Suudi Arabistan’ın yeni Kralı Salman bin Abdulaziz’in yaptığı atamalar, Suudi rejimi içerisinde bir darbe olarak niteleniyor.
YDH- Lübnan’da yayımlanan el-Ahbar gazetesi, Suudi Kralı Salman’ın yaptığı yeni atamaların Suudi rejimi içerisinde bir hafta içerisinde yapılmış iki darbe olduğunu öne sürdü.
El Ahbar gazetesi, Kral Salman’ın yaptığı atamalarla ilgili olarak “Açıktır ki Suudi Arabistan’da bir hafta içerisinde iki darbe oldu. Birincisi aile darbesi ikincisi Amerikan darbesiydi. Birçoğu birinci darbeden söz ediyor ama ikinci darbe süreci hala planlama ve uygulama aşamasında” ifadesine yer verdi.
El Ahbar gazetesi, Suudi Arabistan’da aile darbesi olarak nitelediği gelişmelerle ilgili olarak şunları yazdı: “Kral Salman, kardeşi Abdullah’ın ölümünden saatler sonra Mukrin’i veliaht ve Muhammed bin Naif’i de veliaht yardımcısı ilan etti.
Muhammed bin Naif’in veliaht yardımcısı olarak atanması, Kral Abdullah bin Abdulaziz’in yıllar boyu sessizce kurduğu senaryo planını altüst etti. Bu senaryodan anlaşıldığına göre Salman, Abdullah’tan önce vefat edecek ve Sudeyri ailesinden olmayan Mukrin Abdullah’tan sonra krallığa geçecek Abdullah’ın oğlu Mat’ab da tahtın varisi olacaktı. Ama bu senaryo Kral Abdullah’ın ölmesiyle sona erdi.”
Salman’ın kral olduktan sonra yaptığı atamaların Kral Abdullah’ın cenahına yönelik bir aile darbesi olduğunu savunan gazete, Amerikan darbesi olarak nitelediği gelişmeleri de şöyle açıkladı:
Riyad’da ABD darbesi
“Bu darbe, Kral Abdullah bin Abdulaziz’in ölmesinden bir hafta sonra gerçekleşti. Bu darbenin farklı hedefleri ve amaçları var.
Bu, bir Obama darbesi, bir başka deyişle Amerika’nın Riyad’daki ikinci reform hareketi darbesidir.”
Suudi Arabistan’a giden Obama başkanlığındaki Amerikan heyetinde yer alan Amerikalı yetkili sayısı ile Obama’nın ziyaretinden sonra Kral Salman’ın görevden aldığı Suudi yetkili sayısının eşit olduğuna dikkat çeken gazete, haberine şöyle devam etti:
“Obama ile birlikte Riyad’a 30 kişi geldi. Onun Riyad’dan ayrılmasından sonra 30’dan fazla Suudi yetkili saraydan ve karar verici mevkilerden uzaklaştırıldı.”
Amerika’nın isteğiyle gerçekleşen bu görevden alma ve atamaların kimilerinin siyasi kimilerinin de şahsi sebeplerle olabileceğini öne süren gazete şunları ifade etti:
ABD’nin bölgedeki yeni öncelikleri
“Siyasi sebepler konusunda şu ispat oldu ki Amerika özellikle bu dönemde Ortadoğu’da açık önceliklere sahip. ABD’nin birinci önceliği köktenci düşünce ve aşırılık yanlısı terörle mücadeledir. Bu öncelik ABD’nin bölgedeki tüm davranışları için geçerlidir.
Amerika şu an dini aşırılık düşüncesiyle, terörist bir mahiyet kazanmadan mücadele edilmesini istiyor. Kral Abdullah ve Bender bin Sultan bunu onaylamıyordu. Birincisi bu konuda tarafsızdı; ama ikincisi bizzat bu işin içindeydi.
Washington’daki birçok kişinin düşüncesi budur. Dolayısıyla ABD’nin Riyad’daki darbesi, kendi siyasi hedeflerini gerçekleştirmeye yönelikti.
Muhammed bin Naif tahtın varisi oldu. O, Suudi zindanlarında, çöllerinde, ülke içinde ve dışında terörle mücadele adamıdır. O, son 10 ay içerisinde iki defa ABD’ye misafir olmuş ve Beyaz Saray’da ağırlanmıştı.
Michelle Obama’nın Riyad’da başörtü takmamasının mesajı
Obama Suudi Arabistan’a oradaki yöneticilere şunu söylemek için geldi: Köktencilerle bir arada yaşama dönemi sona erdi. Köktenciliğin fikri ve mali kaynakları konusunda susma zamanı sona erdi.
Obama, Riyad’daki yeni yöneticilere şunları söylemek için geldi. İşte bu benim karım başörtüsüz olarak sizin aranızda ve ülkenizde duruyor. Bu, gelecekteki ittifakımızın fotoğrafıdır. Sizin ülkenizin geleceğinin fotoğrafıdır.
Bu, Abdullah ve Bender ekibinin anlamadığı ya da kabul etmediği bir fotoğraftır.”