Muhammed Dayf, yoksulluk içinde ve acımasız bir işgal rejimi altında büyümesine rağmen, Direniş Ekseni'nde lider olmayı başaran az sayıda insan gibi, yine de kendinden ve Filistin davasından bir şeyler yarattı ve onu tüm dünya için ya da en azından adil olanlar için temel bir mücadele olarak başa yerleştirdi.
YDH- 30 Ocak'ta, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde'nin, Kurmay Başkanı Muhammed Dayf ve beraberindeki bir grup komutanın hayatını kaybettiğini duyurmasının ardından, hakkında çok az şey bilinen ve İsrail rejiminin suikast girişimleri nedeniyle "dokuz canlı adam" olarak anılan Şehit Muhammed Dayf'ın yaşamı ve direnişçi kariyeri gündeme geldi. El-Meyadin’in yayımladığı biyografik derleme, kıymetli şehidin erken dönem hayatını, eğitimini, siyasi kariyerini, siyasi rehine olarak içeri alınmasını ve İsrail işgal rejimine karşı düzenlenen çeşitli operasyonlardaki önemli rolünü inceliyor.
***
Muhammed Dayf, başlangıcından bu yana İsrail işgal rejimine tartışmasız en yıkıcı darbeyi vuran ve Arap ve tüm adil insanlara İsrail'in iddia ettiği gibi yenilmez bir varlık olmadığı konusunda umut veren Aksa Tufanı Operasyonu'nu koordine etmesinden dolayı manşetlere ve medya tartışmalarına yabancı olmayan bir isim.
İşgal rejiminin caydırıcılığında delikler açmak on yıllardır onun mesleğiydi. Filistin mücadelesinin her zamankinden daha fazla dünya çapında ve bölgesel destek almasıyla sonuçlanan stratejik dehası ve takdire şayan sabrı Hamas'ı İsrail varlığına yönelik tehditler listesinin başına koydu. Gelgelelim, Direniş’in lideri hakkında bilinenler çok az.
Erken dönem yaşamı
Hamas'ın askeri kanadı el-Kassam Tugayları'nın lideri Muhammed Dayf olarak bilinen Muhammed Mısri, 1965 yılında, 1948 Filistin Nakba'sının sonucu olarak kurulan Gazze'deki Han Yunus mülteci kampında doğdu.
Ailesi, Nakba sırasında gerçekleşen Siyonist çetelerin katliamları nedeniyle başka yerlere sığınmak zorunda kalan yüz binlerce kişiyle birlikte el-Kubeybe köyünden zorla göç ettirilmişti.
Bugün olduğu gibi askeri bir deha olacağına dair hiçbir belirti olmamasına rağmen Dayf, İsrail işgali nedeniyle yerinden edilen diğer birçok Filistinli gibi, ailesinin mülteci kampında teneke bir kulübeden ev yapmaya zorlandığı korkunç ve yoksun bir ortamda büyüdü ve bu durum daha sonra birçok Filistinli Direniş liderine devrim yaratacaktı.
Henüz iki yaşındayken Dayf'in ülkesi, 1967 savaşı sırasında Gazze Şeridi'ni işgal eden ve ardından vahşetinden kaçan tüm mültecileri doğrudan askeri yönetime tabi tutan, şüphe tanımlarına göre en ufak bir “şüpheli” olduğunu düşündükleri herkesi gözaltına alan, tutuklayan ve hatta infaz eden İsrail işgal rejimi tarafından daha da harap edildi. İşte bu gerçeklik, genç Direniş lideri adayı, sınır tanımayan bir işgalci gücün elinde yargısız tutuklamalar ve cinayetlerle çevrili olarak büyürken onu şekillendirecekti.
Bu durum, aralarında Hamas lideri Yahya Sinvar ve Dayf'ın arkadaş olarak büyüdüğü el-Fetih'in Gazze'deki eski lideri Muhammed Dahlan'ın da bulunduğu Filistin'in en önemli şahsiyetlerinden bazılarının sadece birkaç metre ötede yaşıyor olmasından da anlaşılmaktadır.
