Nevaf Selam, Hizbullah ve Emel'in güvenini kazandı

img
Nevaf Selam, Hizbullah ve Emel'in güvenini kazandı YDH

Lübnan'da hükümet kurma süreci, başbakan adayı Nevaf Selam'ın Hizbullah ve Emel ile yaptığı görüşmelerle hız kazandı. Temsil, bakanlık dağılımı ve hükümetin geleceği üzerine yoğun müzakereler devam ederken, siyasi dengeler ve kotalar üzerinde anlaşma sağlanmaya çalışılıyor.




YDH - Lübnan'da başbakan adayı Nevaf Selam'ın hükümeti kurmakla görevlendirilmesinin üzerinden bir hafta geçmesinin ardından, hızlı bir şekilde bir hükümet kurulması için görüşmeler ve temaslar yoğunlaştı.

İsrail ordusunun güneyden çekilmesinin planlandığı 27'inci günden önce, Cumhurbaşkanı Jozef Aun'un seçilmesi ve Selam'ın aday gösterilmesiyle gelen ivmeden yararlanılmaya çalışılıyor.

El-Ahbar gazetesinin haberine göre Selam'ın yaptığı görüşmeler ve temaslar hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, Selam'ın engelleri aşmak için iletişim ağını genişlettiğini ve siyasi ittifakların görevini hızlandırma ve onunla iş birliği yapma konusunda hemfikir olduğunu belirtiyor.

Ancak bu, Şii ikilisiyle yapılan müzakerelerle sınırlı olmayan engellerin olmadığı anlamına gelmiyor.

Sünni temsili konusunda da tartışmalar yaşanırken, Hristiyan bakanlıkların dağıtımı konusunda da engeller ortaya çıkıyor. Lübnan Kuvvetleri'nin Dışişleri ve Enerji bakanlıklarını talep ettiği iddiaları da gündemde.

Son iki günde, Başbakan adayı Selam ile Hizbullah arasında ilk kez doğrudan temas gerçekleşti. Daha önce bu tür görüşmeler Meclis Başkanı Nebih Berri aracılığıyla yapılıyordu.

Cumartesi ve pazar günleri yapılan görüşmelere Selam'ın yanı sıra Hizbullah'ın siyasi kolu olan Direnişe Vefa Bloku Başkanı Muhammed Raad, Hizbullah Genel Sekreteri'nin siyasi danışmanı Hacı Hüseyin Halil ve milletvekili Ali Hasan Halil katıldı.

Görüşmeleri "olumlu" olarak nitelendiren kaynaklar, Selam'ın 1943 modelinden başlayarak Taif Anlaşması'na kadar uzanan bir siyasi sistem analizi yaptığını ve bu anlaşmaya bağlılığını yinelediğini belirtti.

Selam, "kaçırılan fırsatlar" ve mevcut "kurtarma fırsatı" hakkında konuştu ve hiçbir siyasi bileşeni veya tarafı dışlamama konusundaki kararlılığını vurguladı.

Kaynaklar, tarafların parlamenter istişarelerdeki aday gösterilme sürecinde yaşanan sorunları aştığını ve iş birliğine hazır olduklarını kaydetti.

Selam'ın kimseye meydan okumak için aday olmadığını ve milletvekilleri tarafından aday gösterildiğini söylediği aktarıldı.

Ayrıca, Şii ikilisinin temsilini kabul ettiği ve bunun aşılamayacağını belirttiği ifade edildi. Kaynaklar, Maliye Bakanlığı'nın Şiilere verilmesi konusunun artık geride kaldığını ve kotanın tartışma konusu olmadığını, zira Şii temsilinin kesin olduğunu dile getirdi.

Henüz bakan isimlerinin ikili tarafından mı yoksa Başbakan adayı tarafından mı belirleneceği konusunda bir anlaşma sağlanamadı, ancak bu mekanizmanın çözülebileceği ve tartışmaların gelecekteki yönetim vizyonu ve ana konuların nasıl ele alınacağı üzerine yoğunlaştığı ifade edildi.

Diğer yandan, tartışmaların bir diğer boyutu da bakanlık bildirisi ve direnişin rolüne ilişkin olarak Taif Anlaşması'na uygun bir formülün benimsenmesi üzerine yoğunlaşıyor.

Özellikle 2014 yılında eski Başbakan Temmam Selam'ın hükümetini kurmasından bu yana, Lübnanlıların işgal altındaki toprakları kurtarmak için direniş hakkına ilişkin ortak bir ifade benimsenmişti.

Bunun yanı sıra 1701 sayılı kararın uygulanması konusunda da tartışmalar devam ediyor. Hükümetin, Litani Nehri'nin güneyinde bu kararı uygulama taahhüdünde bulunması ve bu bölgenin dışındaki silahlı grupların durumunun Cumhurbaşkanı tarafından yürütülecek ulusal düzeydeki istişarelere havale edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Şii ikilisinin Maliye Bakanlığı'nın yanı sıra Bayındırlık veya Sağlık gibi önemli bir hizmet bakanlığını talep ettiği öğrenilirken, kaynaklar Başbakan adayı Selam'ın henüz bir bakanlık dağılımı taslağına sahip olmadığını ve diğer taraflarla görüşmelere başlamadığını belirtti. Bu görüşmelerde yeni engellerin ortaya çıkabileceği ifade edildi.

