Filistin’in Kurtuluşu için Demokratik Cephe’nin Aksa Tufanı’na ‘Şehit Ömer el-Kasım Güçleri’ adıyla katılması Ömer el-Kasım’ı yeniden gündeme getirdi.
YDH- 7 Ekim’de Hamas’ın Gazze liderliği tarafından planlanıp icra edilen ‘Aksa Tufanı Operasyonu’na ideolojisi her ne olursa olsun Filistinli tüm direniş grupları katılıyor.
İsrail’in 7 Ekim’den sonra Gazze’ye başlattığı saldırılarda Gazze’deki siyasi liderliği ve askeri gücünün büyüklüğü sebebiyle sadece Hamas’ın adı ön plana çıksa da tüm direniş grupları bu savaşta aynı cephede yer alıyor.
İsrail’in Gazze’ye kara saldırılarına başlamasından sonra işgalci güçlere yönelik operasyonları ile adını duyuran direniş gruplarından biri de ‘Şehit Ömer el-Kasım Güçleri’ oldu.
Şehit Ömer el-Kasım Güçleri, ‘Filistin’in Kurtuluşu için Demokratik Cephe’nin (الجبهة الديموقراطية لتحرير فلسطين) askeri kanadı olan ‘Ulusal Direniş Tugayları’na bağlı.
Filistin’in Kurtuluşu için Demokratik Cephe (FKDC), 22 Şubat 1969’da FHKC’den ayrılan Naif Havatme tarafından kuruldu. Naif Havatme, Corc Habaş ve Vedii Haddad tarafından kurulan Arap Milliyetçi Hareketi’nin 1967’de Marksist ideoloji doğrultusunda Filistin’in Kurtuluşu için Halk Cephesi’ne (FHKC) dönüşmesine öncülük eden liderlerden biriydi. Ancak kısa süre sonra FHKC’den ayrılarak Demokratik Cephe’yi kurdu.
Demokratik Cephe’nin askeri kanadı olan Ulusal Direniş Tugayları’na bağlı Şehit Ömer el-Kasım Güçleri adını, 20 yıl kaldığı İsrail cezaevinde tedavisine izin verilmediği için hayatını kaybeden liderlerinden FKDC liderlerinden Ömer el-Kasım’dan alıyor.
İsrail zindanlarındaki uzun geçmişi sebebiyle Filistin’in Mandela’sı adı verilen Ömer el-Kasım, 13 Kasım 1941’de Kudüs’ün Saadiye mahallesinde doğdu.
1958’den sonra bir süre Kudüs’te öğretmenlik yaptı. Daha sonra Şam Üniversitesi’ne girdi ve İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.
Corc Habaş ve Vedii Haddad tarafından kurulan Arap Milliyetçi Hareketi’ne katıldığında 17 yaşındaydı. Gizli siyasi faaliyetleri sebebiyle İsrail rejimi tarafından en çok aranan Arap Milliyetçi Hareketi liderlerinden biriydi. Ancak İsrail rejimi tüm çabasına rağmen onu ele geçirmeyi başaramadı.
Arap Milliyetçi Hareketi’nin FHKC’ye dönüşmesinden sonra 1968’de örgütün askeri komutanlığına katıldı.
Aynı yıl FHKC’ya bağlı bir gerilla grubunun lideri olarak Ürdün Nehri’nden Ramallah’a geçtikten sonra Kefer Malik köyü yakınlarında İsrail ordusunun kurduğu pusuya düştü. Tüm cephanesi bitinceye kadar savaşan Ömer el-Kasım, İsrail tarafından müebbet hapse mahkum edildi.
Demokratik Cephe’nin FHKC’den ayrılması üzerine Ömer el-Kasım da Demokratik Cephe’ye geçti ve cezaevindeki Demokratik Cephe üyelerinin siyasi eğitimine liderlik etti.
FHKC gerillaları 1974 yılında Maalot Operasyonu ile bir lisede 22 İsrail askerini esir alınca İsrail rejimi onları teslim olmaya ikna etmesi için Ömer el-Kasım’dan yardım istedi. Ömer el-Kasım bunu reddedince İsrail rejimi ona çok ağır işkenceler yaptı ve daha sonraki esir takaslarında da onun isminin esir takası listesinde yer almasını kabul etmedi.
İsrail, Ömer el-Kasım’ı ölünceye kadar sağlık hizmetlerinden mahrum bırakarak kontrol altına almaya çalıştı.
İsrail rejimi, 1987’deki intifada sırasında adı Filistin’in Mandela’sı olarak ünlenen Ömer el-Kasım’ı serbest bırakarak intifadayı yatıştırmaya çalıştı. Dönemin İsrail Cumhurbaşkanı İzak Navon, cezaevinde görüştüğü Ömer Kasım’a herhangi bir siyasi faaliyete karışmaması ve Kudüs’te ikamet etmesi karşılığında serbest bırakmayı teklif etti.
Ömer Kasım "20 yıl tutuklu kaldım ve kişisel kaderim umurumda değil. Benim için önemli olan halkımın davasıdır, halkımın işgal kabusunda kalmaya devam etmesi değildir. Mücadeleye devam edeceğim ve özgür olacağım gün gelecek" diyerek bunu reddetti.
Ömer el-Kasım İsrail rejimi tarafından tedavilerinin engellenmesi sebebiyle yakalandığı hastalıklar sebebiyle 4 haziran 1989’da hücresinde hayatını kaybetti.
Cenazesi görkemli bir katılımla yapılan törenin ardından Kudüs’te defnedildi.