BAE'nin Suriye'deki geçiş dönemini desteklemek için öne sürdüğü koşul, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki güç dengesi düşünüldüğünde bölgesel dinamikler açısından önemli sonuçlar doğuruyor.
YDH- Yemen haber ajansı YNP’nin bildirdiğine göre, bugün (Pazar) Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suriye'deki geçiş aşamasını desteklemek için temel bir koşul belirledi.
BAE Başkan Danışmanı Abdulkhalik Abdullah sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, BAE ve bölge ülkeleri olarak tanımladığı ülkelerin desteğinin, Suriye'nin BAE'ye benzer merkezi olmayan bir federasyon içinde 4 bölgeye bölünmesi de dahil olmak üzere şartlara bağlı olduğunu söyledi.
Abdullah, Colani'nin yeni bir Recep Tayip Erdoğan'a, Heyet Tahrir eş-Şam'ın da Adalet ve Kalkınma Partisi'ne dönüşmesinin yanı sıra Türkiye benzeri pratik bir İslami rejimin de destek için önemli koşullar arasında yer aldığına dikkat çekti.
Abdulhalik Abdullah’ın açıklaması, Beşşar Esed sonrası Suriye'deki durumu düzenlemek üzere bölgesel ve uluslararası toplantıların yapıldığı bir dönemde geldi.
YNP’ye göre, BAE'nin koşulu, Suriye'deki dengenin, Suriye'yi “Arap kucağı” olarak tanımladığı yere döndürmeye çalışan Suudi Arabistan'ın aleyhine Türkiye lehine değiştiğine işaret ediyor.
WP: Bölgedeki otokratlar tedirgin
Washington Post (WP)’nin 14 Aralık tarihli haberine göre, Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin liderleri Esed'ın devrilmesinin ve İslamcı bir hükümetin yükselişinin kendi ülkelerinde huzursuzluk yaratmasından endişe ediyor.
Londra’da uluslararası ilişkiler profesörü olan Fawaz Gerges, bölgedeki liderlere atıfta bulunarak, “Suriye'deki iktidar boşluğundan endişe ediyorlar. İslamcıların bu boşluğu doldurup Suriye'ye yerleşmelerinden ve nüfuzlarını yaymalarından endişe ediyorlar.” dedi.
Eski bir Mısırlı diplomat olan Haşim Yusuf’a göre Suudi Arabistan ve BAE de bu endişeleri paylaşıyor.
WP’ye göre, Arap hükümetleri, diplomatik ve mali desteklerinin ‘’Esed'i, uzun süredir bölgesel rakipleri olan İran'dan uzaklaşmak ve Suriye'nin kazançlı ve yasadışı sentetik uyarıcı captagon ticaretini potansiyel olarak engellemek de dahil olmak üzere çeşitli değişiklikler yapmaya ikna edeceğini’’ umuyordu.
Yusuf'a göre Arap ülkeleri, Esed’in yeniden entegrasyonu ve Suriye’nin altyapısına fon desteği karşılığında, Suriye topraklarının bir kısmını kontrol eden HTŞ gibi grupların etki alanlarını genişletmelerini engellemek için daha ılımlı siyasi muhalifleriyle ilişki kurmasını da bekliyordu.
Kapalı kapılar ardında ilişkilerin gergin kaldığını söyleyen kraliyet ailesiyle yakın bağları olan Suudi iş insanı Ali Şihabi, ‘’Beşşar zaten bizi hayal kırıklığına uğratmıştı. Verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmedi,” diyor.
Şimdi Arap devletleri Suriye'ye temkinli yaklaşıyor, hâlâ nüfuz sahibi olmaya çalışıyor ama bir yandan da Esed sonrası kargaşanın kontrol altına alınıp alınamayacağını görmek için bekliyorlar.
Dubai merkezli bir siyasi analist olan Abdulkhalik Abdulla, “Genellikle bir diktatör düştüğünde kaos görürüz” dedi.
Analistler ve yetkililer, çekincelerine rağmen Arap hükümetlerinin HTŞ ile ilişki kurmaktan başka çareleri olmadığını söylüyor.
Ürdünlü yazar ve siyasi analist Tarık el-Neymat, Ürdün için günün sonunda “başka seçenek yok” dedi ve ekledi:
“Sınırlarınızı korumak istiyorsanız, Suriye içindeki fiili güçlerle anlaşmak zorundasınız”.
Arap ülkeleri İsrail'in tampon bölgeye girmesini kınadı
Ürdün'de düzenlenen toplantıda Esed sonrası Suriye'nin geleceğini ele alan bölgesel diplomatlar, İsrail'in tampon bölgeye girmesini kınayarak İsrail'den güçlerini Suriye topraklarından çekmesini talep etti.
Toplantıya katılan ülkeler arasında Ürdün, Irak, Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan, BAE, Bahreyn ve Katar yer aldı.
Söz konusu ülkeler Ürdün'deki görüşmelerin ardından Esed'in devrilmesinin ardından Suriye'de barışçıl bir geçiş süreci yaşanması çağrısında bulundu.
Çağrıda, ‘’Suriye'de Esed sonrası siyasi süreç “Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararında yer alan ilkeler doğrultusunda Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği” tarafından desteklenmelidir.’’ denildi.
Katar ve Türkiye Suriye'de pozisyon alıyor
İspanya merkezli Atalayar’a göre, iç savaş sırasında isyancı grupları destekleyen Doha ve Ankara, Suriye'nin yeni döneminde nüfuzlarını pekiştirmeye çalışıyor.
Suriye'de Beşaar Esed'in devrilmesinin ardından harekete geçen Katar ve Türkiye, yeni hükümetle ilişki kurmak üzere ülkeye heyet gönderen ilk ülkeler oldu.
Doha ve Ankara şimdi Suriye'deki yeni aşamayı doğrudan etkilemeye çalışıyor.
Katar'ın bu hassas aşamada gerekli fonları sağlayarak yeni yetkilileri desteklemede kilit bir rol oynaması bekleniyor.
Atalayar, ‘’Türkiye’nin askeri desteğini güçlendirerek yeni hükümetin güvenliğini sağlayacağını, ayrıca diplomatik meşrulaştırma için çalışacağını ve şirketlerinin yeniden inşa çalışmalarına katılımını teşvik edeceğini’’ öne sürüyor.