Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, 27 Kasım'da yürürlüğe giren Lübnan-İsrail ateşkes anlaşmasının ardından yaptığı konuşmada, Hizbullah'ın İsrail rejimine karşı zaferini ilan etti; Genel Sekreter direnişin Filistin'i desteklemeye devam etme kararlılığını vurgulayarak İsrail'in yenilgisini yerleşimcilerine açıklayamadığının altını çizdi.
YDH- Lübnan-İsrail ateşkes anlaşmasının ikinci gününde Lübnan halkı evlerine dönmeyi sürdürürken, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, bu akşam (Cuma), İsrail rejimine karşı Lübnan İslami Direnişi – Hizbullah’ın kazandığı büyük zafer münasebetiyle bir konuşma yaptı.
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım konuşmasına şu sözlerle başladı:
“Konuşmamı zaferin ilk gününde yapmak niyetindeydim; ancak Lübnanlıların evlerine döndüklerini, duygularını dile getirerek zafer işaretleri yaptıklarını gördüm. Sözlerim onların duygularını gölgelesin istemedim; sağ salim varmalarını beklemeye karar verdim.
“Halkın kazanılan zaferi ve hissettikleri gururu dile getirdiğini gördüm.
Fedakârlık yaptıklarını ve tüm bunların Seyyid Nasrullah'ın ruhu için olduğunu söylediler. Allah'ın rızasını kazandıkları için gururluydular. Vefat edenlerin şehit olarak Rabbine gittiğini ve insanların onurlu bir hayat yaşamak istediklerini nasıl bir eminlikle söylediklerini duydum.”
“Direnişin Filistin'e desteğinin farklı şekillerde devam edeceğini” vurgulayan Şeyh Kasım, ‘Filistin ve Kudüs'ü özgür olanların davası olarak görüyoruz ve desteğimiz farklı şekillerde devam edecek’ dedi.
Direnişin, Gazze'ye verdiği desteğin başlangıcından itibaren (8 Ekim 2023), ‘’İsrailli düşmanın dayattığı müddetçe savaşa hazır olduğunu kanıtladığını’’ vurgulayan Şeyh Naim Kasım süreci detaylandırdı:
“Yaklaşık 72 gün önce İsrail'in kara harekâtı başladı ve kapsamını Lübnan'a kadar genişletti; düşman [İsrail] burada bir sınır belirledi ve nihayetinde Ortadoğu'nun dinamiklerini şekillendirdi. Bize karşı ilk eylemleri güvenlik odaklıydı, çağrı cihazlarının patlatılması, hedefli suikastlar… Genel Sekreter Seyyid Hasan Nasrullah'ın (Allah sırrını mukaddes eylesin) şehadetiyle sonuçlandı.”
Şehit Seyyid’in vefatı ardından devam eden sürece ilişkin Şeyh Kasım şöyle söyledi:
‘’Bu durum bizi on günlük bir kafa karışıklığına sürükledi, öte yandan düşman hedeflerine hızla ulaşabileceğine inanıyordu. Ancak Hizbullah gücünü, inisiyatifini ve kararlılığını yeniden kazandı, komuta ve kontrol sistemini yeniden kurdu, direniş savaşçıları aracılığıyla ön saflarda kararlılığını sürdürdü ve İsrail iç cephesini vurmaya başladı.”
Şeyh Kasım’ın sözlerinde, “İsrail'in önemli kayıplar verdiği, bunun sonucunda yerleşimcilerin daha fazla yerinden edildiği, yerlerinden edilenlerin yüz binleri bulduğu, çok sayıda düşman subayı ve askerinin öldürüldüğü ya da yaralandığı ve araçlarının hedef alınarak imha edildiği” öne çıkarıldı.
Çatışma sürecinde ‘’iki tarafın çıkmaza girdiği anlarda kararlılık gösterenin Direniş olduğunu’’ teyit eden Şeyh Kasım, ‘’Şehit Seyyid’in plan ve programının çeşitli koşulları ve seçenekleri dikkate aldığını, bu planların da etkili olduğunu kanıtladığını’’ belirtti.
'İsrail onurlu Lübnanlılara yenildi'
İsrail’in Lübnan’ı karıştırma çabalarıyla ilgili olarak Şeyh Kasım şunu dile getirdi:
‘’Düşmanın halkımız üzerindeki baskısı, mezhepsel bölünmeleri ve bölgesel farklılıkları istismar etme girişimleri Lübnan içindeki çeşitli güçler arasındaki işbirliği nedeniyle başarısız oldu; İsrail iç çekişmeler üzerine oynadı ancak onurlu halkımıza karşı kaybetti.’’
