Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in 25 Şubat’taki Tahran ziyareti, taşıdığı önemle orantılı bir diplomatik yankı yaratamadı.
Çünkü İran Cumhurbaşkanlığı Ofisinin ziyaretle ilgili koordinasyon özensizliği, Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in tepkisine ve teamül dışı istifasına neden oldu, bu da iki bakımdan ziyaretin önemini gölgeledi.
Birincisi Zarif’in istifası İran’da bir hükümet krizine neden oldu. İkincisi ise bu ziyaretle ‘düşman çatlatma’ gösterisi yapmak isteyen Tahran’la Şam, enerjisini krizle ilgili yanlış anlamalara veya çarpıtmalara izah getirmeye harcadı.
Zarif, İntihab gazetesine “Bugünkü görüşmelere dair o fotoğraflardan sonra Cevad Zarif'in dünyada dışişleri bakanı olarak itibarı yoktur”[1] şeklinde açıklama yaparak istifa sebebine işaret etmişti.
Buna göre istifa, nükleer anlaşma veya FATF konusunda onu acımasız bir şekilde eleştiren siyasi muhaliflerinin baskılarıyla değil, doğrudan Suriye Cumhurbaşkanının ziyaretiyle ilgiliydi. Peki ama onu kim ve niçin böylesine ‘itibarsızlaştırarak’ devre dışı bırakmıştı?
Hükümet yanlısı parlamenterlerden Ali Mutahhari, Zarif'in istifa sebebini bilmediğini söylemekle birlikte “Bence istifasının temel nedeni ülkenin dış politikasında sorumluluğu olmayan bazı kurumların müdahaleleridir”[2] şeklinde açıklama yaparak Devrim Muhafızlarını işaret etmişti.
Devrim Muhafızlarının nükleer anlaşmaya ve FATF’e yönelik itirazları ve görüşmelerde General Kasım Süleymani’nin yer alması da dışişleri bakanının Devrim Muhafızları tarafından dışlandığı algısını pekiştiriyordu.
Öte yandan ‘atanmışların’ müdahaleleri sonucu görevini yapamayan ‘seçilmiş’ imajı da FATF’in bir an önce imzalanmasın isteyen hükümet açısından memnuniyet vericiydi.
Ancak istifaya ilişkin ayrıntılar ve General Süleymani’nin Zarif’e destek veren açıklamasında işaret ettiği “cumhurbaşkanlığı kurumundaki koordinasyonsuzluk”[3], istifanın cumhurbaşkanlığına, özelde ise Cumhurbaşkanlığı Bürosu Başkanı Mahmud Vaizi’ye yönelik tepkiden kaynaklandığını ortaya koydu.
Gerçi General Süleymani’nin desteği ve Cumhurbaşkanı Ruhani’nin de istifayı reddetmesi sebebiyle hükümet krizi aşıldı. Zarif de Süleymani’ye ve Ruhani’ye gönderdiği teşekkür mesajında[4] vurguladığı üzere daha büyük bir motivasyonla görevine döndü; ancak İran cumhurbaşkanlığının özensizliği, Tahran’ı bölgedeki en yakın müttefiki olan Şam’a karşı mahcup duruma düşüren ve her iki tarafın düşmanlarına psikolojik üstünlük armağan eden sonuçlar yarattı.
Örneğin ziyaretten Cumhurbaşkanı Ruhani’nin bile habersiz olduğu, Zarif’in Esed’in ziyaretine tepki olarak istifa ettiği, görüşmeler sırasında Suriye bayrağına yer verilmediği gibi spekülasyonlar için uygun zemin yaratılmış oldu.
Bunlar da General Süleymani’nin “zafer kutlaması”[5] diye nitelediği ziyareti hem Tahran’a hem de Şam’a zehir etti.
Spekülatif haberler, ağırlıklı olarak İran içinde Suriye politikasına en başından beri eleştirel yaklaşan reformculardan; bölgede ise Suudi Ekseni ile Katar medyasından yayıldı.
