İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli, İsrail'in kuzey sınırını güvence altına almak ve yerinden edilen İsraillilerin evlerine dönüşünü sağlamak amacıyla Lübnan'da bir tampon bölge oluşturulması çağrısında bulundu.
YDH - İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli, Lübnan sınırının birkaç kilometre kuzeyine genişleyecek bir ‘güvenlik bölgesi’ kurulmasını savundu.
Chikli, X platformunda yaptığı paylaşımda, “Lübnan devleti olarak adlandırılan oluşumla olan sınır pozisyonumuzu yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor,” diyerek yeni sınır önerisine ilişkin haritalar paylaştı.
Chikli’nin savunduğu ilkeye göre, ‘düşman Şii nüfusu’ sınırdan uzaklaştırılmalı ve bölgedeki topografik avantajlar kullanılarak etkili savunma hatları oluşturulmalı. Bakan ayrıca, 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonu sonrası Hizbullah’ın kuzeyden gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle yaklaşık 60 bin İsrailli yerleşimcinin tahliye edilmesine atıfta bulundu.
‘Kabul edilemez’
Bununla beraber JNS portalına konuşan Chikli, “7 Ekim’den sonra, bir yanda bir İsrail vatandaşı varken 500 metre ötesinde bir terörist olduğu bir durumu kabul edemeyiz. Bu durumu tolere edemeyiz,” ifadelerini kullandı.
Bakan, bu tür tehditlerin artık uzak bir ihtimal olmadığını belirterek, “Hayatı seven hiçbir ülke, 3,000 teröristin yerleşimlere girip katliam yapmasını, tecavüz etmesini ve öldürmesini kabul edemez,” diye konuştu.
Chikli, İsrail'in kuzeyinde Lübnan tarafında hâkim olan bazı stratejik bölgelerin de büyük bir tehdit oluşturduğunu savundu. Özellikle Ramim Sırtı’na dikkat çekerek, “Düşman bu sırtın tepesine yerleşirse, altında kalan tüm bölge [İsrail'de] felç olur,” dedi.
Batı Celile'deki Hanita ve Aramsha gibi topografik dezavantajlara sahip diğer bölgeleri de dile getiren Bakan, “Akdeniz'den Batı Celile'ye uzanan bu sırtı geçen bir Hizbullah gücü, Rosh Hanikra, Nahariya ve Acre dahil alt bölgenin tamamında kontrol sağlayabilir. Bugün bu sırtın sadece yarısını kontrol ediyoruz; bu nedenle kuzeye doğru ilerlemeliyiz,” iddiasında bulundu.
‘İlhak yok’
Chikli, önerilen güvenlik bölgesinin Lübnan’ın en uzun su kaynağı olan Litani Nehri’ne kadar uzanması gerektiğini düşünmediğini iddia etti. Bakan, “Bu bölgede önemli bir Şii nüfus yaşıyor ve Şiilere karşı bir kan davası gütmüyoruz. Amacımız, güvenlik tehdidini ortadan kaldırmak ve savunulabilir sınırlar oluşturmaktır. İlhak veya (yeni) yerleşimlerden söz etmiyoruz,” ifadesini kullandı.
1985-2000 yılları arasında İsrail’in Lübnan’da kurduğu tampon bölgelere benzer bir yapı önerdiği algısına karşı çıkan Chikli, bu yeni tampon bölgenin daha sınırlı bir alanı kapsadığını ve büyük bir Şii nüfusun yer almadığı birkaç kilometrelik bir bölgeden bahsettiklerini vurguladı.
Bakan, bu düzenlemenin, direnişin sınırı geçip birkaç dakika içinde İsrail’e sızmasını engelleyecek bir gerçeklik yaratacağını ifade etti. Tampon bölge tartışmaları yoğunlaşıyor Benjamin Sipzner, son 11 aydır devam eden savaşın ardından, rejim askerleri tarafından kurulan Yedek Askerler-Zafer Nesli (RGV) isimli bir örgütün Uluslararası Operasyonlar Direktörü olarak görev yapıyor.
RGV, savaşın ilk günlerinden itibaren rejim ordusunun Filistin direnişine karşı ‘mutlak bir zafer’ kazanması gerektiğini savundu. Sipzner, yaptığı açıklamada, direnişin sunduğu yeni önerilerin İsrail’in hem siyasi hem de askeri üst kademelerinde ciddi bir şekilde değerlendirildiğini belirtti. Ayrıca İsrail’in son günlerde yürüttüğü yoğun operasyonların, yüz binlerce Şii’nin güney Lübnan’dan kaçmasına neden olduğunu ve bu durumun planlarının gerçekleşmeye başladığını gösterdiğini öne sürdü.
‘Suç ortaklığı yapan halk’
İbrani basınına göre, rejim ordusunun kuzey komutanı Ori Gordin, kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmelerde Güney Lübnan’da bir güvenlik bölgesi kurulması önerisini dile getirdi.
Gordin, Rıdvan Birliği askerlerinin ya öldürüldüğünü ya da kuzeye çekildiğini ve mevcut koşulların İsrail’in böyle bir operasyonu hızla gerçekleştirmesi için elverişli olduğunu öne sürdü. Ordu Sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari ise, hafta başında Hizbullah’ın Lübnan’dan İsrail’e seyir füzesi fırlatmayı planladığını açıklayarak, bu olayın görüntüleriyle durumu destekledi.
‘Geçmiş sınırlar önemsiz’
Chikli, Lübnan’ın egemen bir devlet olmadığını, zira Hizbullah’ın ülkenin büyük bölümünü kontrol ettiğini savundu. X platformunda yaptığı açıklamada, 1916’da İngiltere ve Fransa arasında yapılan Sykes-Picot Anlaşması’nın ‘zaman aşımına uğradığını’ ifade etti.
Açıklamasında, mezhepsel ve dini ayrım çizgilerinin, topografya ve askeri güç ile birlikte Orta Doğu’daki gerçek sınırları belirlediğini vurguladı. Ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1559 ve 1701 sayılı kararlarının uygulanamaması nedeniyle Lübnan’ın güneyinde yenilenmiş bir tampon bölge oluşturulmasının hem güvenlik hem de ahlaki açıdan en doğru adım olduğunu iddia etti.
Bakan, sınırın daha kuzeye genişletilmesinin amacını şöyle açıkladı: “Avivim ve Dovev gibi Lübnan sınırına komşu yerleşimlerde yaşayanlar, Hizbullah üyelerinin sınırı geçip onları esir alma korkusu yaşamadan kümese gidebilmeli, tarlada çalışabilmeli veya açık havada yürüyüş yapabilmeliler. Sahada alınacak karar, bölge sakinlerinin evlerine güvenli bir şekilde dönebilmelerini sağlayacak bir güvenlik tampon bölgesi kurulması yönünde olmalıdır.”