Lübnan halkının baskılara karşı gösterdiği kararlılığın, ‘’İsraillilerin zaferin bir başka yönünü gözden kaçırmasına yol açtığını’’ ifade eden Hizbullah Genel Sekreteri, ‘’Direniş savaşçılarının efsanevi kararlılığı düşmanı dehşete düşürdü. Şehadet düşüncesi İsrailli ruhlara umutsuzluk getirerek onları kuşattı. İsrail böylece hedeflerine ulaşamayacağını anladı ki savaştan çekilmek zorunda kaldı’’ dedi.
‘Temmuz zaferinden daha büyük bir zafer’
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım ateşkes anlaşmasıyla ilgili olarak, ‘’Ateşkes anlaşması bir antlaşma ya da yeni bir anlaşma değil, daha ziyade 1701 sayılı kararın uygulanmasına yönelik bir icra tedbirleri programıdır.’’ dedi.
Anlaşmanın ana ekseninin Litani Nehri'nin güneyi olduğunu, İsrail ordusunun işgal ettiği bölgelerden çekilmesini ve Lübnan ordusunun Litani Nehri'nin güneyine konuşlanmasını teyit ettiğini ekledi.
Lübnan ordusu ve Hizbullah’ın uyumluluğu üzerine Kasım, ‘’direniş ve ordu arasındaki koordinasyonun, anlaşmanın uygulanması için üst düzey bir koordinasyon olacağını’’ bildirerek şunları söyledi:
‘’Kimse uyuşmamazlıktan söz etmiyor. Bizim evlatlarımız olan Lübnan Ordusu kendi vatanında konuşlanacak, Lübnan'da ve sınırlarda güvenliği sağlama görevini yerine getirecekler. Biz bu anlaşmayı Lübnan egemenliği şemsiyesi altında kabul ettik. Hizbullah güçlüdür, kendini savunma hakkına sahiptir.’’
Şeyh Kasım, “Bizi destekleyen ve güçlendiren Allah'a şükürler olsun. Her zaman Allah'ın bizimle birlikte olduğunu ve sahada bizi güçlendirdiğini hissettik. Bazı direnişçiler nasıl yapıldığını ve gerçekleştiğini bilmedikleri olaylardan bahsediyorlar. Bize zafer bahşettiği için Allah’a şükürler olsun.” dedi.
'Direnişçiler sağlam durduğu için kazandık'
Hizbullah Genel Sekreteri, ‘’Çetin ve Kuvvetli Kulların Savaşı (Uli’l el-bas) sonucunda, yapılan tüm fedakârlıklar ve Batı'nın düşmana verdiği tüm destekle birlikte, Temmuz zaferinden (2006) daha büyük bir zaferle karşı karşıyayız. Direnişçiler sağlam durduğu için kazandık; onlar düşmanın Hizbullah'ı ve direnişi bitirmesini engelledi, düşmana acı çektirdi. Netanyahu, İsraillilere neden boyun eğmek ve saldırıyı durdurmak zorunda kaldığını açıklamaya gittiğinde ‘ordusunu yeniden inşa etmek ve yeniden silahlandırmak istediğini’ söyledi.’’ dedi.
“Sahada düşmanı aşağılayan ve tüm içtenlikleri ile efsanevi bir çatışmada onunla yüzleşen Allah'ın adamlarına teşekkür ve şan olsun’’ diyen Şeyh Kasım direnişçilere şöyle seslendi:
‘’Ey yeryüzünün saflığı! Ey gökyüzünün ışığı! Sizler cesaretin gururu ve gücüsünüz. Fedakârlıklarınız önünde eğiliyorum, ey nesillerimizin umut verici geleceğinin kurucuları!
“Büyük şehitlerimize şükürler olsun ve tüm şehitlerimiz büyüktür çünkü bu dünyanın üzerine yükseldiler, köylerdeki ve şehirlerdeki tüm şehitler, direnişin erkekleri ve kadınları ve tüm halk ve bunların başında ulusun şehitlerinin efendisi Seyyid Nasrullah (Tanrı sırrını mukaddes eylesin) var: Sana teşekkür ediyorum efendim ve üstadım, çünkü sen zaferin kıvılcımıydın ve zaferin yolunu açtın.
