İran İstihbarat Bakanlığı, İsrail’e ait stratejik ve gizli nükleer, askeri ve bilimsel belgeleri ele geçirerek, bu verilerin büyük bölümünü Silahlı Kuvvetler’in kullanımına sunarken, operasyonun İsrail’in güvenlik iddialarını sarsıp Direniş Ekseni için önemli bir kazanım olduğu açıklandı.

YDH- İran İstihbarat Bakanlığı, yakın zamanda ele geçirilen İsrail’e ait belgelerin stratejik, pratik, araştırma ve bilimsel açıdan büyük önem taşıdığını duyurdu.
Bakanlık açıklamasında, belgelerin yasa dışı nükleer programlara dair tesisler, araştırmalar ve ABD ile Avrupa kurumlarıyla yürütülen gizli iletişimler dahil olmak üzere, İsrail rejiminin mevcut ve gelecekteki nükleer planlarına ilişkin kritik bilgileri içerdiği belirtildi.
Belgelerin diğer önemli bölümlerinde ise İsrail’in askeri ve füze programlarına ilişkin teknik veriler, çift amaçlı bilimsel projeler ve bu projelerde görev alan yöneticilerin, yetkililerin ve bilim insanlarının isimleri, fotoğrafları ve iletişim bilgileri yer alıyor.
Ayrıca, belgelerde yalnızca İsrailli araştırmacıların değil, uluslararası uyruklu bilim insanlarının da kullanıldığı ve bunlara dair ayrıntılı bilgilere ulaşıldığı ifade edildi.
İstihbarat Bakanlığı, ele geçirilen belgelerin bir kısmının İran halkını bilgilendirmek amacıyla kamuoyuna sunulacağını, bilimsel ve araştırma alanındaki değerli kısımların ise ilgili kurumlara aktarılacağını açıkladı.
Belgelerin büyük bölümü ise İran Silahlı Kuvvetleri’nin stratejik kapasitesini artırmak üzere kullanılacak. Diğer bazı dokümanların ise dost ülkelerle paylaşılabileceği veya Siyonizm karşıtı gruplara verilebileceği kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, belgelerin ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’in silah programlarını desteklediğini ve bu süreçte iş birliği yaptığını açıkça ortaya koyduğu vurgulanarak aynı aktörlerin İran’ı haksız yere nükleer silah geliştirmekle suçlayarak çifte standart uyguladığına dikkat çekildi:
‘’Aşağılık Siyonist rejim, onlarca yıldır şüpheli bir sessizlik içinde ve kibirli güçlerin desteğiyle, dünya barışını tehdit eden tehlikeli bir nükleer yolu izlemiştir. Aynı baskıcı güçler, İran'a en ağır baskı türlerini uygularken, İslam Cumhuriyeti İran sadece nükleer enerjiyi vatandaşlarının sağlık ve refahını geliştirmek için barışçıl amaçlarla kullanmak istemekte ve nükleer silah sahibi olmayı hedeflemediğini açık bir şekilde beyan etmektedir.’’
Bakanlık, İsrail’in uzun yıllardır dünya barışını tehdit eden tehlikeli ve gizli bir nükleer yol izlediğini belirtirken, İran’ın yalnızca barışçıl amaçlarla nükleer enerji kullandığını ve nükleer silah edinme hedefinin olmadığını bir kez daha dile getirdi.
İsrail rejiminin, İran’ın barışçıl nükleer faaliyetlerine karşı uluslararası kurumlara sunduğu sahte raporların ve bu raporların aynı kurumlar tarafından benimsenmesinin de belgeler arasında yer aldığı bildirildi.
Operasyonun teknik boyutlarına ilişkin yapılan değerlendirmede, İran’ın istihbarat güçlerinin, belgeleri işgal altındaki Filistin topraklarından çıkarma süreçlerinin çok katmanlı ve karmaşık İsrail güvenlik önlemlerini etkisiz hale getirdiği vurgulandı.
İsrail rejiminin, belgeleri korumak için uyguladığı en sıkı güvenlik tedbirlerine rağmen, operasyonun başarıyla tamamlandığı belirtildi.
İstihbarat Bakanlığı, operasyonun karmaşık planlama ve yürütme süreçlerinin İsrail rejiminin kapasitesinin çok üzerinde olduğunu, İsrail’in bazı zanlıları tutuklayarak bu güvenlik zaafiyetini örtbas etmeye çalışmasının ise başarısızlıkla sonuçlandığını kaydetti.
Belgelerin, İsrail’in kendisini dokunulmaz göstermeye çalıştığı bir dönemde ele geçirilmesi, Direniş Ekseni açısından tarihi bir zafer olarak değerlendirildi:
‘’Siyonist rejim, yakın zamanda bazı Siyonistleri tutuklayıp kamuoyu önünde imajını onarmak amacıyla onları feda ederek bu güvenlik ve istihbarat başarısızlığını örtbas etmeye çalışsa da bu girişim sonuçsuz kalmıştır. Şu anda İstihbarat Bakanlığı'nın elinde bulunan belgeler, Siyonist rejimin kendisini geçilmez bir yapı olarak göstermeye çalıştığı bir dönemde elde edilmiştir. Rejim, geçmişte yaşadığı istihbarat başarısızlıklarının derslerini gözden geçiriyor ve tüm sızma yollarını kapattığını düşünüyordu. Ta ki, kahraman Filistinli mücahitler büyük Aksa Tufanı Operasyonu’yla onları şaşkına çevirene kadar.’’