ABD'li yetkili Morgan Ortagus, Lübnan'daki ilk ziyaretinde denetleme komitesiyle görüştü ve komitenin Lübnan ordusuyla birlikte Hizbullah'a ait olduğu iddia edilen 30 yeri teftiş etmesini istedi. İsrail'in 18 Şubat'ta geri çekilme taahhüdüne rağmen, gerilimin artabileceği belirtiliyor.
YDH - ABD'nin Orta Doğu elçisi Morgan Ortagus, Lübnan’daki ilk ziyaretine dün ABD Büyükelçiliğinde Ateşkes Denetleme Komitesi başkanı Amerikalı General Jasper Jeffers ile bir araya gelerek başladı.
Yaklaşık iki hafta önce çalışmalarına ara verilen komitenin yeni toplantı tarihi henüz açıklanmadı.
Ayrıca, işgalci İsrail güçlerinin 18 Şubat'ta geri çekilmesini sağlayacak ve devam eden saldırılarını durdurmaya zorlayacak garantiler olduğuna dair herhangi bir bilgi de bulunmuyor.
Kendini "İsrail’e sadık" olarak gören ve boynunda Davud Yıldızı kolyesi taşıyan Amerikalı diplomat, Jeffers ile "Lübnan ordusuyla birlikte özellikle Zahrani ve Bekaa bölgelerindeki, Litani'nin kuzeyinde direnişe ait olduğu düşünülen yaklaşık 30 mevkiyi denetlemek için yoğun bir çalışma programı" başlatma konusunda anlaştı.
El-Ahbar gazetesinin haberine göre komite, İsrail’in iddialarına dayanarak, Hizbullah'ın binalarda, depolarda, vadilerde ve ormanlarda mühimmat ve silah sakladığına dair verileri olduğunu Lübnan ordusu komutanlığına bildirmişti.
Bu bağlamda kaynaklar, son günlerde Bekaa’dan Beyrut’a, el-Harub, Zahrani ve güneye kadar farklı bölgelerin semalarında düşman casus dronlarının hareketinin yoğunlaştığına dikkat çekti.
Askeri teşkilatta görevli subayların, denetleme komitesinin İsrail'in taleplerine kayıtsız şartsız destek vermesine, sınır kasabalarının işgalinin genişletilmesine, sivillerin öldürülmesine ve kaçırılmasına göz yummasına yönelik itirazlarına, ABD ve Fransa büyükelçiliklerinde herhangi bir ilgi gösterilmediği, aksine İsrail'in, ordunun anlaşmayı ve 1701 sayılı kararı uygulamaya muktedir olmadığı bahanesiyle işgalin uzatılması yönünde bir tehditle karşılaştıkları belirtildi.
Kaynaklar, Ortagus'un "Lübnan makamlarına, ABD ve Fransa'nın onayladığı, halk ayaklanmasının kasabalarının bazı bölümlerini kurtarmasına ve ordunun konuşlanmasını kolaylaştırmasına yol açan bir zamanda, orduda ve güvenlik teşkilatlarında atamalar yapılması için baskı yapmaya çalışacağını, denetleme komitesinin ve UNIFIL'in, haftanın başından beri Aytarun, Blida, Hula ve Meys el-Cebel’de ordunun konuşlandırılmasına ilişkin sözlerinin gerçekleşmediğini, İsrail ordusunun ise geçtiğimiz pazar günü halkın baskısı altında çekildiği yeni alanlara işgalini genişlettiği, evleri yıkma, hafriyat yapma ve kundaklama eylemlerinin yanı sıra hava saldırılarına da yeniden başladığını" ortaya koydu.
Konuya vakıf kaynaklar, Gazze’deki direniş gruplarının askeri zaferinin ardından Ortagus’un desteklediği üzere İsrail’in gerilimi artırmasını beklediklerini, bunun da İsrail'i kuzeydeki yerleşimciler arasındaki kamuoyu üzerindeki olumsuz etkiden sonra güneyde sertleşmeye ittiğini belirtti.
Bu bağlamda kaynaklar, İsrail'in kalan 18 günlük süreye uyacağını uzak bir ihtimal olarak görürken, İsrail'in elinde tutmaya niyet ettiğini açıkladığı beş noktanın daha da artabileceğine dikkat çekti.
Düşman dün, Hıyam Ovası üzerinde iki adet önleme füzesi fırlattı ve Gajar ve Metula'da sirenler çaldıktan sonra Hizbullah'a ait bir dronu önlediğini iddia etti.
Ancak kaynaklar, İsrail'in "Belki de Metula'nın güvenliğinin hala kırılgan olduğunu ve bunun da el-Hamamis, Uveyda, Azize, Hıyam Ovası, Adeyse ve Kefr Kila tepelerinde kalmasını gerektirdiğini göstermek için Hıyam Ovası'nda temsili bir gösteri sunduğunu" ileri sürdü.
Buna ek olarak Siyonist rejim güçleri, sınır köylerinde hayatını kaybedenlerin naaşlarını aramak için enkaz kaldırma çalışmalarında kullanılan araçlara saldırmaya devam etti.