İsrail'in desteklediği çete liderinin makalesi WSJ'de yayımlandı

26 Temmuz 2025

Uyuşturucu kaçakçılığı ve IŞİD bağlantılarıyla gündeme gelen İsrail destekli milis lideri Yasir Ebu Şebab, Wall Street Journal’da yayımladığı makalede Gazze’de kurdukları “alternatif yönetim” modelini savunarak Hamas’ı toplumsal tabandan koparmayı hedefleyen bu yapının Gazze’nin geleceği için meşru bir seçenek olduğunu iddia etti.

YDH- Uyuşturucu kaçakçılığı, IŞİD bağlantısı ve insani yardım yağmasıyla anılan, Gazze’de İsrail destekli milis gücünün lideri Yaser Ebu Şebab, şimdi de Wall Street Journal’da makale kaleme alarak sahadaki vekil rolünü medya düzlemine taşıdı.

İsrail, Hamas’ı doğrudan askeri yöntemlerle ortadan kaldıramayınca sahada “alternatif bir yönetim” inşa etme stratejisine yöneldi.

Bu stratejinin merkezinde, Yasir Ebu Şebab gibi direniş karşıtı silahlı milisleri destekleyip silahlandırarak Gazze içinde bir iç bölünme yaratmak ve Hamas’ı toplumsal tabanından koparmak yer alıyor.

Refah merkezli bir “güvenli bölge” kurularak buradaki kontrol bu milis gruplarına devredilirken, insani yardım operasyonları da vekil güvenlik ağına dönüştürülüyor.

Hamas’ın iktidardan uzaklaştırılması için “uluslararası toplumun bağımsız bir Filistin yönetimini tanıması” gerektiğini savunan, bunun Gazze’de barış ve istikrarın önünü açacağını iddia eden Şebab, WSJ'deki yazısında, kendisini Hamas’tan bağımsız, sivil halkı koruyan bir “pragmatist” olarak sunarken, İsrail’in desteklediği bu milis yapılanmayı Gazze’nin geleceği için meşru bir alternatif yönetim biçimi olarak meşrulaştırmaya çalışıyor.

Yazısında, doğu Rafah’ta “Hamas’tan bağımsız” bir yönetim kurduklarını, bölgedeki halkın artık “ölüm korkusu olmadan” yaşayabildiğini ve “Gazze’nin büyük kısmını savaş alanından işleyen bir topluma dönüştürmeyi” hedeflediklerini vurgulayan Şebab, bu modeli genişletmek için uluslararası destek çağrısı yapıyor.

Şebab, Hamas’ı “yardımları çalan ve halkı terörize eden” bir yapı olarak gösterirken, kendi grubunun “şiddeti reddeden” ve “Filistin halkının gerçek öfkesini dile getiren” tek alternatif olduğunu iddia ederek, İsrail destekli IŞİD bağlantılı vekil güç kimliğini kamufle etmeye çalışıyor.

'Ailesinden Hamas tarafından öldürülen yakınlarının' ardından artık korkmadığını belirten Şebab, “Bizleri destekleyin” çağrısıyla, Gazze’deki çatışma döngüsünün dışına çıkmak isteyen 600 binden fazla insanın güvenli yaşam alanlarına ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor.

Yazısında, Gazze halkının büyük çoğunluğunun Hamas’ı reddettiğini ve “savaş sona erdiğinde Hamas’ın iktidarda kalmasını istemediklerini” iddia eden Şebab, bu nedenle alternatif bir yönetim olarak kendilerinin ön plana çıktığını öne sürerek şu çağrıda bulunuyor:

''Halk Güçleri olarak, Gazze’deki ezici çoğunluğu temsil eden Filistin halkı adına ABD ve Arap ülkelerine çağrımız şudur: Liderliğimizdeki bağımsız bir Filistin yönetimini resmen tanıyın ve destekleyin.''

Daha fazlasını okuyun: İsrail, Gazze'de Hamas'a karşı gölge ordu kuruyor

 

İsrail, Gazze'de IŞİD bağlantılı çeteleri finanse ediyor

İsrailli milletvekili Avigdor Lieberman, geçtiğimiz ay Kan Bet kamu radyosuna verdiği röportajda, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Hamas'a karşı yeni bir milis gücünü desteklediğini bildirdi.

