YDH- İngiliz gazetesi The Times'dan savaş muhabiri George Grylls, bu hafta Güney Lübnan'a tekrar dönen İngiliz vatandaşı İsrail ordusu askeri Yossi'nin işgal rejiminin kara harekatı çabaları sırasında tuttuğu günlükten parçaları gündeme taşıdı.
Hala sıcak olan bir nargile, Hizbullah savaşçılarının bölgede kaldığına dair ilk işaretlerden. 31 yaşındaki Yossi, Güney Lübnan'da geçirdiği sekiz gün boyunca Şii militanlarla nadiren karşılaştı. Yossi Hizbullah savaşçıları hakkında şöyle söylüyor:
“Bu adamların çoğu İran'da eğitim görmüş ve daha sonra Suriye'de savaş deneyimi kazanmış. Onlar en iyinin en iyisi, fevkaladenin fevkinde.”
18 yaşındayken Londra'dan İsrail'e taşınan bir İngiliz vatandaşı olan Yossi, İsrail ordusunda paraşütçü yedek subay. Barış zamanında e-ticaret alanında çalışıyor. Birliğinde bir öğrenci, bir bahçıvan ve bir avukat da dahil olmak üzere farklı mesleklerden askerler de var.
20 Ekim'de Yossi ve silah arkadaşları, Hizbullah'ın aralıksız roket saldırıları nedeniyle kaçmak zorunda kalan 60 bin İsraillinin sınır bölgelerindeki evlerine dönmesini amaçlayan daha geniş çaplı bir harekatın parçası olarak Lübnan'ı işgal etmeye çalıştılar.
Her biri 2 bin askerden oluşan iki tugaya, sınıra yakın kasabalardan birine baskın yaparak tünel girişlerini ve tavuk kümeslerinin altına gizlenmiş, zeytinliklere gömülmüş ya da binaların temellerine sıkıştırılmış silah zulalarını arama talimatı verildi.
İsrail, Lübnan'ı işgal etme çabalarından bu yana çoğu yedek 37 askerini kaybetti. Bunun nedeni Hizbullah'ın insansız hava araçları ve roket kullanması. Milislerin yetenekli Rıdvan Güçleri ise aşina oldukları topraklarda gerilla savaşı yürütmeye devam ediyor.
Ancak İsrail, grubun roketlerinin yüzde 80'ini imha etmek, Aytarun'a düzenlediği hava saldırısında Güney Lübnan'daki Rıdvan komutanını öldürmek, tünelleri patlatmak ve silahlara el koymak gibi bazı önemli darbeler indirdiğini iddia ediyor. Beyrut, Sur ve Bekaa Vadisi'ni hedef alan ve Hizbullah'ın lider kadrosunu yok eden altı haftalık İsrail bombardımanı sırasında Lübnan nüfusunun dörtte biri, yaklaşık 1,2 milyon kişi yerinden edildi. Hamas'ın geçen yıl 7 Ekim'de gerçekleştirdiği terör saldırılarından bu yana, bölge belediye başkanına göre sadece Cuma günü Baalbek bölgesinde öldürülen 41 kişi de dâhil olmak üzere, Lübnan'da 2 bin 800'den fazla kişi hayatını kaybetti. Hamas'ın saldırıları Gazze'deki savaşı tetikledi ve Hizbullah'ın Filistinlilerle dayanışma tavrı olarak kuzey İsrail yerleşimlerine roket bombardımanına başlamasına yol açtı.
Güney Lübnan'da sekiz gün boyunca sosis ve ton balığı yiyerek yaşayan Yossi, geceleri üç saatten fazla uyumadı, vücuduna zırh geçirdi ve postallarını çıkarmayarak ayaklarının bir kez bile nefes almasına izin vermedi.
“Silah ve tünel aramak için muhtemelen yüz mülkü taradık. Yaklaşık her beş evden birinde av tüfeklerinden AK47'lere, roketatarlardan tünel girişlerine kadar bir çeşit terör altyapısı vardı.” diye iddia ediyor.
Hatta bir sabah 226. Paraşütçü Tugayı, Hizbullah'ın İsrail'e bir buçuk mil uzaklıktaki kasabadan tamamen çekilmediğini gösteren nargile kömürleri ve yarısı yenmiş yiyecekler bulmuş. Yossi'nin birliği, militanların saklandığından şüphelenilen mahallede her seferinde bir bina ilerleyerek Hizbullah'ın varlığını ortadan kaldırmayı planlıyordu.
İlk apartman bloğunu temizleyen Yossi ikinci binaya girmeye hazırlanırken, birim binada tuzak olup olmadığını kontrol etme kararı aldı.
“Pencereden bir insansız hava aracı gönderdik ve tüm binanın patlayıcılarla donatıldığını gördük. Hayatta olduğum için ne kadar şanslı olduğumu anlatamam.” diye anlatıyor.
