İsrail askerleri savaş suçlarını sosyal medyaya yüklüyor

04 Ekim 2024

İsrail askerleri Gazze'yi işgal ettiğinden beri rutin olarak evleri ve okulları havaya uçururken ve esirlere kötü muamelede bulunurken fotoğraf ve videolar çekiyor.

YDH- İsrail askerlerinin sosyal medya hesaplarında yayınladıkları, paylaştıkları ve kutladıkları fotoğraf ve videolardan yola çıkarak hazırlanan yeni bir belgesel, Gazze'de potansiyel savaş suçları da dahil olmak üzere yaygın suiistimallerde bulunduklarını ortaya koydu.

El-Cezire'nin “Araştırma Birimi” tarafından perşembe günü internette yayınlanan uzun metrajlı Gazze belgeseline göre, İsrail güçleri bölgeyi işgal ettikten sonra TikTok, Instagram, YouTube ve Facebook gibi platformlarda yaptıkları ihlalleri rutin olarak paylaşıyor.

Suçlar; ahlaksız yıkım ve yağmalamadan, tüm mahallelerin yıkılmasına ve olası yasadışı cinayetlere kadar uzanıyordu.

El-Cezire, “İsrail askerleri tarafından internete konulan fotoğraf ve videoları içeren iki buçuk binden fazla sosyal medya hesabı” veri tabanını derledikten sonra askerlerin çoğunun isimlerini, rütbelerini ve askeri birliklerini bulabildiğini söyledi.

Belgeselin ilk gösterimini izleyen insan hakları avukatı Rodney Dixon, belgeseli “çok nadiren rastlayabileceğiniz bir hazine” olarak nitelendirdi.

Dixon, belgeselin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ile ilgili olabileceğini belirterek, “savcıların dudaklarını ısıracağı” materyaller içerdiğini iddia etti.

UCM'nin soruşturma başlatması gerekiyor

El-Cezire belgeseli, Filistinli sivillerin İsrailli keskin nişancılar tarafından rutin olarak nasıl öldürüldüğünü vurgulayan önceki araştırmaları da desteklemekte.

Middle East Eye de ocak ayında, İsrailli bir keskin nişancının, torunu beyaz bayrak tutan yaşlı bir Filistinli kadını vurarak öldürdüğünü belgelemişti.

Dixon belgeselde yer alan ihlallerle ilgili olarak şunları söyledi: “Bir sivilin çatışmaların yaşandığı bir bölgede olması onu meşru bir hedef haline getirmez.

Dixon “Belirli bir anda çatışmalara dahil olurlarsa, evet, sivil statülerini kaybederler, hedef alınabilirler. Ancak o zaman size tehdit oluşturduklarına dair kanıt göstermeniz gerekir” dedi.

Dixon, “Bu, potansiyel olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) bakmak isteyeceği bir konu,” diye ekledi.

Belgeselde ayrıca, İsrail'in 202. Paraşütçü Taburu'nun bir üyesi tarafından YouTube'a yüklenen ve üç silahsız Filistinli erkeğin İsrailli keskin nişancılar tarafından vurularak öldürüldüğü bir videoya da atıfta bulunuldu.

İngiliz ordusundan emekli general Charlie Herbert, videonun bir İsrail askeri tarafından YouTube'a yüklenmesinin “olağanüstü” olduğunu söyledi. “Cezasızlığın derecesi,” dedi. “Meşru hedefler olabilir ama bana hiç de öyle gelmiyor.” diye ekledi.

Daha sonra, bir İsrail askerinin bir binayı havaya uçurduğu bir olayı yorumlarken Herbert şunları söyledi: “Bu binaları patlayıcılarla donatabilmiş olmaları, bu binalardan kaynaklanan mevcut bir tehdit olmadığını çok açık bir şekilde gösteriyor.”

'İntikam için bütün bir köyü yok ettik'

Belgeselde ayrıca, bir İsrail ordu birliğinin 7 Ekim'de saldırıya uğrayan Nir Oz İsrail kibbutzundan Gazze'yi ayıran bariyer duvarının hemen karşısındaki küçük bir kasaba olan Khirbet Khaza'a'yı nasıl yok ettiği de anlatılıyor.

Bir asker Facebook'ta, kasabanın yıkımını gösteren müzik eşliğinde bir video yayınladı ve seslendirmede şöyle diyordu: “Nazilerin köyünü yok etmek için sevinçle gittik. İki hafta boyunca çok çalıştık. Tüm köyü havaya uçurduk.”

Operasyonun sonunda askerler yıkımın öncesi ve sonrasını gösteren fotoğraflar yayınladılar.

Instagram'da yayınlanan ayrı bir videoya göre, İsrail askerleri bir mesajla ayrılırken görülebiliyordu: “Görev tamamlandı. Biz... Kibbutz Nir Oz'a yaptıklarının intikamı olarak bütün bir köyü yok ettik.”

Bunu yorumlayan Dixon, “Düşmanınızın sivil halkına karşı misilleme yapmak kesinlikle yasaktır.” dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü çocuk hakları direktör yardımcısı Bill Van Esveld, sivil mülklerin gereksiz yere büyük ölçekte tahrip edilmesinin Cenevre Sözleşmeleri ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Roma Statüsü kapsamında yasaklandığını söyledi.

Belgeselde ayrıca, İsrail'in güneyindeki Sde Teiman gözaltı kampında eski bir esir olan Fadi Bekir'in ifadelerine de yer veriliyor.

Bekir, kendi gözaltı ve işkence hikayesini paylaştıktan sonra, İsrailli askerlerin esir arkadaşlarından birine bir köpek tarafından tecavüz edilmesine tanık olduğunu anlatıyor:

“Onlar [İsrail güçleri] onu [Filistinli esiri] karnı üzerine yere yatırdılar. Ellerini ve ayaklarını bağladılar. Yaklaşık sekiz ya da dokuz asker vardı. İç çamaşırlarını çıkardılar. Bir yüzbaşı geldi ve arkasına bir şey sıktı. Orada bir köpek vardı. Köpeği üzerine saldılar. Köpek genç adama tecavüz etti. Kelimenin tam anlamıyla tecavüz etti. Tecavüz.”

Bekir “Herhangi birinin bunu duymuş veya görmüş olması ya da bir insan zihni tarafından hayal edilmiş olması imkânsızdır” diye ekledi.

Belgeselde ayrıca, ABD Başkanı Joe Biden'ın oynadığı rol vurgulanmakta ve Biden'ın İsrail'in işlediği suçların en üst düzey destekçisi olduğu belirtilmekte.

Özellikle Kıbrıs'taki Akrotiri üssünden Gazze'yi gözetleyen Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin (RAF) uçuşları aracılığıyla İsrail'in ihlallerine İngiltere'nin olası suç ortaklığı da araştırılmakta.

Belgesel, Filistinli romancı Susan Abulheva'dan bir alıntıyla açılıyor: “Batı saklanamaz, cehaletini iddia edemez. Kimse bilmediğini söyleyemez. Teknoloji çağında yaşıyoruz ve bu, tarihteki ilk canlı yayın soykırımı olarak tanımlanıyor ve ben bunun doğru olduğuna inanıyorum.”