Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, iki Şehit Lider Seyyid Hasan Nasrullah ve Haşim Safiyüddin'in cenaze töreninde yaptığı konuşmada direnişin sabitelerini ve bir sonraki aşamada izleyeceği yolu teyit ederek Seyyid Hasan Nasrullah'ın ilke ve ideallerini koruma kararlılığından ne kendisinin ne de Direniş'in geri adım atacağının altını çizdi.

YDH- Lübnan ve 79 ülkenin halkları, Hizbullah'ın iki Genel Sekreteri, Ulusun Şehitlerinin Efendisi Seyyid Hasan Nasrullah ve Seyyid Haşim Safiyüddin'i bugün Beyrut'taki Spor Kompleksi’nde düzenlenen ve çeşitli bölgelerden büyük kalabalıkların yanı sıra Lübnan'dan ve yurtdışından resmi ve halk delegasyonlarının katıldığı görkemli bir cenaze töreniyle kamuoyunda benzeri görülmemiş bir şekilde uğurladı.
Tören sırasında Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım kalabalığa hitaben bir konuşma yaptı:
‘’Sizlere kardeşim, sevgili liderim Seyyid Hasan Nasrullah adına sesleniyorum. Selam olsun size, insanların en onurluları, en sadık ve en cömertleri. Selam siz başımızı dik tutanlara olsun. Bugün, dünyanın özgür insanlarının olağanüstü lideri, mücahitlerin, ezilenlerin ve dünyanın dört bir yanındaki acı çekenlerin sevgilisi, milleti için direnişe önderlik eden ve milletini direnişe yönlendiren, hedefi her zaman Filistin ve Kudüs olan müstesna bir tarihi lidere veda ediyoruz.”
Genel Sekreter, kalabalığa “Siz yılmaz bir halksınız” dedi ve ekledi:
“Birlikte duracağız ve ahdimizi birlikte tutacağız. Ahdimize sadık kalacağız ey Nasrullah.”
“Seyyid Nasrullah halkı severdi, halk da onu severdi” diyen Şeyh Naim Kasım, Şehid Seyyid Hasan Nasrullah'ın 1989'da Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanlığı'nı, 1992'de de Genel Sekreterlik görevini üstlendiğini ve şehadet gününe kadar da bu görevi sürdürdüğüne dikkat çekerek şunları söyledi:
“Direnişin sevgilisi Seyyid Nasrullah'ın hedefi Filistin ve Kudüs'tür ve bu hedef üzereyken, öncü bir mevzideyken şehit edildi. Bu büyük insan İslam'ı ve Velayeti özümsemişti. Dürüst, sadık, şefkatli, cömert, alçakgönüllü, kararlı, cesur, bilge, stratejik ve direnişçiler tarafından sevilen biriydi.”
Genel Sekreter Şehid Seyyid Hasan Nasrullah’ın mirası olduğu üzere direnişin devam edeceğini ve ilerlemeye bağlı kılınacağını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seni özlüyorum üstadım, seni seven herkes seni özlüyor ama sen yaklaşımınla, öğretilerinle ve mücadelenle içimizde kalacaksın. Vasiyetinize sahip çıkacağız ve hepimiz öldürülsek ve evlerimiz başımıza yıkılsa bile bu yolda devam edeceğiz.”
Şeyh Naim Kasım, Hizbullah'ın Filistin davasını savunmaya devam edeceğini, Seyyid Nasrullah'ın bu davanın yeniden canlandırılmasında oynadığı büyük rolü vurguladı ve sadakatin korunacağını ve ilerlemenin devam edeceğini teyit etti.
Şeyh Naim Kasım, ayrıca Seyyid Haşim Safiyüddin'e olan özlemini dile getirerek, “O yakın bir dost, bir sevgili, bir yoldaş, bir destekçi ve bir sütundu. Yolumuzun bir sembolü olarak seni özlüyoruz ama yaklaşımın ve katkılarınla içimizde kalacaksın” dedi.
Genel Sekreter, bugünkü kitlesel seferberliğin Lübnan tarihinde eşi benzeri olmayan bir sadakat ifadesi olduğunu da vurgulayarak Gazze'yi destekleme savaşının Filistin'in kurtuluşuna olan inancın bir parçası olduğunu teyit etti.
İsrail işgali ve destekçilerinin eylemlerini kınayarak, “Gazze, Filistin, Lübnan, Irak ve İran'a karşı duran Siyonist varlık ve onun zorba destekçisi ABD ile karşı karşıya geldik” dedi ve yaşanan büyük zorluklara rağmen Hizbullah'ın direncinin altını çizdi:
“Direniş'in, savaşçılarının ve halk tabanının karşı karşıya kaldığı baskının boyutu eşi benzeri görülmemişti. Ancak diğer yandan, halkın direnci de eşi benzeri görülmemiş bir dirençti.”
Hizbullah Genel Sekreteri, iki asil Seyyid’in ailelerine, onlarla birlikte şehit olanlara, direniş şehitlerine, bağlı olanlara ve sevdiklerine başsağlığı ve tebriklerini sundu.
