Mukteda, Sadr’ın, el-Cezire’ye, " /> Mukteda, Sadr’ın, el-Cezire’ye, " /> Mukteda Sadr’ın el-Cezire’ye " /> Mukteda Sadr’ın el-Cezire’ye " /> Mukteda Sadr’ın el-Cezire’ye " /> Mukteda Sadr’ın el-Cezire’ye "> Mukteda, Sadr’ın, el-Cezire’ye, ">

Mukteda Sadr’ın el-Cezire’ye

Mukteda Sadr’ın el-Cezire’ye "> img
Mukteda Sadr’ın el-Cezire’ye YDH

YDH-Irak’ın önde gelen dini siyasi liderlerin Seyyid Mukteda Sadr’ın El Ceizre televizyonu ile gerçekleştirdiği röportaj Arap ve İslam dünyasında çok konuşuldu. İşte El Cezire televizyonunda yayınlanan röportajım tam metni:




YDH-Irak’ın önde gelen dini siyasi liderlerin Seyyid Mukteda Sadr’ın El Ceizre televizyonu ile gerçekleştirdiği röportaj Arap ve İslam dünyasında çok konuşuldu. İşte El Cezire televizyonunda yayınlanan röportajım tam metni:

 

Değerli izleyiciler,

 

Mukteda Sadr ile bu özel bölümümüzde sizlere yeniden hoş geldiniz diyorum.

 

- Değerli Seyyid, daha önce Mehdi Ordusu ve Sadr grubundan bahsediyorduk. Bazı stratejilerden söz ediyorduk. Sizin tavrınız netti. Ancak Sadr grubuyla ilgili şunu sormak istiyorum. Çünkü şunu şu ana kadar anlamadık. İzleyicilerimize de özetlemek istiyorum. Uzlet diye bahsettiğiniz şeyin siyasi hayattan uzlet yahut genel olarak sokağın nabzından uzlet değil. Belki de...

 

-Benim başka bir hedefim daha var. Subhanallah. Çekiliyorsam şu anki duruma bir tepkim var demektir. Buna karşılık Irak halkı olumlu ve güçlü bir ruha sahip bir şekilde tepki vermeli. Zaaf ve atalete dönük bir reaksiyon olmamalı. Bilakis çekiliyorsam senin yerine getirmediğin şeyler var demektir. Bunları yerine getirmeli ve mükemmelleşmelisin.

 

Tabi ki siyasi güçlerin de dini güçlerin de merceiyetin de Irak halkına dönük sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Irak halkı mazlumdu, şimdi de mazlumdur. Daha fazla zulüm çekmelerini de istemiyorum.

 

Pekala, bu çerçevede Sadr grubunun önümüzdeki süreçteki öncelikleri nelerdir?

 

-Irak’ın işgalden kurtarılması Sadr grubunun önceliklerindendir. Aynı şekilde Mehdi Ordusu’nun da öyle. Irak’taki ölümcül mezhepçilik de ortadan kaldırılmalıdır. Irk ve din arasındaki ayrılıkçılık da öyle. Ben Kürt-Şii-Sünni diye ayrımcılık yapılmasından hoşlanmıyorum. Irak’ın bölünmesi planları yapılıyor. Bölünmüş olanın taksiminden bahsediliyor. Sadr grubu buna karşı durmalıdır. Irak’ın hem halk hem de toprak bütünlüğü için çalışmalıdır. Şartlar ne olursa olsun... Ana amacımız da toplumu dini bir topluma dönüştürmektir. Laik toplum değil! Subhanallah. İslam hükümetinden sürekli bahsediliyor. Önemli olan İslami toplumun oluşmasıdır. Sadece İslam hükümeti yeterli değildir. İslami toplum olmadan İslami hükümet olmaz.

 

-Irak’ın bölünmesine karşı olduğunuzu söylediniz. Tam olarak neyi kastediyorsunuz? Irak’ın devletlere bölünmesini mi kastediyorsunuz? Federalizme de bir tür bölünme olarak mı bakıyorsunuz? Güneyde, kuzeyde ve ortada bir bölgesel yönetim olması konusunda ne diyorsunuz?

