Lübnanlıların evlerine dönmesinin İsrail medyasında ve yetkililer arasında büyük bir öfkeye yol açtığı bildiriliyor; İsrail haber kaynakları, Güney Lübnan'a geri dönüş hakkında kapsamlı haberler yaptı.
YDH- El-Meyadin’in bildirdiğine göre, İsrail medyası, ordu sözcüsü Avichay Adraee'nin uyarılarına rağmen Lübnanlıların işgal altındaki Filistin sınırı yakınlarındaki Güney Lübnan'a geri dönmeleriyle ilgili olarak hayal kırıklığı ve öfkenin bir karışımını vurgulayan kapsamlı haberlere yer verdi.
Ateşkes anlaşması yürürlüğe girer girmez, zorla yerinden edilen çok sayıda Lübnanlı evlerine dönmeye başladı.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden birkaç dakika sonra İsrail ordu sözcüsü, İsrail işgal güçlerinin ateşkes şartlarına uygun olarak Güney Lübnan'da konuşlanmaya devam ettiğini ve Lübnanlıları işgal altındaki Filistin sınırları boyunca yer alan köylere geri dönmemeleri konusunda uyardığını ve ne zaman döneceklerini kendilerinin [işgal güçlerinin] söyleyeceğini açıkladı.
Ancak Lübnan'ın güneyinden kuzeyine akan görüntüler, İsrail'in uyarılarını tamamen göz ardı ederek evlerine dönen halkın son derece dirençli olduğunu gösteriyor.
Lübnan’ın zaferi karşısında İsrail’in nasıl çileden çıktığına dikken çeken el-Meyadin muhabiri İsrail topçusunun önemli bir sınır kapısı olan Fatıma Kapısına beş top mermisi fırlattığını ve bunun gerilimi tırmandırdığını belirtti.
Güney Lübnan'da bulunan Hiyam’ın batı mahallesinin dış mahallelerinden bildiren muhabir, İsrail tanklarının kasabanın doğu kesimlerinde hareket ettiğini gözlemledi.
Muhabir ayrıca, İsrail işgal rejiminin eylemlerinin, bombardımanın yerel topluluk üzerindeki sonuçlarına ilişkin bir endişe eksikliği göstererek, yerinden edilmiş sakinlerin geri dönüşü arasında korku uyandırmayı amaçladığını belirtti.
Lübnanlılar evlerine dönerken yerleşimciler dönemedi
Times of Israel, Güney Lübnanlılar ateşkesin ardından evlerine dönmeye başlarken, İsrail tarafında durumun tehlikeli olmaya devam ettiğini ve birçok yerleşimcinin hala bölgeden uzak durduğunu belirtti.
Kiryat Şimona Belediye Başkanı Amichai Shtern, İsraillilerin kuzey bölgelerine yeniden yerleşmesi fikrine şiddetle karşı çıktığını dile getirerek bunu bir ölüm cezasına benzetti.
Kiryat Şimona'daki çocuklarının güvenliği konusundaki endişelerini paylaşan Shtern, ''Lübnan köylerindeki evlerin stratejik olarak ileri karakol görevi gördüğünü'' iddia etti.
Shtern, 7 Ekim'de yaşanan olayları değerlendirirken, yerleşimci toplumunun artık Güney Lübnan'dan kaynaklanan tehditlerin farkında olduğunu belirtti.
Shtern, gelecekte Kiryat Şimona'daki yerleşimcilerden bir kez daha tahliye etmelerini istemenin imkansız olacağı konusunda uyardı.
Şilomi Belediye Başkanı Gabby Neeman, Ordu Radyosu'na yaptığı açıklamada, yerleşimcilerin geri dönmesi için mevcut bir plan olmadığını belirterek memnuniyetsizliğini dile getirdi.
Kayıplar için hükümet desteğinin olmamasından ve etkilenen yerleşimci topluluklarını yeniden inşa etme taahhüdünün bulunmamasından yakınarak, “Hiçbir şey olmuyor” dedi.
Bu durum, Güney Lübnan sakinleri gurur ve iyimserlikle evlerine dönüp Beyrut'un Güney Banliyösünde Hizbullah bayraklarını göndere çekip enkazları temizlediği sırada İsrailli yerleşimciler yerleşimlerinden uzak durmaya devam ederken ortaya çıkıyor.
Lübnan halkı evlerine geri dönerken yerleşimcilerin geri dönmekte tereddüt etmesi, Lübnanlılar ve tüm anti-emperyalistler için önemli bir zafer anını temsil ediyor.
İsrailli analist işgalcinin durumuyla dalga geçti
Beyrut'u güney Lübnan'a bağlayan otoyolda binlerce insan eşyalarını ve yataklarını arabalarının üzerine bağlayarak güneye doğru ilerledi.
Liman kenti Sayda'nın kuzey girişinde trafik kilitlendi.
İsrailli bir analist Netanyahu'nun iddiasına atıfta bulunarak alaycı bir şekilde “Ne büyük bir zafer” dedi.
Metula Belediye Başkanı David Azulay, İsrail ordusunun Litani Nehri yakınlarında olduğu iddiasına şüpheyle yaklaştığını ifade etti.
Azulay, ordunun bulunduğu yerin Metula'ya sadece iki kilometre mesafede olduğunu ve kayda değer bir ilerleme kaydedilmediğini belirtti.
İsrail ordusunun iddialarını çürüterek, ordunun onlarca kilometre ilerlemediğini vurguladı.
Kuzey İsrail yerleşimlerindeki yerleşimciler Lübnan ile varılan anlaşmadan duydukları hayal kırıklığını dile getirirken, birçoğu anlaşmanın şartlarını eleştirdi.
Bu bağlamda Azulai, sağcı duruşunu yansıtarak anlaşmayı şiddetle kınadı, Hizbullah'a “utanç verici bir taviz” olarak nitelendirdi ve hükümeti kuzeydeki yerleşimci topluluklarını kendi kaderlerine terk etmekle suçladı.
İsrail ordusunun görevini tamamlamadığını ve 7 Ekim'den bu yana kuzeydeki güvenlik durumunun daha da kötüleştiğini iddia etti.
Merom Hagalil Bölge Konseyi Başkanı Amit Sofer ise anlaşmanın geçici bir sükûnet getirse de güvenliği sağlamada başarısız olduğunu ve yerleşimcilerin güvenliğin belirsiz olduğu bir bölgede yaşamak istemediğini savundu.
Bu arada, Güney Lübnan'a akın eden insanların görüntüleri Kuzey'deki İsrailliler arasındaki hoşnutsuzluğu daha da arttırdı.
İsrailli medya platformları hayal kırıklığını dile getirerek şöyle dedi:
“Lübnanlılar ‘zaferlerini’ kutluyor. Şimdi tek ihtiyaçları olan Nasrullah'ın morallerini daha da yükseltecek bir konuşma yapması.”
Yediot Ahronot'un Arap ilişkileri analisti Avi İsakşarof, Lübnan'la varılan anlaşmaya yönelik eleştirilerin teorik olarak geçerli olduğunu kabul etti.
Ancak anlaşmanın kötünün iyisini temsil ettiğini savundu ve makul bir yaklaşım olarak değerlendirdi.
Hem sivil hem de askeri İsraillilerin yaşamına değer vermenin önemini vurgulayarak ''Hizbullah'ın yok edilmesi ya da teslim olması çağrısında bulunan aşırı sloganların gerçekçi olmadığını'' öne sürdü.
Bu tür eylemlerin İsrail'i uzun süreli ve verimsiz bir çatışmaya sürükleyeceği uyarısında bulundu.