Rıfat el-Arir'in yayımlanmamış soykırım günlükleri

24 Ağustos 2024

Electronic Intifada, merhum Rıfat el-Arir'in Ekim 2023'te yazdığı günlüğünden birkaç pasajı yayımladı.

YDH- ''Toplu intihar mı? İsrail'in istediği bu mu? Biz bunu yapmayacağız.'' diyen Gazze İslam Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim görevlisi Rıfat el-Arir'in günlüğünden daha önce hiç yayınlanmamış kısımlar The Electronic Intifada aracılığıyla derlendi.

6 Aralık 2023'te bir İsrail hava saldırısında öldürülen aziz mentor, Filistinli şair, profesör ve Dr. Rıfat el-Arir'in aşağıdaki pasajları daha önce yayınlanmadı. Bu eserler, Yusuf M. Elcemal'ın giriş yazısıyla derlenen ve OR Books tarafından yayınlanan el-Arir'in eserlerinden oluşan bir antoloji olan ''If I Must Die: Poetry and Prose''de de yer alacaktır.

El-Arir, The Electronic Intifada'ya önemli katkılarda bulunmuş ve devam eden soykırımın ortasında kişisel anlatılarını paylaşmıştı. Yazıları arasında 22 Ekim 2023'te yayınlanan “İsrail uyarı yapmadan evimi bombaladı” ve 19 Kasım 2023'te yayınlanan “İsrail'in bir çocuk hastanesindeki ‘terörist faaliyet’ iddiaları yanlıştı” yer alıyor.

El-Arir ayrıca soykırımın başlarındaki The Electronic Intifada canlı yayınlarında birkaç kez yer aldı. Canlı yayının 9 Ekim'de yayınlanan ilk bölümünde el-Arir, İsrail'in soykırıma varan şiddeti karşısında Filistinlilerin neden adalet ve özgürlük için savaşmakta ısrar ettiklerini anlatırken izleyiciler ve dinleyiciler arka planda patlayan bombaları duyabiliyordu. El-Arir'in son canlı yayını 1 Aralık 2023'te yani ölümünden birkaç gün önce gerçekleşti, elektrikleri kesildiği ve bağlantı koptuğu için sadece birkaç dakika konuşabildi.

26 Nisan 2024'te el-Arir'in en büyük çocuğu Şeyma, kocası Muhammed Abdülaziz Siyam ve 3 aylık oğulları Abdülrahman ile birlikte bir İsrail saldırısında öldürüldü. Bebek, el-Arir'in ölümünden sonra doğmuştu. Onun ilk torunuydu.

Gazze'de savaşa alıştık -19 Ekim 2023 

Yaşanan korkunç ölüm ve yıkım hadiseleri Filistinlilerin kültürünü, dilini ve kolektif belleğini kalıcı olarak etkiledi. 7 yaşındaki küçük Emel ''Yine mi savaş?'' diye soruyor. İsrail'in önceki saldırılarına dair anıları hala zihninde taze. Soruş biçimi zoraki olgunluğunu gösteriyor. Emel, geçen sene de annesine ''Yine mi savaş?'' diye sormuştu. 

Evet, Gazze'de yine savaş var! Gazze'de savaşa alıştık.

Savaş sürekli başa saran bir gerçeklik, geçmeyen bir kabus. Gaddar bir normalite. Savaş, katlanamadığımız ama kendimizi de kurtaramadığımız yaşlı ve huysuz bir akraba gibi oldu. 

En ağır bedeli travma sarmalına dolanan çocuklar ödüyor. Bedel, hal ve hareketlerine sinmiş korkudur. Gazze'deki Filistinli çocukların yüzde 90'ından fazlasının travma belirtileri gösterdiği tahmin ediliyor. Ancak uzmanlar, savaş devam etmekte olduğundan Gazze'de ''travma sonrası'' diye bir şey olmadığını da iddia ediyor. 

Büyükannem bana yağmur yağacağı için kalın bir kazak giymemi söylerdi. Ve yağmur yağardı! Tüm Filistinli yaşlılar gibi onun da eşsiz bir duyusu, toprak, rüzgar, ağaçlar ve yağmur hakkında bir anlayışı vardı. Yaşlılar zeytinin ne zaman salamura ya da yağ için toplanacağını bilirdi. Buna her zaman imrenmişimdir.

Üzgünüm, büyükanne. Yağmuru ve havayı duyumsamak yerine savaşın kaprislerine uyum sağladık. Bu ağır misafir bizi davetsizce, istenmediği ve arzu edilmediği halde ziyaret ediyor, göğsümüze tünüyor, nefesimize yerleşiyor ve sonra yüzlerce, binlerce insanın hayatına mal oluyor.

Gazze'de 2008 yılında doğan bir Filistinli yedi savaşa tanıklık etmiştir: 2008-2009, 2012, 2014, 2021, 2022, 2023A ve 2023B.

