YDH- Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Şaban ayının 3, 4 ve 5. günleri münasebetiyle, İmam Hüseyin (a.s), Ebu'l-Fazl el-Abbas (a.s) ve İmam Zeynelabidin'in (a.s) doğumları vesilesiyle tüm Müslümanları tebrik etti.
Genel Sekreter, büyük lider Muhammed Dayf (Ebu Halid) ve Direniş liderlerinin şehadeti vesilesiyle Gazze, Batı Şeria ve işgal altındaki topraklarda yaşayan tüm Filistinlileri tebrik ederek taziyelerini iletti.
Şeyh Naim Kasım, Filistinlileri siyasi rehinelerinin serbest bırakılması ve zaferleri dolayısıyla kutlayarak, yaralılar, rehineler, tüm şehitler ve aileleri için dua etti.
Şeyh Kasım, ‘’Yüce Şehit Seyyid Hasan Nasrullah için resmi cenaze töreninin 23 Şubat 2025 Pazar günü yapılacağını’’ duyurdu:
‘’En yüce, en aziz şehidimiz Seyyid Hasan Nasrullah, kendisi gibi örnek bir şahsiyete yakışan görkemli bir cenaze törenine izin verilmeyen bir zamanda şehit edildi. Bu nedenle Seyyidimiz, cenaze töreni için uygun koşullar oluşana kadar geçici olarak defnedilecekti. Seyyid Hasan Nasrullah'ın cenaze töreni 23 Şubat 2025 tarihinde gerçekleştirilecek ve ebedi istirahatgahı eski ve yeni havaalanı yolları arasında hazırlanmakta olan bir alanda olacaktır.’’
Şeyh Naim Kasım, “Seyyid Hasan Nasrullah'ın havaalanı yolu üzerindeki bir arsaya, Seyyid Haşim Safiyüddin'in ise kendi kasabasına defnedileceğini” belirtti ve şunu vurguladı:
‘’Cenaze töreninde Hizbullah Genel Sekreteri olarak anılacak olan büyük şehidimiz Seyyid Haşim Safiyüddin de yer alacaktır; Seyyid Safiyüddin şehadetinden önce Hizbullah Genel Sekreteri olarak atanmıştı. Ancak duyuru yapılmadan önce 3 Ekim'de şehit edildi. Güney Lübnan'daki köyü Deyr Kanun'da defnedilecektir.’’
Cenaze sloganının “Ahde bağlıyız” olacağına dikkat çeken Kasım, cenaze töreni sırasında, öncesinde ya da başka bir yerde ateş açılmaması çağrısında bulundu ve bu eylemi “hukuksuzca ve halka zararlı” olarak nitelendirdi.
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Siyonist saldırganlıkla ilgili olarak “Lübnan devletinin, İsrail'in artık sadece bir ihlal olmaktan çıkıp kararlı bir duruş gerektiren ilk saldırganlık haline gelen ihlal ve saldırılarını durdurmak için uluslararası sponsorları takip etme ve baskı yapma konusunda tam sorumluluk taşıdığını” vurguladı.
Şeyh Naim Kasım, Lübnan'ın kurtuluşunun halkın direnişi ve ordusuyla dayanışmasının bir sonucu olduğunu ve halk kurtuluşunun silahlı direniş ve Lübnan ordusuyla bütünleştiğini vurgulayarak “Güney Lübnan'ın İsrail'in varlığını reddettiğini ve fedakarlıkların tüm toprakların kurtuluşuna yol açacağını” bildirdi:
‘’Güney halkının geri dönüş sahnesi, halkın kurtuluş duruşunu ve toprağı geri almak için asil bir duruşu ifade eden bir sahnedir. Mücahitlerden tanık olduğumuz şey, eşi benzeri görülmemiş bir kararlılık örneğiydi. Güney Lübnan işgale karşı ayaklandı ve “İsrail'e” bu topraklarda kalacak yeri olmadığını söyledi. Halk, Direnişi ve ordusuyla birlikte, yan yana Lübnan'ı özgürleştirenlerdir. Halk Direnişi, silahlı Direniş ve Lübnan Ordusu ile bütünleşmiştir. İlkeli insanlar baskıya boyun eğmezler.’’
Lübnan halkının Siyonist işgal karşısındaki bilinçli hareketlerine değinen Şeyh Kasım, “halkımız bazı açılardan kazanıp bazı açılardan kaybettiğinin farkındadır, ancak gerçek zafer kararlılıkla, İsrail işgalini kırarak ve düşmanın direnişi sona erdirmesini engelleyerek elde edilmiştir” dedi.
Şeyh Kasım, direnişin kendi tahminlerine ve savaş koşullarına göre devam ettiğini vurgulayarak, “ABD, İsrail ve yabancı ülkeler tarafından desteklenen ve yenilgiyi teşvik eden bir iç ekibin eşlik ettiği bir karşı kampanya” olduğuna işaret etti.
Şeyh Naim Kasım ayrıca ilkeleri olanların baskı altında teslim olmayacağının üzerinde durarak şunları söyledi:
“Amerika Birleşik Devletleri'ne boyun eğmek bizi cezbetmez.”
ABD’nin vaatlerinin Direniş’i ilgilendirmediğini ekleyen Şeyh Naim Kasım direnişin sürekliliğini ve inançlarını koruyacağını ve İsrail’in bölgeye yerleşmesine karşı durmaya devam edeceğini vurguladı:
‘’ABD'ye tabi olmak gibi bir niyetimiz yoktur ve onların “bizi hayatta tutma” vaatleri bizi ahlakımızdan vazgeçmeye zorlamayacaktır.
Bağımlılık, aşağılanma ve İsrail'in yerleşmesi yabancı dayatmalardır. Bu eylemleri başlangıcında durdurmazsak, daha sonra durdurmamız mümkün olmayacaktır.
Teslim olmayacağız ya da boyun eğmeyeceğiz.
İslami Direniş kalacak, Hizbullah varlığını sürdürecek ve doğruluğa dayanan tutum ve kanaatlerimiz de değişmeden kalacaktır.
Direniş bayrağı yükseklerde ve gururla dalgalanmaya devam edecektir.’’