24 Kasım’da Türkiye tarafından düşürülen Rus uçağıyla ilgili olarak Ankara ve Moskova’dan yapılan açıklamalar, 2012 yılına dair bir ‘dejavu’ hissi yarattı.
Bu dejavu hissinin sebebi, 22 Haziran 2012’de Türkiye’ye ait bir F-4 uçağının Suriye tarafından düşürülmesinden sonra Şam ve Ankara’dan yapılan açıklamalar ile 24 Kasım 2015’te Rusya’ya ait SU-24 uçağının Türkiye tarafından düşürülmesinden sonra Moskova ve Ankara’dan yapılan açıklamalar arasındaki ters benzerlik.
Şam’ın 22 Haziran 2012’de Türk uçağının düşürülmesiyle ilgili açıklamasında vurgulanan argümanlar şunlardı:
1- Türk uçağı olduğunu bilmiyorduk: “Kimliği belirsiz bir hava aracı alçak uçuşta ve yüksek hızla Suriye karasularına girdi. Bunun üzerine Suriye savunması uçak karadan 1 km ötedeyken uçağı vurdu. Uçak Lazkiye sahilinin 10 km ötesine düştü. Hedef bir Türk uçağı çıktı. Yasalara göre uygun olan prosedürler uygulandı."[1]
2- Hava sahamız ihlal edildi: "Türk uçağı Suriye hava sahasını ihlal etti. Biz de ateş açarak karşılık verdik ve uçak Suriye karasularına düştü."; "Acilen bir tepki vermeliydik. Suriye uçağı da olsa düşürürdük"[2]
3- Saldırı değil, kazaydı; işbirliğine hazırız: “Türk ve Suriyeli deniz yetkilileri pilotları bulmak için birlikte çalışıyor. Umarım pilotları en kısa zamanda buluruz ve bu olayın üstesinden geliriz. Şuna dikkat edilmeli, Türkiye'ye karşı herhangi bir düşmanlık yoktu, sadece egemenliğimiz için savunmada bulunuldu... Bu bir kaza, kesinlikle saldırı değil.”[3]
Ankara’nın 24 Kasım’da düşürülen Rus uçağıyla ilgili açıklamasında vurgulananlar ise şunlar:
1- Rus uçağı olduğunu bilmiyorduk: “Bugün sabah saatlerinde hava sahamızı ihlal eden bir aidiyeti belli olmayan bir uçak düşürülmüştür. F-16'larımızın müdahalesiyle 2 uçaktan bir tanesi düşürüldü. Ne yazık ki böyle bir hadisenin ızdırabını yaşıyoruz”[4]
2-Hava sahamız ihlal edildi; bugün olsa yine aynısı yaparız: “Salı günü olan hadise Rusya'yı hedef alan bir olay değildir. Türkiye kara ve hava sahalarının güvenliği konusunda teyakkuz halindedir. Angajman kurallarımız gereği ülke sınırlarımızın ihlaline anında karşılık veriyoruz. Bu otomatik bir tepkidir.” “Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine aynı karşılığı vermek durumundadır. Bu konuda ihlale maruz kalan değil ihlali yapan ülkenin kendisini sorgulaması, hadisenin tekerrürünü önlemek için tedbirlerini alması lazımdır.”[5]
3- Rus uçağı olduğunu bilsek farklı uyarırdık; gerilim istemiyoruz: “Uçağın Rusya uçağı olduğunu bilsek belki daha farklı uyarırdık"[6] “Sayın Putin henüz daha bana (aramama) dönmüş değil. Böyle bir talep (özür talebi) söz konusu değil. Bir defa böyle bir talepten önce bu olayı konuşmamız lazım. Bu olay niçin böyle oldu, neden böyle oldu, nasıl oldu? Ben olaydan bir müddet sonra kendilerini aradım ama o andan bu ana kadar henüz bize bir dönüş söz konusu değil. Bir dönüş söz konusu olmadığına göre burada tabii neyin nasıl söyleneceği ayrı bir tartışma, müzakere konusudur.”[7]
Şam’ın 2012 haziranındaki açıklamalarına karşılık Ankara’nın tezleri ise şu şekildeydi:
1- İstem dışı ihlal oldu; ama uçak Suriye’yi hedef almıyordu: “Suriye olayda kısa süreli sınır ihlalini geçerli bir sebep gibi göstermeye çalıştı. Halbuki böyle bir illiyet bağı kurulamaz. İhlal olayı bitmiş. İstenilmeyen bir ihlal her zaman olabilecek bir olay. Bu zaman zaman bizim hava sahamızda da olan ve karşılıklı mesajlarla üstesinden gelinen bir olay. Kaldı ki bunun birçok aşaması var. Önce mesajı göndereceksiniz uçağa, uçağın kimliği ve kanalları açık. Son birkaç ay içinde bizim sınırımızda da böyle olaylar oldu, karşılıklı mesajlarla bu aşılabildi. O olmadı uçak kaldırırsınız, kontrollü davranırsınız, o da olmadı ileri bir aşamada daha açık bir uyarı mesajı gönderir ya da uçağı inmeye zorlarsınız.”[8]
