YDH- Washington Post'a (WsP) göre, ABD'li ve İsrailli yetkililerin yanı sıra diplomatlar ve bölge uzmanları, Salı günkü Donald Trump ve Kamala Harris arasında yapılacak oylamada verilecek kararı bir dönüm noktası olarak görüyor ve sonucun İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun sadece İran'da değil Gazze'de de atacağı adımlara yön vereceğini düşünüyor.
Amerikan Başkan Joe Biden ve yönetiminin, İsrail'i İran'daki petrol ya da nükleer tesisleri vurmaması için haftalarca ikna etmeye çalıştığını belirten WsP, ''İsrail'in nispeten sınırlı saldırılarının ardından Orta Doğu'nun uçurumdan geri döndüğünü'' iddia ediyor.
Yedek tuğgeneral ve İsrail ordusunun Gazze bölümünün eski komutan yardımcısı Amir Avivi şöyle söylüyor:
“Seçimler İsrail'in nelere öncelik vereceğini belirleyecek. Stratejik hedefler aynı, ancak politikaların ne zaman ve ne şekilde uygulanacağı sonuçlara bağlı.”
Avivi, Trump'ın kazanması halinde İsrail'in saldırıya destek verecek bir koalisyona sahip olmak için 20 Ocak'taki yemin töreninin sonrasını beklemesinin daha muhtemel olduğunu söyledi:
“Ancak Kamala kazanırsa, İsrail beklemeyebilir.”
İsrailli sertlik yanlıları, Biden'ın topal ördek dönemini, İran'a karşı daha iddialı önlemler için ABD desteğini güvence altına almak için bir fırsat olarak görüyor ve giden yönetimin iç tepkilerden daha az çekinebileceği varsayımıyla hareket ediyor.
Ayrıca, yaklaşan oylama, ateşkes ve İsrailli tutukluların serbest bırakılmasına ilişkin yeni müzakereleri durdurmuş gibi görünüyor.
İsrail'in üst düzey liderlerinin düşüncelerini bilen birisi diplomatlarla hemfikir olduğunu açıkladı:
“Netanyahu Beyaz Saray'da kimin başa geçeceğini öğrene kadar görüşmelerde herhangi bir ilerleme olmayacak”
İsmini gizli tutmak isteyen bu kişi, İsrailli üst düzey liderlerin, hangi adayın daha iyi olacağı konusunda aynı fikirde olmadıklarını vurguladı.
Bu ayın başlarında Netanyahu ile bir telefon görüşmesi yapan eski başkan Donald Trump, Lübnan ve Gazze'deki savaşlara desteğini sunarak başbakana “ne yapman gerekiyorsa yap” dedi.
İsrail'deki çoğu kişi onu, Golan Tepeleri'nin ilhakını tanımak, ABD Büyükelçiliği'ni Kudüs'e taşımak ve Washington'un Batı Şeria yerleşimlerini artık uluslararası hukuka göre yasadışı olarak görmediğini ilan etmek de dahil olmak üzere birbiri ardına sağcı öncelikler sunan bir başkan olarak hatırlıyor.
Ancak Cumhuriyetçi adayın öngörülemezliği, onun bir joker olarak görülmesi anlamına geliyor.
Başkan Yardımcısı Kamala Harris, İsrail'in Gazze'deki tutumunu Biden'dan daha fazla eleştirmiş ve Filistinlilere daha fazla sempati duyduğunu dile getirmiş olsa da, neredeyse koşulsuz askeri ve diplomatik destek politikasını gerçekte ne kadar değiştireceği belirsiz.
Orta Doğu Enstitüsü'nde ABD dış politikası alanında kıdemli araştırmacı olan Brian Katulis, Harris yönetiminin İsrail'i “biraz” daha fazla dizginleme potansiyeline sahip olabileceğini söyledi:
“Trump senaryosunda bunun İsrail'in herhangi bir kısıtlama olmaksızın daha da agresif bir şekilde ilerleme çabalarını cesaretlendirdiğini görebilirsiniz.”
Bu hafta sonu İran'a saldırganlığını artırmasının ardından İsrail rejimindeki sertlik yanlıları ve bazı muhalefet liderleri Netanyahu'yu İran'ın nükleer araştırma programına ve uranyum zenginleştirme tesislerine karşı daha kararlı bir darbe indirmeye çağırdı.
Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir saldırıyı bir “açılış darbesi” olarak nitelendirerek İsrail'in İran tehdidini ortadan kaldırmak için “tarihi bir yükümlülüğü” olduğunu söyledi.
Biden yönetimi bu adımı atmaktan açıkça vazgeçerken ve analistler Harris'in de muhtemelen benzer bir ihtiyatı teşvik edeceğini söylüyor.
2018'de ABD'yi Tahran'la yapılan uluslararası nükleer anlaşmadan çekme kararında olduğu gibi Trump, İran'ın nükleer hırslarını kısıtlamaya yönelik diplomatik çabaları eleştiriyor.
WsP, ''İsrail'in İran'a şimdilik indirdiği darbeden memnun olduğunu ancak İran misilleme yaparsa daha büyük bir saldırının gündeme gelebileceğini'' düşünüyor.
