Neden Hayfa?

13 Ekim 2024

El-Menar'daki analize göre, Hayfa, İsrail ekonomisinin istikrarını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda süregelen mücadelede dönüştürücü bir aşamanın habercisi olarak mevcut jeopolitik manzarayı tanımlayan ekonomik çıkarlar ile güvenlik tehditleri arasındaki tehlikeli dengenin altını çiziyor.

YDH- El-Menar'da yer alan analizinde Ahmet Ferhat, Hayfa'daki durumun, devam eden askeri operasyonların hayati önem taşıyan ticari faaliyetleri sekteye uğratma tehdidi ve İsrail rejiminin düzeni sağlama becerisini zora sokması nedeniyle ekonomik istikrar ve güvenliğin tehlikeli kesişimini vurguladığını açıklıyor, bu stratejik limanın hedef alınmasının sadece önemli ekonomik kayıplar riskini doğurmakla kalmadığını, aynı zamanda çatışma dinamiklerinde bölge için kalıcı etkileri olabilecek daha geniş bir değişimi de yansıttığını belirtiyor.

Hayfa, Direniş Ekseni ile İsrail rejimi arasında süregelen çatışmada, özellikle de birinci yılını dolduran Aksa Tufanı'nı çevreleyen yüksek gerilim sırasında bir odak noktası haline geldi.

Hayfa'nın hem İsrail rejimi hem de Direniş cephesi için daha geniş kapsamlı kurtuluş mücadelesindeki kritik rolü göz önüne alındığında, bu gelişme stratejik manzarayı önemli ölçüde değiştirdi.

İslami Direniş, işgalci varlık için taşıdığı önem nedeniyle Hayfa'yı ateş çemberine ve füzelerinin menziline aldı.

Şehrin jeopolitik önemi, bu çok yönlü çatışmaya katılımını yoğunlaştırdı ve her iki taraftaki ittifakları ve stratejileri yeniden şekillendirdi.

Tarihin derinliklerine kök salmış, milattan 14 asır önce inşa edilmiş, krallıkların ve imparatorlukların yükselişine olduğu kadar çöküş ve yıkılışlarına da tanıklık etmiş bir şehir olan Hayfa, bugün modern çağın en önemli savaşlarından birine tanıklık ediyor. 

İşgal altındaki Kudüs ve Tel Aviv'den sonra en önemli üçüncü şehir olan Hayfa, siyonist varlığın dış dünyaya açılan kapısıdır ve deniz ticareti ile uluslararası seyrüsefer hareketinde ve dolayısıyla işgalci devletin güvenliğinde çok önemli bir rol oynuyor.

Hayfa, başta İsrail'in en önemli limanı olan Hayfa Limanı olmak üzere, Aşdod Limanı ve Eylat Limanı'nın ardından İsrail varlığı için birçok stratejik tesis içeriyor.

Özellikle Yemen güçlerinin Eylat Limanı'na uyguladığı deniz ablukasından ve direniş operasyonlarının arttığı Gazze Şeridi'ne yakınlığı nedeniyle Aşdod Limanı'nın rolünün azalmasından sonra, çoğu mal ve emtia işgalci devlete bu liman üzerinden ulaşıyor.

Hizbullah'ın Hayfa limanını potansiyel hedef çemberine yerleştirmesi, direnişin aslında İsrail ile dış dünya arasındaki ticari iletişimi kesebileceği, bunun genel durum üzerinde yaratacağı yansımalar ve çatışmayı Tel Aviv'den başlayıp Hindistan'daki Yeni Delhi'de sona erecek yeni ve tehlikeli aşamalara aktarabileceği için varlığı stratejik bir ikileme sokuyor. 

Başbakan Narendra Modi'nin müttefiki Hintli milyarder Gautam Adani'nin sahibi olduğu Adani Group, iki yıl önce imzalanan ve “stratejik” olarak tanımlanan bir anlaşmayla Hayfa Limanı'nın hisselerinin üçte ikisini satın alırken, Gadot da kalan üçte birlik hisseye sahip oldu. 