Dayf, askeri yönetim altında olan ve pek de verimli kariyer yolları sunmayan yoksul, yeni kurulmuş bir mülteci kampında eğitimini sürdürerek ve döşemeci olan babasına yardım ederek büyüdü. Ancak bu durum Dayf'ı büyük hayaller kurmaktan ve fizik, kimya ve biyoloji okuduğu Gazze İslam Üniversitesi'nde fen bilimleri diploması almaktan alıkoymadı.
Ayrıca hiç kimsenin kendisini dünyanın en ünlü Direniş gruplarından birinin lideri yapmasını beklemediği bir yolda ilerleyerek üniversitenin eğlence komitesine başkanlık etti ve çok sayıda komedide rol aldı.
Erken dönem siyasi kariyeri ve hapis hayatı
Üniversite zamanlarında herhangi bir siyasi örgüte bağlı değildi, ancak o dönemde Filistin'deki iki Direniş grubundan biri olan el-Fetih Direniş hareketine katılması an meselesiydi. El-Fetih'e tam olarak ne zaman katıldığı bilinmemekle birlikte, muhtemelen çocukluk arkadaşı Muhammed Dahlan'ın etkisiyle, örgütün İsrail işgal rejimine karşı daha geniş çapta silahlı direniş yürüttüğü bir dönemde örgüte katıldı. Uzun yıllar el-Fetih'in bir parçası olarak kaldı.
Dayf’ın, 1987'de başlayan ve işgal rejiminin Filistinlilere karşı büyük bir şiddet uyguladığı ilk İntifada sırasında Hamas'a katılana kadar o dönemdeki faaliyetleri hakkında çok az şey biliniyor.
İsrail işgal güçleri Dayf'ı Hamas'a katılmasından kısa bir süre sonra 1989 yılında tutukladı. Hamas'ın askeri kanadıyla işbirliği yaptığı suçlamasıyla yargılanmadan gözaltına alındı ve 16 ay hapis yattı. İsrail işgal güçleriyle işbirliği yapmayı ya da kendisine yöneltilen suçlamalardan herhangi birini kabul etmeyi reddettikten sonra sonunda özgürlüğünü kazandı.
Dayf daha sonra Mayıs 2000'de Filistin Yönetimi tarafından tutuklandı, ancak Hamas'ın yeteneklerinin gelişmesinde önemli bir nokta olan ve Direniş grubunun işgal rejimine yüzlerce kayba mal olan bir dizi operasyon gerçekleştirdiği İkinci İntifada'nın başlamasıyla bir kez daha özgürlüğünü kazanmayı başardı.
İşgal rejimi, Dayf'ın 90'lı yıllarda hapishanede geçirdiği zamanın daha sonra el-Kassam Tugayları adını alacak olan örgütün kurulmasına yol açacağını bilmiyordu.
El-Kassam'ın adının duyurulması
Dayf, şehit Zekeriya Kurbaci ve Salih Şahide ile Hamas'tan bağımsız bir grup kurarak İsrail askerlerini yakalayıp Filistinli tutuklularla takas etmek ve İsrail işgalinden taviz koparmak için anlaştı.
1989'daki tutukluluğunun ardından serbest bırakılması, adını Levant'taki İngiliz ve Fransız manda yönetimine karşı Arap bağımsızlık mücadelesinin en önemli liderlerinden biri olan Şeyh İzzeddin el-Kassam'dan alan el-Kassam Tugayları'nın İsrail işgal güçlerine karşı gerçekleştirdiği çok sayıda operasyonla manşetlerde yer almasının ardından Filistin kurtuluş mücadelesinde önemli bir güç olarak ortaya çıkmasıyla aynı döneme denk geldi.
Direniş grubunun kazandığı önem ışığında Dayf, birkaç el-Kassam komutanıyla birlikte işgal altındaki Batı Şeria'ya gitti ve burada birkaç yıl kalarak 2002 yılında el-Kassam Tugayları'nın lideri olarak ortaya çıkmadan önce el-Kassam'ın Batı Şeria şubesinin kuruluşunu denetledi.
