Amerikan medyası, Beyaz Saray’ın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun iktidarını sürdürmek için Lübnan’sa savaş açmasından korktuğu bildirildi.
YDH- İbranice yayın yapan Maariv gazetesi, Benyamin Netanyahu’nun iktidarını korumak için Lübnan’a savaş açma ihtimali karşısında İsrail rejiminin yaşayacağı felakete ve Amerika’nın bu konudaki kaygılarına ilişkin kapsamlı bir dosya hazırladı.
“Beyaz Saray korkuyor: Netanyahu konumunu istikrara kavuşturmak için Lübnan'daki çatışmayı genişletebilir” başlıklı haberde Amerikan basınında ve düşünce kuruluşlarında yapılan değerlendirmelere yer verildi.
Maariv gazetesi, ‘Washington Post’tan naklen Amerikalı yetkililerin Başbakan Benyamin Netanyahu'nun Lübnan'daki çatışmaların yayılmasını iktidarını sürdürmenin anahtarı olarak görmesinden korktuklarını bildirdi.
Haberde Netanyahu hükümetinin 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonunu engelleyememesi sebebiyle iç kamuoyunda sert eleştirilere muhatap olduğu da hatırlatıldı ve Amerikan rejiminin özel görüşmelerde İsrail'i Lübnan'da ciddi bir gerilimin tırmanmaması konusunda uyardığı da bildirildi.
Savunma İstihbarat Ajansı (DIA) tarafından yapılan yeni bir gizli değerlendirmeye atıf yapılan haberde İsrail’in Lübnan’a savaşı genişletmesi halinde başarılı olmasının zor olacağı belirtildi ve “çünkü İsrail'in Gazze'deki çatışma göz önüne alındığında varlıklarının ve askeri kaynaklarının çok zayıf olacağına” dikkat çekildi.
Ondan fazla hükümet yetkilisi ve diplomatın İsrail ile Lübnan arasındaki hassas askeri durumu tartışmak üzere Washington Post'a konuştuğunun belirtildiği haberde Amerikan Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’ın 7 Ekim'den bu yana dördüncü kez Ortadoğu'ya geldiğine ve bu ziyaretin bölgede daha geniş bir savaş korkusunun yaşandığı bir dönemde gerçekleştiğine dikkat çekildi
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrulah’ın Cuma günü yaptığı konuşmasında İsrail'in saldırganlığına cevap sözü verdiğinin hatırlatıldığı habere göre Amerikalılar Nasrullah’ın savaşı genişletmek istemediğini hatta Lübnan’ın İsrail ile kara sınırın çizilmesine ilişkin müzakerelere açık olabileceğini düşünüyor.
Habere göre Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matt Miller, Blinken'in yarın İsrail'e gelerek "gerilimin tırmanmasını önlemek" için belirli adımları tartışmasının beklendiğini söyledi. Miller, “Bu çatışmanın Gazze'nin ötesine yayılması, hiç kimsenin - ne İsrail'in, ne bölgenin, ne de dünyanın - çıkarına değil” dedi.
İsrail Hizbullah’la savaşta 500 bin kayıp verebilir
Maariv gazetesi şöyle devam etti: “Ancak bu görüş İsrail hükümetinde tek tip değil. ABD'li yetkililer, Hamas'ın Ekim ayındaki saldırısından bu yana üst düzey İsrailli yetkililerin Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı başlatmayı tartıştığını söyledi. Bu seçenek, her iki grubu da destekleyen İran'ı ve diğer vekil güçleri çatışmanın içine çekme olasılığı nedeniyle ABD'nin sürekli muhalefetiyle karşılaştı; bu, ABD'yi İsrail adına askeri tepki vermeye zorlayabilecek bir olasılık. Yetkililer, Hizbullah'ın uzun menzilli ve hassas silahlara sahip olması nedeniyle, İsrail ile Lübnan arasındaki geniş çaplı bir çatışmanın, 2006 İsrail-Lübnan savaşında yaşanan kan miktarını geride bırakmasından korkuyor.”
İsrail’in savaşı Lübnan’a genişletmesinin sonuçlarının Amerika’daki düşünce kuruluşlarında tartışıldığının belirtildiği haberde Washington'daki bir düşünce kuruluşu olan ‘Ortadoğu Enstitüsü'nden Lübnan uzmanı Bilal Saab’ın "Lübnan'daki kayıpların sayısı 300 bin ile 500 bin arasında değişebilir ve bu, tüm Kuzey İsrail'in toplu tahliyesini gerektirebilir" dediği nakledildi.
