Trump'ın Mısır ve Ürdün üzerindeki baskı manevraları

img
Trump'ın Mısır ve Ürdün üzerindeki baskı manevraları YDH

ABD Başkanı Donald Trump'ın Mısır ve Ürdün'e yönelik mali yardımı kesme tehdidi, iki ülke ile ABD arasındaki ilişkilerde benzeri görülmemiş bir krize yol açtı. Mısır ve Ürdün, Filistinlilerin Gazze'den sürülmesine karşı çıkarak, ABD'nin baskısına rağmen taviz vermeyeceklerini belirtiyor. Suudi Arabistan'ın öncülüğünde, Gazze'nin yeniden inşası için kapsamlı bir plan hazırlanıyor.




YDH - ABD Başkanı Donald Trump'ın, Mısır ve Ürdün'ün Gazze Şeridi'nden "Filistinlileri kabul etmeyi kabul etmemeleri hâlinde" bu ülkelere yapılan Amerikan yardımını dondurma tehdidi, iki ülke ile ABD arasındaki ilişkilerde eşi görülmemiş bir krize yol açtı.

Mısır ve Ürdün'ün ABD'ye olan bağımlılıkları büyük ve Amerikan yardımına kritik derecede ihtiyaç duyuyorlar.

Buna rağmen Kahire ve Amman, bu plana karşı koordineli bir şekilde direniyorlar. Hatta Mısır, Abdülfettah el-Sisi'nin Trump ile planlanan görüşmesinde Gazze'den Filistinlilerin nakledilmesi konusunun gündeme gelmesi durumunda bu görüşmeyi iptal etmekle tehdit ediyor.

ABD, Mısır'a her yıl 2 milyar dolar yardım yapıyor ve bunun 1,3 milyar doları, Amerikan silahlarına dayanan Mısır ordusuna gidiyor.

İsrail ile yapılan "normalleşme" anlaşmasının imzalanmasından bu yana ABD, Mısır'a yaklaşık 90 milyar dolar tutarında birikmiş yardım sağladı.

ABD, Mısır ordusunun ana silah tedarikçisi olmaya devam ediyor, ancak Kahire son on yılda Rusya, Çin, Fransa ve Almanya da dâhil olmak üzere diğer ülkelerle de askeri ilişkilerini genişletti.

Ürdün, Amerikalılardan yılda yaklaşık 1,5 milyar dolar alıyor. Eylül 2022'de Washington ile Amman arasında çok yıllı bir Mutabakat Zaptı imzalandı ve bu, Ürdün'e 2029'a kadar yılda 1,45 milyar dolar tutarında ekonomik ve askeri yardım garanti ediyor.

Bu, önceki anlaşmaya kıyasla yüzde 13,7'lik bir artış anlamına geliyor. Gerçekte, yardımın boyutu daha da önemli.

Kongre, 2025 yılı için Ürdün'e toplam 2,1 milyar dolar yardım onayladı. Bu miktar, Ürdün'ün yaklaşık 18 milyar dolar olan yıllık bütçesinin onda birinden fazlasını oluşturuyor.

3 binden fazla Amerikan askeri ve 12 üs

Mısır ve Ürdün'ün ABD'ye olan bağımlılığı, doğrudan mali yardımın çok ötesine geçiyor ve Amerikan yönetiminin iki ülke üzerinde ekonomik, askeri ve diplomatik etki manivelalarından oluşan bir ağı bulunuyor.

ABD, her iki ülkeyi de uluslararası finans kuruluşlarında ve özellikle Uluslararası Para Fonu'nda (IMF) destekliyor.

IMF, son yıllarda Mısır ve Ürdün'e ekonomik reform programları kapsamında milyarlarca dolar kredi sağlıyor.

Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nde (INSS) kıdemli araştırmacı ve Tel Aviv Üniversitesi Arap ve İslam Çalışmaları Bölümü'nde öğretim görevlisi olan Dr. Ofir Winter, İbranice yayın yapan Kanal 12'ye verdiği demeçte, "ABD'nin iki ülkeye karşı daha fazla baskı adımı, her ne kadar çok daha az olası olsada, ABD'nin IMF reform programlarına verdiği desteğin geri çekilmesi, ikili ticaret anlaşmalarından çekilme ve yatırımların azaltılması olabilir," dedi.

Winter, "Bunun ekonomik çıktısı, hâlihazırda kırılgan olan ve büyük dış borç, enflasyon ve işsizlik gibi ciddi sıkıntılarla ve karmaşık bir demografik gerçeklikle karşı karşıya olan ülkeler için oldukça büyük olabilir," diye konuştu.