2- Gazabımız şiddetlidir: “Suriye tarafından en ufak bir ikaz ya da nota tarafımıza yapılmamıştır. Yapılmadan bu uygulamaya gidilmiştir. Ondan sonra da utanmadan dost olarak gördüklerini söylüyorlar. Kısa süreli sınır ihlalini, kimse haksız hukuksuz vicdansız bir saldırı için mazeret olarak gösteremez. Uçağımız Suriye karasularına yanlışlıkla ve kısa bir süre için girmiştir. Vurulduğu yer ve zamanın ihlalle ilgisi yok... Suriye’den Türkiye sınırına yaklaşan her askeri unsur bir tehdit olarak değerlendirilecek ve askeri tehdit olarak hareket edilecektir. Buradan Suriye rejiminin bir hata yapmaması ve Türkiye yönetimini sınamaması yönünde uyarıyoruz.”[9]
Ankara’nın 2012’de “istem dışı ihlali” kabul etmesine rağmen Rusya’nın 24 Kasım’da ihlali kabul etmemesinden kaynaklanan bir fark olsa da Moskova’dan yapılan açıklamalar, Ankara’nın 2012’deki açıklamalarına benziyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in açıklamasında yaptığı şu vurgular, Ankara’nın 2012’de Şam’a söylediklerine oldukça yakın:
1- Uçak, Türkiye’yi değil terörü hedef alıyordu: “Bugün, teröristlerin işbirlikçileri tarafından sırtımızdan bıçaklandık.”
2- Ciddi sonuçları olacak: “Rusya-Türkiye ilişkileri de dahil olmak üzere ciddi sonuçları olacaktır. Rusya, Türkiye’ye sadece komşu olarak değil, aynı zamanda dost bir ülke olarak yaklaşmıştır.”
3- Bu “suçun” tekrarına asla izin vermeyiz: “Türkiye, Rus uçağının düşürülmesinden sonra acilen Rusya ile iletişim kurmak yerine derhal NATO’ya başvurdu, sanki bizim uçağımız değil de onların uçağı düşürülmüş gibi. NATO’nun IŞİD’e mi hizmet etmesini istiyorlar? Her ülkenin bölgede kendi çıkarları var ve biz buna her zaman saygı gösterdik. Ama bugün yaşanan suçun bir daha işlenmesine asla izin vermeyeceğiz.”[10]
3 yıl arayla yaşanan bu iki uçak krizi ile ilgili benzerlikler bunlarla sınırlı değil; zira ilk kriz, 1. Cenevre konferansından bir hafta önce; ikincisi ise Viyana-2 toplantısından bir hafta sonra yaşandı.
Suriye sorununun siyasi çözümü için tarihi öneme sahip uluslararası konferansları etkileyen bu uçak krizlerine dair bir diğer benzerlik ise Türkiye’nin her ikisinde de NATO’ya koşması.
Suriye sorununa siyasi çözüm öngören ilk girişim olan Annan planını, yürürlüğe girmeden bir gün önce ‘kadük’ ilan eden[11] Ankara’nın uçak krizlerini Cenevre-1 ve Viyana-2 toplantılarını etkilemek için çıkardığını söylemek doğru olmayabilir.
Ancak her iki krizde de NATO’ya koşan Ankara, ilkini NATO’nun 5. Maddesi kapsamında Suriye’ye müdahale için;[12] ikincisini ise NATO ile Rusya’yı karşı karşıya getirmek için bir fırsat olarak kullandığı algısını yarattı.
En azından “Türkiye, Rus uçağının düşürülmesinden sonra acilen Rusya ile iletişim kurmak yerine derhal NATO’ya başvurdu, sanki bizim uçağımız değil de onların uçağı düşürülmüş gibi” diyen Putin’in algısının böyle olduğu son derece açık.
Rusya’nın bu krizi nasıl yöneteceğini ve NATO’nun bu krize ne ölçüde müdahil olmak isteyeceğini zaman gösterecek.
Ancak sarayın aksine daha özenli ve gerilimi düşürmek için alttan alan açıklamalar yapsa da hükümetin Rusya ile yaşadığı krizi, İsrail’le yaşadığı kriz gibi yönetmeye çalıştığı anlaşılıyor.