Hizbullah’ın İsrail'e eskisinden daha kapsamlı saldırabileceğinin belirtildiği haberde Hizbullah’ın petrokimya tesisleri ve nükleer reaktörler gibi hassas hedefleri vurabileceği ve İran’ın bölge genelinde milisleri harekete geçirebileceği belirtildi. Hizbullah’ın Hamas liderlerinden Salih el-Aruri ve diğer altı kişinin Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyinde düzenlenen hava saldırısında öldürülmesine yanıt olarak Hizbullah'ın dün İsrail'in en büyük hava kontrol üssünü 60’tan fazla füzeyle vurmasına dikkat çekildi.
Maariv’in haberine göre ABD'li yetkililer, son haftalarda İsrail'in sınır boyunca Hizbullah'la yürüttüğü düzenli çatışmaların daha saldırgan hale geldiğini ve bunun da Washington'un tepkilerine yol açtığını bildirdi.
The Washington Post'un incelediği Amerikan istihbaratına göre, konuya yakın kaynaklar, İsrail ordusunun ABD tarafından finanse edilen Lübnan Silahlı Kuvvetleri'nin mevzilerini 7 Ekim'den bu yana 34 kez vurduğunu söyledi.
Milli Güvenlik Konseyi'nin üst düzey bir üyesi, Biden yönetiminin konu hakkında İsraillilere karşı “direkt ve çok sert” tepki gösterdiğini ve Lübnan silahlı kuvvetlerinin yaralanma ve ölümlerinin kabul edilemez olduğunu söylediğini ifade etti.
Yetkili ayrıca, Lübnan silahlı kuvvetlerinin güvenilirliğini korumanın en büyük öncelik olduğunu ve uluslararası toplumun onları güçlendirmek ve desteklemek için elinden gelen her şeyi yapması gerektiğini, çünkü bunların Lübnan'da daha sonraki herhangi bir senaryonun önemli bir bileşeni olacağını söyledi.
İsrail: 7 Ekim’den sonra Hizbullah bize saldırdı
Ancak İsrailli bir yetkili ise Washington Post’a Hizbullah'ın İsrail için meşru bir tehdit olduğunu ve İsrail'in kendisini savunma hakkına sahip olduğunu söyledi. Hizbullah’ı İsrail'in Hava Kuvvetleri mevzilerini hedef alarak gerilimi artırmakla suçladı. Yetkili, "Hizbullah 8 Ekim'de herhangi bir provokasyon olmaksızın İsrail topraklarına ateş etmeye başladı ve bunu her gün binlerce roket atarak yapmaya devam etti. İsrail meşru müdafaa amacıyla karşılık vermek zorunda kaldı" dedi.
Hizbullah'ın saldırıları sonucunda on binlerce İsraillinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını belirten İsrailli yetkili rejimin de, Hizbullah'ın Lübnan sınırında kendi güvenliğine doğrudan ve acil bir askeri tehdit oluşturduğu savaş öncesindeki statükoya geri dönmeyeceğini söyledi.
Üst düzey bir Amerikalı yetkili, İsrailli liderlerin Gazze'deki çatışmanın ilk günlerinde Hizbullah'a saldırma fikrini ilk ortaya attıklarında Amerikalı yetkililerin hemen itiraz ettiğini söyledi.
İki üst düzey ABD'li yetkiliye göre, İsrailli yetkililer başlangıçta Hamas işgalinin arkasında Lübnanlı militan grubun olduğuna ikna olmuşlardı ve 7 Ekim'den sonraki günlerde bir Hizbullah saldırısının gerçekleşeceğine dair kötü istihbarat almışlardı. İsrail'de hükümetin başka bir şiddetli saldırının işaretlerini gözden kaçıracağına dair derin endişeler vardı.
Üst düzey Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, İsrail'in Hizbullah'a saldırı başlatma riskinin hiçbir zaman ortadan kalkmadığını ancak son haftalarda, özellikle de İsrail'in Ocak ayında Gazze'den birkaç bin askeri geçici olarak geri çekileceğini duyurmasının ardından büyük bir tırmanış korkusunun arttığını söyledi.
