ABD elçisi Barrack: Hizbullah'ın silahları varoluşsal bir tehdit

12 Temmuz 2025

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack, Beyrut'un Hizbullah'ın silah stokları meselesini ele almaması durumunda Lübnan'ın bölgesel güçler tarafından ele geçirilme riskiyle karşı karşıya kalacağını ve 'varoluşsal bir tehditle' yüzleşebileceğini iddia etti.

YDH - ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Beyrut'un Hizbullah'ın silah stokları meselesini çözmemesi halinde Lübnan'ın bölgesel güçler tarafından ele geçirilme riskiyle karşı karşıya kalacağı iddiasında bulundu.

The National'a konuşan Barrack, Lübnan'ın bu sorunu çözmesi gerektiğini, aksi takdirde varoluşsal bir tehditle yüzleşebileceğini söyledi.

Barrack, "Bir yanda İsrail, diğer yanda İran var ve şimdi de Suriye o kadar hızlı bir şekilde kendini gösteriyor ki, Lübnan harekete geçmezse yeniden Bilad eş-Şam olacak," diye konuştu.

Barrack, "Suriyeliler, 'Lübnan bizim sahil beldemizdir' diyor. Bu yüzden harekete geçmemiz gerekiyor. Lübnan halkının ne kadar hayal kırıklığına uğradığını biliyorum. Bu durum beni de hayal kırıklığına uğratıyor," diye ekledi.

ABD'li elçi, Lübnan'ın liderliği üstlenmesi halinde ABD, Suudi Arabistan ve Katar'ın yardıma hazır olduğunu vurguladı.

ABD'nin teklifi ve Beyrut'un yanıtı

Geçen ay Barrack, Lübnanlı yetkililere ülkeyi altı yıldır içinde bulunduğu ve modern tarihin en kötü krizlerinden biri olan mali krizden çıkarmaya yardımcı olmak amacıyla Hizbullah'ın silahsızlandırılması ve iktisadi reformların uygulanmasını içeren bir teklif sunmuştu.

Washington rejiminin teklifi, yeniden imar yardımlarını ve işgalci İsrail ordusunun saldırılarını durdurmasını, Hizbullah'ın ülke genelinde tamamen silahsızlandırılması şartına bağlıyor.

ABD arabuluculuğunda kasım ayında başlayan ateşkesten bu yana Hizbullah, birliklerinin çoğunu İsrail sınırından çekmişti. İsrail ise direnişin ülke çapında silahsızlandırılması konusunda ısrar ediyor.

Lübnan makamları, bu teklife yanıt olarak sundukları yedi sayfalık belgede, Şebaa Çiftlikleri de dahil olmak üzere tartışmalı topraklardan İsrail'in tamamen çekilmesini talep etti.

Belgede, tüm silahlar üzerinde devlet kontrolü yeniden teyit edilirken, Hizbullah'ın güney Lübnan'daki silahlarının tasfiye edileceği taahhüt edildi ancak ülke çapında silahsızlanma kabul edilmedi.

Barrack, pürüzlü noktaların devam ettiğini kabul etmekle birlikte, "Bunun yapıcı, son derece yapıcı bir yanıt olduğunu düşündüm," dedi.

Barrack, "Nihai bir sonuca varmak için birbirimizle bilek güreşi yapmamız gereken konular var. Unutmayın, bir anlaşmamız var... Harika bir anlaşmaydı. Sorun şu ki, kimse ona uymadı," ifadelerini kullandı.

'Cumhurbaşkanı iç savaş başlatmak istemiyor'

Hizbullah'ın silah bırakıp tamamen siyasi bir partiye dönüşmeyi kabul etmesinin, Donald Trump idaresinin Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam'a yaptığı gibi örgütü ABD'nin yabancı terör örgütleri listesinden çıkarmasını sağlayıp sağlamayacağı sorusuna Barrack, ayrıntı vermekten kaçındı.

Lübnan Cumhurbaşkanı Jozef Aun'un neden kamuoyuna bir silahsızlanma takvimi taahhüt etmediği sorusuna ise Barrack, "Bir iç savaş başlatmak istemiyor," yanıtını verdi.

Barrack, Hizbullah'ı tamamen silahsızlandırmaya yönelik herhangi bir girişimin istikrarsız olabileceğini ve bir iç savaş çıkarma riski taşıdığını kabul etti.

Muhtemel bir yol olarak, Hizbullah'ın füzeler ve insansız hava araçları da dahil olmak üzere ağır silahlarını gönüllü olarak bırakmayı kabul etmesini ve bu silahların ABD, Fransa, İsrail ve Lübnan ordusunu içeren bir "mekanizma" altında denetlenen depolara teslim edilmesini önerdi.

Lübnan ordusunun durumu ve Körfez'in tutumu

Barrack, mevcut krizde "en iyi, tarafsız ve güvenilir arabulucu" olarak görülen Lübnan ordusunun, ülkedeki iktisadi çöküş nedeniyle ciddi finansman sıkıntısı çektiğini belirtti.

Lübnan ordusunun güvenilirliğine rağmen "kısıtlı bir bütçeyle" faaliyet gösterdiğini ve bu boşluğu Lübnan'daki BM barış gücü UNIFIL'in 10 bin askerle doldurmak zorunda kaldığını kaydetti.

Barrack, "Tanrı, Birleşmiş Milletler'i ve UNIFIL askerlerini korusun ama zorlu konularda gerçek bir komuta ve kontrolleri yok," dedi.

Barrack, Lübnan ordusunun böyle bir görevi üstlenecek kaynak ve insan gücünden yoksun olduğunu söyledi ve "Henüz Lübnan ordusunun bunu yapabilecek askeri yok, çünkü paraları yok. 60 yıllık teçhizat kullanıyorlar," diye konuştu.

Bu nedenle Hizbullah'ın koruma için Lübnan ordusuna güvenemeyeceğini savunduğunu ekledi. Barrack, Hizbullah'ın duruma bakışını şöyle özetledi: "Hizbullah, 'Lübnan ordusuna güvenemeyiz. Kendimize güvenmek zorundayız çünkü İsrail bizi her gün bombalıyor ve hâlâ topraklarımızı işgal ediyor' diyor."

Barrack, bu ifadelerle "beş husus" olarak bilinen tartışmalı sınır bölgelerine atıfta bulundu.

ABD'li elçi, ABD'nin Lübnan ordusuna fon sağlamak için Körfez ortaklarına başvurduğunu ancak dirençle karşılaştığını belirtti.

Barrack, "ABD, değerli Körfez ortaklarımıza gidip 'Lübnan ordusuna para gitmesini istiyoruz' diyor. Körfez ortakları bunu neden yapmak istemiyor? Çünkü geçmişte Lübnan'a o kadar çok para verdiler ki bu paralar yolsuz liderlere gitti. Bu yüzden 'Evet, biz bu işi bitirdik' diyorlar," ifadelerini kullandı.

Körfez ülkelerinin, fonların Lübnan'ın yerleşik siyasi elitini ve yolsuzluğu aşacağına dair güvence olmadan daha fazla yatırım yapmaya isteksiz olduğunu kaydeden Barrack, "İşte büyük ikilem bu," diye ekledi.

Elçi, Lübnan ordusuna sürekli destek sağlanmadan ordunun yetersiz kalacağını ve bunun da ülkeyi istikrara kavuşturma ve Hizbullah'ın etkisini azaltma çabalarını karmaşıklaştıracağını sözlerine ekledi.