YDH- Bir haftadır, ABD ve Batılı ülkeler, İran’dan gelen yoğun füze ve siber saldırılar karşısında İsrail’in savunma kapasitesini güçlendirmek üzere kapsamlı bir destek paketi sunuyor. Amerikan ve NATO kaynaklı askerî, teknolojik ve istihbarî yardımlar, İsrail için varoluşsal önemde.
New York Times’ın haberine göre, ABD, İsrail Hava Kuvvetleri’ne doğrudan savaş uçağı sevk etmezken, F-35’lerin hava ikmali için tanker uçaklarıyla destek sağladı.
Ayrıca Bloomberg’in bildirdiğine göre, İran saldırıları öncesinde İsrail’e 300 adet Hellfire füzesi, lazer güdümlü bombalar, 155 mm obüs mühimmatları ile JDAM ve Mk82/84 tipi hassas bombalar gönderildi.
Son haftalarda Reuters’in aktardığı üzere, İsrail’e iki Patriot bataryası ve bir THAAD hava savunma sistemi konuşlandırıldı.
Buna ek olarak, Patriot bataryalarından 90 adet keskin Patriot füzesi İsrail’e yönlendirildi.
Amerikan donanmasına ait USS Arleigh Burke ve USS Thomas Hudner destroyerleri Akdeniz’e konuşlandırılarak Patriot ve THAAD sistemleriyle İsrail savunmasına entegre edildi.
AP ve Politico kaynakları, ABD Hava Kuvvetleri’nin bölgede çok sayıda tanker uçağı ile F-16 ikmal desteği sağladığını ve Nimitz gibi uçak gemilerinin hazır bekletildiğini bildirdi.
ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ile İsrail Ulusal Siber Müdürlüğü (INCD) arasında ortak güvenlik operasyon merkezleri kuruldu.
ABD siber kurumları, İran kaynaklı tehditlere karşı İsrail’deki özel şirketlere düzenli uyarılar gönderiyor.
Almanya, İsrail’e 326,5 milyon Euro tutarında mühimmat ve radar yedek parçası yardımında bulundu.
Almanya ayrıca, Arrow-3 hava savunma sisteminin ortak üretim ve entegrasyon projelerini genişletti.
İngiltere ise Guardian’ın haberine göre, Orta Doğu’ya Typhoon savaş uçakları ve ikmal uçakları göndererek bölgesel hava gücüne katkı sağladı.
Kraliyet Donanması ise Kızıldeniz’de İsrail’e elektronik harp desteği veriyor.
Fransa, doğrudan askeri yardım sağlamasa da İsrail ile siber tehditlere karşı istihbarat paylaşımı yapıyor.
Polonya, İsrail’de depolanan Patriot mühimmatının aktarımında lojistik üs görevi görüyor.
ABD Kongresi tarafından onaylanan 95 milyar dolarlık dev yardım paketinin bir parçası olarak İsrail’e yönelik savunma desteği 26 milyar dolara kadar yükseltildi.
NATO, İsrail ile hava sahası verisi paylaşımını artırarak koordinasyonu güçlendiriyor.
Mesela, Malatya Kürecik’teki NATO radar üssünde bulunan X-band özellikli AN/TPY-2 erken uyarı radarı, İran gibi ülkelerden fırlatılan balistik füzeleri çok erken tespit edip, bu verileri Akdeniz’deki ABD donanması gemileri, İsrail, Avrupa’daki NATO üsleri ve ABD füze savunma komuta merkezlerine ileterek, füzelerin menzil, rota ve hedef analizinin saniyeler içinde yapılmasını ve örneğin Aegis savaş gemilerindeki SM-3 füze sistemleriyle etkili önleme yapılmasını sağlıyor.
Drone savunma alanında ABD’den gelen Coyote 2 ve lazer destekli prototip Iron Beam sistemleri test aşamasında bulunuyor.
Tüm bu gelişmiş savunma sistemlerine, Amerikan askerî ve siber desteğine, milyarlarca dolarlık yardım paketlerine rağmen İran, İsrail’i yoğun ve kesintisiz şekilde vurmayı sürdürüyor.
İran’ın füze saldırıları ve siber operasyonları İsrail’deki savunma hatlarını zorluyor.
Haziran 2025 itibarıyla, Demir Kubbe sisteminde önleyici füze kıtlığı yaşanıyor ve kullanımı karneye bağlandı.
Patriot ve Arrow sistemlerinin bir kısmı bakım ve yenileme sürecinde, bu da saldırı yoğunluğuna karşı savunma kapasitesini zayıflatıyor.
İran, yalnızca füze bombardımanı ile sınırlı kalmayıp, hacklenen güvenlik kameraları ve sosyal medya içerikleriyle hedef isabet oranını artıran sofistike siber istihbarat yöntemleri kullanıyor.
Ayrıca psikolojik savaş kapsamında, sahte mesajlar, alarm sistemlerine sızmalar ve sosyal medya manipülasyonlarıyla yerleşimci toplumunun yaşamında kaos yaratmayı hedefliyor.
İsrail’e yönelik ABD ve Batılı müttefiklerin sağladığı kapsamlı askeri ve siber destekler, İran’ın giderek daha karmaşık ve çok boyutlu saldırı stratejileri karşısında çaresiz kalıyor.
İsrail savunma sistemlerinde yıpranma tırmanışa geçerken tüm bunlar İran'ın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve siber bir cephede de işgal varlığını yıpratmayı sürdüğünü ortaya koyuyor.