 

-Hakikatte federalizm bölünmeyi gerektirmezse buna karşı çıkmayız. Ancak önemli olan sorun şu. İşgalcilerin varlığı. İşgalcilerin varlığı federalizm önünde engeldir. İşgalciler kaldığı sürece federalizm kurulamaz. Yani işgalciler Irak’ta bulunduğu sürece federalizm Irak’ın bölünmesini anlamını taşıyacaktır. Merkezi yönetim olsa da. Bu çok açık birşey. Eğer işgalciler olmasaydı farklı bir tartışma olabilirdi. Federalizm geniş bir başlık. Ama işgalcilerin varlığı altında bu uygulanamaz, zira Irak’ın bölünmesi anlamına gelir.

 

-Bu arada biz Irak’ta bulunan realiteden söz ediyoruz. Siyasi bir süreç var. Hükümet var. Siz beş yıl sonra bu siyasi süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

-İşin gerçeği işgalciler bulunduğu sürece başarısızdır. Siyaset, halk ve toprak işgaliyle yürümez. İşgalcilerin yanısıra siyasetçilerin ve genel anlamda siyasetin başarılı olabileceğini düşünmüyorum. İşgalciler çıkarsa o zaman başarılı olup olmadığından söz edebiliriz.

 

-Ama Sadr grubu da siyasi sürece katılmadı mı? Parlamentoya girmedi mi? Hükümette bakanlarınız vardı. Birleşik Irak İttifakı’nın da bir parçasıydınız?

 

-Bizim ümidimiz siyasi süreci işgalcilerin elinden kurtarmaktı. Bu anlamda kimileri başarılı oldu, kimileri olamadı. Kişi çaba göstermeli, başarılı olmasa bile! Subhanallah. Sadece İttifak’tan değil, “çanta” dedikleri bakanlıklardan da çekilmemiz bunun açık kanıtıdır.

 

-Birleşik Irak İttifakı’ndan çekilmenizin nedeni neydi? Yani bakanlık çantalarını bıraktık dediğiniz zaman bunun hükümetin gidişatına itiraz olduğunu anlıyoruz. Peki, özellikle Birleşik Irak İttifakı’ndan çekilmenizin nedeni nedir?

 

-Birleşik Irak İttifakı ve diğer ittifaklar! Parlamentodan itirazlar alıyoruz. Parlamento, siyasi ittifaklardan ibaret kalıyor. Gerçek anlamda bir parlamento değil, deniyor. Sonuçta parlamento Irak halkına belirli bir yarar sağlamadı. Özellikle de bu mezhepçi vb. yaklaşımlara karşıyım. Sadr grubunun Birleşik Irak İttifakı’ndan çekilmesinde maslahat vardı. Amaç taifeciliğe karşı çıkmaktı. Ayrıca halka önem verilmemesine tepki gösterisiydi.

 

Yani ben burada söylüyorum. Belki de kırgınlığa yol açabilir; ama hükümet halka dayanmaktan çok kendisine dayanıyor. Bıraksın da halka daha fazla yönelsin. Tüm bu tutuklamalar, saldırılar, baskınlar, savaşlar ve çatışmalar yerine halkına barışçıl, kardeşçil, sevgi, yakınlaşma güdülü, ekonomik açımlar sunarak, imar faaliyetleriyle vb. Şekillerde yaklaşsın. Bunları yaparak halka yaklaşsın.

 

Biz Saddam zamanında hükümetin halktan uzak olduğunu söylüyorduk. Halkla tek ilişkisi diktatörlük üzerindendi. Şu anda da hükümet halka bir tür diktatörlük uyguluyor. Buradan çağrıda bulunuyorum. Hükümetini devam ettirmek istiyorsan, hükümetini egemen kılmak istiyorsan halka dayan.

