Bin Selman ve Colani: Belirsiz tablo

img
Bin Selman ve Colani: Belirsiz tablo YDH

“Colani’nin şu ana kadar elde ettiği, krallığın Suriyelilerin rızasını satın aldığı bir miktar yardım malzemesi oldu. Gerçek destek ise Suriye'deki nüfuz rekabetinin nasıl sonuçlanacağına bağlı olmaya devam ediyor.”




YDH - Muhammed bin Selman'ın kendini Suriye’nin geçici cumhurbaşkanı ilan eden Ebu Muhammed el-Colani’yi kabulü, Suudi Arabistan'ın Suriye'deki nüfuz arayışının ve BAE'ye karşı bölgesel rekabetin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. El-Ahbar yazarı Hüseyin İbrahim, HTŞ’nin ekonomik zorlukları ve bölgesel dinamikler nedeniyle bu ziyareti bir fırsat olarak gördüğünü ve Suudi Arabistan'dan destek arayışında olduğunu belirtiyor.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani arasındaki görüşme, Orta Doğu'da yaşanan son değişimlerin ardından keskinleşen ayrışmaların ortasında, günümüzde bir araya gelmesi zor olan birçok sembolü ve çelişkiyi barındırıyor.

En büyük dönüşüm belki de Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ve diğer Suriyeli muhalif grupların geçirdiği dönüşümdü. Bu dönüşüm, bölgesel dengesizliklerin yaşandığı bir dönemde Beşşar Esed'i devirme fırsatını yakalamalarını sağladı ve bu süreçte tesadüflerin ve kaderin de rolü oldu.

Colani, yakaladığı fırsatı ne pahasına olursa olsun kaçırmak istemeyen biri gibi davranıyor. El-Kaide'ye olan geçmiş bağlılığı nedeniyle tüm dünyaya düşman olarak görülen bu kişi, el-Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri'ye biat ettikten kısa bir süre sonra, sanki dünyada hiç düşmanı yokmuş gibi hareket ediyor.

Hatta Amerika, Fransa, Türkiye, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülke ve tarafların hepsinin dost, destekçi veya en azından tarafsız ve düşman olmamasını istiyor.

Fakat bu ülkeler arasındaki çelişkiler, onu er ya da geç dostlarını ve düşmanlarını sınıflandırdığı kategorilerden birine sokacaktır. Geçmiş yıllarda muhalefete karşı eski rejimi desteklemekle suçladığı İran'la bile tamamen kapıları kapatmış değil.

Ancak mali ve siyasi destek almak istediği kesimler, Tahran'ın tam zıttı konumunda bulunuyor. Dolayısıyla İran'la, en azından iktidarını sarsacak bir şey yapmamasını sağlayacak bir ilişkiye hazır olabilir.

Şüphesiz, Colani’nin Suriye'de devraldığı kötü iktisadi durum, düşmanlıkları körüklememesini gerektiriyor, zira Suriyelilerin temel ihtiyaçlarını karşılayamamasının iktidarı için en büyük tehlike olacağını düşünüyor.

Bu bağlamda, Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaretin ilk yurt dışı gezisi olması son derece mantıklı.

Temel müttefiki Türkiye ve Katar da bundan rahatsız değil, zira Suriye'nin yeni yönetimiyle aralarındaki yapısal ilişkinin farkındalar ve bu ilişkinin yakın zamanda değişmesi mümkün görünmüyor.

Ankara, Suriye halkının asgari ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu üstlenirken, aynı zamanda ülkeye yeni bir vesayet uyguluyor ve topraklarından kurtulmak istediği Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapıyor.

Bu nedenle, mesele Colani’nin neden ziyaret ettiği değil, bin Selman'ın onu neden kabul ettiğidir.

Onları bir araya getiren fotoğrafın en önemli anlamlarından biri, krallık ile Riyad'ın savaştığı ve aynı zamanda desteklemekle suçlandığı ve her durumda Suudi toplumunu uzaklaştırmaya çalıştığı katı İslam anlayışını uygulayarak varlığına ideolojik zemin hazırladığı el-Kaide arasındaki karmaşık ilişkiyle ilgiliydi.

Bin Selman'ın, Colani’yi veya yeni Suriye'yi Türkiye'den uzaklaştırmanın mümkün olmadığını ve Şam'daki yeni yönetimi Riyad ve Ankara ile ilişkilerinde denge kurmaya bile itekleyemeyeceğini bildiği düşünülüyor.

Bu nedenle, Colani ile olan ilişkisinde asıl endişesinin BAE ve Başkanı Muhammed bin Zayid'e karşı hasmane bir tutum sergilemek olduğu anlaşılıyor.

Bu durum, Suudi rejiminin dış politikasını hâlâ devlet aklıyla ve çıkarlarıyla değil, entrikalar ve hesaplaşmalarla yönettiğinin bir göstergesi ve bu nedenle de defalarca başarısız oluyor.

Colani, bin Selman'a sadece bu konuda fayda sağlayabilir; zira BAE, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'ye aşağılayıcı davrandığı için Colani'yi kabul etmiyor. Şeybani, BAE'ye gidip mevkidaşı Abdullah bin Zayid ile görüştüğünde, Abu Dabi'nin yeni Suriye rejimiyle ilişki kurmakla ilgilenmediği, aksine ona karşı durduğu açıkça ortaya çıktı.

Bu nedenle, Suudi muhaliflerden biri Colani’ye, bu bölgesel durumu kendi çıkarına kullanmasını ve Suudi parasının Siyonistlere karşılıksız akmasını engellemek yerine, bin Selman'ı Orta Doğu'nun lideri olarak gösterme siyasetine ayak uydurarak kazanımlar elde etmeye çalışmasını tavsiye etti.

Bu arada, Colani  ve bin Selman'ın fotoğrafındaki çelişkilerden biri de çoğunlukla İslamcı unsurlardan oluşan Suudi muhaliflerin, Suriye'nin eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminden en çok nefret edenler ve muhalefeti ve Colani’yi en çok destekleyenler olmasıdır. Bu durum, Colani’yi Suudi Veliaht Prensi için beklenmedik bir misafir yapıyor.

Bin Selman'ın iktidara geldiğinden beri deneyimlerinden öğrendiği tek şey, cömert ödemelerin yalnızca gerçek koruma sağlayabilenlere, yani Donald Trump liderliğindeki Amerika'ya yapılması gerektiği, ki Amerika'yı da 600 milyar dolarlık bir yatırım çekiyle karşıladı.

Dolayısıyla Colani’nin şu ana kadar elde ettiği, krallığın Suriyelilerin rızasını satın aldığı bir miktar yardım malzemesi oldu. Gerçek destek ise Suriye'deki nüfuz rekabetinin nasıl sonuçlanacağına bağlı olmaya devam ediyor.

Çeviri: YDH