İsrail’in 'kara köprüsü' yalanı

24 Şubat 2024

İsrail’in, Kızıldeniz'deki Yemen ablukasını engellemeyi amaçlayan ‘kara köprüsü’ konusunda yalan söylediği ortaya çıktı.

YDH- İsrail'in petrol ve silah ithalatı için kilit öneme sahip Aşdod ve Askalan limanları, İsrail Gazze'yi bombalamaya başlar başlamaz vurulmaya başlanmıştı. Bu da İsrail’i, en güneydeki yerleşim yeri olan Eilat limanına başvurmak zorunda bırakmıştı.

Direniş Ekseni yaptığı açıklamalarda, Gazze'deki direniş için son derece önem arz eden İsrail’in nakliye ve ikmal hatlarını hedef almaya devam edeceklerini duyurmuşlardı.

Bu bağlamda, “Filistin'e yardım girişine izin yoksa İsrail’e de Kızıldeniz üzerinden hiçbir malzeme ulaşmayacak” diyen Yemen’deki Ensarullah hareketi, Kızıldeniz'de İsrail'e ait, İsrail bayrağı taşıyan veya İsrail'e bağlı gemilere saldıracağını açıklamıştı.  

Kızıldeniz'de İsrail rejimine abluka uygulayan Ensarullah, Eilat limanına da saldırılar düzenledi.

Aşdod ve Askalan limanlarının ardından Eilat limanı da Direniş Ekseni’nin hedefi haline gelince İsrail rejimi alternatif olarak Akdeniz'deki Hayfa limanına yoğunlaştı.

Fakat bu sefer de Irak Direnişi, Filistin Direnişi ile ateşkes görüşmelerinin başarısız olması halinde İsrail’e Akdeniz'de bir abluka uygulayacağını söylediği için yeni zorluklar ortaya çıktı.

İsrail ekonomisi, Gazze'ye karşı yürütülen savaş nedeniyle zaten ciddi sıkıntılar yaşamaya başlamışken limanların ve tedarik hatlarının üzerindeki ablukalar ve engellemelerle daha da kötüleşti.

Tüm bu ekonomik koşulların İsrail’deki ‘yatırımcıları’ da fazlasıyla tedirgin etmeye başladığı haberleri medyada yer almaya başladı.

Geçtiğimiz ocak ayında İsrail Merkezi İstatistik Bürosu tarafından hazırlanan bir raporda, "2023'ün dördüncü çeyreğinde ekonominin daralması 7 Ekim'de savaşın patlak vermesinden doğrudan etkilenmiştir," denilmişti.

Raporda, 2023'ün son üç ayında İsraillilerin kişisel tüketim harcamalarını yüzde 26,9 oranında azalttığı, ihracat rakamlarının yüzde 18,3, ithalatın yüzde 42 ve emlak piyasası da dahil olmak üzere yatırımların yüzde 67,8 oranında düştüğü belirtilmişti.

İşte tam da böyle bir zamanda İsrail rejimi tarafından alternatif ‘kara köprüsü’ haberleri medyada dolaşıma sokuldu. İddiaya göre, İsrail’e gidecek olan mallar Hindistan’ın Mundra limanından çıkıp deniz yoluyla Birleşik Arap Emirlikleri’ne, oradan da Suudiler ve Ürdün üzerinden İsrail’e gidiyordu.

Bu anlatının üzerine giden El-Meyadin ilginç verilere ulaşarak, İsrail rejiminin Aksa Tufanı ile birlikte başvurduğu yalan kampanyasının bir başka adımını deşifre etti.

El-Meyadin’in internet sitesi, söz konusu ‘güzergah’ ile birlikte ismi gündeme gelen Trucknet adındaki şirketin bir nakliye şirketi değil, bir ‘veri’ şirketi olduğunu yazdı.

El-Meyadin’e göre, Trucknet, İsrail’i Ürdün üzerinden Körfez'e, yani BAE'ye bağlayan ve işgal altındaki Filistin topraklarına gıda maddeleri ve diğer gerekli malların girişine izin verecek bir ‘kara köprüsü’ kurduğunu iddia ediyor.

Söz konusu bu yeni ‘yol’un, İsrail’in Kızıldeniz'e bir alternatifi olduğu ve Kızıldeniz'deki ablukanın artık onu çok fazla etkilemeyeceği anlamına geldiğini söyleyen el-Meyadin, bu iddianın sosyal medyada yayılarak Araplar arasındaki gerilimi daha da artırdığı, Ürdün ve BAE'ye milyonlarca kınama geldiği ve bu ‘kara köprüsü’nün kaldırılmasının talep edildiğini belirtti.

Site, ancak Mondoweiss tarafından yapılan bir araştırmanın, ‘kara köprüsü’nün İsrail rejimi tarafından yatırımcılara her şeyin yolunda olduğuna ve ekonominin tamamen çökmediğine dair güvence vermek için kullanılan başlı başına bir “aldatmaca” olabileceğini ortaya koyduğunu aktardı.

Neden yalan söylesinler ki?