Netanyahu'nun Hamas'ı Filistin Yönetimi'ne karşı bir denge unsuru olarak desteklediği gibi, şimdi de Hamas'a karşı bir denge unsuru olarak yeni bir silahlı güç kurulmasına yardımcı olduğunu söyleyen Lieberman, İsrail'in Gazze Şeridi'nde IŞİD bağlantılı bir cihatçı gruba silah sağladığını açıkladı.

Netanyahu'nun ofisi, Lieberman'ın iddialarına yanıt olarak, "İsrail, tüm güvenlik teşkilatının liderlerinin tavsiyesi üzerine Hamas'ı çeşitli yollarla yenmek için çalışıyor" dedi.

Haaretz ise son günlerde sosyal medyada dolaşan videolara dikkat çekerek, Gazze'deki silahlı Filistinlilerin yelek, miğfer ve Filistin bayrağı ile İngilizce ve Arapça "Terörle Mücadele Servisi" yazılı bir arma gibi standart askeri teçhizatlar giydiğini gösterdi. 

Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde kalabalık bir Bedevi ailesinin üyesi olan Ebu Şebab, Gazze Şeridi'nde güçlü ve iyi bağlantıları olan bir isim olarak biliniyor. 

Haaretz'e konuşan kaynaklara göre, Şebab daha önce Hamas'ın işlettiği hapishanelerde cezalandırıldı.

2024'ün sonunda, Güney Gazze'de insani yardım yağmalamalarının artması üzerine, Ebu Şebab ve adamları hırsızlığın arkasında olmakla suçlanıyordu.

Kasım 2024'te Washington Post'a verdiği bir telefon röportajında Ebu Şebab, iddiaları tamamen reddetmedi ve grubunun sadece çocuklara yönelik yiyecek, çadır veya erzak almaktan kaçındığını söyledi.

Artık İsrail tarafından açıkça desteklenen bu çeteler, işgal ordusunun tam koruması altında BM yardımlarını yağmalıyor, ABD-İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) güvenliğini sağlıyor ve özellikle Refah'ta İsrail ordusu için keşif görevleri yürütüyor.

Aynı çeteler, Yaser Ebu Şebab'ın çeteleri gibi, Mısır sınırına yakın doğu Refah'ta geçici bir toplama kampı kurarak, yağmaladıkları yardımlar ve sahte güvenlik vaatleriyle açlıktan ölmek üzere olan Filistinlileri buraya çekiyorlar.

Bu sahte güvenlik vaadi, uzmanların İsrail'in soykırımının son aşaması olarak tanımladığı stratejinin bir parçası: Gazze nüfusunu kitlesel sürgüne hazırlanmak için zorla Mısır sınırında toplamak.

Daha fazlasını okuyun: İsrail destekli milisler Gazze’de güvenlik kuşağı oluşturuyor

 

Direnişe karşı gölge ordu: ABD-İsrail'in Colanileri

ABD-İsrail-tekfirci terörizm ittifakı, Suriye’de Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Colani örneğinde olduğu gibi terörist unsurları siyasallaştırıp meşrulaştırarak “ılımlı muhalefet” kimliği altında kullanmakla kalmayıp, Gazze’de ise IŞİD bağlantılı milis lideri Yaser Ebu Şebab gibi aktörleri destekleyerek sahada vekil yönetimler oluşturuyor.

İşgalciler, bölgesel çıkarlarını koruyup yaymak amacıyla IŞİD ve türevi militanları stratejik vekil güçler olarak sistematik biçimde kullanarak yerel direnişi zayıflatmak, iç bölünmeler yaratmak ve kaosu sürdürmek için manipüle ediyor.

Colani ve Ebu Şebab gibi isimler, dış destekle güçlendirilerek bölgesel jeopolitik çıkarların araçlarına dönüşürken, adalet olanakları ve direniş fikrinin tırmandırılması iyice erozyona uğruyor.

Orta Doğu’da vekil savaşların simgeleri ve emperyalist müdahalelerin güncel tezahürleri olarak öne çıkan Colani ve Ebu Şebab gibi isimler, emperyal güçlerin doğrudan müdahaleden kaçınıp, yerel aktörler üzerinden kontrolü sürdürme ve bölgeyi kalıcı istikrarsızlığa mahkum etme taktiğinin temelini oluşturan söz konusu stratejide örtülü ama etkili bir dış politika mekanizması haline geliyor.

Daha fazlasını okuyun: ABD vekilleri: Naziler ve tekfirciler