 

-Tutuklamalardan bahsettiniz. Buradan Irak’ta siyasi tutuklular olduğunu mu anlıyoruz?

 

-Evet, Irak ve Amerikan zindanlarında siyasi tutuklular var, mazlum tutuklular var. Hatta bana bazı kadın tutuklulardan yardım çağrısı geldi. 12 kadın tutuklu. Yardım istediler. Buradan, kanalınız üzerinden tutuklu kadınların zindanlardan çıkarılması çağrısı yapıyorum. Gerçi zindanları genel olarak Amerikalılar kontrol ediyor. Buradan ayrıca kardeşlerin...

 

(sunucu araya girmeye çalışıyor)

 

Hayır, hayır, sadece Şii bacılar değil. Subhanallah. Yardım isteyen kadınların da 7’si Şii 5’i Sünni miydi, tam hatırlamıyorum. Yahut tam tersi... Bu tür bir şey… Ben zaten o bakış açısıyla olaya yaklaşmıyorum. Önemli olan onlar Iraklı kadınlar. En kısa sürede serbest bırakılmalarını istiyorum. Eğer yargısal bir durum varsa en kısa sürede yargılamayı yapın.

 

Buna da karşı değilim. Ayrıca üç kardeşimin özellikle serbest bırakılmasını istiyorum. Şeyh Ali Numani, Seyyid Sadr döneminde cuma imamıydı. Şeyh Kays El Haz’ali de inançlı kardeşlerimdendir. İnançlı kardeşlerimden birisi de Şeyh Abdulhadi’dir. Bunların haklarında bir suçlama bile olmamasından ötürü direk serbest bırakılmalarını istiyorum. Bekliyoruz; biz suçlama yöneltsinler, suçlama yok. Eğer suçlama, direnişçi olmalarıysa direniş bir suç değildir.

 

-Birçok kez mezhepçilik meselesinden söz ettiniz. İzin verin de açıkça soralım. Biz iki yahut üç sene önce karşılaşmıştık. Amman’da! O zaman da bu noktadan bahsettiniz. Ama bu süre zarfında Arap dünyasında ciddi bir tepki var. Sadr grubunun mezhep savaşlarına karıştığı söyleniyor. Sünnileri öldürdüğünüz söyleniyor. Özellikle de Samarra olayından sonra bu noktada gerçekten bir kafa karışıklığı oldu. Bu bir fırsat, sizin tavrınızın anlaşılması açısından önemli!

 

-Bu sorudan dolayı Allah seni mükafatlandırsın. Hakikat şu ki Sadr grubu tüm bu işlerden uzaktır. Samarra patlamalarından sonra bir halk tepkisi oldu. Bunu inkâr etmiyorum. Bir tepki oldu. Mezhepçi bir hava esti. Sünniler Şiilere karşı, Şiiler Sünnilere karşı... Ben çok çabaladım; Basra’ya gidişim, İmara’ya gidişim... O zaman hatırlıyorum; çıkıp hutbe verdim. Bu tür olayların tamamını kınadım.

 

Irak’taki hiçbir Sünniye ve hiçbir Şii’ye saldırılmasını kabul etmiyorum. Irak halkına yönelik hiçbir saldırıyı kabul etmiyorum. Ne önceden kabul ettim, ne de şimdi kabul ederim. Mezhepçiliğe neden olacak herşey, bu bağlamda bir tansiyon yükletmeye neden olacak herşey Sadr grubu buna direk olarak son vermelidir.

 

Olan biten konusunda da yeni bir kapı açılmalıdır. Bizimle tüm gruplarıyla Irak halkı arasında. Allah’ın izniyle kardeşler olalım. Irak’ın özgürleştirilmesi yolunda birlikte yürüyelim. Bu da Irak’ın hem toprak hem de halk olarak birlik içerisinde olmasıdır.

 

-Bundan şunu mu anlamalıyım. Bazı olaylar oldu. Bugün yeni bir sayfa mı açmak istiyorsun?