İsrail’in bu ‘kara köprüsü’ hakkında yalan söylemek için her türlü nedene sahip olduğunu söyleyen el-Meyadin, böyle bir ‘haber’in sadece yatırımcıları rahatlatmakla kalmadığını, aynı zamanda İsrail’e de uzun vadede bölgede daha fazla normalleşme için ihtiyaç duyduğu gücü verirken, Filistin halkıyla devam eden görüşmelerdeki konumunu güçlendirmesine de olanak tanıdığını vurguladı.

Sitenin konuyla ilgili haberi şöyle devam etti:

“Trucknet yalnızca sevkiyatları optimize etmek için dijital bir platform sağlıyor ve tek başına bir nakliye şirketi bile değil. Ancak 5 Aralık'ta yaptığı bir açıklamada, Dubai limanları ile lojistik ve navlun konularında çalışan Puretrans adlı BAE merkezli bir şirketle işbirliği anlaşması imzalandığını bildirdi.

Anlaşmaya göre, her iki şirket, kargo nakliyecilerinin ve nakliye hizmeti sağlayıcılarının, İsrail’e gidecek malların yanaşacağı Dubai Limanı ile malların kara köprüsünden geçeceği Hayfa Limanı arasındaki yük taşımacılığında Trucknet platformunu kullanabilmeleri için işbirliği yapma konusunda mutabık kaldı.”

Fakat yapılan incelemeler sonucunda, Trucknet'in de Puretrans'ın da herhangi bir nakliye faaliyetinde bulunduğunun tespit edilmediğini dile getiren el-Meyadin,  ayrıca, Puretrans adlı BAE şirketinin “herhangi bir ticari faaliyet kaydının da bulunmadığının” altını çizdi.

İncelemelerin ayrıca, Trucknet'in olası hisse senedi manipülasyonunu da ortaya çıkardığını belirten el-Meyadin, bu konuda şu bilgilere yer verdi: “Duyurunun zamanlaması, Trucknet'in hisse senedi fiyatlarında önemli bir artışla aynı zamana denk geldi. 18 Aralık'ta hisse senedi fiyatları 127 NIS'den (34,98$) 256 NIS'e (70,52$) yükselerek şirketin değerini şişirmeye yönelik hesaplı bir çaba olduğuna dair şüpheleri artırdı.”

Site, İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev'in, Abu Dabi'den işgal altındaki Filistin'e kara yoluyla mal taşınmasını sağlamayı amaçlayan bir ekip kurduğunu iddia ederek Arap ülkeleri arasındaki gerilimi daha da tırmandırdığını kaydetti.

Var olmayan şirket

El-Meyadin, sözde BAE şirketi Puretrans'a daha derinlemesine bakıldığında, İsrailli bakanın iddialarından önce böyle bir şirketin var olmadığını söyledi.

Haberde, söz konusu şirketle ilgili detaylarsa şu şekilde yer aldı: “Daha sonra aceleyle bir web sitesi oluşturulmuş olsa da kökenlerine ilişkin araştırmalar İsrail ile bağları ortaya çıkardı. Ana şirketin web sitesi Tel Aviv’e kadar uzanıyordu ve bu da İsrail iş dünyasıyla şüpheli bir bağlantıya işaret ediyordu.”

Puretech ile ilişkili bir başka şirketin daha “kırmızı bayrakları yükselttiğini” bildiren site, haberini şöyle sürdürdü: “Hayfa merkezli bir İsrailli olan Abdo Kasım ve ortağı Nadine Rohana tarafından kurulan şirketin kökleri sağlam bir şekilde İsrail'e dayanıyordu ve bu da sözde anlaşmayı destekleyen şirketleri uydurmak için kasıtlı bir çaba olduğunu düşündürüyordu.”

El-Meyadin, Puretrans'a ilişkin mevcut veriler bir araya getirildiğinde, İsrail’in Birleşik arap Emirlikleri'nde var olmayan bir şirket uydurduğu ve aynı zamanda kasıtlı olarak yanıltıcı bilgilere dayanan bir anlatı inşa ettiğinin anlaşıldığını belirtti.  

Site, buradaki amacın, bir ‘kara köprüsü’nün sadece uygulanabilir değil, aynı zamanda halihazırda operasyonel olduğu fikrini yalan bir şekilde aktarmak olduğunu vurguladı.

Haberde şu hususun da altı çizildi: “Bununla birlikte, potansiyel olarak muhtemel bir kara köprüsüyle ilgili test amaçlı az sayıda kamyon hareketi olsa da bu tür faaliyetlerin, bırakın önemli veya kayda değer bir kara köprüsü girişimini, bir pilot program teşkil etmekten bile çok uzak olduğunu belirtmek gerekir.

Ürdün'den işgal altındaki Filistin'e gelen kamyonları gösteren videoların iddia edilen köprüyle bağlantılı olmadığını, bunun yerine İsrail ve Ürdün rejimleri arasındaki normalleşme anlaşmasının ardından 1994'ten beri gerçekleştiğini ve 2021'de ikisi arasındaki ticaretin 430 milyon dolara ulaştığını da belirtmek gerekir.”

El-Meyadin haberin sonunda, İsrail rejiminin, titizlikle düzenlenmiş bu planla “Arap ülkeleri arasında anlaşmazlık yaratmak için jeopolitik öfkeden yararlanmak” istediğinin altını çizdi.