FP: Netanyahu'nun İran savaşı geri tepti

01 Temmuz 2025

Foreign Policy’e (FP) göre, İran’ın hızlı misillemesi, ulusal birlik ruhu ve nükleer kapasitesini koruması, Netanyahu’nun savaşını İsrail için stratejik bir yanlış hesaba dönüştürdü.

YDH- Foreign Policy (FP), bugün yayınladığı analizde, İsrail’in İran’a yönelik 12 gün süren savaşını mercek altına aldı. Uluslararası Politika Merkezi’nde kıdemli bir araştırmacı olan Sina Toossi, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun “yüksek riskli” saldırısının sadece stratejik hedeflerine ulaşamadığını, aynı zamanda “İsrail’in uzun vadeli caydırıcılığını da ciddi şekilde zayıflattığını” savunuyor.

Operasyon, on yıllara yayılan istihbarat çalışmalarının ardından İran içinde bir araya getirilen insansız hava araçları, uyuyan hücrelerin bombalı saldırıları ve hedef suikastlarla başladı. Bunu, Natanz ve Fordo gibi askeri ve nükleer tesislere yönelik geleneksel hava saldırıları izledi. Ancak Toossi’nin belirttiği gibi, “saldırılar stratejik hedeflerin çok ötesine geçti”: konut alanları, hapishaneler, medya ofisleri ve polis merkezleri de vuruldu, bu da “kaos ve kargaşa yaratma niyetini” gösteriyordu.

FP’ye göre, insani kayıplar “şok edici” boyuttaydı. En az 610 İranlı hayatını kaybetti; aralarında 49 kadın, 13 çocuk ve 5 sağlık çalışanı vardı. Yaklaşık 5.000 kişi de yaralandı. Sağlık tesisleri ve acil servisler de saldırılardan nasibini aldı. Buna karşılık, İran’ın İsrail’e düzenlediği füze ve drone saldırılarında en az 28 yerleşimci öldü, 3.200’den fazla kişi yaralandı ve 9.000’den fazla kişi yerinden oldu. Kamu altyapısı ve binalar “büyük hasar” gördü.

İran savaşı hedeflerine ulaşamadı

Netanyahu’nun İran’ın füze ve nükleer kabiliyetlerini çökertme hedefinin aksine, Toossi’ye göre, operasyon “başarısız” oldu.

FP’nin aktardığına göre, İran’ın misillemesi “hızlı ve hesaplıydı”; İsrail yerleşimleri ve stratejik varlıklar hedef alındı. ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini bombalamasıyla sürece dahil olmasının ardından, Tahran daha da sertleşerek Katar’daki el-Ubeyd Hava Üssü’nü vurdu ve Washington’ı savaşın derinliklerine çekti.

İsrail’in ilk saldırılarından sadece 12 gün sonra, ayrıntıları açıklanmayan şartlarla bir ateşkes sağlandı ve bölgesel denge belirsiz bir şekilde “çözümsüz” kaldı.

Toossi, İsrail’in İran’ın komuta ve bilimsel altyapısına “taktiksel” zarar vermeyi başarsa da asıl önemli olanın stratejik sonuçlar olduğunu ve bu açıdan savaşın bir “başarısızlık” olduğunu vurguluyor.

İran’ın nükleer altyapısı büyük ölçüde sağlam kaldı. İstihbarat raporları, hassas malzemelerin saldırılar öncesinde taşınmış olabileceğini gösteriyor. Dahası, İran’ın güçlendirilmiş ve gizli bir zenginleştirme tesisi inşa etmeye başladığı ve bu tesisin saldırılardan etkilenmediği belirtildi.

Nükleer tesislere saldırının ardından: İran IAEA ile işbirliğini askıya aldı

Ateşkesten sadece günler sonra, İran parlamentosu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ile işbirliğini askıya alan bir yasayı onayladı. Bir İranlı milletvekili, "Nükleer tesislerimiz neden saldırıya uğradı ve siz sessiz kaldınız? Bu eylemlere yeşil ışık yakmanızın nedeni neydi?" diye sordu.

