Filistinli direniş grupları İsrail'in çağrı cihazlarına yönelik saldırısının ardından Hizbullah'la dayanışma ve güvenlerini ifade eden açıklamalar yayınladılar.
YDH- Çeşitli Filistin direniş grupları, İsrail'in Lübnan'da çağrı cihazlarını patlatarak binlerce kişinin yaralanmasına ve aralarında 10 yaşında Lübnanlı bir kız çocuğunun da bulunduğu çok sayıda kişinin ölümüne yol açan son saldırısını kınadı.
Hamas
Hamas, İsrail'in Lübnan'ın çeşitli bölge ve şehirlerinde taşınabilir iletişim cihazlarını patlatarak Lübnanlı vatandaşları, sivilleri ve Direniş savaşçılarını hedef alan terör saldırısını şiddetle kınayan bir açıklama yayınladı.
Hamas, işgal hükümetini, tüm yasa ve tüzükleri ihlal eden bu “tehlikeli” suçtan tamamen sorumlu tuttu.
Hamas ayrıca, bu terör suçunun, İsrail'in “faşist suçlarını” cezasız bırakan ABD desteğiyle silahlandırılan İsrail'in bölgedeki saldırganlığının ve küstahlığının bir parçası olduğunu vurguladı. İsrail'in gerilimi artırmasının, işgali sadece daha fazla başarısızlığa, yenilgiye ve aşağılanmaya götüreceğini belirtti.
Hamas, Hizbullah'taki kardeşlerinin fedakârlıklarını ve Gazze'deki Filistin halkını desteklemeye devam etme kararlılıklarını takdir ettiğini belirterek, Lübnan ve Hizbullah halkıyla dayanışma içinde olduğunu ifade etti.
Filistin direniş hareketi şehitlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerken, “faşist İsrail'in işlediği suçların sadece halkın iradesini güçlendirdiğini ve Direniş'in kararlılığını kıramayacağını” vurguladı.
Mücahidler Hareketi
Mücahitler Hareketi de yaptığı açıklamada “Lübnan'daki çağrı cihazlarını hedef alan, birçok kişinin şehit olmasına ve binlerce Lübnanlı kardeşimizin yaralanmasına yol açan, korkak Siyonist düşman tarafından işlenen kirli ve ahlaksız suçu kınıyoruz” dedi.
Hareket, saldırının, Netanyahu hükümeti tarafından yönetilen ve suçlu ABD yönetimi tarafından desteklenen Filistin ulusuna karşı soykırım savaşının bir parçası olarak gerçekleştiğini belirtti. Ayrıca, diğer tüm Siyonist suçların yanı sıra bu iğrenç suçtan da Amerikan yönetimini sorumlu tuttu.
Açıklamada, "Düşman, halkımızın direnişinin iradesini kırma veya Hizbullah savaşçılarının, en vahşi soykırıma tanıklık eden Gazze Şeridi'ne destek verme iradesini, hain ve korkakça suçlar işleyerek eğme çabalarında başarılı olamayacaktır" denildi.
Hareket ayrıca, İsrail işgalinin “halkımıza ve uluslarımıza karşı işlediği korkunç suçların bedelini ödemesi” çağrısında bulunarak, bölgedeki tüm dirnişçi güçlere karşı açık bir savaş içinde olduğunu kabul etmesi gerektiğini belirtti.
Mücahidler Hareketi, İsrail işgaline ve onun Amerikalı destekçisine karşı birlik ve seferberlik çağrısında bulundu.
Filistin İslami Cihad Hareketi
Filistin İslami Cihad hareketi ise “Siyonist varlığın aygıtları tarafından gerçekleştirilen hain operasyonun, evlerindeki sivillere büyük zarar vermeyi amaçlayan tamamen bir savaş suçu olduğunu” belirtti.
Açıklamada, İsrail işgalinin, Filistin direnişini destekleyen farklı destek cephelerinden aldığı darbeler karşısında uğradığı yenilgi ve çaresizlik nedeniyle bu seçeneğe başvurduğu bildirildi.
İslami Cihad Hareketi, Lübnan Direnişi’ne güveninin tam olduğunu belirterek, “bu hain saldırıya karşı koyabilecek ve sonuçlarını hızlı bir şekilde kontrol altına alabilecek güçte olduğunu” ve başta Direniş savaşçılarının aileleri olmak üzere sivilleri hedef alan suçun büyüklüğüyle orantılı olarak karşılık vereceğini söyledi.
Nasır Selahaddin Tugayları
Nasır Selahaddin Tugayları “kardeş Lübnan halkına karşı işlenen barbarca suçu” kınayarak, bunun, Siyonist ordunun devam eden Aksa Tufanı Savaşı sırasında Lübnan destek cephesini durdurmadaki aşağılayıcı başarısızlığının bir sonucu olduğunu belirtti.
