‘’Bu savaştan kimin galip çıktığına dair herhangi bir soru işareti varsa, sadece şuna bakın: Tel Aviv'den kalkan uçaklar tıklım tıklım doluyken, İranlılar kutlama için sokaklara akın ediyor.’’

YDH- ABD’nin iç ve dış politikasına odaklanan Boston merkezli araştırmacı-yazar Musa İkbal, Press TV’de yer bulan analizinde, 12 günlük çatışma sonucunda İran’ın İsrail karşısında mutlak bir askeri ve psikolojik zafer kazandığını öne sürerek, ABD’nin bu çatışmada İsrail’i kışkırtan ancak başarısızlığın ardından onu yalnız bırakan bir “kukla efendi” rolü üstlendiğinin altını çiziyor. Saldırının başladığı ilk günkü iddialı hedeflerin hiçbirinin gerçekleşmediğini ve İsrail’in ateşkes için yalvardığını belirten İkbal, Tel Aviv’den kaçan siviller ve Tahran’daki zafer kutlamaları gibi imgelerle, çatışmanın yalnızca cephede değil, kolektif hafızada da İran lehine sonuçlandığını ifade ediyor.
Siyonist saldırganlık, en azından şimdilik sona erdi. 12 gün süren savaşın ardından, 13 Haziran'da İran'a karşı sebepsiz ve hukuka aykırı silahlı saldırı başlatan İsrail işgal rejimi, ABD'nin arkasına sığınarak İran'la ateşkes anlaşması için yalvardı. 12 gün boyunca bombardımana tutulan, savaş suçlusu bir liderin başındaki İsrail rejimi, teslim olmaya zorlandı. ABD'ye başvuran İran İslam Cumhuriyeti değil, İran'ın Lübnan veya Suriye olmadığını anlayan İsrail’di.
Saldırıyı siz başlatmış olabilirsiniz ancak onu kendi şartlarıyla sona erdiren İslam Cumhuriyeti'ydi.
Washington'daki efendileri tarafından terk edilen İsrail rejiminin teslim olmaktan başka seçeneği yoktu.
ABD ve Katar'ın aracılık ettiği bu anlaşma, her iki tarafın yanı sıra ABD'nin de bir ölçüde tanımış olmasına rağmen, şu ana kadar kâğıt üzerinde resmiyet kazanmamış muğlak bir anlaşmadır.
Bu 12 günlük savaş, Siyonistlerin çok övündükleri yeteneklerinde yaptıkları yanlış hesaplamayı ve aynı zamanda İran'ın şaşırtıcı askeri gücünü ortaya çıkardı.
İsrail saldırganlığı ve İran'ın yanıtı
Savaşın, 13 Haziran'da Siyonistlerin İran'a karşı sebepsiz bir saldırı ile başladığını unutmamak gerekir.
Siyonist varlık, yerleşim bölgelerine ve askeri hedeflere hava saldırıları düzenleyerek askeri liderleri, kamu görevlilerini ve nükleer bilim insanlarını suikastlarla öldürdü.
Siyonist saldırganlığın belirtilen hedefleri başlangıçta İran'ın nükleer kapasitesini tamamen devre dışı bırakmaktı ancak daha sonra işgal başbakanı Benyamin Netanyahu'nun İranlıları isyana çağırmasıyla rejim değişikliğine dönüştü. Bu hedefler arasında İran'ın uzun menzilli füze kapasitesinin yok edilmesi de vardı.
Siyonist işgalciler, İran halkına psikolojik terör uygulamak ve suikast kampanyaları yürütmek için insansız hava araçları ve bomba yüklü araçlarla donanmış casuslar da kullandılar. Bu ajanlar, son derece yetenekli ve cesur İran güçleri tarafından hızla ortadan kaldırıldı.
Siyonistlerin, 22 Haziran'da B-2 bombardıman uçaklarının üç İran nükleer tesisini vurmasıyla ABD'yi savaşa sürüklemesi de dahil olmak üzere, kullandıkları saldırgan taktiklere rağmen, belirtilen hedeflerin hiçbiri gerçekleştirilemedi.
