YDH- Kızıldeniz’deki gerginlik, Yemen’deki Ensarullah Hareketi’nin İsrail bağlantılı deniz taşımacılığına karşı uyguladığı yaptırımlarla yeni bir boyut kazandı.
Sana merkezli “İnsani Operasyonları Koordinasyon Merkezi” (HOCC), İsrail limanlarına 27 Temmuz’dan sonra uğrayan 64 denizcilik şirketinin gemilerine Kızıldeniz, Babülmendeb Boğazı, Aden Körfezi ve Umman Denizi üzerinden geçiş yasağı getirdiğini açıkladı. Yaptırım listesinde Almanya merkezli Hapag-Lloyd, Japon Ocean Network Express (ONE), Tayvanlı Yang Ming ve Fransız CMA CGM gibi sektörün önde gelen firmaları bulunuyor.
Denizcilik analisti Dustin Özuygur, bu adımı Kızıldeniz’deki çatışmada “temel bir dönüm noktası” olarak nitelendirdi.
Tehdit kapsamının sadece İsrail’e doğrudan giden gemilerle sınırlı kalmayıp, geçmişte İsrail limanlarına uğramış ya da dolaylı bağlantılı gemileri de kapsadığına dikkat çeken Özuygur, ayrıca, alt kiralama yoluyla işletilen gemilerin de risk altında olduğunu vurguladı.
Bu durum, İsrail bağlantısı kesilmiş görünen gemilerin bile potansiyel tehlike altında olduğu anlamına geliyor. Büyük denizcilik şirketleri, artan riskler nedeniyle rotalarını değiştirmek zorunda kalıyor.
Mayıs ayında Ensarullah’ın saldırıları askıya almasından sonra Süveyş Kanalı’nı kullanan Fransız CMA CGM, İsrail’le bağlantılı Maersk gibi firmalarla iş ortaklığı nedeniyle tekrar tehdit altında bulunuyor.
Uzmanlar, Sana’nın deniz taşımacılığındaki karmaşık mülkiyet yapılarının tamamını takip etmekte zorlanabileceğini ancak uydu verileri ve yapay zekâ teknolojileriyle gemi takibinin geliştirilebileceğini belirtiyor.
Güvenlik danışmanlık şirketi EOS Risk Group’un başkanı Martin Kelly, “İsrail ile herhangi bir bağlantı – doğrudan olmasa da – gemileri doğrudan tehlikeye sokabilir” uyarısında bulundu. Şirketlerin rotalarını Ümit Burnu’na çevirdiğini, bunun da lojistik ve ekonomik maliyetleri artırdığını aktardı.
Bu gelişmeler, ABD uçak gemilerinin Kızıldeniz’den çekilmesiyle birlikte daha da belirginleşti. USS Harry S. Truman uçak gemisinin teknik arızalar ve uçak kazaları nedeniyle bölgeden geri çekilmesi Pentagon’un acil incelemesini tetikledi.
Washington, yoğun askeri varlığına rağmen Ensarullah’ın Babülmendep Boğazı’ndaki operasyonlarını engelleyemedi ve deniz taşımacılığı üzerindeki riskleri azaltamadı.
Kızıldeniz’deki güvenlik sorunları, özellikle Mısır’ı doğrudan etkiliyor. Mısır, bölgedeki stratejik deniz geçidinin askerileştirilmesine karşı çıkarak, bunun askeri ittifaklarla değil diplomasi ve bölgesel iş birliğiyle korunması gerektiğini savunuyor.
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Atina’daki basın toplantısında, Kahire’nin bu krizden en çok zarar gören taraf olduğunu belirtti.
Süveyş Kanalı gelirlerindeki düşüş nedeniyle 8.5 milyar dolardan fazla kayıp yaşandığını ve bunun bölgesel istikrarı tehdit ettiğini vurguladı.
Abdulati’nin açıklamaları, Ensarullah’ın İsrail limanlarına sefer yapan Mısır ve Türkiye bandıralı gemileri hedef alma tehdidinden sadece iki gün sonra geldi.
Sana’daki resmi SEBE haber ajansı, uydu verilerinin Mısır ve Türkiye limanlarından İsrail’in Hayfa ve Aşdod limanlarına düzenli gemi hareketliliğini ortaya koyduğunu bildirdi.
Sonuç olarak, Gazze’deki abluka ve insani kriz devam ettiği sürece, Kızıldeniz’de deniz yollarının güvenliği de sağlanamayacak.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sona erene kadar, Yemen’in deniz gücü, balistik füzeleri ve insansız hava araçları bölgedeki dengeleri belirlemeye devam edecek.