ABD'nin İsrail için hava savunma dilenciliği

26 Temmuz 2025

İsrail’in İran’la çatışmasında ciddi mühimmat krizi yaşaması ve ABD’nin Körfez ülkelerinden beklediği desteği alamaması, bölgesel dengeleri sarsarken Washington-Tel Aviv hattındaki askeri dayanışmanın sınırlarını ve “Ortadoğu NATO’su” hayalinin fiilen çöktüğünü ortaya koydu.

YDH- Katar merkezli Middle East Eye’ın (MEE) haberine göre, İran’ın nisan ayında gerçekleştirdiği Gerçek Vaat-3 Operasyonu sırasında İsrail’in THAAD (Terminal High Altitude Area Defense) füze savunma sistemine ait önleyici mühimmatlarında kritik bir azalma yaşandı.

ABD, İsrail’e destek amacıyla Suudi Arabistan’dan THAAD füze sistemine ait mühimmat talep etti; ancak Riyad bu talebi geri çevirdi.

Konuya dair iki ABD’li yetkili, sürecin perde arkasını MEE’ye anlattı. Yetkililerden biri şöyle dedi:

“Savaş sırasında birçok ülkeden yardım istedik. Ancak beklenen destek gelmeyince farklı çözüm yolları aramaya başladık. Talep sadece bir ülkeye yönelik değildi,” 

MEE’ye konuşan kaynaklara göre, Suudi Arabistan coğrafi konumu itibariyle İsrail’e yardım için elverişliydi ve ABD’li yetkililer, İran’ın hem Suudi Arabistan hem de İsrail için ortak tehdit olduğunu vurguladı.

Washington, daha önce Yemen’de Ensarullah tarafından düzenlenen füze ve İHA saldırıları nedeniyle Suudi Arabistan’a hava savunma sistemleri konuşlandırmıştı.

Daha fazla okuyun: ABD ve NATO, İsrail savunmasında kritik açıktan kurtulamıyor

 

İsrail-ABD'nin füze cephaneliği hızla tükendi

İran-İsrail çatışmasının sürdüğü dönemde Suudi Arabistan da kendi bütçesiyle satın aldığı ilk THAAD bataryasını teslim almaya hazırlanıyordu.

Bu sistem, taraflar arasında ateşkes sağlandıktan sadece dokuz gün sonra, 3 Temmuz’da Suudi ordusu tarafından aktif hale getirildi.

ABD’li yetkililer, İran’ın İsrail’e karşı büyük çaplı bir balistik füze saldırısında bulunmasının, Amerikan savunma sistemleri cephaneliğinde “ciddi bir azalmaya” yol açmasından endişeliydi.

MEE, İsrail’in hem ABD’ye ait balistik füze önleyici stokları hem de kendi Arrow füze sistemlerini hızla tükettiğini ilk kez kamuoyuna duyuran kaynak oldu.

Bu bilgi daha sonra Wall Street Journal ve The Guardian tarafından da teyit edildi.

Daha fazla okuyun: 1,5 milyar dolar duman oldu: İran füzeleri, THAAD'ı kritik seviyede tüketti

 

ABD’nin küresel operasyon yeteneği tehlikede

The Guardian, Temmuz ayında yayımladığı bir haberde, ABD’nin küresel askeri operasyonlarını sürdürebilmesi için gerekli Patriot önleyici füzelerin yalnızca yüzde 25’lik bir stok seviyesinde olduğunu yazdı. Bir ABD’li yetkili bu rakamı MEE’ye de doğruladı.

ABD ayrıca İsrail’e destek için Arleigh Burke sınıfı savaş gemilerine yerleştirilen SM-3 (Standart Füze-3) sistemlerini de devreye aldı.

İsrail’in üç katmanlı hava savunma sistemi Amerikan desteğiyle güçlendirilse de, İran ateşkes ilan edilene dek İsrail şehirlerine füze göndermeyi sürdürdü.

The Telegraph, İran füzelerinin beş ayrı İsrail askeri tesisine doğrudan isabet ettiğini bildirdi.

Mitchell Havacılık Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Douglas Birkey şu değerlendirmede bulundu: 

“En büyük zaaf, cephane derinliğinizin tükenme riski taşıyan bir sistem olması. Sınırlı sayıda önleyici füzeye sahibiz ve üretim kapasitemiz de kısıtlı,”

Daha fazla okuyun: NYT: ABD savaş yürütmekten acizdir

 

ABD’nin uluslararası THAAD Talebi: Körfez’de ittifaklar test ediliyor

Stoklardaki bu daralma nedeniyle Wall Street Journal, bazı ABD’li yetkililerin Suudi Arabistan’ın THAAD füzelerinin İsrail’e yönlendirilmesini gündeme getirdiğini yazdı.