Şeyh Naim Kasım, İsrail'in işlediği suçların boyutunun emsalsiz olduğuna dikkat çekerek şunları ekledi:
“Düşmanın amacı Gazze ve Lübnan'daki direnişi sona erdirmekti, ancak fedakarlıkların boyutu büyüktü ve kararlılık olağanüstü idi ve bu büyük bir başarıdır.”
Hizbullah Genel Sekreteri, İsrail işgal varlığıyla yüzleşme bağlamında şunları söyledi:
“Direniş Ekseni’ne karşı koymak için tüm imkanlarını seferber eden İsrail varlığı ve en büyük tiran Amerika ile karşı karşıya kaldık ama kararlılığımızı kanıtladık. Direniş mevcut, sayı ve teçhizat olarak güçlü ve halkımız kararlı ve şimdi farklı araç ve yöntemlerle yeni bir aşamaya girdik.”
Şeyh Kasım, Hizbullah'ın İsrail'in ateşkes talebini stratejik mülahazalarla kabul ettiğini açıkladı ve ekledi:
“Biz anlaşmaya uyduk ama İsrail uymadı ve burada Lübnan devletinin sorumluluğu anlaşmanın düşmanın çekilmesi için verdiği sürenin bitiminden sonra başlıyor.”
Direnişin devam ettiğini, varlığını ve hazırlığını güçlü bir şekilde sürdürdüğünü ve bunun kimsenin elinden alamayacağı bir hak olduğunu vurgulayan Genel Sekreter, İsrail'in halen işgal ettiği tüm bölgelerden çekilmesi gerektiğini vurguladı:
“Lübnan devletinin sorumluluklarını üstlenmesi için net bir adım attık ve koşullara göre hareket edeceğiz, uygun gördüğümüzde ateş açacağız ve uygun gördüğümüzde sabırlı olacağız.”
Şeyh Naim Kasım, Direniş'in kanla yazıldığını ve kâğıt üzerindeki biraz mürekkebe bile ihtiyaç duymadığını vurgulayarak İsrail'e, Amerika'ya ve anti-emperyalist mücadele içinde olmayan bölgedeki direniş karşıtlarına şu mesajı verdi:
“Öfkenizde ölün, Direniş sürer ve ayakta kalır, Direniş güçlüdür ve devam eder. Direniş sahadadır ve üstün insan gücü ve ekipmana sahiptir. Kaçınılmaz zafer yaklaşıyor.’’
Şeyh Kasım Amerika'ya doğrudan bir mesaj göndererek şunları söyledi:
“Bilin ki Amerikalılar, hedeflerinize ulaşamayacaksınız. Size komplolarınızı durdurmanızı ve sabrımızı zayıflık olarak yorumlamamanızı tavsiye ediyorum, çünkü biz seyrederken işgali kabul etmeyeceğiz.”
Lübnan'da mandacılığı savunanlara da seslenerek şunları söyledi:
“Uyanın, bir anlaşmaya varma fırsatınız varken ne yaptınız? Şimdi neredesiniz? Sizden İsrail ve Amerika'ya karşı tek bir kelime duymuyoruz. Enkazların altından çıkıp dirilmemiz, inisiyatifi yeniden ele geçirmemiz ve İsrail'i ateşkes talep etmeye zorlamamız sizi şaşırtmaz mı?”
Şeyh Kasım Hizbullah'ın direniş ve velayet mektebinin evladı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Bizler İmam Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin, İmam Musa es-Sadr'ın, Seyyid Abbas el-Musevi'nin, Seyyid Hasan Nasrullah'ın, Seyyid Haşim Safiyüddin'in, Hac Kasım Süleymani'nin ve Hac İmad Muğniye'nin oğullarıyız.”
Yeni aşamanın değişmezlerine işaret ederek direnişin temel olduğunu ve işgal devam ettiği sürece bir seçenek olarak kalacağını vurguladı:
‘’Direniş inanç ve doğruluktan gelir. Bu özgürlüğün yaşam bulmasıdır. Bizden de bu hakkı kimse alamaz.”
Ayrıca Hizbullah'ın Taif Anlaşması şemsiyesi altında güçlü ve adil bir Lübnan devletinin inşasına katılma kararlılığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Ulusun birliği, iç barış ve herkesin devletin inşasına katılımı konusunda istekliyiz.”
Konuşmasını Emel Hareketi ile olan ittifakın gücünü vurgulayarak tamamladı:
“İttifakımız kanla mühürlenmiştir, bu nedenle aramızda oyun oynamayı aklınızdan geçirmeyin zira konumumuz, tercihlerimiz ve politikamız birdir.”
Hizbullah'ın yol gösterici ilkesini bir kez daha teyit ederek şunu söyledi:
“Biz ‘’Zillet bizden uzaktır’’ şiarıyla yetiştirilmiş bir halkız.’’
Seyyid Nasrullah'a veda ederken şunları söyledi:
“Seyyid, Allah'ın yanındadır. Seyyid Nasrullah, seçilmişlerin, peygamberlerin ve şehitlerin yanındadır. Bugün Allah'ın günü ve Hüseyin'in, Canım Hüseyin’in günü.’’