Reformcuların yayın organlarından Kanun gazetesi, Suriye Cumhurbaşkanı için kullandığı “Davetsiz Misafir” manşetinden dolayı toplatıldı.[6]
Suudi el-Arabiya TV, “Esed’in Tahran Ziyaretinin Ayrıntıları”[7] başlığını kullandığı haberde, General Kasım Süleymani’nin ziyaretteki rolünü vurguladı, Tahran’da da Şam’da da General Süleymani’nin belirleyici olduğunu ima etti ve İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in istifasına dair ayrıntılara yer vermeyi tercih etti. Ziyaretin özüne dair tek bir cümle bile yazmadı.
El-Arabiya[8] ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin Skynews[9] televizyonu, ayrıca görüşmelerde Suriye bayrağı bulunmamasına dikkat çekti. “Suriyeli aktivistler”den naklen İran’ın bu davranışıyla Suriye’yi kendi toprağı saydığını iddia etti.
Sputnik ise Ayetullah Hamenei’nin hiçbir kabulünde konuğun ülkesinin bayrağının bulunmadığına dikkat çekti ve Putin’i kabulü sırasında da Rusya bayrağının bulunmadığını gösteren bir fotoğrafa yer verdi.
Sputnik ayrıca Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Iraklı ve Amerikalı yetkilileri kabulü sırasında çekilen ve o ülkelerin bayraklarının bulunmadığını gösteren fotoğraflara yer vererek protokol kurallarının farklılık gösterebileceğine işaret etti.[10]
Ayetullah Hamenei’nin kabullerinde başka bir bayrağın bulunmadığı doğruydu; ancak İran cumhurbaşkanlarının kabulünde konukların ülkelerinin bayrakları yer alıyordu.
Beşşar Esed’in kabulü sırasında Suriye bayrağının bulunmaması İran içinde de “dost ve müttefik Suriye’ye yapılmış bir ayıp” olarak eleştirilmekle birlikte bu ayıp, Zarif’in istifasına da sebep olan özensizlik ve acelecilikle açıklandı.
Direniş Ekseni yanlısı Arap basını 25 Şubat ziyaretini Tahran ile Şam’ın dayanışması ve güç gösterisi; “ABD, İsrail ve gerici Arap rejimlerinin” ise “yenilgisi” olarak yansıttı.
Lübnan’ın en-Neşra haber ajansı, ziyareti, “Suriye’ye yönelik küresel terör savaşıyla Suriye-İran ittifakını parçalamayı hedefleyen Amerikalıların, siyonistlerin ve gerici Arapların oluşturduğu ittifaka acı veren bir darbe”[11] olarak niteledi.
El Ahbar gazetesi, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in Tahran ziyaretinin İsrail Başbakanının Rusya ziyaretinden iki gün önce gerçekleştiğini hatırlattı. İsrail’in tehditle, bazı Arap ülkelerinin ise Şam’la ilişkileri normalleştirme vaadiyle Şam’ı Tahran’dan uzaklaştırmaya çalıştığına dikkat çekti; ancak “bu ziyaretin Tahran-Şam ittifakının bozulmayacağı konusunda tüm taraflara mesaj verdiği”yorumunu yaptı.[12]
Londra’dan yayın yapan Rai al-Youm gazetesi ise “İran ve Suriye’nin bölgede terör ve Amerikan projesine karşı aynı siperde yer aldığını”belirtip bu ziyaretle Amerika ve İsrail’e İran güçlerinin Suriye’de kaldığının mesajının verildiğini belirtti.[13]
Katar basını ise bu ziyareti Katar’ın resmi pozisyonuna paralel bir yorum getirdi. Ziyareti özelde Emirliklerin genelde ise Suudi Ekseninin başarısızlığı olarak nitelese de buradan Direniş Ekseni’ne bir zafer çıkarmamaya özen gösterdi.
Katar basını, ABD, İsrail ve gerici Arap rejimlerinden oluşan mağluplar cephesinden, 8 yıl önce Suriye’ye karşı savaşa liderlik eden Katar’ı beri tuttu.
