Ya İsrail Fırat'a koridor açarsa?

21 Aralık 2024

Bu koridor İsrail'deki herkesi Büyük İsrail'in kurulabileceğine inandıracak, dolayısıyla 'halkı' gelecekteki savaşlar için seferber edecek, diğer sektörler yerine askeri harcamaları arttırmak için yeterli gerekçe sağlayacaktır.

YDH- Araştırma merkezinde Erken Uyarı Programı altında yer alan “Farz edelim’’ serisinin bir parçası olan analiz, İsrail'in Suriye'de yeni bir koridor oluşturma ihtimaline ve potansiyel etkilerine odaklanıyor. Koridorun bölgesel güç dengelerini değiştirebileceği ve diğer bölgesel güçler arasında çatışmalara yol açabileceği vurgulanan analizde, İsrail'in uzun süredir devam eden yayılmacı stratejisini sürdürerek Suriye ve Irak için önemli güvenlik tehditleri oluşturacağı öne çıkarılıyor. Söz konusu koridor, siyasi ve askeri açıdan İsrail-Türkiye ilişkilerini gererken İsrail'e Kürtler gibi bölgesel azınlıklarla kuracağı ittifaklar sayesinde stratejik bir koz sunacaktır, dolayısıyla, kuruluş tarihinden bu yana yayılmacı bir askeri strateji benimseyerek, sınırlarını genişletme ve bölgedeki askeri varlığını pekiştirme hedefini takip eden İsrail'in, kendisine dost olan topluluk ve devletler için de bir tehlike olduğu, onları savunma pozisyonuna çekme amacı taşıdığı gözler önüne serilmektedir.

İlk olarak Siyonizm’in kurucu babası Theodor Herzl tarafından geliştirilen Büyük İsrail hayali kurgusal değil gerçektir.

Büyük İsrail Mısır'da Nil'den Irak'ta Fırat'a kadar olan tüm toprakları kapsamaktadır.

Bu topraklara Mısır, Suriye, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Ürdün topraklarının tamamı ve tarihi Filistin topraklarının tamamı dahildir.

2017 yılında Birleşmiş Milletler, İsrail'in Batı Şeria'daki Filistin topraklarını ilhak etme planlarına devam ettiğini ve Filistinlileri ağır tecrit ve mahrumiyet koşullarında tuttuğunu belirten bir rapor yayınladı.

Dahası, İsrail ordusu askerlerinin Gazze'deki askeri operasyonlar sırasında Büyük İsrail'i gösteren rozetler takması, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarına son verdikten sonra Orta Doğu'daki askeri operasyonlarını genişletebileceğine işaret etmektedir.

Büyük İsrail hayalini gerçekleştirmenin yolu Kasım 2024'te İsrail'in işgal altındaki Suriye'ye ait Golan Tepeleri’ni ayıran askerden arındırılmış bölgeye girmesiyle başladı.

İsrail bu bölgede bir inşaat projesi başlatarak Suriye sınırı boyunca bir yol açtı.

Ya İsrail'in Suriye'deki inşaat projesi, İsrail'i Fırat'a bağlayacak bir koridor inşa etmenin ilk adımıysa, bu inşaat İsrail'i Büyük İsrail hayaline daha da yaklaştıracaksa?

İsrail bu koridoru oluşturmayı başarırsa sonuçları ne olur?

Bu koridor nedir?

Önerilen koridor, işgal altındaki Suriye'ye ait Golan Tepeleri'nden başlayıp Suriye boyunca uzanan ve ABD tarafından desteklenen Kürtlerin Suriye-Irak sınırındaki tüm bölgeler de dâhil olmak üzere Fırat'ın doğusundaki tüm bölgeleri kontrol ettiği Fırat'a ulaşan bir geçit olacak.

İsrail'in bu koridoru tam olarak nerede inşa edeceği net olmamakla birlikte, Türk medyasında yer alan haberlere göre, önerilen koridor Suriye'nin güneyinde, Ürdün sınırlarına yakın bir yerden geçecek ve İsrail'in koridor ile Ürdün sınırları arasındaki toprakları kontrol etmesine olanak sağlayacak.

Potansiyel koridorun yeri

Bu proje gerçekleştiği takdirde İsrail'in Irak sınırlarına kadar uzanan geniş bir alanı kontrol etmesini sağlayacaktır.