Toossi’nin uyarısına göre, ABD ve İsrail, nükleer tesislere saldırırken aynı zamanda denetim talep ederek, İran’ın nükleer caydırıcılık peşinde koşmasını dolaylı olarak “meşrulaştırmış” olabilir.

FP’ye göre, İran’ın balistik füze envanteri, İsrail ve ABD hava savunmalarını delmeyi başararak rafinerileri, askeri üsleri ve araştırma merkezlerini vurdu. İsrail’deki sansür nedeniyle kamuya açık veriler sınırlı olsa da savaş nedeniyle 41.000’den fazla tazminat talebi yapıldığı bildirildi. Aynı zamanda, İsrail’in ABD’den temin ettiği ve yaklaşık 500 milyon dolar değerindeki THAAD füze savar sistemlerini kullandığı tahmin ediliyor.

Ateşkes 'İsrail'i kurtarmak için' gerekiyordu

Ekonomik etkiler de ağır oldu. Ben Gurion Havalimanı kapatıldı, finansal faaliyetler yavaşladı ve sermaye çıkışları arttı. Eski Trump danışmanı Steve Bannon, ateşkesin "İsrail'i kurtarmak için gerekli olduğunu" açıkça belirtti. Donald Trump ise İsrail’in "çok ağır bir darbe aldığını" itiraf etti.

Toossi, İran’ın misilleme stratejisinin “ölçülü ve sembolik” olduğunu öne sürdü. Bir İran rafinerisine İsrail drone saldırısının ardından, İran Hayfa’daki bir rafineriyi hedef aldı. İsrail’in nükleer araştırma merkezlerine saldırmasının karşılığında ise İran, uzun süredir İsrail’in nükleer araştırma aygıtının parçası olan Tel Aviv yakınlarındaki Weizmann Bilim Enstitüsü’nü vurdu. Bu saldırılar, Tahran’ın “kontrollü ama etkili bir misilleme” kapasitesine sahip olduğunu gösterdi.

İç Cephede: Savaş İran’da ulusal birliği güçlendirdi

Savaş, İran’da “iç çöküşe yol açmak yerine ulusal birliği” artırdı. Toossi’nin gözlemlerine göre, “saldırılar kutuplaşmış bir toplumu yabancı saldırganlığa karşı birleştirdi.” Gen Z aktivistlerinden sanatçılara ve sporculara kadar sivil toplum dayanışma içinde harekete geçti. Vatandaşlar evlerini yerinden edilenlere açtı ve sivil kayıplar kolektif direnci daha da güçlendirdi.

En kritik nokta, bu savaşın İran’ın Trump yönetimiyle nükleer müzakereleri yeniden başlatma sürecinde patlak vermesiydi. Birçok İranlı, reformcu Cumhurbaşkanı Masud Pezeşkian’ın seçilmesini ve diplomasi ile ekonomik reform vaatlerini umutla karşılamıştı. Ancak barış çabaları sürerken ülkelerinin bombalandığını gördüler.

Netanyahu’nun savaşı İran’ın birliğini ve caydırıcılığını artırdı

Toossi, Washington’daki yaygın inanışın, yani İran hükümetinin bir darbe ile çökeceği fikrinin artık “geçersiz” olduğunu savunuyor. Yazar, Netanyahu’nun savaşının “İran tehdidini ortadan kaldırmak bir yana, İsrail’in zaaflarını ortaya çıkardığını ve İran milliyetçiliğini güçlendirdiğini” vurguluyor.

FP’ye göre, çelişkili bir sonuç olarak, savaş İran’ın diplomatik kozlarını artırabilir. Trump ve elçisi Steve Witkoff, Tahran’ın uranyum zenginleştirmeyi bırakması gerektiğini savunmaya devam ederken, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi de dahil olmak üzere İranlı yetkililer, "İran bu hakkından asla vazgeçmeyecek" açıklamasını yineledi. Bu sırada Trump, yaptırımları kaldırma ve Çin’in İran petrolü almasına izin verme fikrini gündeme getirerek gerilimi azaltmada "büyük ilerleme" kaydedildiğini iddia etti.