Suudi Arabistan, Yemen’deki Başkanlık Konseyi merkezini Riyad’da diplomatik bölgeye taşıyarak ve mali desteği ‘Vatan Kalkanı’ güçlerine yönlendirerek önemli bir politika değişikliğine işaret etti.
YDH - Suudi Arabistan, önceden duyurmadan, Yemen’de liderlik ettiği koalisyon tarafından oluşturulan Başkanlık Konseyi’nin Riyad’daki Ritz Carlton otelindeki merkezlerini, diplomatik bölgeye taşıma kararı aldı.
Gözlemciler bu adımı, Suudi Arabistan’ın Başkanlık Konseyi’ne karşı sessiz bir darbesi olarak değerlendirirken, bu hamlenin Suudi desteğinin Hadramut, Şebva ve Abyan vilayetlerindeki krallığa bağlı ‘Vatan Kalkanı’ gruplarına yönlendirilmesinin önünü açtığı yorumları yapıldı.
El-Ahbar gazetesinin aktardığına göre Yemenli hesapların sosyal medyada paylaştığı görüntülerde, Başkanlık Konseyi personelinin, konsey başkanının ve üyelerinin ofis mobilyalarını Ritz otelinden, Büyükelçilikler bölgesinde kiralanan yeni bir binaya taşıdığı görüldü.
Bu bina, geçmiş yıllarda eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı General Ali Muhsin el-Ahmer tarafından kullanılıyordu. Görüntülerde ayrıca, Yemen bayraklarının yeni ofislere ters asılması, geniş bir halk öfkesine yol açtı.
Gözlemciler bu adımı Suudi Arabistan’ın Yemen’deki müttefiklerine karşı ilan edilmemiş bir darbesi olarak nitelendirirken, Suudi-Emirlikler koalisyonu yanlıları ise bunu, Başkanlık Konseyi’nin Yemen’de siyasi, iktisadi ve askeri hedeflere ulaşmada yıllarca süren başarısızlığının ardından aşağılayıcı bir şekilde görevden alınması olarak yorumladı.
Suudi yanlıları, bu yönelimin, krallığın kendi bölgelerini yönetmede kendisine bağlı taraflardan daha kararlı gördüğü Ensarullah hareketinin çıkarına olduğunu belirtti.
Kararın etkileri, özellikle Aden Merkez Bankası’nın Suudi Arabistan’dan gelecek desteğe büyük ölçüde bel bağlaması nedeniyle, Başkanlık Konseyi ile koalisyon lideri arasındaki ilişkilerin bozulmasının etkisiyle, Aden şehrinde yaşam koşullarının rekor seviyede kötüleşmesiyle birlikte, siyasi ve iktisadi düzeylerde son iki günde belirginleşti.
Başkanlık Konseyi heyetinin Ritz’deki misafirliğinin sona erdirildiğinin ortaya çıkmasının ardından, Yemen’in güney vilayetlerinde dolar kuru 2210 riyale, Suudi riyali kuru ise 574 riyali aşarak, güney sokaklarında geniş çaplı halk protestolarına yol açtı.
Bankacılık birlikleri, işçi sendikaları, akademisyenler ve öğretmenler, güney vilayetlerinde, bankacılık sektörünün Aden Merkez Bankası’na olan güveninin sarsılmasından kaynaklanan krizin sonuçlarıyla başa çıkmada hükümetin büyük acziyeti ortasında, çöküş durdurulana kadar iş bırakma çağrısında bulundu.
Bu gelişmeler, Suudi Arabistan’ın Ma’rib ve Taiz vilayetlerinde Müslüman Kardeşler bağlantılı Islah partisine bağlı bazı askeri gruplara mali desteği kesmesi ve bu paraları, Suudi Arabistan’ın Yemen Büyükelçisi Muhammed el-Cabir ile bağlantılı döviz şirketleri aracılığıyla Riyad’a bağlı ‘Vatan Kalkanı’ güçlerini genişletmeye ve bu grupların Aden’deki rolünü güçlendirmeye ve onları mali olarak oradaki hükümetten ayırmaya yönlendirmesiyle eş zamanlı olarak yaşandı.
Islah mensupları, kendi tanımlamalarıyla ‘sessiz Suudi darbesinden’ büyük endişe duyduklarını dile getirerek, Suudi Arabistan’ın partinin Ma’rib şehrindeki gruplarına mali desteği kesmesinin, şehrin Ensarullah’ın eline geçmesine neden olabilecek tehlikeli bir işaret olarak değerlendirdi ve Sanaa güçlerinin şehir çevresine askeri takviyeler gönderdiğinden bahsetti.
Fakat, Suudi Arabistan’ın bu adımının asıl nedenini göz ardı ettiler. Bu neden, Islah’ın son zamanlarda Doha ve Ankara ile bağlarını açıkça derinleştirmesi ve Riyad kararlarına ve Yemen’deki Suudi-Emirlikler koalisyonu liderliğinin talimatlarına karşı gelmeye çalışması, Suriye’de yaşananlara benzer şekilde büyük bir adım için Katar-Türkiye desteği umuduyla gerilimi tırmandırma yoluna gitmesi.
Koalisyona bağlı gruplar, güney vilayetlerindeki güvenlik ve ekonomik durumun kötüleşmesi üzerine, geçtiğimiz günlerde yolsuzluk ve başarısızlık suçlamalarını karşılıklı olarak yöneltti.
Güney Geçiş Konseyi, Aden hükümetini ekonomik dosyayı yönetmede başarısız olmakla ve güney vilayetlerindeki yurttaşları ve orada kalan yaşam istikrarını hedef alan yıkıcı bir planı yönetmekle suçlayarak, Aden hükümetine karşı önlemler uygulama tehdidinde bulundu.
Ayrıca, Hadramut’a yakın ed-Dabbe petrol limanındaki petrol sektörlerinin satışı ve büyük miktarda ham petrolün yağmalanması suçlamaları da yöneltildi.
Bu durum, limanın yakınında ilkel bir rafinerinin ortaya çıkarılmasından ve Aden hükümetine bağlı yerel yetkililerin bilgisi dâhilinde, bilinmeyen kişilerin limandan rafineriye ham petrol sağlamak için bir petrol boru hattı döşemesinden sonra geldi.