Dahası, koridorun Ürdün sınırları yakınında açılması güvenlik kaygılarından kaynaklanıyor çünkü İsrail, 1994 İsrail-Ürdün barış anlaşması nedeniyle Ürdün'den gelebilecek tehditlerle karşılaşmayacağından emin.

Bu stratejik konum, İsrail'in çabalarını Suriye'den kaynaklanabilecek güvenlik sorunlarına karşı koymaya odaklamasını sağlıyor.

Koridorun İsrail'e faydaları

İlk olarak, bu koridor İsrail'deki herkesi Büyük İsrail'in kurulabileceğine inandıracak, dolayısıyla 'halkı' gelecekteki savaşlar için seferber edecek ve eğitim ve sağlık gibi gelecekte ekonominin büyümesini tehlikeye atabilecek diğer sektörler yerine askeri harcamaları arttırmak için yeterli gerekçe sağlayacaktır. İkinci olarak, koridor İsrail'in yeni topraklar ilhak etmesine ve Suriye ile Irak'a kendi topraklarında güvenlik tehdidi oluşturmasına olanak sağlaması demektir.

İsrail, 1948'deki kuruluşundan bu yana, yeni topraklar ilhak etmeyi ve Arap topraklarına savaş açmayı içeren yayılmacı bir askeri strateji benimsemiştir. Bu strateji 1967'de Gazze, Batı Şeria, Sina ve Golan Tepeleri'nin işgaliyle sonuçlandı. İsrail'in bu stratejisinin temel amacı savaşı Arap topraklarına taşımak ve Arap devletlerini İsrail'e karşı saldırgan bir savaş yürütmek yerine kendi topraklarını kurtarmaya öncelik vermeye teşvik etmektir.

Yeni koridorun oluşturulması bu stratejiyi daha da güçlendiriyor çünkü Suriye, İsrail ve Suriye güçleri arasında gelecekte yaşanacak herhangi bir çatışmanın bağlamı olacak.

Dahası, Irak sınırında olmak İsrail'in İran tarafından desteklenen Halk Seferberlik Güçleri gibi Şii gruplara karşı askeri operasyonlar ya da hava saldırıları düzenlemesine olanak sağlayacaktır.

Üçüncü olarak, bu koridorun oluşturulması, Suriye'deki varlığını güçlendirmeyi başarırsa İsrail'e ekonomik faydalar sağlayabilir ki Suriye'nin Suriye'deki İsrail güçlerine karşı aktif olarak savaşma olasılığı daha yüksek olduğu için bu mümkün olmayabilir.

Bu ekonomik faydalar arasında İsrail mallarının Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) hâkim olduğu Suriye'nin doğusuna ihraç edilmesi ve bu bölgeden petrol ve gaz ithal edilmesi de yer alıyor. İsrail'in, Kürtlerin kontrolündeki bölgelerden Avrupa'ya petrol ve gaz ihracatı için Akdeniz'den İsrail'e uzanan, Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden geçerek Avrupa'da son bulacak yeni bir boru hattına aracılık etmeyi vurgulaması bekleniyor.

Bu proje, hem Yunanistan hem de Kıbrıs ile deniz sınırlandırması konusunda gerilim yaşayan ve Akdeniz'deki ihtilaflı bölgelerden petrol ve gaz ihracını reddeden Türkiye'den kaynaklanan birçok güvenlik sorunuyla karşı karşıya kalacaktır.

Dördüncüsü, yeni koridor İsrail'in Türkiye'ye siyasi ve askeri meydan okumalar yapmasına olanak sağlayacaktır. Kasım 2024'te İsrail'in yeni atanan Dışişleri Bakanı Gidon Saar, İsrail'in doğal müttefikleri olarak nitelendirilen Kürtler de dahil olmak üzere Orta Doğu bölgesindeki azınlıklarla ilişkilerini geliştirmesi gerektiğini belirtti.

İsrail, Suriye'deki Kürtlerle ilişkileri güçlendirmenin Türkiye ile ilişkilerin daha da kötüleşmesine yol açacağının farkında. Ancak İsrail, ideolojik olarak bu projenin faydalarının uzun vadede maliyetlerinden daha ağır basacağını dikte edecek bir fayda-maliyet yaklaşımı uyguladıktan sonra bu projeye devam etmeye yönlendirilebilir.