Amerika’nın çekilme kararının ardından Türkiye’nin Suriye’deki etkisinin artmasından kaygılandığı için Şam’la ilişkilerini normalleştirmeye başlayan Emirlikler ve Bahreyn gibi Suudi uydularının aksine Katar, tıpkı Türkiye gibi Şam karşıtlığını sürdürüyor.
Suriye Cumhurbaşkanının Tahran ziyaretine Katar’ın bu resmi tutumuyla bakan Şark gazetesi, haberinde “Esed, Tahran’ın Kalbinden Abu Dabi’ye Dil Çıkarıyor”başlığını kullandı. Şark’a göre Emirlikler, Şam elçiliğini açıp Suriye ile ilişkilerine normalleştirmeye ve böylece Şam’ı Tahran’dan uzaklaştırmaya çalıştı; ancak Esed, bu ziyaretiyle Tahran’ı tercih edip onlara ‘nanik yaptı’, böylece Muhammed bin Zaid’in tüm planları da “rüzgara savruldu”.[14]
Suudi Ekseni’nin, Katar’ın ve Direniş Ekseni’nin perspektifini yansıtan bu haberler nesnel gerçekliğin bir kısmını yansıtsa da, bu ziyaretin bölgedeki gelişmeleri ne ölçüde etkileyebileceğine dair bir veri sunmuyor.
Halbuki İran Devrim Lideri Ayetullah Hamenei’nin görüşmede söyledikleri bu ziyarette Tahran’la Şam’ın ortakları Rusya’yı tavır değiştirmeye zorlayacak bir strateji belirlediğini gösteriyor.
Ayetullah Hamenei Direniş Ekseninin Suriye’deki zaferinin Amerika’yı öfkelendirdiğini ve bu yüzden de Amerika’nın yeni komplolar tezgahlamaya yöneldiğini belirttikten sonra şunları söyledi:
“Amerikalıların Suriye’de kurma peşinde oldukları güvenli bölge de bu tehlikeli komplolardan biridir ve bunun kesinlikle reddedilmesi ve buna karşı çıkılması gerekir…
…İran ve Suriye birbirinin stratejik derinliğidir. Direniş Ekseninin kimliği ve gücü bu daimi ve stratejik ilişkiye bağlıdır. Bundan dolayı düşman, planlarını hayata geçiremeyecek.”[15]
Bu ifadelerden hareketle Beşşar Esed’in Tahran ziyaretinde Tahran’la Şam’ın, Rusya’yı tavır değiştirmeye zorlayacak yeni bir strateji belirlediği sonucunu çıkarmak şu saha şartları sebebiyle abartılı değil.
Ortak özellikleri Şam karşıtlığı olan Amerika, İsrail, Suudi ekseni, Türkiye ve Katar, Suriye’de düzen kurucu rol oynayabilme konusunda artık 2012’deki ‘Dostlar Grubu’nun bile çok gerisinde bulunuyor.
Mağlup olmaktan başka ortak paydası kalmamış olan bu cephe, düzen kurucu olamasa da istemediği bir düzeni sabote edebiliyor. Buna karşın düzen kurabilecek güce ve araçlara sahip olan Şam ve müttefikleri ise mağluplar cephesinin sabotajlarından dolayı bunu başaramıyor.
Şam ve müttefiklerinin yeni düzeni kurabilmesi için sahadaki vekil güçleri askeri yahut siyasi yollarla tasfiye etmesi ve bunlar aracılığıyla Suriye’ye müdahale eden devletleri ise denklem dışına çıkarması gerekiyor.
Ancak İdlib’deki vekil güçlerin askeri yollarla, Fırat’ın doğusundaki vekil gücün ise siyasi yollarla tasfiye edilememesi, savaş şartlarının sürmesine ve mağluplar cephesinin denklemde kalmasına sebep oluyor.
Böylece fasit daire tamamlanıyor; mağluplar cephesinin denklemde kalması ve sabotaj potansiyelini koruması, Şam ve müttefiklerinin Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini garanti eden bir düzen kurmasını engelliyor.