Askeri alanda ABD, yalnızca finansman sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda ekipman, eğitim ve istihbarat işbirliği de sağlıyor.

Yardımın kesilmesi, silah bakım kapasitesini ve özellikle büyük ölçüde Amerikan teçhizatına bel bağlayan Mısır ordusunda yedek parça bulunabilirliğini etkileyebilir.

NATO üyesi olmamasına rağmen ABD'nin önemli bir müttefiki olan Ürdün, Amerikan kuvvetleri ve İsrail de dâhil olmak üzere diğer ülkelerle ortak tatbikatlar düzenliyor.

Yaklaşık 3 bin Amerikan askeri daimi olarak orada bulunuyor ve ABD ordusunun Kral Abdullah'ın emriyle Ürdün'deki 12 önemli askeri üsse serbest erişimi var.

Derin bağımlılığa rağmen Sisi ve Abdullah, Trump'ın planına karşı koordineli hareket ediyor.

Mısır'da hem resmi açıklamalarda hem de kurumsal medyada yer alan haberlerde, Trump'ın tehditlerine rağmen Kahire'nin Filistinlilerin bölgeden sürülmesi ve tehcir edilmesi yönündeki herhangi bir hamleye işbirliği yapmayı reddettiği vurgulandı.

Winter, "Orada gerçek bir endişe söz konusu. Ancak her iki ülke de Filistin davasındaki ilkelerinden veya kendilerince en yüksek ulusal çıkar olarak kabul edilen temellerden Amerikan mali baskıları nedeniyle geri adım atmayacaklarını vurguluyor," ifadelerini kullandı.

Winter'a göre Mısır ve Ürdün, Trump ile açık ve cepheden bir çatışmadan kaçınmaya çalışıyor ve onunla bir anlayışa varmayı tercih ediyor.

Ürdün Kralı, arabuluculuk çabalarının bir parçası olarak Gazze'den 2 bin hasta çocuğun kabulü gibi sembolik bir jest önerdi.

Aynı zamanda, iki ülkenin ay sonunda Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için kapsamlı bir Arap planı sunması bekleniyor. Plan, Suudi Arabistan'ın —Trump üzerinde özel bir etkiye sahip olduğu düşünülen bir ülke— bu sürece öncülük etmesiyle Arap ve Müslüman dünyasından geniş destek almayı amaçlıyor.

"Trump'ın mevcut hâliyle girişimine uyum sağlamak, Mısır ve Ürdün'deki geniş kamuoyunda bir teslimiyet olarak algılanacak ve rejimlerin iç konumuna zarar verebilir," diyen Winter, şöyle devam etti: "İki ülke de Filistin ulusal haklarını koruyan, iki devlet ilkesine dayalı bir siyasi ufuk sağlayan ve Filistinlilerin meşru temsilcisi olan Filistin Yönetimi tarafından da kabul edilebilir girişimleri kabul edecektir."

Karşı plan

Kahire ve Amman bu aşamada Washington'u bölgesel istikrarın anahtarının nüfusun yer değiştirmesinde değil, iki devletli çözümde olduğuna ikna etmeye çalışıyor.

Winter, "İki ülkede de küresel dayanakları çeşitlendirme ve dünyadaki ABD rakipleri olan Çin, Rusya ve Hindistan'a ve bölgedeki İran gibi ülkelere yaklaşma ihtimali üzerine bir söylem var," dedi.

Uzman, "Elbette, onlarca yıldır ılımlı Batı yanlısı bölgesel kampın bir parçası olan iki ülkenin yöneliminde bir değişiklik, ABD ve İsrail için arzu edilmez," yorumunu yaptı.

İsrail ile yapılan barış anlaşması Mısır'ın güvenlik anlayışında stratejik bir yapı taşı olsa da bu anlaşma sorunlu ülkeler ve çok daha aşırı görüşlerle aynı hizaya gelme potansiyeli taşıyor.

Winter, "Mısır'ın İsrail ile barış anlaşmasını sürdürmekte derin bir çıkarı var. Bu, ülkenin iç kalkınmaya odaklanmasını sağlıyor ve güvenlik ve enerji gibi alanlarda stratejik işbirlikleri içeriyor," diye konuştu.

Uzman, şu ifadeleri kullandı: "Fakat İsrail ile Mısır arasındaki barış, Mısır-ABD ilişkilerinin bir türevi oldu ve olmaya devam ediyor. ABD, barışın garantörü ve 1979'dan beri var olan ilişki üçgeninin hayati bir ayağı. Bu nedenle Kahire ile Washington arasında yaşanan ciddi bir kriz, Mısır'da barış konusundaki stratejik tercihe bağlılığı hakkında soruları gündeme getirebilir."