Dahası, bu proje İsrail'e Suriye'deki Dürzi ve Kürtler gibi azınlıkları vekil olarak kullanma kozu sağlayarak İsrail'i komşu ülkelerden kaynaklanan dış askeri meydan okumalara karşı siyasi olarak dirençli hale getirecektir.

Bölgesel güvenlik üzerinde beklenen etkiler

İsrail'in Suriye'de yeni bir koridor oluşturmayı başarması halinde, Orta Doğu siyasetinde açık sonuçlar ortaya çıkacaktır.

İlk olarak, bu koridorun oluşturulması İsrail ve Suriye arasında kapsamlı bir savaşa yol açabilir çünkü Suriye'de faaliyet gösteren birçok silahlı grup dini ya da ulusal sadakat ya da her ikisi nedeniyle İsrail'le savaşmaya motive olacaktır.

İkinci olarak, yeni koridorun oluşturulması İsrail'in Suriye'nin doğusundaki Kürt silahlı gruplara daha fazla destek vermesini sağlayarak bir Kürt devletinin kurulmasının önünü açabilir ve böylece ülkenin Rusya'nın asker bulundurduğu Akdeniz kıyısında bir Alevi devleti, Suriye Silahlı Kuvvetlerine karşı kazandıkları zaferin ardından Sünni muhalif grupların kontrolündeki orta Suriye'de bir Sünni devleti ve Suriye'nin doğusunda bir Kürt devleti olarak bölünme potansiyelini arttırabilir.

Hem Türkiye hem de İran Suriye'nin bütünlüğüne olan bağlılıklarını defalarca dile getirdiler ve Kürtlerin egemen bir ülkeye sahip olmasını engelleme konusunda aynı çıkarı paylaşıyorlar.

Sonuç olarak, Türkiye ve İran'ın yeni koridora karşı çabalarını koordine etmesi beklenmektedir. Eğer Türkiye Rusya ile koordinasyon kurmayı başarabilirse, Suriye'nin doğusundaki Kürt silahlı gruplara karşı geniş çaplı bir askeri operasyon başlatabilir.

Bu ancak ABD'nin Suriye'deki güçlerini çekmesi halinde gerçekleşebilir. Türkiye'nin askeri operasyonuna, Irak Kürdistanı'ndan Suriye'nin doğusundaki müttefiklerine kaçırılabilecek silahların etkisinin sınırlı olabileceği bir askeri kuşatma eşlik edecektir.

Suriye'nin doğusuna yeni silah sevkiyatı yapılmamasını sağlamak için Türkiye'nin Irak Kürdistanı ile Suriye'nin doğusu arasındaki sınıra kuvvet konuşlandırmak üzere Irak hükümeti ile koordinasyon içinde olması gerekecektir. Bu çabalara rağmen Kürtler yeni koridor üzerinden İsrail'den silah temin edebilir.

Sonuç olarak, Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de askeri bir çatışma yaşanabilir çünkü Türkiye, İsrail'in Kürtlere askeri malzeme sağladığı güzergahı hedef alabilir.

Koridorun önündeki engeller

Önerilen koridorun İsrail'e sağlayacağı faydalara rağmen, koridorun oluşturulması çeşitli faktörler nedeniyle zora girebilir.

İlk olarak, koridor yüzlerce kilometre uzunluğunda olacağından, İsrail'in yol üzerinde kontrolü sağlamak için birkaç askeri üs veya kışla kurması gerekebilir. Hava savunması olmadan yol boyunca kuvvet konuşlandırmak İsrail kuvvetlerini Suriye kuvvetleri ve Irak'taki diğer Şii milisler için kolay bir hedef haline getirebilir.

Diğer taraftan, hava savunma silahlarının konuşlandırılması maliyetlidir ve İsrail kuvvetleri için %100 koruma sağlamaz. Sonuç olarak, bu koridorun oluşturulması İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı askeri operasyonlarını, Hizbullah'ın Suriye'deki İsrail güçlerine askeri saldırı düzenleyemeyeceği noktaya kadar sürdürmesini ve yoğunlaştırmasını gerektirmektedir.