Örneğin, geçtiğimiz yıl İdlib’i terörist grupların işgalinden kurtarma hazırlıkları yapan Suriye ve müttefikleri kimyasal silah kullanacağı iddia edilerek ABD ve Avrupalı ortakları tarafından saldırı tehditleriyle baskı altına alındı.[16]Tahran’daki zirvede İdlib’de ateşkesi reddeden Rusya, yaklaşık 10 gün sonra Türkiye’nin baskısı veya vaatleri sebebiyle Soçi anlaşmasını yaptı böylece İdlib’in terörist çöplüğü statüsü korundu.
Mağluplar cephesi, çıkar çatışmaları yüzünden ‘ABD-Avrupa-İsrail ekseni’, ‘Suudi Ekseni’ ve Türkiye-Katar ekseni’ şeklinde üçe bölünmüş olsa da Tahran-Şam karşıtlığında buluşmakta zorlanmıyor.
Rusya ise, mağluplar cephesinin iç çelişkilerini derinleştirmek ve askeri endüstrisine yeni bir müşteri kazandırmak bakımından Türkiye’yi yanında tutmayı önemsiyor.
Rusya’nın Türkiye’ye armağan ettiği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve nihayet Soçi anlaşması Türkiye-Amerika çelişkisini arttırıyor gözükse de aslında Amerika’ya Fırat’ın doğusunda daha fazla alan açıyor.
Türkiye’nin garantörlüğündeki İdlib, Fırat kalkanı ve Zeytin Dalı bölgeleri ile Amerika’nın garantörlüğündeki Fırat’ın doğusu, birbirini besleyen bir çatışma dengesi yaratıyor.
Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine kavuşmasını mağluplar cephesinin ise denklem dışına itilmesini engelleyen bu denge ise tuhaf ama aslında bir bakıma Rusya tarafından korunuyor.
Bu dengeyi bozacak ilk fırsat İdlib’deki silahlı grupların askeri yollarla tasfiyesini engelleyen Soçi anlaşmasıyla kaçırıldı. Böylece Türkiye’nin Suriye’deki hem vekil güçleri hem de toprak hakimiyeti korunmuş oldu.
Trump’ın çekilme kararı ise bu dengeyi bozabilecek ikinci fırsatı yarattı. Rusya, Türkiye’ye Adana mutabakatını, PYD’ye ise Şam’la uzlaşmayı adres göstererek bu fırsata ilişkin planını açıklamış oldu.
Bu, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasını, Türkiye’nin güvenlik kaygılarının giderilmesini, PYD’nin ise varlığını sürdürmesini garanti eden mükemmel bir plan olarak gözükebilir.
Ancak İsrail’in itirazları, Türkiye’nin tehditleri ve Amerikan rejiminin direnci sebebiyle Trump’ın çekilme kararı ‘güvenli bölge’ şeklinde değiştirilip böylece Suriye’nin toprak bütünlüğüne kavuşmasının ikinci fırsatı da yok edilmek isteniyor.
‘Mağluplar cephesinin’ lideri Amerika, Suriye’den çekilme kararı sebebiyle hem kendi ekseninin hem Suudi ekseninin hem de Türkiye’nin baskılarına maruz kalıyor. Türkiye, çekilme kararından memnun olmakla birlikte ABD’nin PYD için güvenli bölge oluşturmasından kaygı duyuyor.
Çünkü bunun Irak’ta 36. Paralelin kuzeyinde oluşturulan 10 yıl sonra ise Kürdistan Bölgesi’ne dönüşen uçuşa yasak bölgenin Suriye’de tekrar edilmesi olduğunu düşünüyor.
İsrail ve Fransa İran’ın Suriye’den çekilmesi garanti edilmemiş olmasından, Suudi Ekseni ise ABD’nin çekilmesi halinde boşluğu Türkiye-Katar Ekseninin doldurmasından kaygı duyuyor.
Amerika üçe bölünmüş mağluplar cephesini ‘kaygılılar cephesi’ halinde toplamayı ve tıpkı Soçi anlaşmasıyla İdlib’de yapıldığı gibi Rusya’yı baskı veya pazarlık yoluyla Fırat’ın doğusunda taviz vermeye zorlayacak bir plan deniyor.