Gazze'de insanlar yedi savaş yaşında da olabilir, dört savaş yaşında da. Benim 2016 doğumlu küçük Emel'im, dört yıkıcı seferi de yaşadığı için şu anda savaşlar konusunda lisans derecesine sahip. Gazze'de savaşlar hakkında genellikle akademik dereceler açısından konuşuruz: savaşlarda lisans, savaşlarda yüksek lisans ve bazıları mizahi bir şekilde kendilerini savaşlarda doktora adayı olarak adlandırabilir.

Dilimiz önemli ölçüde değişti ve dönüştü. Geceleri, İsrail bombardımanı özellikle yoğunlaştırdığında, bu bir “parti”: “Parti başladı.” “Bu gece korkunç bir parti olacak.” Ve bir de “O Çanta” var, büyük O ve büyük Ç. Bu, nakit para, kimlik belgeleri, doğum belgeleri ve diplomaları koymak için aceleyle bir araya getirilmiş bir çantadır. Amaç, bir tahliye tehdidi durumunda çocukları ve önemli birkaç eşyayı hızla toplamaktır. 

Gazze'deki Filistinlilerin kolektif hafızaları ve kültürleri bu korkunç savaş ve ölüm deneyimlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Gazzelilerin çoğu aile üyelerini, akrabalarını ya da sevdiklerini kaybetmiş ya da evleri hasar görmüş veya yıkılmıştır. Bu savaşların ve aralarındaki gerilimin 9 binden fazla (geçen hafta bu yazıyı yazmaya başladığımda 7 bin 500'dü!) Filistinlinin hayatına mal olduğu ve 60 binden fazla konutun yıkıldığı tahmin ediliyor.

Ölüm ve savaş. Savaş ve ölüm. Bu ikisi istenmeyen kişiler ama onları gitmeye zorlayamıyoruz. Bizi rahat bıraksınlar diye.

Filistinli şair Tamim el-Barguti, savaşın getirdiği ölüm ile Filistinliler arasındaki ilişkiyi özetliyor:

Bu kadar yaklaşman akılsızlıktı, ey Ölüm,

Bunca yıldır bizi kuşatman akılsızlıktı,

Bu kadar yakınımızda durman akılsızlıktı,

O kadar yakınız ki yüzünü ezberledik

Açlık alışkanlıklarını, dinlenme anlarını,

Geçici öfkelerini, kalbinin gizli arayışını,

Zayıflıklarını bile öğrenmeye başladık,

Ey Ölüm, dikkat et

Biz çoğuz

Ve hala buradayız

İşgalden yetmiş yıl sonra

Yanıyor hala meşalelerimiz

İki yüzyıl

İsa topraklarımızda üçüncü sınıfa geçtikten sonra

Seni çok iyi tanıyoruz Ölüm.

Ey Ölüm, açık maksadımız

Seni haklayacağız,

Bizi öldürseler bile, hepimizi.

Ölüm, bizden korkmalısın

Çünkü biz buradayız, kormaksızın.

Gazze'de savaşla başa çıkmanın beş aşaması -23 Ekim 2023

Gazze'deki savaşa aşinalığımız, benzersiz bir bakış açısı ve benzersiz başa çıkma mekanizmaları geliştirmemize yol açtı. Bu acımasız çatışmalar sırasında Gazzelilerin geçtiği beş ana duygusal aşamayı tanımlayabiliriz. Bu aşamalar inkâr, korku, sessizlik, hissizlik, umut, umutsuzluk ve teslimiyettir.

Bugün 16. gün ve Gazze yetkililerinin bize söylediğine göre İsrail, aralarında 2 binden fazla Filistinli çocuğun da bulunduğu 5 binden fazla Filistinliyi öldürdü (birçoğu hala enkaz altında). 15 binden fazla kişi yaralandı ve 25 binden fazla Filistinlinin evi yıkıldı. Ve İsrail kara harekatına hazır olduğunu söylüyor.

Birinci aşama: İnkâr

Bir krizin ilk aşamalarında, genellikle bir inkar duygusu vardır. Kendimizi bu sefer savaş çıkmayacağına ikna ederiz. İnsanlar tekrarlanan çatışmalardan bıkmıştır ve her iki taraf da savaşa giremeyecek kadar meşgul görünebilir. Füzeler düşüp yükselirken, bu sefer geçmiş savaşlar kadar uzun ya da yıkıcı olmayacağını umarak bir tür kısmi inkârı sürdürürüz.

Hayır, bu sefer savaş olmayacak. Herkes savaşlardan bıktı. İsrail savaşa girmek için çok meşgul. Filistinliler savaşa giremeyecek kadar bitkin ve hırpalanmış durumda. Aşağı yukarı beş gün sürer diye umuyoruz.