Saldırının İran'ın meşru ve barışçıl sivil nükleer enerji programını durdurduğuna dair hala bir teyit yok. İran'ın zenginleştirilmiş uranyumunun zarar gördüğüne dair de bir teyit yok. Press TV dahil İran medyası, zenginleştirilmiş uranyumun aylar önce daha güvenli bir yere nakledildiğini ve tesislerin de tahliye edildiğini bildirdi.
İki nükleer gücün, İran'ın zenginleştirme programını bozmak veya ortadan kaldırmak ve “rejim değişikliği” yapmak amacıyla saldırıda bulunduğunu ve Siyonist saldırının sona ermesiyle bu hedeflerin hiçbirinin gerçekleştirilemediğini göz ardı edemeyiz. İsrail rejimi, nihayetinde İran'ın sofistike ve güçlü füze, insansız hava aracı ve siber saldırılarına dayanamayacağı için ateşkes anlaşmasına zorlandı.
ABD'nin “Şok ve Dehşet” stratejisini yansıtan ilk İsrail saldırısını karşılayan İran silahlı kuvvetleri, hızla yeniden toplandı, ikmal yaptı ve İsrail saldırısının sonuna kadar operasyonu sürdürmeyi hedefleyen Gerçek Vaat-3 Operasyonu’nu başlattı.
Sonraki 11 gün boyunca, Siyonist varlığa çeşitli füze salvoları ve insansız hava aracı saldırıları düzenlendi ve işgal varlığı güneyden kuzeye kadar vuruldu.
İslam Devrim Muhafızları Ordusu, Gerçek Vaat 1 ve 2 operasyonlarındaki başarılı saldırıları çok aşan bir yıkım dalgası yaratarak işgal altındaki topraklara ağır darbeler indirdi.
Hedefler, askeri tesislerden İsrail işgaliyle bağlantılı laboratuvarlara ve depolara kadar uzanıyordu.
Devrim Muhafızları ayrıca, silah geliştirme için önemli araştırma tesislerini de hedef aldı.
Bunlar arasında “Weizmann Bilim Enstitüsü” ve Microsoft gibi büyük şirketlerin bulunduğu, Filistin'in etnik temizliğine atfedilen yapay zekâ ve diğer saldırı araçlarını geliştiren bir “teknoloji parkı” da vardı.
İsrail rejiminin önemli yetkilileriyle bağlantılı binalar yerle bir edildi ve “olağan işleyişi” bozmak için elektrik santralleri de hedef alındı. Milyonlarca yerleşimci, sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar her gün birçok kez sığınaklara kaçmak zorunda kaldı.
Füze ve insansız hava aracı saldırıları, Demir Kubbe, Davud’un Sapanı, dahası Arrow-3 ve THAAD hava savunma sistemleri dahil olmak üzere çok katmanlı hava savunma sistemlerini atlatarak hedeflerini vurdu ve hava önleme sistemlerini tüketti. Muhtemelen bu sistemlerin tükenmesi ve yenilenmesi gerekliliği ateşkes çağrısına yol açtı. Wall Street Journal'a göre, İsrail için füze savunma sistemlerinin günlük maliyeti 10 milyon ila 200 milyon dolar arasında değişiyordu. Bu muhtemelen ihtiyatlı bir tahmin.
Devrim Muhafızları, şehir bloklarını yok eden ve yerle bir eden çoklu savaş başlıklı Hayber balistik füzesi de dahil olmak üzere farklı füzeleri ilk kez sergileme fırsatı buldu.
Ekonomik kayıplar konusunda, İsrail binalarının ve altyapısının yıkılması, başarısız saldırıyı gerçekleştirmek için askeri taleplerle birleştiğinde, maliyeti oldukça yüksek oldu. 12 günlük saldırı, varlığa milyarlarca dolara mal oldu ve sonuçta hiçbir şey elde edilemedi. Büyük şirketler de İsrail içindeki faaliyetlerini durdurdu. Büyük havayolları işgal bölgesine uçuşlarını iptal ederken, Gazze Soykırımı'nda kullanılan silahların teslimatından sorumlu Maersk gibi nakliye şirketleri de nakliyeyi durdurdu.