Amerika, zıt tarafları ortak çıkarlar etrafında buluşturabilecek bu planı ‘güvenli bölge’ ile formüle ediyor. Öngördüğü ‘güvenli bölgeye’ “İran’ın bölgedeki nüfuzuna karşı da bir rol üstlenmek”[17] misyonu vererek İsrail’i, Fransa’yı, Rusya’yı ve Türkiye’yi bir cephede toplamaya çalışıyor.
Suriye’nin kuzeyinde “İran’ın bölgedeki nüfuzuna karşı rol üstlenecek” bir güvenli bölge, sadece bir fantastik film konusu olarak anlamlı gözüküyor. Ancak Amerika da zaten bunun gerçekçiliğiyle değil, işlevselliği ile ilgileniyor.
ABD Genelkurmay Başkanı General Dunford’un Avrupalılarla yaptığı güvenli bölge müzakerelerinden Avrupalıların ve Suudi Ekseninin de sembolik miktarda askeriyle yer alacağı bir ‘güvenli bölge’ doğması ve Türkiye’nin de buna PYD’ye dokunmaması şartıyla büyük ortak olarak davet edilmesi, gerçekçi bulunmayabilir.
Ancak bu senaryonun gerçekleştirilebilir olup olmaması önemli değil; işlevselliği yani Rusya’yı tıpkı İdlib meselesinde olduğu gibi pazarlığa, temkine ve tavize zorlayacak etkisi önemli.
Böylesi bir güvenli bölge tehdidi, müzakeresi veya pazarlığının Rusya’yı temkine zorlaması, Tahran ile Şam’ı ya da bir başka deyişle Suriye ordusu ve müttefiklerini tıpkı İdlib’de olduğu gibi durdurması demek.
İşte İran Devrim Lideri Ayetullah Hamenei’nin güvenli bölgeyi Direniş Eksenine yenilen ABD’nin yeni komplosu olarak nitelemesi ve bunun reddedilmesi gerektiğine dair sözü sadece bir tavsiye olarak gözükmüyor.
“İran ve Suriye birbirinin stratejik derinliğidir. Direniş Ekseninin kimliği ve gücü bu daimi ve stratejik ilişkiye bağlıdır. Bundan dolayı düşman, planlarını hayata geçiremeyecek” sözü ise 25 Şubat’ta Tahran’la Şam’ın ortakları Rusya’yı tavır değiştirmeye zorlayacak bir strateji belirlediğini ve ‘güvenli bölge’yi de İdlib gibi Rusya’ya bırakmamakta kararlı olduklarını gösteriyor.
[1]İntihab, 25 Şubat 2019. ظریف در تماس پیامکی با «انتخاب»: بعد از عکس های ملاقاتهای امروز، دیگر جواد ظریف به عنوان وزیر خارجه در جهان اعتباری ندارد http://www.entekhab.ir/fa/news/461580/ظریف-در-تماس-پیامکی-با-انتخاب-بعد-از-عکس-های-ملاقاتهای-امروز-دیگر-جواد-ظریف-به-عنوان-وزیر-خارجه-در-جهان-اعتباری-ندارد
[2]Hilmi Hacaloğlu, Amerika’nın Sesi, 26 Şubat 2019. İran’da Zarif Krizinin Sonuçları Neler Olacak?https://www.amerikaninsesi.com/a/i%cc%87ran-da-zarif-krizinin-sonu%c3%a7lar%c4%b1-neler-olacak-/4804832.html
[3]YDH, 27 Şubat 2019. General Süleymani’den Zarif’e destek http://www.ydh.com.tr/HD15897_general-suleymaniden-zarife-destek.html
[4]Tabnak. 28 Şubat 2019. یام تشکر ظریف از روحانی و سردار سلیمانیhttps://www.tabnak.ir/fa/news/881997/پیام-تشکر-ظریف-از-روحانی-و-سردار-سلیمانی
[5]Fars News. 27 Şubat 2019. دیدار بشار اسد با رهبر انقلاب جشن پیروزی بود/ خط امام و رهبری یکی استhttps://www.farsnews.com/qom/news/13971208001270/دیدار-بشار-اسد-با-رهبر-انقلاب-جشن-پیروزی-بود-خط-امام-و-رهبری-یکی-است
[6]Euronews. 26 Şubat 2019. روزنامه قانون به دلیل «مهمان ناخوانده» نامیدن بشار اسد توقیف شد https://fa.euronews.com/2019/02/26/iranian-daily-newspaper-ghanoon-banned-over-calling-bashar-al-asad-uninvited-guest?
