Düşman ordusu: Zirveye ulaştık, artık düşüşe geçiyoruz

img
Düşman ordusu: Zirveye ulaştık, artık düşüşe geçiyoruz YDH

"Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin iki gün önce, Hizbullah’ın üst düzey lider kadrosuna vurulan darbeden sonra Lübnan cephesinde savaşın durdurulabileceğini ifade etmesi, bir dizi mesaj ve sinyal taşıyordu."




YDH - İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin yaptığı değerlendirme, rejimin savaşın mevcut durumda askeri olarak elde edilebilecek en yüksek kazanç seviyesine ulaştığını iddia ediyor. Ancak savaşın devam etmesi, ciddi stratejik değişimlere yol açacak yeni kazanımlar sağlamayabilir, zira Hizbullah, aldığı darbelerden sonra toparlanmayı başarmış durumda. El-Ahbar yazarı Ali Haydar'a göre Halevi'nin kamuoyuna açık bir şekilde pozisyon alması, siyasi liderlik ile askeri yönetim arasında bir görüş ayrılığı olabileceğine işaret ediyor.

Düşmanın ve Washington’un, Lübnan'ın güvenlik ve siyasi geleceği üzerindeki yüksek beklentilerinden ne zaman vazgeçeceği tam olarak bilinmese de Hizbullah ve düşman ordusu, uzun vadeli bir mücadeleye gerçekten hazır olduklarını göstermeliler.

Bu, mücadelenin en önemli unsurlarından biri. Zira taraflardan biri, diğerinin belirli bir zaman diliminde savaşı durdurmaya hazır hale geldiğini düşündüğü anda, bu, daha fazla sabır gösterme ve baskıları sürdürme konusunda güçlü bir motivasyon kaynağı oluşturur.

Dayanma iradesi ve mücadeleye devam etme kararlılığı, bu savaşın sonuçlarını şekillendiren ana etmenlerdendir. Bu, gelecekteki savaşın nasıl ilerleyeceği konusunda alınacak kararlarda belirleyici bir faktör olarak ortaya çıkıyor.

Dolayısıyla savaşın haddinden fazla uzun sürdüğüne dair analizlere dikkatle yaklaşılmalı; zira bu analizler, direnç ortamını etkilemek amacıyla sürdürülen psikolojik harbin bir parçası.

Düşman liderlerinin dee savaşı hedeflerine ulaşana kadar sürdürecekleri yönündeki açıklamalarıyla, direnişin liderliğini ve kitlesini etkilemeye çalışmaları aynı amacı taşıyor.

Örneğin, 2006 Savaşı'nda, düşman liderleri savaşın sona ermesine sadece birkaç gün kala taleplerinde ısrarcı oldular. Bu sırada, savaşın ilk haftasından itibaren savaşın sonlandırılması konusunda güvenlik ve siyasi kurumlar arasında yoğun tartışmalar yaşanıyordu.

Bu gerçekler, daha sonra yayımlanan İsrail kaynaklı belgeler ve kitaplarla da ortaya kondu. Fakat, bu tür iç çatışmaların alenen ortaya çıkması, İsrail toplumunun dayanıklılığını ve direncini baltalayacak nitelikte bir “hainlik” olarak görülüyordu.

Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin iki gün önce, Hizbullah’ın üst düzey lider kadrosuna vurulan darbeden sonra Lübnan cephesinde savaşın durdurulabileceğini ifade etmesi, bir dizi mesaj ve sinyal taşıyordu.

İsrail ordusu bu açıklama ile, savaşın sonlandırılması için bir “zafer görüntüleri serisi” sundu ve bu durum, Haaretz gazetesinin askeri yorumcusu Amos Harel tarafından da dile getirildi. Harel’e göre, “Genelkurmay Başkanlığı açısından, savaşta ulaşılan mevcut üstünlük seviyesinden daha net bir zafer elde etmek şüpheli görünüyor,” diye belirtiyor. Ayrıca ekliyor: “Belki de buradan artık düşüşe geçiyoruzdur.”

Ancak bu değerlendirmenin bir başka yönü daha var: Bu seviyedeki darbeler, Hizbullah’ı baskı altına alıp, güçlerini dağıtıp siyasi iradesini kırmayı başaramazsa, İsrail'in daha zor günlerin önünde olduğunu kabul etmesi gerekecek.

Bu durum, İsrail’in Lübnan’daki derin saldırılarına karşılık olarak hem sınırda hem de İsrail'in iç kesimlerinde yaşanan değişimlerle kendini göstermeye başladı.

Genelkurmay Başkanı’nın tavrı, ordunun savaşın gidişatı ve geleceği hakkında sahadaki değişimlerle bağlantılı olarak yaptığı bir değerlendirmeye dayanıyor.

Bu değerlendirme, ayrıca, büyük ölçüde tükenmiş olduğu anlaşılan "özel hedefler bagajına" (belirli askeri hedefler listesi) de dayanıyor. Bu değerlendirme sonucunda, ordunun elde edebileceği en yüksek kazanımın şimdiki durumda olduğunu ve dolayısıyla İsrail liderliğinin bunu siyasi bir başarıya dönüştürmeye çalışması gerektiği kanaatine varıldı.

Öte yandan, savaşın devam etmesi, Hizbullah’ın ardı ardına aldığı darbelerin etkilerini kontrol altına alması nedeniyle, savaşın dengesini değiştirebilecek ciddi kazanımlar elde etme ihtimalini düşük tutuyor.

Dikkat çekici olan ise Genelkurmay Başkanı'nın bu tavrını açıkça ifade etmesi ve bunun, siyasi seviyedeki görüş ayrılıklarına işaret edebileceği.

Halevi’nin, savaşın devam etmesi halinde beklenen ağır sonuçlardan sorumluluk almak istemediğini ve bu sorumluluğu siyasi liderlerin üzerine yıkmaya çalıştığını düşünebiliriz.

Fakat bu, savaşın yarın duracağı anlamına gelmiyor; zira nihai karar hükümet ve savaşı sürdürme konusunda kararlı olan Netanyahu’nun elinde.

Yine de bu tutum, sahadaki gelişmelerin ordunun değerlendirmelerinde ve tavsiyelerinde etkisini göstermeye başladığını gösteriyor ki bu, savaşın sona erdirilmesi yönünde bir kararın alınabilmesi için ana şartlardan biri.

Zira ordunun karşı çıktığı bir durumda, siyasi düzeyde savaşın durdurulması oldukça zordur.

Direnişin etkili olduğunu gösteren en önemli işaretlerden biri, sahadaki faaliyetlerinin güvenlik ve siyasi alanlarda karşı tarafta oluşturduğu etkidir.

Bu durumda, ilerleyen süreçte, İran-İsrail ilişkilerinin de dahil olduğu gelişmelerle bu etkinin nasıl şekilleneceğini gözlemlemek önemlidir.

Ancak en önemlisi, uzun süreli bir savaşa gerçek bir hazırlık yapmak, savaşın süresini kısaltmada etkili bir rol oynar.

Bu bağlamda en çok dikkatimizi çeken, savaşın sonuçlarının önce Lübnan ve bölgenin geleceğini yıllar, hatta on yıllar boyunca şekillendireceği gerçeğidir.

Çeviri: YDH