İkinci aşama: Korku

Kısa süre sonra, başka bir savaşın gerçekliği ortaya çıktıkça inkâr korkuya dönüşür. Gazze, aralarında çocukların da bulunduğu sivillerin İsrail bombalarıyla saldırıya uğramasıyla felç oldu. Katliamların, içindeki ailelerle birlikte yerle bir olan evlerin, domino taşları gibi devrilen yüksek binaların resim ve videoları inkârı tam bir dehşete dönüştürüyor. Her saldırı, özellikle de geceleri, tüm çocukların ağlayarak uyanması ve ağlaması demek. Ebeveynler olarak çocuklarımız için korkarız. Sevdiklerimizi koruyamayacağımız düşüncesi bizi korkutur.

Üçüncü aşama: Sessizlik ve hissizlik

Bu, İsrail'in sivillerin evlerini bombalamayı özellikle yoğunlaştırdığı zamandır. Hikayeler yarıda kesilir. Dualar kısa kesilir. Yemekler yenmeden bırakılır. Duşlar terk edilir.

Bu nedenle, İsrail'in getirdiği kaos ve tehlikenin ortasında, Gazze'deki pek çok kişi, özellikle de çocuklar sessizliğe gömülüyor. Etraflarını saran ezici duygular ve belirsizlikle başa çıkmanın bir yolu olarak yalnızlıkta teselli buluyorlar. Sessizlik hüküm sürüyor.

Ardından hissizlik gelir. 

İnsanlar kendilerini sürekli gelen üzücü haberlerden korumaya çalışır ve kayıtsızlaşırlar. Çünkü nereye gidersek gidelim her an ölebiliriz. İnsanlar hayatta kalmak için duygularından kopmaya çalışır ve duygusal uyuşukluk başlar.

Dördüncü aşama: Umut

Umutsuzluğun ortasında umut ışıkları belirebilir. En karanlık anlarda bile Gazzeliler İsrail'in en azından daha az insan öldürebileceği, daha az yeri bombalayabileceği ve daha az zarar verebileceği inancına tutunabilir. En umutlu olanlarımız kalıcı bir ateşkes ya da kuşatmanın ve hatta işgalin sona ermesini diler. Ancak bu sadece bir umuttur. Ve umut tehlikelidir.

Politikacıların adam olacağını umarız. Umudumuzu, halkın sokaklara dökülerek politikacılarına güven vermesine ve İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik saldırganlığını desteklemeleri halinde gelecek seçimlerde cezalandırılacakları uyarısında bulunmasına bağlarız.

Beşinci aşama: Umutsuzluk ve teslimiyet

Ne yazık ki umut geçicidir ve her Gazzeli tekrar eden umutsuzluk döngüleri yaşar. Tekrarlanan can, ev ve güvenlik kayıpları derin bir çaresizlik duygusuna yol açar.

Son aşamada, Gazzeliler durumu değiştiremeyecekleri gerçeğini kabul ettikçe bir teslimiyet duygusu ortaya çıkar. Yalnız bırakıldıkları duygusu... 

Dünya bizi terk etti. 

İsrail cezasız bir şekilde öldürebilir ve yok edebilir. Bu, Filistinlilerin devam eden zorluklar karşısında uyum sağlamaya ve sebat etmeye çalıştıkları, dayanıklılığın damgasını vurduğu bir aşamadır. Savaşın bu aşamaları Gazze'deki yaşamın talihsiz bir parçası haline geldi ve İsrail işgalinin dayattığı akıl almaz zorluklar karşısında Filistin halkının direncini ve azmini şekillendirdi.

İsrail binanızı bombaladığında ne hissedersiniz? -27 Ekim 2023 

Altı çocuğum var. Ve şimdiye kadar İsrail'in yedi büyük saldırısından yara almadan kurtulduk. Ortalama bir aileyiz. Eşim Nusayba ev hanımı, iki çocuğum üniversitede okuyor ve en küçük çocuğum Emel 7 yaşında. Emel Gazze'de dört savaş yaşına geldi bile.

Biz Gazze'de ortalama bir aileyiz ama İsrail'in ölüm ve yıkımından payımıza düşeni aldık.

Şimdiye kadar, 1970'lerin başından bu yana, İsrail saldırganlığı nedeniyle geniş ailemden 20 (geçen hafta 15) kişiyi kaybettim. 2014 yılında İsrail yedi daireli aile evimizi yıktı ve kardeşim Muhammed'i öldürdü. İsrail 2014 yılında eşimin erkek kardeşi, kız kardeşi, kız kardeşinin üç çocuğu, büyükbabası ve kuzeni de dahil olmak üzere ailesinden yaklaşık 20 kişiyi öldürdü. Ve kayınvalidemin birkaç evini yıktı. Toplamda eşim ve ben 50'den fazla ferdimizi İsrail savaş ve terörüne kurban verdik.

