AB ve İsrailli yetkililerden Kıbrıs’a Hizbullah ‘dayatması’

25 Haziran 2024

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın Kıbrıs’a yaptığı uyarıdan sonra Avrupalı ve İsrailli makamların Kıbrıs hükümetini bu açıklamalara karşı “üst düzey bir duruş” sergilemeye çağırdığı bildirildi.

YDH- Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın Kıbrıs’a yaptığı uyarıdan sonra Kıbrıs Rum hükümetinin krizi çözmek için diplomatik temaslar başlattığı bildirildi.

Nasrullah, Güney Kıbrıs Rum kesimini, İsrail’in Lübnan’a karşı kendi topraklarındaki faaliyetlerine son vermesi için uyarmış, bu faaliyetlerin durmaması halinde Kıbrıs’ın Hizbullah’ın hedeflerinin bir parçası olacağı tehdidinde bulunmuştu.

Nasrullah’ın bu sözleri Kıbrıs Rum kesiminde endişeye sebep olmuş ve yetkilileri hemen harekete geçirmişti. Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides ertesi gün bir açıklama yaprak, Güney Kıbrıs'ın herhangi bir savaşta taraf tuttuğunu reddetmiş ve şunları söylemişti: "Kıbrıs sorunun bir parçası değil, çözümün bir parçasıdır. Bu rol, örneğin, sadece Arap dünyası tarafından değil uluslararası toplum tarafından da kabul edilen insani (yardım) koridoru aracılığıyla açıkça görülmektedir."

Konuya ilişkin el-Ahbar gazetesine konuşan Batılı diplomatik kaynaklar, Kıbrıs makamlarının Avrupalı müttefiklerine, patlak veren kriz için diplomatik çözümü tercih ettiklerini bildirdiklerini açıkladı.

Batılı diplomatik kaynaklar, Avrupalı ve İsrailli makamların Kıbrıs hükümetini Nasrullah'ın açıklamalarına karşı “üst düzey bir duruş” sergilemeye çağırdığını, ancak Kıbrıs hükümetinin bu baskılara yanıt vermeyip daha “mutedil” bir yol izlediği bildirildi.

Kıbrıs hükümetinin Avrupalı müttefiklerinin yanı sıra Lübnan makamlarına krizi diplomatik yollarla çözmek istediğini ilettiği belirtildi.

Kıbrıs krize yönelik yumuşak diplomasi yolunu çözüm olarak görürken İsrail’le birçok alanda işbirliği anlaşması olan Yunanistan ise tansiyonu yükseltme yolunu seçti.

Yunanistan Dışişleri Bakanı George Gerapetritis dün yaptığı açıklamada, Hizbullah'ın tehditlerinin kabul edilemez olduğunu ve AB'nin bu tehditlere karşı üye devletlerin yanında yer alacağını vurguladı.

Yunanistan Dışişleri Bakanı, Lüksemburg’da düzenlenen AB Dışişleri Bakanları aylık toplantısına katılımı sırasında yaptığı açıklamada, “Egemen bir AB ülkesine yönelik tehditler kesinlikle kabul edilemez. Kıbrıs’ın yanındayız ve terör örgütlerinden gelen her türlü küresel tehdit karşısında hep birlikte olacağız” ifadelerini kullandı.

El-Kanadek haber sitesi de Hizbullah genel sekreterinin geçen hafta yaptığı uyarıdan endişe duyan tek ülkenin Kıbrıs olmadığını, İsrail rejimi ile olan derin ilişkilerinden dolayı Yunanistan’ın da benzeri bir endişe taşıdığını ileri sürmüştü.

Öte yandan The Guardian gazetesi Lefkoşa’da görev yapan bir AB elçisinin, “Hizbullah’ın tehditlerini eyleme dökme konusunda bir geçmişi var ve bu konuda harekete geçilmeli” dediğini aktardı. Elçi, Hizbullah’ın “Kıbrıs’ın karşılık verecek askeri kabiliyete sahip olmadığını bildiğini, dolayısıyla kolay bir hedef olduğunu” söyledi.

El-Ahbar gazetesinin Kıbrıslı kaynaklardan edindiği bilgide, “Kıbrıslı işadamlarının Nasrullah’ın yaptığı uyarının Kıbrıs’ta yabancı sermaye akışında bir daralmaya yol açacağından endişe duydukları” aktarıldı.

Kıbrıslı kaynağa göre, Lübnan makamlarıyla görüşen Kıbrıslı yetkililer, herhangi bir çatışma istemediklerini ve İngiliz üslerinin bulunduğu topraklar üzerindeki egemenlik konusunun yeniden su yüzüne çıkan eski bir tartışma olduğunu açıkça belirtti.

Rum yetkililer, İsrail ile askeri işbirliğinin Kıbrıs’ın NATO’ya entegrasyon sürecinin bir parçası olduğunu aktardı.

Kaynak, Kıbrıs’ın İsrail ile ilişkilerindeki tutumunda büyük değişiklikler beklenmediğini açıklarken, hükümet muhaliflerinin, Nasrullah’ın sözlerini kullanarak, “mevcut yönetimin Kıbrıs’ı askeri ve güvenlik açısından Batı’ya açma macerasının artık Kıbrıs’ın komşuları için tehdit oluşturduğu” konusunda seslerini yükselttiğini bildirdi.

‘Kıbrıs Komünist İnisiyatifi’ (CIC) ve Kıbrıs Komünist Partisi, yeni ismiyle ‘AKEL’ (Emekçi Halkın İlerici Partisi) yaptıkları ayrı ayrı açıklamalarla hükümetlerinin İsrail rejimi ile ilişkiye son vermesini talep etmişti.

Kaynak, krizin ciddi boyutlara ulaşması halinde Kıbrıslıların ülkenin ekonomik bakımdan darbe alacağından endişe ettiklerini belirterek, adada daimi ikamet eden Lübnanlıların sayısının 15 bine ulaştığını, yaklaşık 30 bin kişinin ise adada evleri ve işyerleri olduğunu ifade etti.

Kaynak, 7 Ekim’den sonra İsrail’den büyük sayıda kişinin gelip ev ve mülk satın aldıklarını ve yeni şirketler kurduklarını belirtti. Bu kişilerin, yatırım kapasitelerinin çok daha büyük olduğunu ve Lübnanlı blokla rekabet eden bir blok oluşturduklarını ifade ederek, İsraillilerin, hükümetlerinden Türk tarafına gitmemeleri yönünde tavsiyeler aldıktan sonra varlıklarını Yunan kesiminde yoğunlaştırdıklarını bildirdi.