‘Refah Muhafızı’ koalisyonu ‘gözleri’ olmadan savaşıyor

img
‘Refah Muhafızı’ koalisyonu ‘gözleri’ olmadan savaşıyor YDH

Rıdvan Umeri, el-Kanadek web sitesinde yayımlanan makalesinde, ABD’nin Yemen’in İsrail’e yönelik operasyonlarını engelleme amaçlı kurduğu ‘Refah Muhafızı’ adlı koalisyonun başarısız olmasının nedenlerini inceliyor.




YDH- Lübnan'dan yayın yapan alkhanadeq web sitesi, Amerika'nın Yemen’in İsrail’e yönelik operasyonlarını engellemek amacıyla kurduğu ‘Refah Muhafızı’ adlı koalisyonun başarısız olmasının sebebleirni açıklayan bir makale yayımladı.

Rıdvan el-Umeri imzasıyla yayımlanan makaleye göre ABD-İngiliz koalisyonu, ABD ve İngiliz koalisyonunun Yemen Silahlı Kuvvetleri’ni felç etmek amacıyla Yemen'deki hedeflere saldırılar düzenlemesinin önündeki en önemli engel, Sanaa'nın askeri hedefleri hakkında istihbarat bilgisine sahip olmamasıydı.

Bu durum Financial Times gazetesi tarafından Mart ayı başında kaynaklarına dayandırılarak şu sözlerle teyit edildi: “Amerikalılar ve İngilizler Kızıldeniz'de Husilere karşı yürüttükleri kampanyada istihbarattan yoksunlar. ABD'li askeri uzmanlar Husilerin yetenekleri hakkında bilgi sahibi değil.”

Bilgi eksikliği 'Refah Muhafızı’ koalisyonunun başarısız olmasına yol açtı

Saldırıdan önceki dönemde Washington başka dosyalar ve cephelerle meşgul olduğu için Yemen'deki istihbarat boyutunu bir ölçüde ihmal etmişti.

Bu durum ABD-İngiltere koalisyonunun operasyonlarının performansını büyük ölçüde etkiledi. Saldırıların, son birkaç yılda önemli ölçüde gelişen Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin yetenekleri üzerindeki etkisine dair endişeler yarattı.

Financial Times'a göre bu endişelerden bazıları son dönemde, Pentagon'un Orta Doğu'daki en üst düzey yetkilisi Dan Shapiro'nun geçtiğimiz Şubat ayının sonunda Kongre'de yapılan gizli bir oturumda söylediği gibi, kamuoyuna açık bir şekilde şöyle dile getirildi: “ABD ordusu, başardıklarına dair iyi bir izlenime sahip olsa da, geçen Ocak ayındaki askeri harekatın başlamasından önce Husi cephaneliğinin kaynağından habersiz.”

Rus Izvestia gazetesinde 6 Mart'ta yazar Ksenia Loginova tarafından kaleme alınan bir habere göre, “ABD'li kaynaklar uluslararası medyaya, ABD'nin Yemen'den Kızıldeniz'de seyrüsefere yönelik saldırıları durdurma çabalarının Husilerin cephaneliği ve tüm askeri kapasiteleri hakkında istihbarat eksikliği nedeniyle sekteye uğradığını söyledi.”

Loginova, “Pentagon, daha önce Husilerin cephaneliğinin büyüklüğü hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmadığı için Yemen'deki bu saldırılarla Husilere ne kadar zarar verdiğini bilmiyor” dedi.

Burada ABD-İngiliz koalisyonu, Yemen'e yönelik saldırılarından önce ve saldırıları sırasında, hedeflenen hedeflerin niteliği hakkında bilgi eksikliği göz önüne alındığında, bilgi toplamak ve Sana güçlerinin askeri mevkilerini ve hareketlerini izlemek için casusluk ve istihbarat araçlarının çalışmalarını etkinleştirmek ve yoğunlaştırmak için aşağıdaki gibi çeşitli yollar izlemiştir:

Casus Uydular

Nisan ayı sonunda Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) Sana'daki askeri alanların uydu görüntülerini yayımladı ve şu yorumu yaptı: “Görüntüler Husilerin yeni ve büyük yeraltı askeri tesisleri kazdıklarını ve inşa ettiklerini gösteriyor, bu da gelecekteki bir çatışma durumunda korunmalarını artırabilir.”