İHA'nın gönderildiği esnada, henüz adrenali sakinleşmemiş arkadaşı mavi bir minibüsün altından geçen gölgeleri fark etti. Gölgelerden biri pompalı tüfek, diğeri AK47 taşıyordu. Yossi'nin solundaki makineli tüfekçi ateş etmeye başladı, kulak tıkaçlarını takmaya vakti olmadığı için kısmen sağır oldu. Sağındaki bir keskin nişancı da ateş açtı. Dürbünlerinden keskin nişancının mermilerinin betondan sektiğini gördüler ve ona daha yükseğe nişan almasını söylediler. Mermileri tükenmiş ve etrafları sarılmış olan Hizbullah savaşçılarının çok az şansı olduğunu sandılar. Son anları bir İsrail İHA tarafından kaydedilen görüntülere yansıdı.
İngiliz vatandaşlarının İsrail ordusuna katılımı Filistin yanlısı hak savunucuları arasında tartışmalı bir konu. Çatışmalar sırasında iki kişi hayatını kaybetti. Geçen yıl 19 yaşındaki Benyamin Netam Gazze'de savaşırken öldürüldü. 20 yaşındaki Nathanyel Young ise Hamas'ın İsrail ordusu sınır karakolunu ele geçirdiği 7 Ekim'deki ilk katliamda öldü.
Filistin yanlısı hak savunucularının İngiliz rejimini tutumunu değiştirmeye zorlama çabalarına rağmen, rejim hala vatandaşlarının İsrail ordusu da dahil olmak üzere “diğer uyruklarının ülkesinin meşru olarak tanınan silahlı kuvvetlerinde” görev yapmalarına izin veriyor.
Gerçek adının kullanılmamasını isteyen Yossi şimdi Lübnan'a geri döndü. Hem de bu hafta...Eşi ve 15 aylık oğluyla birlikte geçirdiği üç günlük izin sırasında yaşadıklarının bir günlüğünü yazdı ve Go-Pro video kamerasıyla kaydettiği görüntüleri açıp açıp izledi. Anlattıkları, Lübnan sınırında İsrail askerleri bir Yahudi bayramı olan Sukot'u kutlamak için palmiye yaprakları ve turunçları sallarken başlıyor. Görüntülerde birim sınırı geçince, aniden öfkeleniyor. BM güçlerini Litani nehrinin güneyinde Hizbullah'ı denetleyememekle suçluyor.
Bubi tuzaklı bir binanın yakınındaki Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü (UNIFIL) üssünü göstererek “Gözetleme kulesinden her şeyi görebiliyorlar. Amaçları ne? Aslında tam tersini söyleyeyim: onlar da bu işin içinde.” diyor.
UNIFIL, çatışmaların başlamasından bu yana hem Hizbullah roketlerinin hem de İsrail tanklarının saldırısına uğradığını söylüyor. Ancak Endonezya'dan İrlanda'ya, Avusturya'dan Hindistan'a kadar farklı ülkelerden gelen 9 bin barış gücü askerinin çatışmalar sona erdiğinde önemli bir rol oynaması bekleniyor.
Amerika Birleşik Devletleri Güney Lübnan'da ateşkes için bastırıyor. Gazze'ye kıyasla biraz daha fazla ilerleme kaydediliyor gibi. Acı tecrübeler İsrail'e Güney Lübnan'da kalmanın tehlikelerini öğretti. Ülke 1982'den 2000'e kadar süren 18 yıllık işgalin yaralarını hala taşıyor.
Lübnan'ın geçici başbakanı Necip Mikati bu hafta 60 günlük bir ateşkesin birkaç gün içinde kabul edilebileceğine dair umudunu dile getirdi.
Her ne kadar Benyamin Netanyahu kamuoyu önünde önerilere sıcak bakmıyor gibi görünse ve asıl kaygısının “saldırıları engelleyebilmek” olduğunda ısrar etse de, İsrail medyasına göre Netanyahu üst düzey güvenlik yetkilileriyle özel olarak İsrail'in Lübnan'daki savaş hedeflerinin çoğuna ulaşıldığı ve bir anlaşmaya doğru ilerlemenin zamanının geldiği konusunda hemfikir.
Perşembe günü İsrail'de yedi yerleşimcinin ölümüyle sonuçlanan bir dizi roket saldırısı yine de bir anlaşmayı engelleyebilir.
Bu müzakereler Yossi'nin önümüzdeki birkaç ayı nasıl ve nerede geçireceğini belirleyecek. Kuzeye dönmeden bir gün önce şöyle diyor:
“Lübnan sizi yutacak ve sizi yuttuğu yerde çok uzun süre tutacak.”
Çeviri: YDH