İsrail'in üst düzey yöneticilerinin düşüncelerini bilen bir kişi şunları dedi:
“İsrail, Amerika yanında olmadan geri dönüp İran'ı bir şekilde bombalayamaz. Trump İran'ı kontrol edeceğini söyledi. Bu tür bir askeri harekâtı daha olası hale getirebilir. Trump geri dönerse, Netanyahu ile birlikte ülkenin nükleer programını vurmak isteyebilir”
Ancak Trump, ABD'nin dış çatışmalara karışmasını istemediğini de açıkça belirtti.
Deneyimli İsrailli diplomat Alon Pinkas şöyle diyor:
“Netanyahu ABD'yi İran'la bir savaşa sürüklemek istiyor. Savaştan kaçınan Trump döneminde bunun gerçekleşmesi pek mümkün değil.”
Bu ayın başlarında CBS News'in “60 Dakika” programına verdiği mülakatta Harris, İran'ın nükleer bir güç olmasını engellemenin görevdeki en önemli önceliklerinden biri olacağını söylemişti.
Ancak bunu önlemek için askeri harekata girişip girişmeyeceği sorulduğunda “varsayımları” tartışmayı reddetti.
WsP'ye göre, Salı günkü seçimlerin sonucu ne olursa olsun, bazı İsrailliler seçim kaygılarından arınmış Biden'ın İran'ın misilleme yapması durumunda daha derin bir saldırıyı daha fazla destekleyebileceğini umuyor.
Trump uzun zamandır etrafını, İsrail'in yerleşimci hareketinin uzun zamandır müttefiki olan eski iflas avukatı ve büyükelçi David Friedman da dahil olmak üzere, İsrail yanlısı sadık ideologlarla çevrelemiş durumda.
Trump'ın mali destekçileri arasında Netanyahu'nun güçlü müttefikleri ve Trump yanlısı bir süper PAC'a 100 milyon dolar yatıran Miriam Adelson da dahil olmak üzere uzun süredir İsrail'i savunanlar yer alıyor.
Trump'ın yerleşimci hareketiyle yakın bağları göz önüne alındığında, başkanlığa geri dönmesi, İsrail birliklerinin 2005'te çekilmesiyle boşaltılan Gazze'deki İsrail yerleşimlerinin geri dönmesini savunan aşırı sağcı sesleri cesaretlendirebilir.
İsrail'in eski ABD Büyükelçisi Michael Oren, Trump'ın kazanmasının “İsrail devleti üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırabileceğini ve İsrail'in Gazze'deki işini bitirmesine izin verebileceğini” söyledi.
Oren, Biden'ın görevdeki son günlerinde nasıl hareket edeceğinin daha az net olduğunu söyledi ve “Topal bir başkanın İran'a karşı askeri bir saldırıyı desteklemekte sınır tanımayacağından bahsediyoruz ancak aynı başkan Gazze'de İsrail'e karşı cezalandırıcı önlemler alma konusunda sınır tanımayabilir” dedi.
Biden aşırılık yanlısı yerleşimcilere ve İsrail'in yasadışı ileri karakollarına yaptırımlar uygulamış olsa da bu yaptırımların İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da agresif toprak gaspları üzerinde çok az etkisi oldu.
Harris'in başkanlığı İsrail'de, yardım akışının iyileştirilmesi ve sivillerin korunmasına yönelik kamuoyu ricalarının yanı sıra ülkeye sarsılmaz siyasi, ekonomik ve askeri destek veren Biden yönetiminin devamı olarak görülecek.
Her ne kadar ABD İsrail'e askeri yardımları kısıtlama konusunda birkaç kez jest yapmış ve bu yılın başlarında bazı büyük bombaların sevkiyatını durdurmuş olsa da Netanyahu'nun Gazze'de elini kolunu bağlamak ya da savaşın gidişatını değiştirmek için çok az şey yaptı.
İsrail'in üst düzey liderlerinin düşüncelerini bilen bir kişi şunları söyledi:
“Hükümette Biden gibi başka bir Siyonist başkanın asla olmayacağını ve onun özleneceğini söyleyenler var. Harris'in İsrail'e karşı daha sert olmasını bekliyorlar.”
Harris Mart ayında Alabama, Selma'daki Kanlı Pazar'ın yıldönümünü anmak üzere yaptığı konuşmaya Gazze'deki insani krizden bahsederek başladı:
“Çok sayıda masum Filistinli öldürüldü,” diyerek Filistinlilerin uzun zamandır Biden'dan duymak istedikleri türden doğrudan bir açıklama yaptı.
Harris Demokratların adayı olduğundan beri, ona yakın olanlar büyük bir değişiklik beklenmemesi gerektiğinin sinyalini verdiler.
Harris'in ulusal güvenlik danışmanı Phil Gordon Ağustos ayında sosyal medyada şunları yazdı:
“Harris, Gazze'deki sivilleri korumak ve uluslararası insancıl hukuka uymak için çalışmaya devam edecek ancak İsrail'in İran ve İran destekli terörist gruplara karşı kendini savunabilmesini her zaman sağlayacak ve İsrail'e silah ambargosunu desteklemeyecek”