2023 Gazze Savaşı

Bombalar düştükçe ve İsrail evlerinde uyuyan aileleri hedef aldıkça, ebeveynler birkaç konu arasında kalıyorlar. Gitmeli miyiz? Ama İsrail tahliye edilenleri yolda hedef alırken ve tahliye edildikleri bölgeleri hedef alırken nereye gitmeliyiz Akrabalarımızın yanında mı kalmalıyız? Akrabalarımız mı bizimle kalmalı? Kimin evi güvenli? Nispeten. Asla emin olamayız.

İsrail'in 75 yılı aşkın süredir devam eden acımasız işgali ve son 15 yılda altıdan fazla büyük İsrail askeri saldırısı...

Biz bugün bile İsrail'in acımasızlığını, ölüm ve yıkım zihniyetini anlayamıyoruz. 

Bir de bombalandığımızda ne yapacağımız korkusu var. Bombalardan kaçmaya çalışıyoruz. Ama İsrail aynı eve art arda üç, dört ya da beş bomba attığında bombalardan nasıl kaçabilirsiniz ki? Filistinli hanelerin tartıştığı en büyük soru, öldüğümüzde birlikte ölmek için aynı odada mı uyumalıyız yoksa bazılarımızın hayatta kalabilmesi için farklı odalarda mı uyumalıyız?

Cevap her zaman oturma odasında birlikte uyumamız gerektiğidir. Eğer ölürsek, birlikte ölürüz. Kimse kalp kırıklığıyla uğraşmak zorunda kalmaz.

Yemek yok. Su yok. Elektrik yok.

Bu 2023 savaşı farklı. İsrail açlığı bir silah olarak kullanmayı yoğunlaştırdı. Gazze'yi tamamen kuşatan, elektrik ve su kaynaklarını kesen, yardım ve ithalata izin vermeyen İsrail, Filistinlileri sadece karneye sokmakla kalmıyor aynı zamanda aç bırakıyor.

Evimizde, ki biz hali vakti yerinde bir aileyiz, eşim ve ben çocuklarla oturduk, küçüklere durumu açıkladık: “Karne yapmamız gerekiyor. Normalde tükettiğimizin dörtte biri kadar yememiz ve içmemiz gerekiyor. Paramız olmadığından değil ama yiyecek tükeniyor ve suyumuz bile yok.”

İyi şanslar! 7 yaşındaki çocuğunuza sabahları iki yumurta yiyemeyeceğini ama bunun yerine bir bombanın çeyreğini yiyebileceğini açıklıyorsunuz. 

Daha sonra İsrail yumurtaları bombalıyor.

Bir ebeveyn olarak kendimi çaresiz ve aciz hissediyorum. Çocuklarıma vermem gereken sevgi ve korumayı sağlayamıyorum. Çocuklarıma sık sık “Sizi seviyorum” demek yerine, son iki haftadır tekrarlıyorum: “Çocuklar, daha az yiyin. Çocuklar, daha az için.”

Bu laflar onlara söyleyeceğim son şeyler bile olmazdı. Yıkıcı.

İsrail binamızı bombaladı

Geçen hafta biraz yiyeceğimiz varsa da şimdi neredeyse hiç yok çünkü İsrail biz içerideyken evimizi iki füzeyle vurdu. Hem de önceden haber vermeden! Eşim Nusayba çocuklara yakınlarda bir bombalama olursa kaçmalarını söylemişti. Binamızın vurulmasını hiç beklemiyorduk. Ve bu altın değerinde bir tavsiyeydi.

Dairemde dört akraba aileyi ağırlıyordum. Çoğu çocuk ve kadındı.

Koştuk, koştuk. Küçükleri kucağımıza aldık ve Gazzelilerin İsrail her savaş açtığında kapıda tuttukları, içinde paramızın ve önemli belgelerimizin olduğu küçük çantaları aldık.

Bir mucize eseri, sadece yara bere ve küçük çiziklerle kurtulduk. Kontrol ettik ve herkesin iyi olduğunu gördük. Sonra yakındaki BM okulunun sığınağına yürüdük; sığınak insanlık dışı bir durumdaydı. Diğer ailelerle birlikte küçük sınıflara tıkıldık.

Artık son güvenlik duygumuzu da kaybettik. Suyumuzu kaybettik. Yiyeceğimizi ve Emel'in sevdiği kalan yumurtalarımızı kaybettik.

Biz ortalama bir Filistinli aileyiz. Ama İsrail'in ölüm ve yıkımından payımıza düşeni aldık. 

Gazze'de kimse güvende değil. Hiçbir yer güvenli değil. İsrail 2-3 milyon insanımızı öldürebilir, dünya da kılını bile kıpırdatmaz.

 

Çeviri: YDH