Seyyid Nasrullah’ın yanında, Seyyid Haşim Safiyüddin, Şehit Seyyid Abbas Musavi, Şehit Ragıb Harb ve Şehit Liderler Şeyh Nebil Kavuk, Seyyid Muhsin Şukr ve Hacı İbrahim, Akil, Hac İmad Muğniye, Mustafa Bedreddin, Hac Hasan Lakkis ve onlarla birlikte tüm mücahitler var.”
‘Lübnan’ı en güzel haline kavuşturacağız’
Milleti, devleti ve kurumları inşa etmek için her alanda var olacaklarını vurgulayan Hizbullah Genel Sekreteri, ‘’Başta Cumhurbaşkanı seçimi olmak üzere anayasal kurumları da tamamlayacağız ve bu seçimin belirlenen 9 Ocak tarihinde yapılmasını sağlayacağız.’’ dedi ve ekledi:
“Ulusal çalışmalarımız, vatanın tüm evlatlarına ait olduğuna inanan siyasi güçlerle işbirliği içinde olacaktır.
Ulusal birlik ve egemenliği korumak ve Lübnan'ın savunma kapasitesini güçlendirmek için çalışıyoruz. Direniş, Lübnan ordusu ön planda olmak üzere Lübnan'ı ve tüm güçleri savunmaya hazır olacaktır.
Taif Anlaşması uyarınca Lübnan'ı inşa etmek isteyen tüm güçlerle diyalog halinde olacağımızı teyit ediyoruz.
Hizbullah’ı sona erdirmek isteyenlerin hesapları boşa çıkmıştır, üzgünüz.’’
Şeyh Kasım, Lübnan ordusu şehitleri ile sağlık ve ambulans hizmetleri şehitlerini ve yaralıları saygıyla anarak acil şifalar diledi.
“Tutuklular yakında serbest bırakılacak” diyen Kasım sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’En saf, en onurlu ve en cömert insanlar sayesinde. Düşmanınızın saldırganlığını bertaraf ettiğiniz için sizi kutluyor, sabredenlere, yerinden edilenlere, evleri ve köyleri yıkılan halkımıza teşekkür ediyoruz. Sizlerle, güneydeki, Bekaa'daki, banliyölerdeki, kuzeydeki ve Beyrut'taki halkımızla gurur duyuyoruz. Direnişi destekleyen ve Lübnan'ı güçlendiren her mezhepten ve bölgeden vatandaşlarımızla gurur duyuyoruz.’’
Şeyh Kasım, “Büyük müzakereci Cumhurbaşkanı Nebih Berri'ye, Cumhurbaşkanı Necip Mikati'ye, güvenlik, medya, sağlık, ambulans ve sivil savunma kurumlarına büyük teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi ve ekledi:
“Özellikle Emel Hareketi'ne, liderliğine, üyelerine ve halkına teşekkür ediyor ve Hizbullah ile Emel Hareketi'nin iki örgüt içinde tek vücut olduğunu söylüyoruz. Hepimiz Seyyid Musa el-Sadr'ın evlatları değil miyiz?”
Şeyh Kasım sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran'a, liderliğine, halkına ve muhafızlarına, İmam Humeyni'nin tarzını destekleyen ve onaylayan İmam Hamenei'ye, Devrim Muhafızlarına, özellikle de Şehit Kasım Süleymani'ye, İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na ve tüm azalarına teşekkür ederiz.”
Hizbullah Genel Sekreteri Direniş Ekseni’nin diğer cephelerine teşekkürü sürdürdü:
“Direnişi ve halkını kucaklayan Suriye'ye teşekkür ediyoruz”
“Asil Yemen'e, halkına ve liderliğine, özellikle de halkın meselelerine kulak veren Sayın Abdülmelik el-Husi'ye teşekkür ediyoruz.”
“Halkı için asil Irak'a, efendiliğin diyarı Irak'a teşekkür ediyoruz, çünkü o vericiliğin sembolüdür ve burada şehit Ebu Mehdi el-Mühendis'i anıyoruz.”
Lübnan'ın iç cephesiyle ilgili olarak Şeyh Kasım şunları söyledi:
“Halkımızla birlikte yeniden inşa ve imar sürecini, özellikle de bu aşamada uygun konutları takip edeceğiz. Gerekli araç ve mekanizmalara sahibiz; devletle ve Lübnan'a yardım etmek isteyen tüm ülke ve kuruluşlarla işbirliği yapacağız.
Seyyid Nasrullah'ın sözünü yerine getireceğiz: Lübnan'ı en güzel haline kavuşturacağız.”