Bir lider olarak Dayf, ölümü İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasında devam eden Oslo Anlaşmaları görüşmelerini sekteye uğratan İsrailli asker Nachshon Wachsman'ın yakalanması da dahil olmak üzere İsrail güçlerine karşı birçok başarılı operasyon düzenledi. Birçok Filistinli ve Direniş üyesi Oslo görüşmelerine karşı çıktı zira bunları işgalci bir güçle gerçek bir kurtuluşa yol açamayacak ve sadece daha fazla baskıya neden olacak “barış” müzakereleri olarak görüyorlardı.
Direniş'in el yapımı patlayıcı üretim kapasitesinin geliştirilmesine katkılarından dolayı Mühendis lakabıyla anılan önde gelen askeri lider Yahya Ayyaş'ın 1996'da öldürülmesinin ardından Dayf, Ayyaş'ın öldürülmesine misilleme olarak, toplamda 50'den fazla İsraillinin ölümüne neden olan Yafa Yolu otobüs bombalamaları da dahil olmak üzere bir dizi Direniş operasyonu planladı.
Dayf, Hamas'ın silahlarının ve taktiklerinin geliştirilmesinde kilit bir rol oynadı; buna hiç bitmeyecekmiş gibi görünen roket akışı ve Gazze'de aylar geçirmesine rağmen İşgal rejimini şaşkınlığa uğratan geniş tünel ağı da dahildi.
Kilit rolü, onu işgal rejiminin arananlar listesinde üst sıralara taşıdı ve davaya katkıları arttıkça sıralaması da yükseldi.
Gölgelerin içindeki hayatı
Direniş liderinin erken dönem hayatı hakkında çok az şey bilinmesi hiç de garip değil, zira kendisi ünlü olmayı hedeflememiş, zamanını gölgelerde geçirerek Hamas'ı bugün olduğu gibi hesaba katılması gereken bir güç haline getirmeye çalışmıştır.
Bugüne kadar bile sadece iki ya da üç fotoğrafı ortaya çıktı, çünkü işgal rejiminin, liderin peşinde olması nedeniyle bu bir ölüm kalım meselesi olduğu için hayatının mümkün olduğunca büyük bir kısmını gizli tutmaya çalışmıştı.
Dayf Arapça'da “misafir” anlamına geliyor. Misafir sözcüğü onun onlarca yıldır nasıl yaşadığını özetlemektedir: Kâh göçebe Levanten köklerine geri dönüyor, kâh iz bırakmadan bir yerden diğerine hızla geçiyor.
Dayf’ın gölgelerin içindeki yaşamı onu benzersiz bir gizemle çevrili bir kahraman olarak daha da popüler hale getirmiştir. O kadar gizemliydi ki, çok sayıda Hamas üyesiyle röportaj yapan İsrailli gazeteci Shlomi Eldar, İsrail Şin Bet istihbarat teşkilatının “sokakta yanından geçseler onu tanıyamayacaklarını” vurgulamıştır.
Dayf medyada hiç yer almadı ve birkaç ay öncesine kadar bilinen tek fotoğrafı 14 Mayıs 2000 tarihli bir fotoğraftı, muhtemelen Filistin Yönetimi tarafından tutuklandığında çekilmiş bir vesikalık. İsrail işgal güçleri birkaç ay önce Dayf olduğunu iddia ettikleri kişinin yeni bir görüntüsünü yayınladı, ancak bu henüz doğrulanmadı.
Aralık 2023'e ve bugüne kadar Dayf, dünyanın geri kalanıyla yalnızca yazılı açıklamalar, maskeli videolar veya 7 Ekim'de Aksa Tufanı Operasyonu'nun başlatıldığını duyurduğu ses kayıtları aracılığıyla iletişim kurdu. Gizemlerle çevrili ve ihtiyatlı oluşu, İsrail işgal güçlerinin şimdiye kadar onu takip etmesini imkânsız hale getirdi.
Suikast girişimleri
İşgal rejimi tarafından en çok aranan kişilerden biri olan Dayf, sonuncusu 2023'te olmak üzere çok sayıda suikast girişimine maruz kaldığından, tüm bu önlemlerin bir nedeni olduğunu söylemeye gerek yok. Dayf'a karşı toplamda dokuz suikast girişiminde bulunuldu ve bunlardan sadece beşi açıklandı.