 

-Sadece Sadr grubuna özgü birşeyden bahsetmiyorum. Bir halk tepkisi oldu. Sünniler ve Şiiler arasında... Basın da bunu büyüttü ve süsledi. Sana neden olduğunu söyleyeyim? Çünkü Mehdi Ordusu en büyük grup… Sadr grubu diyelim. Suçlamalar kime yönelecek? Falanca, filanca değil. Azınlıklar değil. Biri öldürülünce Sadr grubu öldürdü denecek. Neden? Çünkü en büyük, en meşhur grup bizimkisi… Zihne de bizim grup geliyor. Irak’ta kim etkin? Sadr grubu. Tüm kötülükler ona yönelecek.

 

Ama gerçek bu değil. Bazı işgalci olan veya olmayan grupların bu grubu ortadan kaldırma gibi bir niyeti var. Bizi Sünni taraftan uzaklaştırmak isteyenler var. Oysa Sünnilerle Sadr grubu arasında bir yakınlaşma vardı ki ben bunun en yakın zamanda eskisi gibi olmasını diliyorum. Ben bunun için herşeyi yapmaya hazırım. Irak’ın halk ve toprak birliği, Sünni Şii birliği için herşeyi yapmaya hazırım. Bazı taraflar Sünnileri Şiilerden, Şiileri de Sünnilerden uzak tutmaya çalışıyor. Sadr grubunu da diyebilirsiniz. Ama ben Sünnileri seviyorum. Ben de onlardan biri sayılırım. Ben Şiiyim ama Sünni de Şii de Iraklı olduğu için Sünni sayılırım.

 

-Burada önemli bir değerlendirme var; size sormak istiyorum. Birçok kez ABD’yi hatırlattınız. Ama Irak’ın içişlerine birçok ülke karşıyor. İran karışıyor, başkaları karışıyor, herkes karışıyor. Sizin değerlendirmeniz nedir?

 

-Herkes karışıyor ve bu müdahalelerin çoğu olumsuz. Yüzde doksan dokuzu olumsuz...

 

-Nasıl yani?

 

Yani Irak halkının aleyhine… Irak halkı bu müdahalelerden bir fayda elde etmiyor. Tüm bu müdahaleler, müdahale edenlerin kendi çıkarlarına yönelik. Irak’ın çıkarına değil! Bir ülke Irak’a patlayıcı gönderince bu Irak halkının yararına mı, zararına mı? Onlar kendi çıkarlarına bakarlar. Bir ülke bomba için değil pazarlık için gönderse bu Irak’ın çıkarı için mi? Şart değil! Herkes kendi çıkarına hareket ediyor.

 

Tüm çevreler söylüyorum. Arap ülkeleri, İslam ülkeleri ve İslami olmayan ülkeler müdahale edeceklerse Irak halkının çıkarını göz önünde bulundurmalılar. Aksi takdirde başka bir tür işgal olur.

 

-Ama hükümet tüm bu ülkelerle doğal ilişkilerini sürdürüyor. Sanki Irak’ı uzlete itmek istiyorsunuz?

 

-Eğer Irak hükümetiyle, Amerikan işgalinden bağımsız olacak şekilde Irak hükümeti olarak ilişki kuruyorsa sorun yok!

 

-Peki reel durumu nasıl nitelendiriyorsun?

 

-Irak hükümeti Amerika’nın baskısı altında. Her işi yapmasına imkân tanımıyorlar. İki arada bir derede… Ne öyle ne de böyle... Irak hükümetinin istediğini işgalciler de isteyebiliyor. İkisi arasında ayrım yapmak lazım!

 

-Önümüzdeki süreçte şiddetin artmasından korkuyor musun? Direnişten bahsetimiyorum! İç şiddetten söz ediyorum.

 

-Mezhep çatışması ise muhtemel… Çünkü Amerikalılar var ve sürekli bu gerginliği artırmak istiyorlar. Hassas bir konu çünkü… Sünni-Şii, Arap bilmem ne... Sürekli bu gerilimi canlı tutmak istiyorlar. Bombalı olayların nedeni bile onlar.