Hayfa Limanı, Avrupa'ya yakın stratejik konumu nedeniyle ithalat ve ihracat hareketinde çok önemli bir rol oynuyor. Ayrıca Ürdün üzerinden Orta Doğu'ya ve dolayısıyla Suudi Arabistan ve Körfez bölgesine açılan bir Avrupa transit kapısı olarak kabul ediliyor. 

Coğrafi ve ticari öneminin yanı sıra Hayfa limanı önemli bir sanayi merkezi; büyük kimya ve petrol şirketleri burada fabrikalar kurarak Hayfa'nın İsrail ekonomisindeki önemli rolünü açığa çıkardı.

[video]

Hayfa Direniş füzelerinin menzilinde

Hizbullah, Hayfa bölgesinin tamamında hassas gözetleme operasyonları gerçekleştirdi ve geçtiğimiz Ağustos ayında ilk versiyonunda Hayfa limanı ve çevresindeki kimyasal konteynırların yanı sıra Hayfa havaalanı ve pisti, füze üretim merkezleri ve İsrail hava savunma noktaları ile kuzeydeki çevre merkezlerde askerler ve işçiler için ticaret ve yerleşim merkezlerini görüntüleyen Hüdhüd insansız hava aracının görüntülediklerinin bir kısmını sergiledi. 

Hayfa limanındaki en önemli hassas ve stratejik tesisler şunlardır: 

Potansiyel bir hedef olan Bazan tesisi. Ham petrol rafine etmek ve petrol ürünleri üretmek içinkurulan bu tesiste büyük miktarlarda amonyak depoları var.

Petrokimya malzemeleri taşıyan ve kimyasal malzemeleri depolamak için depolar içeren Hakişon kimyasal yükleme rıhtımı.

Gübre endüstrisi için tehlikeli kimyasallar içeren ICL tesisleri.

Çeşitli tiplerde bir milyon metreküp kapasiteli petrol tankları ve rafinerileri.

İç ve dış hat uçuşlarına hizmet veren Hayfa Havaalanı.

Şehre enerji sağlanmasında hayati bir rol oynayan Hayfa Elektrik Santrali

Denizaltılar ve askeri gemiler için bir rıhtım daha.

Ordu için askeri ve istihbarat görevlerinin bulunduğu İsrail Donanması üssü.

Yılda 30 milyon tondan fazla mal taşınan kargo konteyner yükleme rıhtımları.

Hizbullah Hüdhüd'ün üçüncü bölümünde İsrail'in ekonomik ve askeri tesislerini izlediği başka sahneler de yayınladı ve bunların direnişin hedef listesinde yer aldığına vurgu yaptı. 

Hayfa'daki İsrail tesislerinin görüntülerinin yayınlanması, İslami Direniş liderliğinin Hizbullah'ın Hayfa'yı ve Kiryat Şamona, Metula ve Lübnan sınırındaki diğer yerleşimleri direnişin füzelerine hedef yapabileceği yönündeki açık uyarısıyla aynı zamana denk geldi. 

Hizbullah, fırlattığı füzeler nedeniyle boşalan ve tahrip olan sınır yerleşimlerine büyük darbeler indirdi. Bu yerleşimlerdeki askeri noktaların yanı sıra işgal makinelerinin toplandığı noktalar ve işgal ordusunun merkez olarak kullandığı ya da daha sonra kullanabileceği evler de imha edildi.

Çatışmanın Hayfa üzerindeki sonuçları

Hayfa kentindeki askeri alanların günlük olarak hedef alınması bu savaşta stratejik bir değişim oldu ve ilk etkileri kentteki ekonomik ve ticari faaliyetlerin azalmasıydı. İç Cephe de çeşitli faaliyetlere kısıtlamalar getirdi; okullar ve anaokulları kapatıldı, ayrıca sadece sıhhi yerler ve barınaklar sağlayan fabrikalarda çalışma zorunluluğu getirildi.

Şehir füzelerin ve direniş yürüyüşlerinin hedefi haline geldiği için çok sayıda şirketin kapalı olduğu şehirde siyasi kurumlar kısmen faaliyet gösteriyor.