Bunlardan ilki 2001 yılında el-Kassam Tugayları'nın liderliğini üstlenmeden önceydi, ikincisi ve en ünlüsü ise 2002 yılında İsrail işgal güçlerinin arabasına doğrudan bir saldırı düzenlemesi ve olay yerindeki video görüntülerinin Dayf'ın kanlar içinde sürüklenerek götürüldüğünü göstermesiydi.
İsrail işgal güçleri 2003 ve 2006 yıllarında da Hamas'ın üst düzey liderlerinin toplantılarına ev sahipliği yapan evleri bombaladı.
Dayf, sekiz yıl boyunca faaliyetlerini tamamen yeraltında tutmayı başardı ve işgal rejiminin gözünden uzakta sıkı bir şekilde çalıştı. İsrail'in Gazze'ye saldırdığı 2014 yılında, İsrail işgal güçleri Gazze'deki Şeyh Rıdvan mahallesinde bir eve hava saldırısı düzenleyerek ona suikast girişiminde bulundu ve bir yıl sonra 2015'te ABD tarafından “terörist” olarak tanımlanmadan önce bir kez daha hayatta kaldı.
İsrail ona ulaşamadan gölgeler içinde bir altı yıl daha geçirdi. İşgal güçleri, 2021 yılında Seyfül Kudüs Savaşı sırasında Direniş’in liderine bir hafta içinde iki kez suikast girişiminde bulundu ancak her iki girişim de başarısız oldu.
2023 yılında da iki suikast girişimi yaşanmış olabilir; “olabilir” çünkü Dayf'ın babasının evi Ekim ayında bir İsrail hava saldırısının hedefi olmuş, kardeşi ve diğer iki aile üyesi ölmüştü, ancak bu hava saldırısının Dayf'a yönelik bir suikast mı yoksa hava saldırısından sadece birkaç gün önce gerçekleşen Aksa Tufanı Operasyonu nedeniyle işgalci tarafından gerçekleştirilen kör bir intikam eylemi mi olduğu belirsiz.
İkinci 2023 suikastı yılın başlarında gerçekleşti ve el-Meyadin tarafından elde edilen özel bir haberle ortaya çıktı. 23 Mayıs'ta Times of Israel'in Şin Bet Başkanı'nın attığı bir tweet'i alıntılayarak istihbarat teşkilatının Gazze Şeridi'nde “değerli bir avı” boşa harcadığını söylediğine dair haberler dolaşmaya başladı.
Haberin ilk olarak Times of Israel'de yayınlanmadığı anlaşıldı. Haber kaldırılmadan önce çok sayıda başka internet sitesinde de yayınlanmıştı.
Filistin Direnişi'nden kaynaklar, haberin yayıldığı gece el-Meyadin’e yaptıkları açıklamada, Gazze'deki Filistin güvenlik güçlerinin o gece Gazze Şehri'nin batısındaki bir bölgede şüpheli hareketler tespit ettiğini ve iki sivilin önemli bir güvenlik noktası yakınlarında yaya olarak seyahat ettiğinin telsizle bildirildiğini söyledi.
İsrail işgal güçleri Filistinli güvenlik personeli arasında geçen konuşmayı izledi. Güvenlik güçlerinden bir birim bölgeye ulaştı ve personeli ile telsizle iletişim kuran kişiler arasındaki şifreli konuşma İsrail güçleri tarafından yakından izlendi. Personel ve birim arasındaki görüşmelerin ardından, Hamas'ın yakın çevresinde olduklarını gösteren kimlik kodlarına sahip iki kişi olduğu ortaya çıktı. Söz konusu iki kişi Muhammed Dayf ve bir başka kişiydi. Kimlik kodlarının değiş tokuş edilmesinden yaklaşık 90 saniye sonra, en az 20 İHA bölgenin hava sahasını doldurdu, ancak İsrail işgal güçleri Hamas'ın silahlı kanadının komutanının yerini tespit edemediği için herhangi bir saldırı gerçekleşmedi.