Amerikalı yetkililer bunu “Kuzeyde askeri operasyona kaynak oluşturabilecek bir karar” olarak değerlendirdiğinin belirtildiği haberde Amerikalı bir yetkilinin İsrail'in Gazze'den çektiği güçlerin dinlenip yeni bir savaş dalgasına hazırlanmalarının ardından kuzeye konuşlanabileceğini söylediği nakledildi.
Ancak Amerikalı yetkili, İsrail Hava Kuvvetleri'nin de aşırı yük altında olduğunu, savaşın başladığı Ekim ayından bu yana aralıksız saldırılar gerçekleştirdiğini belirterek, Savunma İstihbarat Ajansı'nın Lübnan'daki gerilimi tırmandırmanın İsrail güçlerini genişleteceği yönündeki değerlendirmesini açıkladı.
Yetkili, pilotların yorgun olduğunu ve uçakların bakımının yapılması ve yeniden ayarlanması gerektiğini söyledi. Lübnan'da, Hamas'ın saldıran uçakları önleyecek neredeyse hiç uçaksavar savunmasının bulunmadığını, dolayısıyla İsrailli pilotların Gazze'dekinden daha tehlikeli görevlerle karşı karşıya kalacağını ifade etti.
Biden’in gerilimi azaltma çabası
Haberde ABD Başkanı Joe Biden’in Perşembe günü, Lübnan-İsrail sınırındaki gerilimi azaltacak bir anlaşma üzerinde çalışmak üzere özel elçi Amos Hochstein'ı İsrail'e gönderdiği hatırlatıldı. Habere göre bununla yakın vadede, durumu istikrara kavuşturmak amacıyla her iki tarafın da sınır boyunca güçlerini nerede ve nasıl konuşlandıracağını tanımlayacak bir arazi sınırlama anlaşmasına ilişkin müzakerelerin başlatılmasını sağlayacak bir süreç geliştirmek amaçlanıyor.
Görüşmelerden haberdar olan iki kaynağa göre Amerikalı ve Fransız yetkililer, İsrail'in kaygılarını yatıştırmak amacıyla Lübnan hükümetinin Hizbullah yerine Lübnan-İsrail sınırının bir kısmını devralmasını öngören bir öneri konusunda Lübnan hükümetiyle görüşüyor.
Ulusal Güvenlik Konseyi'nin kıdemli bir üyesi, "İsrailli ve Lübnanlı ortaklarımızla tüm diplomatik seçenekleri incelemeye devam ediyoruz" dedi. İsrail ve Lübnan vatandaşlarının evlerine dönmesi, barış ve güvenlik içinde yaşaması ABD için büyük önem taşıyor" dedi.
Ayrıca Amerikalı yetkililerin, İsrail Silahlı Kuvvetleri'nin saldırıları sonucu Gazze'de onlarca Filistinli öldürülürken veya yaralanırken Hizbullah'ın sınır anlaşmasını kabul etme ihtimalinin düşük olduğunu kabul ettiği de bildirildi.
Habere göre Netanyahu'nun Hizbullah ile yaşanan anlaşmazlığın çözümüne yönelik müzakerelere ilgi duyduğu konusunda ABD yönetimi içinde farklı algılar var. Üst düzey bir Amerikalı yetkili, İsrail liderinin Hizbullah sınırındaki çatışmalara çözüm bulmak için “esaslı değişim” yaratma vaadinin, Hizbullah’tan taviz koparmak için tasarlanmış bir ciladan başka bir şey olmadığını söyledi.
Diğerleri ise Gazze'deki savaşın yarın sona ermesi halinde Netanyahu'nun siyasi kariyerinin de sona ereceğini, bunun da onu çatışmayı genişletmeye teşvik edeceğini söyledi.
Amerikan düşünce kuruluşu analisti Saab, "Netanyahu'nun siyasi mantığı, 7 Ekim'deki tarihi başarısızlığın ardından toparlanmak ve İsrail kamuoyuna bir tür başarı göstermektir. Hizbullah'ın peşine düşmenin doğru yol olduğundan emin değilim çünkü bu kampanya Gazze'deki kampanyadan çok daha zorlu olacak" derken İsrail hükümetinden üst düzey bir yetkili ise "Başbakan, İsrail'i ve geleceğini güvence altına almak için gerekli adımları atmaya devam edecek" dedi.