Trafik ve ulaşımın da zayıfladığı kentte, bu durum genel olarak yerleşimcilerin hareketlerinin aksaması ve çalışanların işyerlerinde bulunamaması anlamına geliyor.

Hayfa ve Kuzey Bölgesi Sanayiciler Birliği tarafından birkaç gün önce yapılan bir sayımda, kuzeydeki fabrikaların %40'ının yarı zamanlı çalıştığı ve %15'inin kapılarını kapattığı belirtilerek, 20 binden fazla kişiyi istihdam eden yaklaşık 350 fabrika olduğu kaydedildi.

Siyonist tüccarlar, Eylat'ta olduğu gibi Hayfa limanının da kapanması senaryosundan korkarken, Aşdod limanının büyük boyutlarda ve sayıda konteynırları taşımaya hazır olmadığını ve bu nedenle gemilerin gelmeyi durduracağını belirtiyor.

2006'daki Temmuz Savaşı'nda Hizbullah Hayfa Limanı'na roket atılması üzerine limanı kapatmış, bu da Aşdod Limanı'na geçilmesine yol açmış, ancak alışılmadık bir hareketlilik yaşanmış ve bu da kuruluşa büyük ekonomik kayıplar verdirmişti.

Ancak bu liman, son 18 yılda uluslararası deniz ticaretinin gelişmesi ve ekonomik varlığın üzerinde çalıştığı ekonomik açıklık nedeniyle, bu seferki kayıpları, başta Yemen deniz destek cephesinin Eylat limanını aksatmadaki rolü ve bu arada Filistin füzelerinin menzilinde olan Gazze'ye yakınlığı nedeniyle Aşdod'daki istikrarsızlık olmak üzere çeşitli faktörlere ek olarak, 2006'da yaşananların kat kat üzerine çıkarıyor.

Hayfa tek değil

Hayfa ile Lübnan arasında, en önemlisi Akka olmak üzere, 6 büyük yerleşim biriminden oluşan (Kiryat Yam, Kiryat Bialik, Kiryat Motzkin, Kiryat Ata, Kiryat Haim ve Kiryat Shmuel) Krayot grubuna ek olarak birçok önemli bölge bulunmaktadır:  

Buradaki Siyonistlerin sayısı çeyrek milyonu aşmaktadır ve kuzeydeki en büyük Siyonist yoğunluğu olarak kabul edilmektedir.

Bu bölge her gün direniş tarafından hedef alınıyor, bu da buradaki yerleşimciler için güvenlik kaybı anlamına geliyor, bu da varlığın üzerindeki ekonomik ve ulusal yükleri artırıyor, ayrıca Benyamin Netanyahu hükümeti ile aralarındaki güven sarsılıyor ve böylece savaş rejim üzerindeki toplumsal baskıyı artıyor.

Direnişin sınırdan Hayfa'ya kadar uzanan ve yaklaşık 30 km olduğu tahmin edilen bölgeyi her gün hedef almasının ardından işgal hükümetinin önünde birkaç seçenek bulunuyor:

- Hayfa bölgesini boşaltmak ve böylece yerinden edilme alanını genişletmek

- Uzlaşmazlığını sürdürmesi ve böylece hassas tesisleri vurabilmesi için direnişin hedef çemberini genişletmesi

-Lübnan ve Gazze'ye yönelik saldırıların durdurulması ve önceki angajman kurallarına geri dönülmesi

-  Saldırganlığı sürdürmek ve düşmanın daha fazla ekonomik, ticari ve güvenlik kaybına uğramasına neden olmak

Sermaye ve ticaret için Hayfa caziptir ancak askeri hedefler ve çatışma denklemini değiştirmek için de caziptir.

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın (ruhu şad olsun) dediği gibi: 

''Tüm cephelerde yeni bir aşamaya giren açık bir savaşın içindeyiz... ve sizinle bizim aramızda günler, geceler ve sahalar var.''

Çeviri: YDH