Ancak bu olay İsraillilere “değerli bir av” kazandırmak yerine, Dayf'a suikast düzenleme arzularını daha da zora soktu, zira yakından izleme olayı Direniş liderliğinin temkinliliğini arttırdı. Olayın gerçekleşmesinden sonra Hamas lideri Yahya Sinvar, Gazze Şeridi'ni ziyaret eden herhangi bir Arap ya da yabancı misafirle yüz yüze görüşmekten kaçınmış, bunun yerine şehit Ahmed Caberi'nin suikastına benzer bir senaryodan uzak durmak için onlarla mektuplaşmaya başvurmuştu.
Sağlığı yönünde iddialar
İsrail işgal rejimi yirmi yılı aşkın bir süre boyunca Direniş Ekseni'nin en üst düzey liderlerinden birine suikast düzenlemekte defalarca başarısız olurken, suikast girişimlerinin Dayf'ın sağlığı üzerinde yıkıcı yan etkileri olduğu bildirildi.
İddialara göre 2006 yılındaki suikast girişimi, Dayf'ın saldırılardan birinde kafasından aldığı ciddi yaraların ardından kafatasını tedavi ettirmek için Mısır'da birkaç ay geçirmesine neden olmuş ve bu yaranın neden olduğu kronik baş ağrılarını tedavi etmek için her gün sakinleştirici almak zorunda kalmıştır.
Ayrıca, başarısız suikast girişimleri sırasında bir gözünü kaybettiğine ve birden fazla uzvunda ciddi yaralanmalar meydana geldiğine ve hareket etmek için tekerlekli sandalyeye bağımlı hale geldiğine inanılmaktadır.
Bu iddiaların hiçbiri İsrail rejimi tarafından doğrulanmadığı gibi Hamas Direniş hareketi tarafından da teyit edilmemiştir. Ancak yukarıda bahsi geçen ve doğrulanmamış Aralık 2023 görüntüleri, Dayf'ın normal bir şekilde hem kollarını hem de bacaklarını kullandığını ve hafif bir topallama dışında fazla zorlanmadan yürüdüğünü gösteriyordu.
Dünyayı yerinden oynatan adam
Muhammed Dayf, yoksulluk içinde ve acımasız bir işgal rejimi altında büyümesine rağmen, Direniş Ekseni'nde lider olmayı başaran az sayıda insan gibi, yine de kendinden ve Filistin davasından bir şeyler yarattı ve onu tüm dünya için ya da en azından adil olanlar için temel bir mücadele olarak en başa yerleştirdi.
Dayf'ın bırakın Filistin'i, dünya üzerindeki etkisi bile muazzamdır, zira onun komutasındaki Hamas'ın gerçekleştirdiği büyük operasyonlar Filistin davasını yıllar içinde tekrar tekrar gündeme getirmiş ve uluslararası sahnede öne çıkmasını sağlamıştır, özellikle de Hamas'ın son iki savaşı, Seyfül Kudüs Savaşı ve Aksa Tufanı Operasyonu tüm dünyada bir kargaşaya neden olmuş ve Filistin'in özgürleştirilmesi sloganının istisnasız dünyanın her köşesinde yankılanmasını sağlamıştır.
Dayf'ın katkılarının yankıları yüzyıllar boyunca hissedilecek. O, sadece bir askeri komutan olarak değil, aynı zamanda bir halk kahramanı, gizemle örtülü bir Filistin ikonu olarak, İsraillilerin zihninde sonsuza kadar yaşayacak çünkü Direniş Lideri’nin öncülük ettiği eylemler Filistin'in Arap kimliğini, başkenti tartışmasız Kudüs olan egemen bir ulus olarak yeniden tesis edecek kapsamlı bir Direniş hareketinin temellerini atmaya devam ederken Filistin'in kurtuluşuna öncülük ediyor. En nihayetinde bugün veya on yıllar sonra, Lübnan İslami Direnişi – Hizbullah'ın, Yemen'deki Ensarullah'ın ve İran İslam Cumhuriyeti gibi kilit bölgesel aktörlerin de yardımıyla İsrail adlı habis sömürgeci varlığı Batı Asya'dan sökülüp atılacak.
Çeviri: YDH