 

Kontrol noktasının birinde adamı durduruyorlar. İndiriyorlar. İnsan nasıl davrandıklarını biliyorsun. Kapasını eğiyorlar vb. Çeyrek saat sonra arabasına bindiriyorlar. Arabadaki çocuklardan biri bir şeye ihtiyaç mı ne duyuyor. Çantayı açıyor; baba arabada bir şey var, diye bağırıyor çocuk. Bakıyorlar ki patlayıcı var. Adam nereye gitse orası patlayacak. Kim bu çatışmaların arkında duruyor, görüyorsunuz! İşgalciler tabi ki!

 

-Şu anda Irak yaralı derken Irak kanıyor derken bölgenin tamamının da cehenneme döndüğünü görüyoruz. Bazıları savaş ihtimalinden söz ediyor. ABD, İran’ı vurabilir. İsrail, Suriye’yi ve Hizbullah’ı vurabilir. Sadr grubu bu meselelerle ilgili mi? Yoksa sadece Irak davasıyla mı ilgileniyor?

 

-Hayır. Sadr grubu Iraklı olmadan önce İslamcıdır. Her İslamcıya her İslami devlete ve İslami halka saldırı Sadr grubunun ilgi alanındadır.

 

-Ne yaparsınız?

 

-İslam’ı müdafaa ederiz. Her şekilde. Yapabildiğimiz kadar. Hangi İslam devletine, Arap ülkesine saldırılırsa Sadr grubu bununla ilgilenir. Irak’taki durum ne kadar kötü olsa da...

 

-Sizce Irak’taki mücadele siyasi mi; yoksa mezhep ve etnik unsurlar arası bir mücadele mi var?

 

-Zor soru. Tek neden yok. Hükümet ve politikacılar düzeyinde siyasi bir rekabet var. Halk düzeyinde ise mezhepsel çatışma var.

 

-Seyyid Mukteda Sadr bir grubun lideri olarak mezhep olarak farklı olsa da siyasi kanaatlerinde ortak olduklarına mı yakın hissediyor; yoksa tersi mi?

 

-Ben itikad olarak Şia’ya yakınım tabi ki. Ama siyasi olarak şu anda Sünnilere ve kararlarına yakınım. Sadr grubunun Sünni grupların siyasi kararlarına yakın. Sünnilerin kararları da Sadr grubunun kararlarına yakın oluyor. Siyasi olarak bir yakınlaşma var yani. Ulusal anlamda yani… Ama tabi ki itikad olarak ben Şii’yim.

 

-Özetle Sadr diyor ki; siyasi bir mücadele var. Şii-Sünni-Arap-Kürt-Hıristiyan bir siyasi konuda uzlaşabilir?

 

-Gerçekten çok uğraştım. Değneğin iki tarafını dengede tutmaya çalıştım. Sünni ve Şiileri tek dengede tutmaya çalıştım; ilşikilerimizi korumaya çalıştım. Şiiler yakınlaştıkça Sünniler uzaklaştı; Sünniler yakınlaştıkça Şiiler uzaklaştı. Elimden bir şey gelmedi. Değnek dengede durmadı.

 

-Sizinle İran arasında özel bir ilişki var. Tabi doğru, Irak sahasında başkaları da var. Ama şöyle deniyor: Sizinle İran arasında çok özel bir ilişki var. İran’a nasıl bakıyorsunuz? İranlı liderlerle ilişkiniz nedir?

 

-Öncelikle ben gizli birşey yapmıyorum. Ne yapıyorsam açık yapıyorum. Benim herkesle ilişkim iyi. İranlılar ve İran Cumhuriyeti ile ilişkime gelince; Allah gölgesini daim eylsein, Seyyid Hamaney’le önceki görüşmemizde –sanırım Hac yolculuğum sırasındaydı- haber verdim; inanç olarak ilişkimiz ve uzantılarımız birdir. Ancak siyasi ve askeri olarak sizin uzantınız olmayız, dedim. İran Cumhuriyetinin Irak’ta yaptığı olumsuz işler var, dedim.