Selam, görüşmelerini medyadan uzak tutmaya çalışırken, hükümetin oluşturulmasının kendi görevi olduğunu ve taslak hazırlandıktan sonra Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı ile istişare edeceğini belirtti. Selam, hiçbir tarafın dışlanmaması, milletvekilliği ile bakanlığın ayrılması ve siyasi partilere bağlı olmayan uzmanların yer aldığı bir "teknokrat-siyasi" hükümet kurulması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, bakanların gelecek milletvekili seçimlerine katılmama taahhüdünde bulunmaları gerektiğini belirtti.

İlk sızıntılara göre, hükümette Hizbullah ve Emel (Maliye dahil 5 bakanlık), Lübnan Kuvvetleri (4 bakanlık), Özgür Yurtsever Hareket (2 bakanlık), Marada Hareketi (1 bakanlık), Ketaib Partisi (1 bakanlık), Özgür Yurtsever Hareketi'nden ayrılanlar (1 bakanlık), Taşnak Partisi (1 bakanlık) ve Sosyalist Parti (2 bakanlık) temsil edilecek.

Kalan bakanlıklar için, değişim yanlısı ve bağımsız milletvekillerinin bir araya gelerek 15 milletvekilinden oluşan bir blok oluşturması ve böylece 3 bakanlık almaları üzerine görüşmeler yapılıyor.

Diğer yandan, kuzeydeki Sünni milletvekillerinin birleştirilmesiyle bir bakanlık daha elde edilmesi planlanıyor. Sünni kotası konusunda, bazı kişilerin İçişleri Bakanlığı'na sahip çıkması dikkat çekiyor.

Bu bakanlık, Sünnilerin alacağı tek egemen bakanlık olmasının yanı sıra gelecek milletvekili seçimlerini de denetleyecek.

Cumhurbaşkanı Jozef Aun'un herhangi bir bakanlık kotası istemediğini belirtmesine rağmen, Dışişleri, Savunma ve İçişleri bakanlıklarına aday gösterilecek isimler üzerinde veto hakkına sahip olmakta ısrar ettiği öğrenildi.

Dışişleri Bakanlığı için Paul Selam'ın, İçişleri Bakanlığı için Cumhurbaşkanı danışmanı Rebi Şeair'e yakınlığıyla bilinen avukat Muhammed el-Alem'in ve Savunma Bakanlığı için eski bir Maruni subayın adı geçiyor.

Selam'ın meclis dışındaki müttefikleri

Başbakan adayı Nevaf Selam, milletvekillerinden oluşan siyasi ekip dışında, siyasi ve ekonomik güç merkezleriyle özel ilişkilere sahip.

Bunlar arasında, 17 Ekim hareketini desteklemek için birlikte çalıştığı kişiler de bulunuyor. Özellikle hükümet ile kamu yönetiminde görev almak üzere sürekli aday gösterilen kişilerin listesini içeren bir grup var.

Selam'ın bu kişilerin hükümette yer almasını istediği belirtiliyor. Paul Selam'ın aday gösterilmesinin de bu bağlamda olduğu iddia ediliyor.

Bununla beraber, Selam'ın Rum Ortodoks olması, büyük mezhepsel bloklarla çatışma riskini azaltıyor. Selam, Şii ve Hristiyan bakanlıklardan iki bakanlık alarak diğer bloklara kendi mezhepleri dışından bakanlık verme olasılığını da gündeme getirdi.

Selam, Hizbullah ve Emel dışındaki Şii figürlere bakanlık verme sözü vermese de, siyasi değişimlerin bazı muhalifler için hükümete girme fırsatı yarattığı belirtiliyor.

Fakat, son iki günde Selam ile Hizbullah arasında yapılan görüşmelerin ardından bu umutlar azalmaya başladı.

Muhalifler arasında endişe artarken, Selam'ın henüz herhangi bir Şii muhalifle temas kurmadığı öğrenildi. Selam'ın, ikiliyle yaptığı görüşmelerin detaylarını açıklamaktan kaçınması da dikkat çekti.

Diğer yandan, Lübnan Kuvvetleri lideri Semir Caca'nın milletvekili Melhem Riaşi'yi Selam ile görüşmek üzere gönderdiği öğrenildi.

Riaşi, bakanlık dağılımı haritasını anlamak ve bakanlıkların nasıl paylaştırılacağını öğrenmek için Selam ile bir araya geldi.

Riaşi'nin, Selam'ın Meclis Başkanı Nebih Berri ile ilişkilerini güçlendirmeye kararlı olduğu izlenimini edindiği belirtildi.

Selam'ın, ülke için yeni bir başlangıç yapma ve ulusal çıkarlar doğrultusunda sorunları çözme konusundaki kararlılığı vurgulandı.

Son olarak, Selam'ın eski Başbakan Hasan Diyab deneyimini tekrarlamak istemediği ifade edildi.



Makaleler

Güncel