Tugaylar, saldırının Hizbullah'ın öncülük ettiği Lübnan destek cephesini durdurmaya yönelik umutsuz bir girişim olduğunu söyledi.
Açıklamada, “İslami Direniş'teki kardeşlerimizin intikam alma ve menfur suça karşılık verme kabiliyetlerinin yanı sıra, ne pahasına olursa olsun Filistin halkını ve direnişini desteklemeye devam edeceklerine” olan güven vurgulandı.
Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC)
Benzer şekilde, Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi de Lübnan'a ve Lübnan vatandaşlarına karşı işlenen bu suçu kınayarak, bunun bir katliam ve uluslararası kınama ile hesap verebilirlik gerektiren yeni bir savaş suçu olduğunu ilan etti.
FDKC, bu suçu “işgalci varlığın faşizminin açık bir kanıtı” olarak değerlendirdi. FDKC ayrıca, işgalin uluslararası sessizlik ve Filistin, Lübnan ve bölgede devam eden katliamları ile Gazze'deki hedeflerine ulaşamadıktan sonra bölgesel bir savaşı ateşleme çabalarına yönelik açık Amerikan ve NATO desteği olmasaydı bu suçu işlemeye cesaret edemeyeceğini vurguladı.
Demokratik Cephe, bu saldırının Lübnan Direnişi’nin Filistin halkını mümkün olan her şekilde desteklemeye devam etme konusundaki azim ve kararlılığını artıracağını belirtti. FDKC, Hizbullah'ın, İsrail katliamları karşısında yılmayan Direniş’i vurma konusunda işgalin başarısızlığını ve yenilgisini gösteren bu saldırıyla başa çıkma kabiliyetine olan güvenini vurguladı.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC)
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, İsrail istihbarat servisleri tarafından gerçekleştirilen “hain saldırıları” “Lübnan'ın güvenliğini bozmaya ve ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik yeni bir girişim bağlamında işlenen tehlikeli bir Siyonist tırmanış” olarak nitelendirdi.
FHKC yaptığı açıklamada, “bu geniş Siyonist tırmanışın ABD ve Batılı güçlerle teyit edilmiş bir koordinasyon içinde başlatıldığını, Lübnan topraklarının derinliklerini vurmayı amaçladığını ve bu tehlikeli olaylara karşı koyma yeteneğini defalarca kanıtlamış olan Direniş’i zayıflatmaya çalıştığını” belirtti.
Cephe, Lübnan ve Direniş’i ile tam destek ve dayanışma içinde olduğunu ifade ederek yaralılara acil şifalar diledi.
“Direniş’in bu hain saldırıya dayanma ve güçlü bir şekilde karşılık verme kabiliyetinden emin olduğunu” vurgulayan FHKC, bu operasyonların “Lübnan'daki Direniş’i, işgale karşı devam eden savaşında Gazze'deki direnişe desteğini sürdürmekten alıkoymayacağını” belirtti.
FHKC açıklamasının sonunda, İsrail'in Lübnan'a karşı geniş çaplı bir saldırı başlatma yönündeki tehditlerinin sadece daha fazla kararlılık ve direnişle karşılanacağını vurguladı. Lübnan halkının ve Direniş güçlerinin her türlü düşmanca komployu boşa çıkarma ve gerilimi artırma çabalarına daha büyük bir gerilimle karşılık verme kapasitesine sahip olduğunu kanıtladığını belirtti.
Filistinli yetkililer
Filistin Ulusal Girişimi Genel Sekreteri Mustafa Barguti, bu cani saldırının masum sivillere zarar veren bir terör eylemi olduğunu vurguladı.
Barguti açıklamasının devamında, söz konusu bu terör saldırısının, Netanyahu ile faşist hükümetinin Lübnan'a karşı geniş çaplı bir savaş başlatma, bölgeyi bölgesel bir savaşa sürükleme ve Gazze Şeridi'ndeki soykırımı durduracak bir anlaşmanın yapılmasını engelleme komplosunu temsil ettiğini açıkladı.
Barguti, Netanyahu'nun ABD'nin mutlak desteği ve Batı'nın sessizliği olmadan tüm bu suçları işlemeye cesaret edemeyeceğini belirtti.
Filistinli yetkili, İsrail’in, başta Lübnan ve Filistin halkı olmak üzere bölge halklarının direnci karşısında başarısız olacağını, kendisinden önceki saldırganların komploları gibi Netanyahu'nun komplolarının da paramparça olacağını sözlerine ekledi.
Konuyla ilgili olarak, Filistin'in Lübnan Büyükelçisi Eşref Dabur da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın direktifleri doğrultusunda Lübnan'daki tüm Filistin hastanelerinin açıldığını bildirdi.
Dabur, gerek Filistin Kızılayı'na bağlı gerekse kamplarda bulunan tüm sağlık ekiplerinin yaralıları almak, onlara destek ve yardım sağlamak üzere seferber olduğunu söyledi.