İkinci olarak, koridorun oluşturulması yüz milyonlarca dolara mal olabileceği için güçlü bir mali desteğe ihtiyaç duymaktadır. İsrail ekonomisi Gazze ve Lübnan'daki savaşlar nedeniyle son yılların en düşük seviyesinde olduğundan, koridorun oluşturulmasıyla sınırlı kalmayıp askeri üslerin kurulması, gelişmiş gözetleme ve savunma sistemlerinin dahil edilmesi ve güzergahın yüksek güvenlik seviyesinde korunması ve sürdürülmesinin sağlanmasını da içeren bu tür maliyetleri şu anda karşılayamayabilir.

Bu unsurlar, potansiyel lojistik destek ve sınır güvenliği ile birleştiğinde, projeyi basit bir ulaşım rotası inşa etmekten daha pahalı hale getirecektir. Bu zorluğa karşı İsrail, Batılı güçlerden mali destek almak için bu koridoru ekonomik olarak tanıtmaya çalışabilir. Bu tanıtım, ABD'nin güçlerini Suriye'den tamamen çekmesi durumunda Kürtlere destek hattı sağlanması, İran'ın Suriye'deki etkisinin sınırlandırılması ve Suriye topraklarından Hizbullah'a silah kaçakçılığının sınırlandırılması gibi fikirlerin satışını da içeriyor.

Dahası İsrail, Avrupa'nın yeni enerji kaynaklarına olan ihtiyacından faydalanarak onları Suriye'de Kürtlerin kontrol ettiği bölgelerden İsrail üzerinden Avrupa'ya petrol ve gaz taşıyabilecek bu koridoru desteklemeye ikna edebilir.

Üçüncü olarak, Suriyeli silahlı gruplar İsrail'in bu koridoru oluşturma girişimleri için bir başka zorluk teşkil etmektedir. İsrail'in işgal altındaki Golan'ı Suriye'den ayıran Alfa hattını geçmesine yorum yapmayan Suriye rejiminin aksine, İsrail yeni koridoru oluşturmaya başlarsa yeni siyasi sistem askeri olarak cevap vermeye zorlanabilir, çünkü bu Suriye'yi bölmenin ilk adımı olabilir.

Suriye'nin İsrail güçlerine yönelik saldırıları, İsrail'in SDG gibi Kürt silahlı gruplara kalıcı destek sağlama girişimlerini ulusal bir tehdit olarak algılayan Türkiye tarafından desteklenebilir.

Ekim 2024'te Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail'in Gazze ve Lübnan'dan sonra Türkiye'ye de saldırabileceğini söyledi. Erdoğan'ın neyi kastettiği net olmamakla birlikte, muhtemelen İsrail'in Suriye'de faaliyet gösteren Kürt silahlı gruplara potansiyel desteği ile ilgilidir.

Dördüncü olarak, Rusya'nın Suriye'deki varlığı, Esad rejiminin düşmesinden sonra bile bu koridorun oluşturulmasının önündeki bir başka engel olabilir. Rusya defalarca Suriye'nin birliğini desteklediğini açıklamış ve Türkiye'nin Kürtlere karşı sınırlı askeri operasyonlar düzenlemesine izin vermemiştir.

Ekim 2024'te Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'ni hedef alan ve beş kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısından sonra bile Rusya, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt bölgelerine hava saldırıları düzenlemek için insanlı savaş uçakları kullanmasına izin vermeyi reddetmiştir.

Rusya'nın Suriye'deki nüfuzuna tehdit oluşturan koridora karşı durması beklenmektedir.

Son olarak, Suriye'nin işgal altındaki Golan Tepeleri'ni Suriye'nin doğusuna bağlayan yeni bir koridorun oluşturulması, İsrail'in nüfuzunu Irak sınırlarına kadar genişletmesine izin vermeyeceği için Orta Doğu'daki güç dengesini değiştirebilir, ancak bölgesel güçleri devam eden bir çatışmanın içine daha da sürükleyebilir.

Bu projenin hayata geçirilmesi askeri, mali ve bölgesel direnç gibi önemli engellerle karşılaşabilirken proje başta Türkiye ve Kürtler olmak üzere Suriye'de güçleri bulunan farklı taraflar arasında doğrudan çatışmalara yol açabilir.

Çeviri: YDH