Hayfa gibi durmaksızın vurulan liman kentlerinde büyük faaliyetler dururken, İsrail demiryolları da işgal altındaki güney topraklarında durma noktasına geldi.
Yarım kalmış işleri halletmek
Siyonist hava kuvvetlerinin büyük başarısızlığı da göz ardı edilemez.
İşgalci hava kuvvetleri İran'daki birçok hedefi bombaladı ancak bunu kendi başına yapamadı.
İran içinde, terörist ağlar, kaos ajanları ve Mossad destekli muhalefet, fırlatıcılar ve radar sistemleri dahil olmak üzere İran'ın hava savunma yapılarını hedef almak için harekete geçirildi. Bu unsurlar, İranlı yetkililer tarafından keşfedildikten sonra hızla ortaya çıkarıldı, yok edildi veya gözaltına alındı.
İran hava savunmasını yok etmek ve İran halkına zarar vermek için kullanılan insansız hava araçları ve ekipmanlarla dolu depolar keşfedildikten sonra, Siyonist hava saldırıları daha az etkili hale geldi.
Siyonist hava kuvvetleri, saldırılarının başarılı sayılması için bu unsurların içinden saldırılar düzenlemesine güveniyordu. İran vatandaşları, İranlı yetkililerle birlikte, bu hainleri ve sızanları ortadan kaldırmak ve yıllar boyunca İran'a sızan terörist ağlarını etkisiz hale getirmek için çalıştı.
Mossad ajanlarının yıllardır teröristleri sızdırarak veya işe alarak yetkilileri ve nükleer bilim adamlarını suikastlara maruz bıraktığı zaten iyi belgelenmiştir. Mevcut savaşta bu ajanlar yaygın bir şekilde harekete geçirildi, ancak sıradan İranlılar ve İranlı yetkililer arasındaki ortak çabalarla hızla ortaya çıkarıldılar ve etkisiz hale getirildiler.
Önümüzdeki günlerde daha fazla ajanın açığa çıkması bekleniyor. Şu anda gözaltında olanlar, işbirlikçilerin yerini gösterecek ve sonunda Mossad’ın nasıl eleman topladığını ortaya çıkaracaktır.
Sırada ne var?
Daha önce de belirtildiği gibi, bu ateşkes henüz kâğıt üzerinde değil ve ateşkesler genellikle İsrail tarafından saygı görmez. Rejimin bunu aşması ve ihlal etmesi çok muhtemeldir, ancak zaman çizelgesi belirsizdir.
Şu anda işgal rejimi, yıkıcı darbeler aldıktan sonra yaralarını sarıyor.
Önleme sistemlerini yeniden stoklaması, kritik askeri ve sivil altyapıyı onarması ve yerleşimcilere durumu tamamen kontrol altında tuttuğuna dair söz vermesi gerekiyor.
Ayrıca, ekonomik kapasitesini yeniden kazanması, en önemlisi de önemli silah ve kaynak sevkiyatlarını almaya devam edebilmek için limanlarını güvenli alanlar olarak yeniden kurması gerekiyor.
Yerleşimci nüfus, geçmişte olduğu gibi, yaygın yıkıma ve yüzlerce yerleşimcinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan bu aptallık nedeniyle Netanyahu'ya karşı daha fazla gösteri düzenleyecektir.
Siyonist işgal varlığı ile doğrudan savaşın emsali oluşturulduğuna göre, bu güçlere karşı yeni yöntemler geliştirilecek ve uygulanacak.
Son olarak, bu savaştan kimin galip çıktığına dair herhangi bir soru işareti varsa, sadece şuna bakın: Tel Aviv'den kalkan uçaklar tıklım tıklım doluyken, İranlılar kutlama için sokaklara akın ediyor.
Çeviri: YDH