[7]El Arabiya, 27 Şubat تفاصيل زيارة الأسد إلى طهران.. ودور قاسم سليماني! https://www.alarabiya.net/ar/iran/2019/02/27/تفاصيل-زيارة-الأسد-الى-طهران-ودور-قاسم-سليماني-.html
[8]El Arabiya, 26 Şubat 2019. "العلم السوري" يغيب عن لقاءات الأسد في إيرانhttps://www.alarabiya.net/ar/arab-and-world/syria/2019/02/26/-العلم-السوري-يغيب-عن-لقاءات-الأسد-بايران.html
[9]Skynews, 26 Şubat 2019. جدل بشأن غياب العلم السوري خلال زيارة الأسد لطهرانhttps://www.skynewsarabia.com/middle-east/1230917-جدل-بشأن-غياب-العلم-السوري-زيارة-الأسد-لطهران
[10]Sputnik. 26 Şubat 2019. لغز غياب العلم السوري في لقاء الأسد بروحاني وخامنئيhttps://arabic.sputniknews.com/world/201902261039348664-غياب-العلم-السوري-روحاني-الخمانئي/
[11]Neşra, 27 Şubat 2019. زيارة الأسد إلى إيران... تتويج لانتصار حلف المقاومة وسقوط أهداف الحرب الإرهابية https://www.elnashra.com/news/show/1287767/زيارة-الأسد-إلى-إيران...-تتويج-لانتصار-حلف-المقاوم
[12]El Ahbar, 26 Şubat 2019. الأسد في طهران: حلفُنا أولاًhttps://www.al-akhbar.com/Syria/266870/الأسد-في-طهران-حلف-نا-أولا
[13]Rai al-Youm, 25 Şubat 2019. الرئيس الأسد يزور طِهران فجأةً وللمرّة الأُولى مُنذ بداية الأزَمة.. ماذا تعني هذه الزّيارة سياسيًّا وعسكريًّا؟ وهل كانت لتقديم التّهاني بذكرى الثورة الإيرانيّة؟ أم أنّ هُناك أمرًا طارئًا يستحق التّشاور والتّنسيق؟ وعلى متنِ أيِّ طائرةٍ وصل؟https://www.raialyoum.com/index.php/الرئيس-الأسد-يزور-طهران-فجأة-وللمرة-ال/
[14]Şark, 26 Şubat 2019. الأسد يخرج لسانه لأبوظبي من قلب طهران.. ومخطط "الكوتش" في مهب الريحhttps://www.al-sharq.com/article/26/02/2019/الأسد-يخرج-لسانه-لأبوظبي-من-قلب-طهران-ومخطط-الكوتش-في-مهب-الريح
[15]YDH, 25 Şubat 2019, İran: ABD komplosu olan güvenli bölge reddedilmelidir http://www.ydh.com.tr/HD15895_iran--abd-komplosu-olan-guvenli-bolge-reddedilmelidir-.html
[16]NTV, 4 Eylül 2018. Batıdan Esad'a art arda İdlib ve kimyasal silah uyarısı https://www.ntv.com.tr/dunya/batidan-esada-art-arda-idlib-ve-kimyasal-silah-uyarisi,ITUidzDW10WDxVM-Q_xyBA
[17]Amerika’nın Sesi, 23 Şubat 2019. Suriye’de 400 ABD Askeri Kalacak https://www.amerikaninsesi.com/a/suriye-abd-askeri-400-guvenli-bolge-turkiye/4800383.html