İran’ın ele geçirdiği gizli belgeler ‘küresel yıkımın habercisi’

21 Haziran 2025

İran’ın siber saldırıyla ele geçirdiği iddia edilen İsrail istihbarat dosyalarında, “Samson Seçeneği” kapsamında hedef alınacak nükleer hedeflerin listesi yer alıyor. ABD, Avrupa ve Asya’nın kritik şehirlerinin bulunduğu liste, İsrail’in varlığını tehdit eden bir durumda son çare nükleer misilleme yapacağını ortaya koyuyor.

YDH- Son dönemde İran'ın siber saldırı sonucu ele geçirildiği İsrail istihbarat dosyalarına ait görüntüler, İsrail’in “Samson Seçeneği” kapsamında hedeflemeyi planladığı nükleer hedef listesini ortaya koydu.

Belgelerde, ABD’nin New York, Washington D.C., Los Angeles ve Colorado şehirlerinin yanı sıra Avrupa’dan Brüksel, Paris, Berlin; ayrıca Moskova, Pekin ve Tahran gibi önemli başkentlerin yer aldığı ileri sürülüyor.

“Samson Seçeneği”, İsrail’in varlığını tehdit eden bir saldırı durumunda son çare olarak nükleer misilleme yapmayı öngören stratejisi olarak biliniyor.

Bu doktrin, sadece İsrail’e doğrudan saldıran ülkelere değil; İsrail’in yok edilmesine dolaylı ya da doğrudan destek veren ya da tarafsız kalan tüm ülkeleri hedef almayı da içeriyor.

Bu doktrin, 1990’larda ABD’li araştırmacı gazeteci Seymour Hersh’in, ‘’Samson Seçeneği: İsrail’in Nükleer Cephaneliği ve Amerikan Dış Politikası’’ adlı kitabıyla kamuoyuna girdi.

Hersh, İsrail’in nükleer serüvenini ve bunun ABD ile ilişkisini detaylandırdı. O tarihten beri, İsrail nükleer cephaneliğe dair ‘stratejik belirsizlik’ politikasını daha da güçlendirdi.

Doktrinin adı, Eski Ahit’teki Yargıçlar Kitabı’ndan geliyor.

Samson, ihanete uğramış, kör edilmiş ve hapsedilmiş halde düşmanlarını yok etmek için kendini feda eder. Bu hikâye, İsrail stratejik düşüncesinde yer etmiş olup, ulusun mesajını simgeler: yok edilme tehlikesi varsa, sessiz kalmayacaktır.

İsrail nükleer silah sahibi olduğunu asla resmen doğrulamamış olsa da, “Amimut” olarak bilinen, nükleer silah sahibi olmayı ne doğrulayan ne de inkar eden stratejisi belirsizliğe yol açıyor. Dış kaynaklar ise İsrail’in 80 ile 400 arasında nükleer savaş başlığına sahip olduğunu ve bunları kara füzeleri, denizaltılar ve uçaklarla taşıyabildiğini tahmin ediyor.

İddialara göre, İsrail’in bu stratejisi, adeta dünya başkentlerini şarapnel gibi kullanan bir “diplomatik intihar yeleği” işlevi görüyor; zira İsrail’in varlığı tehlikeye girdiğinde, hedef aldığı ülkelerle birlikte küresel bir yıkıma yol açmayı göze alıyor.

Ancak, sızdırıldığı öne sürülen belgelerin doğruluğu konusunda henüz bağımsız ve teyit edilmiş bir kaynak bulunmamakta.

İran'ın ele geçirdiği iddia edilen belgelerde ortaya çıktığı iddia edilen bu son bilgi, sosyal medya ve bazı haber platformlarında geniş yankı uyandırsa da, resmi makamlarca onaylanmadı.

Ancak, uzmanlar “Samson Seçeneği” stratejisinin kendisinin, İsrail’in varlığını koruma amacına yönelik bir caydırıcılık doktrini olarak lanse edilse de, uygulanabilir olması ihtimalinden ötürü uluslararası toplumda derin endişelere neden olduğunu vurguluyor.

Business Standard konuya dair şu değerlendirmede bulundu:

''Batı Asya çok cepheli bir savaşın eşiğinde bulunurken, İsrail’in Samson Seçeneği fısıltı halinde bir caydırıcılıktan gerçek dünya karar alma süreçlerinde bir seçeneğe dönüşmüştür. Varlığı doğrulanmamış olsa da küresel olarak kabul gören bu seçenek, zaten patlamaya hazır olan bölgeye nükleer bir boyut katmaktadır.''