“Olayın sıcaklığı dolayısıyla Rus tarafından bazı tedbirler alınabilir. Bunların uzun sürmeyeceğini temenni ediyoruz. Böylesine bir olay sebebiyle Rusya'nın Türkiye ile olan ilişkilerini tamamen gözden çıkaracağını düşünmüyoruz"[13] şeklindeki hükümet açıklaması, bu umudu yansıtıyor.
Tüm krizlere ve yaptırım kararlarına rağmen İsrail’le ticari ilişkilerinde rekordan rekora koşan[14] Ankara, Rusya ile yaşadığı krizi de bu şekilde yönetmek istiyor olabilir; ancak aynı iradenin Moskova’da da olduğu son derece kuşkulu.
Krizin Ankara-Moskova ilişkilerine yönelik uzun vadeli etkisinin ne olacağını şimdiden tahmin etmek zor; bununla birlikte Lazkiye’ye yerleştirdiği S-400 hava savunma sistemleri ile Rusya, krizin Suriye’ye yansıyan boyutuna dair açık bir mesaj veriyor.
Rusya, birkaç milyon dolarlık bir uçak karşılığında Suriye’de uçuşa yasak bölge alırken, Ankara Rusya’nın ekonomik olarak Türkiye’ye bağımlı olduğuna ve krizin geçici olduğuna inanmak istiyor.
[1] CNN Türk. 23 Haziran 2012. "Vurduk, sonra Türk olduğunu anladık" http://www.cnnturk.com/2012/guncel/06/23/vurduk.sonra.turk.oldugunu.anladik/666183.0/index.html
[2] Hürriyet. 25 Haziran 2012. Suriye'den Türkiye'ye ortak askeri komisyon önerisi http://www.hurriyet.com.tr/suriyeden-turkiyeye-ortak-askeri-komisyon-onerisi-20840362
[3] CNN Türk. 23 Haziran 2012. http://www.milliyet.com.tr/suriye-tansiyonu-dusurme-cabasinda/dunya/dunyadetay/23.06.2012/1557872/default.htm
[4] Habertürk. 24 Kasım 2015. Erdoğan'dan düşürülen uçakla ilgili ilk açıklama http://www.haberturk.com/gundem/haber/1157618-cumhurbaskani-erdogan-konusuyor
[5] NTV. 26 Kasım 2015. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Putin'e yanıt http://www.ntv.com.tr/turkiye/cumhurbaskani-erdogandan-putine-yanit%2cVxR9LqlwqU-pSLzQqAsMbQ
[6] Milliyet. 26 Kasım 2015. "Uçağın Rusya uçağı olduğunu bilsek belki daha farklı uyarırdık" http://www.milliyet.com.tr/erdogan-rus-ucagi-oldugunu-bilsek/siyaset/detay/2154258/default.htm
[7] Habertürk. 26 Kasım 2015. Erdoğan: Hava sahamızı ihlal eden Rusya'dan özür dilemeyeceğiz http://www.haberturk.com/gundem/haber/1158956-erdogan-hava-sahamizi-ihlal-eden-rusyadan-ozur-dilemeyecegiz
[8] Vatan 25 Haziran 2012. Herkesin beklediği açıklama sonunda geldi! http://www.gazetevatan.com/herkesin-bekledigi-aciklama-sonunda-geldi--459994-gundem/
[9] CNN Türk. 26 Haziran 2012. "Gazabımız şiddetlidir" http://www.cnnturk.com/2012/turkiye/06/26/gazabimiz.siddetlidir/666469.0/index.html
[10] Milliyet. 25 Kasım 2015. Sırtımızdan bıçaklandık http://www.milliyet.com.tr/sirtimizdan-bicaklandik-gundem-2153169/
[11] CNN Türk. 9 Nisan 2012. “Annan planı kadük oldu” http://www.cnnturk.com/2012/dunya/04/09/annan.plani.kaduk.oldu/656611.0/
[12] Milliyet. 24 Haziran 2012. Erdoğan’ın yol haritası belli http://www.milliyet.com.tr/erdogan-in-yol-haritasi-belli/siyaset/siyasetdetay/24.06.2012/1558062/default.htm
[13] CNN Türk. 27 Kasım 2015. Numan Kurtulmuş: 'Rus uçağı olduğunu bilseydik bu olay olmazdı' http://www.milliyet.com.tr/numan-kurtulmus-rus-ucagi/siyaset/detay/2154872/default.htm
[14] Zaman 19 Temmuz 2014. AKP döneminde İsrail ile ticaret rekora koşuyor http://www.zaman.com.tr/ekonomi_akp-doneminde-israil-ile-ticaret-rekora-kosuyor_2232344.html