MEE’ye konuşan bir yetkili, Riyad’ın 'nazik diplomatik girişimlere ve çeşitli anlaşma tekliflerine olumsuz yanıt vermesinin ardından bu fikrin gündeme geldiğini' söyledi.

Aynı iki ABD’li yetkili, Washington’un Birleşik Arap Emirlikleri’nden de benzer bir destek talebinde bulunduğunu aktardı.

BAE, THAAD’ı satın alan ve 2016’da ilk kez aktif hale getiren ABD dışındaki ilk ülkeydi.

İran’ın gelişmiş İsrail hava savunma sistemini aşması, bölgedeki daha zayıf hava savunmalarına sahip Körfez ülkeleri tarafından dikkatle izlendi.

Uzmanlara göre, ucuz balistik füzeler ve SİHA’lara dayanan asimetrik tehdit karşısında ABD’nin hem İsrail’e hem de Ukrayna’ya savunma mühimmatı sağlama çabası küresel bir stratejiye dönüşmüş durumda.

ABD Savunma Bakanlığı’nın politika ofisi, müttefik ülkeleri İsrail’e mühimmat desteği vermeye ikna etmeye çalıştı. Bu çabalar, Savunma Bakan Yardımcısı Yardımcısı Christopher Mamaux’un koordinasyonunda yürütüldü.

Ancak Suudi Arabistan’ın bu çağrıya kulak asmaması Washington’da hoşnutsuzluk yarattı.

Daha fazla okuyun: AB: Hürmüz Boğazı'nın kapatılması kimse için iyi olmaz
 

'Ortadoğu NATO’su' rüyası sona mı erdi?: 'İsrail bedel ödedi'

ABD, 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı'ndan önce İsrail’in hava savunma sistemini Körfez ülkeleriyle entegre etmeye çalışıyordu. Bu çaba, kamuoyunda “Ortadoğu NATO’su” olarak adlandırılan büyük bir güvenlik projesinin parçasıydı.

Ancak gelinen noktada Körfez ülkeleri, İsrail-İran geriliminde taraf olmak istemedi ve bölgesel analistlere göre İran’la ilişkilerini normalleştirme yönünde attıkları adımları artık daha rahat savunabiliyorlar.

Trump yönetimi İsrail ile Suudi Arabistan arasında normalleşmeyi teşvik etmeye devam etse de, Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri bugün İsrail’i yardım edilmesi gereken bir müttefikten çok, sınırlandırılması gereken yayılmacı bir güç olarak görüyor.

Örneğin Suudi Arabistan, bu ay içinde Suriye’deki Heyet Tahrir eş-Şam örgütü unsurlarının konuşlandırılması için ABD nezdinde lobi faaliyeti yürüttü.

Bu girişim, İsrail’in Suriye’deki rejim hedeflerine yönelik saldırılarından duyulan rahatsızlığı da yansıtıyor.

İran ile yaşanan çatışmanın ardından, İsrail’in hava savunmasındaki zaaf noktaları daha detaylı analiz edilirken, Tahran da Çin’in desteğiyle kendi hava savunma kapasitesini yeniden inşa etme sürecine girdi.

Bir Arap diplomat MEE’ye şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bizim açımızdan savaş lehimize sonuçlandı. İsrail, güçlü bir ulus-devletle karşı karşıya gelmenin bedelini ödedi.”

Daha fazla okuyun: Suudi Arabistan İran’ın İsrail'e attığı İHA'ları düşürdü
 

“Riyad, İran’la aynı çizgide buluşmayı değerlendiriyor” iddiası

İran, İsrail’in ağır bombardımanından toparlanmaya çalışırken, Körfez ülkeleriyle olan ekonomik ve diplomatik bağlarını daha da derinleştirmeye yönelmiş durumda.

Eurasia Group’un Orta Doğu ve Kuzey Afrika direktörü Firas Maksad, X platformundaki paylaşımında, “Suudi Arabistan’ın İsrail konusundaki tutumu, İsrail’in Suriye, Lübnan, Gazze ve Batı Şeria’daki dizginsiz adımları nedeniyle sertleşti.

İran’ın zayıfladığı bir dönemde Riyad’ın Türkiye’ye daha fazla yakınlaştığı ve hatta İran’la da benzer bir çizgide buluşmayı değerlendirebileceği” yorumunda bulundu.

Daha fazla okuyun: İran, birikim yoluyla caydırıcılık inşa ediyor