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün yayımladığı görüntülerle ilgili analizine göre, “görüntüler Husilerin son zamanlarda çok daha büyük tesisleri kullanmaya çalıştığını, Yemen ordusunun savaştan önceki tünel sistemlerini modernize ettiğini ve tamamen yeni yeraltı tesisleri inşa ettiğini gösterdi.”

Bu, Sanaa'nın son yıllarda önlemler aldığı ve casus uydular tarafından tespit edilebilecek her şeyi gizlemeye çalıştığı anlamına geliyor. Bu nedenle görev daha zorlaştı, çünkü hassas bölgeler gözden ve akıldan uzak hale geldi.

Casus Uçuşu

Geçtiğimiz aylarda -Sana'nın Aksa Tufan savaşına girdiğini açıklamasının ardından- Yemen hava savunması beş MQ9 uçağını düşürmeyi başardı; bunların sonuncusu 21 Mayıs'ta el-Beyda vilayetinde düşürüldü.

Yani Sanaa, ABD casus uçaklarını önemli ölçüde etkisiz hale getirmeyi başardı. Böylece Amerika Yemen'deki en önemli casus gözünü kaybetti.

Sahadaki gözlemciler veya casuslar

Amerika ve İsrail kısa süre önce Yemen'de en tehlikeli istihbarat silahlarından birini, eski Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in yeğeni, Yemen Ulusal Güvenliğinde eski bir yetkili olan ve Yemen'de suikast ve casuslukla ilgili bir dizi davadan suçlanan Ammar Affeş'i aktif hale getirdi.

Affeş kısa süre önce Sana güçleri tarafından kontrol edilen bölgelerde yerel casuslardan oluşan bir ağı konuşlandırmak için aktif hale getirildi. Ancak Sanaa'nın güvenlik ve istihbarat servislerinin “Force 400” olarak adlandırılan ağın bazı unsurlarını tutuklayıp dağıtmayı başarmasının ardından görevi başarısız oldu.

Sanaa'nın elde ettiği bu başarı, Gazze'deki Filistin direnişini desteklemek için verilen savaştaki bütünleşik başarının içinde yer alıyor.

Mayıs ayı başında Sana güvenlik medyası tarafından yayınlanan “Force 400” casus şebekesi üyelerinin itiraflarına göre, şebekenin görevleri sabotaj ve suikast operasyonları gerçekleştirmek, İsrail gemilerini vurmak için fırlatılan roketlerin ve insansız hava araçlarının koordinatlarını sağlamak, Ensarullah'ın mevzilerini ve kışlalarını izlemek ve başta deniz kuvvetleri olmak üzere Yemen Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili her şeyi takip etmek.

Sanaa'daki güvenlik birimleri tarafından Mart 2024'te açıklanan ve Yemen'e yönelik dokuz yıllık saldırı süresince saldırı için çalışan 1.782 hücrenin ele geçirildiğini gösteren istatistiklere göre, bu büyük sayı Sanaa'nın yabancı kuruluşlarla bağlantılı casus hücreleri ve ağlarıyla başa çıkma konusunda yeterince deneyimli hale geldiğini göstermektedir.

Sonuç

Sanaa'nın istihbarat cephesindeki başarısı, “Refah Muhafızı” koalisyonunu Yemen Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili her konuda bilgi fakiri haline getirmesi ve izlemeye veya takip etmeye çalışan tüm gözleri kapatması bu koalisyonun başarısız olmasına yol açtı. Aynı zamanda bu savaşta Yemen Silahlı Kuvvetleri için geniş bir zafer elde etti.