 

Ona nasihat ettim, özür dilerim (yahut pardon), İran’ın Irak’taki hatalarını düzeltmesi için yapması gerekenleri zikrettim. Çünkü İran’ın yaptığı hatalar var. Yapmaması gerekenler var. Kendisine bizim İran’ın Irak’taki siyasi ve askeri bir uzantısı olmadığımızı söyledim.

 

-Siyasi hatalar mı, güvenlik hataları mı, ekonomik hatalar mı? Neler?

 

-Herkes hata yaptı. İran da diğerleri de Irak halkının çıkarına olacak yeni bir yöntem belirlemeli.

 

-Bunu açıkça Sayın Hamaney’e söylediniz mi?

 

-Evet, söyledim.

 

-Askeri bir uzantı olmadığınızı söylediniz?

 

-Aynı zamanda siyasi de... Hiçbiri ülkenin uzantısı değiliz. Bu açıdan ben bağımsızım.

 

-İlmi faaliyetlerinizin sürdüğünden bahsederken; daha önceleri dini otorite olarak Hairi’ye bağlı olduğunuzu biliyorduk. Son zamanlarda ne oldu, bilmiyoruz. Dini eğitiminizi tamamlamak istiyorsunuz? Sayın Hairi ile ilişkiniz nedir?

 

-Babam Hairi’nin kendisinden sonra en bilgili olduğunu söylemişti. Biz de en bilgiliyi taklit ediyoruz. Mekansal uzaklık dışında bir uzaklığımız yoktur. Bazı küçük sorunlar oluyor; ama bunlar asla ilişkilerimize zarar vermiyor.

 

-Ama medyaya çıktı; bazı sorunlar oldu.

 

-Çok büyütüldü.

 

-Nasıl yani?

 

-Medyayı bilirsin… Büyütür. Aramız çok iyidir. Diğer dini otoriterlerle de öyle. Tek fark diğerlerini taklit etmiyoruz, onu taklit ediyoruz. Babam öyle vasiyet ettiği için.

 

-Geçmişte İttifak’ın bir parçasıydınız. Olan oldu. Şu anda parçası değilsiniz? Önümüzde de seçimler var. Seçimlere hangi esasa göre katılacaksınız? Katılmayı düşünüyor musunuz?

 

-Bazı partiler, bazı çevreler katılımımızı engellemeye çalışacaklar. Ellerinden geldiği kadar… Belediye seçimlerinde özellikle... İl meclislerinde. Bu nedenle güneyde çok sorun yaşandı. Divaniyye’de, Semave’de, Basra’da, Kut’ta. Seçimleri ertelemek istiyorlardı. Güvenlik sorununu bahane ederek… Ancak önemli bir şey de var. İşgalcilerin varlığının yanısıra seçimler eksiktir, yasal değildir.

 

Bununla birlikte ilmi havzadan (dini otoritelerden) müminleri, Irak halkını bu meclislere sokmalarını istiyorum. Bu Irak halkının iyiliği için olmalı. Particilikten uzak durularak olmalı bu. Irak halkının malları çalınmasının, kişisel çıkarlar öne çıkarılmasın. Tüm bunlar gerçekleşirse belediyeler işgalcilerden ayrı olur, Irak halkına fayda verir.

 

-Başa dönersek, sizin çalışmalarınıza bakılırsa Sadr grubunun halen liderisiniz. Faaliyetleriniz sadece Irak içinde mi olacak yoksa daha genel mi?

 

-Irak içinde var. Irak dışında da var. Irak’ın işine karışırım, çünkü ben Iraklıyım. Küçük meseleye de büyük meseleye de. Dışarıda da örneğin, Suriye’de konferans olacak. Âlimleri toplamak için. Peygambere hakareti engellemek için. Dini ve siyasi önderler de olacak. Eğer uzlette olsam bunlara nasıl katılabilirim.

 

Çeviri: Yakındoğu Haber