir.

İran’ın bölgeden kapı dışarı edilmesi İsrail güvenliğinin olmazsa olmazıdır. Eğer Esad gidecekse İran hegemonyası altında bulunan Suriye’de onunla birlikte gitmeli.

İsrail bu süreçte tek başına hatta baş aktör olarak yer almamalıdır. İşe yarar her türlü çalışmada ABD, Rusya ve Arap ülkeleri de yer almalıdır.

Amerika Suriye’ye verdiği desteği kesene kadar Rusya’ya teşvikler sağlamalı. Yeni Suriye hükümeti iktidarı devralana kadar, Arap Birliği kontrolü ele almalıdır.

Suriye’de ortaya çıkan yol ayrımı, İran’ın dünya güvenliğine ve istikrarına olan tehlikesinden kurtulmak için eşişiz bir fırsattır.

Bunların yanında İran’ın buradaki varlığını sona erdirmek uluslar arası ticarete ve güvenliğe ağır yaptırımlardan ve savaştan daha az zarar verecektir.

Geçen hafta yapılan oylamada veto kullanan Rusya ve Çin’de Esad rejiminin düşüşünün kendilerinin lehine olduğunu görmelidir.

Unutulmamalıdır ki İran’ın müdahaleci politikaları Rusya’nın güneyinde ve Çin’in batısında bulunan ve Müslümanların çoğunlukta olduğu alanları kasıp kavurabilir. Ayrıca nükleer bir İran Rusya’nın güney sınırları için ciddi bir potansiyel tehdittir.

Rusya’nın Suriye’deki çıkarları İran ile bir değildir ve Esad’a verdiği tereddütsüz desteği çekerek Moskova bunu göstermelidir.

Rusya’nın istekleri basitçe Akdeniz’e ulaşımını, burada sahip olduğu Tartus ve Lazkiye limanlarını muhafaza etmek, Şam’ın en büyük silah sağlayıcısı konumunu kaybetmemektir.

Washington bu duruma izin vermek istiyorsa ve Libya müdahalesinde olduğu gibi Rusya’yı devre dışı bırakmak istemiyorsa İran ve Suriye konusunda ortak çıkarlarda birleşmeli, Esad’ın devrilmesinin önündeki engelleri kaldırmalıdır.

Bunun başarılması bölgedeki bütün dengeleri köklü şekilde değiştirecektir. İran sponsorluğundaki terörizm görülür şekilde kontrol altına alınacaktır.

Hizbullah kendisi için hayati önem taşıyan ve ile İran arasında köprü görevi gören Suriye’yi kaybedecek, Lübnan çoktan unutmuş olduğu normal günlerine geri dönecektir.

Gazze’de bulunan Hamas’lı savaşçılar İran silahlarının ve eğitimlerinin olmadığı bir gelecek tasarlamak zorunda kalacaklar ve İran halkı bir kez daha kendisine elem ve acı veren bu rejime karşı ayaklanacaktır.

Bunu boş bir hayal olarak görenler alternatifi düşünmelidir: Esad sonrası hala İran ‘a göbekten bağlı, içerisinde İsrail’i her yerden vurabilecek kapasiteye sahip kimyasal savaş başlıklarının da bulunduğu uzun menzilli Suriye füzelerinin ateşleme butonlarında İran’ın parmağının yer aldığı bir Şam yönetimi.

Bu durum kesin bir savaş göstergesidir ve İsrail bunu engellemek zorundadır.

Ne mutluki Esad ve yandaşları istemeden de olsa İran tehdidini imha etmek için bir fırsat yarattılar.

Eğer uluslar arası kamuoyu bu fırsatı değerlendiremez ve İran’ın  Suriye’deki etkisi bu haliyle kalırsa dünya ya askeri bir hava saldırısını ya da sistemi daha da felç edecek, sistemin dengesini bozacak ve petrol fiyatlarını uçuracak ağır ekonomik yaptırımlardan birini seçmek zorunda kalacak. ABD ve Rusya bu iki seçeneği de arzu etmemelidir.

Suriye bizlere üçüncü bir şans verdi bunu boşa harcama lüksümüz yok!

 

Efraim Halevy: Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Büyük Elçi, 1998-2002 yılları arasında Mossad’ın Şefi

Çeviren: Musab Yiğit