ABD, Suriye’de petrolü çalmak için Blackwater’ı ve teröristleri kullanıyor

img
ABD, Suriye’de petrolü çalmak için Blackwater’ı ve teröristleri kullanıyor YDH

ABD, bölgedeki etnik çoğunluğu teşkil eden Arap nüfusa soykırıma varan uygulamalarda bulunan Kürt teröristlere tam bir hareket özgürlüğü veriyor. Zira “Kürt paravanı”, uluslararası bir suç teşkil eden petrol işini devam ettirmeleri için şart.




Federal Haber Ajansı, ismindeki “Federal” sıfatına rağmen bir devlet kuruluşu değil; ancak RIA’nın eski yöneticileri tarafından kurulan ve öyle görünüyor ki Rusya’da iktidar çevrelerinde kaynakları bulunan önemli bir ajans. 

Bu ajans, Suriye’de iç savaşla ilgili daima meşru hükümetin yanında oldu; nitekim Şam güvenlik kaynaklarına erişimini de bunun sonucu kabul etmek gerek. Bununla birlikte IŞİD ile çatışmalar boyunca ve yakın zamana kadar Kürt silahlı gruplarına yaklaşımları da mutedil ve saygılıydı.

Ancak bu itidal ve saygının yerini, öyle anlaşılıyor ki Moskova’da tartışılan bir öfke almış görünüyor.

Bu uzun yazıdaki iddiaları, üslubu ve örtük çağrıyı etraflıca ele almayacağız. Keza, bize göre, özellikle sonuç bölümünde özetlenen görüşler, açıkça “Türkiye sopası” göstermeye yönelik olmakla birlikte, bu sopanın Amerikan petrol hırsızlığını engelleyeceği beklentisi, fazlasıyla naif; hatta tam tersi bir sonuç doğurması da kuvvetle muhtemel. 

Ancak yazıyla ilgili kendi yorumlarımızı paylaşmak yerine, okurun dikkatini bütün bunların, Moskova’nın Suriye’deki Amerikan işbirlikçisi Kürt gruplara bakışında giderek köklü bir değişikliğin şekillenmekte olduğuna çekmek için, dokunmadan yayınlamayı tercih ediyoruz. 

https://riafan.ru/1228273-ssha-ispolzuyut-naemnikov-i-terroristov-dlya-krazhi-nefti-v-sirii

Hazal Yalın

 

Kürt teröristin bileğindeki birkaç yüz bin dolarlık saat nereden çıktı, Blackwater paralı askerlerinin bununla ne ilişkisi var ve Amerikalılar çaldıkları Suriye petrolünü nereye satıyorlar?

Federal Haber Ajansı kasım ayında, Amerikan özel harp şirketi Academi’den (daha ziyade ilk ismi olan Blackwater diye biliniyor) birkaç bin paralı askerin ABD tarafından Suriye’den yasadışı petrol çıkışını temin etmek için Deyrezzor bölgesine yerleştirildiklerini ortaya çıkarmıştı.

Özel harp şirketlerinin kullanılması, ABD’ye, doğu Suriye’nin petrol bölgelerinin işgalindeki askeri birliklerinin geniş varlığını maskeleme ve resmi olarak da, ülke dışına çıkartılan her askere karşılık birkaç Blackwater paralı askeri koymak suretiyle “ABD’nin askeri varlığının sayısında azaltmaya gittiği” beyanında bulunma olanağı veriyor.

[Blackwater paralı askerleri Suriye’ye nasıl giriyorlar?]

Irak’taki ABD üssünden özel harp şirketine bağlı birlikler Sincar üzerinden getiriliyor, daha sonra El Sfuka ilçesinden sınırdan geçiriliyor ve Suriye’nin Amerikan işgali altındaki bölgelerine yerleştiriliyorlar. Federal Haber Ajansı tarafından bölgedeki kaynaklardan alınan bilgilerin incelenmesi, ABD’nin Suriye petrolünü nasıl çaldığının ve bu petrolün yasadışı satışından kazanılan gelirin nasıl aklandığının ayrıntılarını anlamaya imkân veriyor.

[Blackwater paralı askerleri]

ABD’nin binlerce askeri ve paralı askeri

Federal Haber Ajansı’nın Suriye Muhaberat’ındaki kaynaklarının elindeki istihbaratlara göre biz bu haberi yayınladığımız esnada [19 Kasım] Deyrezzor bölgesinde ABD’nin 765 ordu mensubu bulunuyor. Teyit edilmiş istihbarada göre ... bu ordu mensupları artık Washington’un Suriye’de işgal altındaki petrol bölgelerinde amaçlarını yerine getirmekte temel rol oynamıyorlar.

Federal Haber Ajansı’nın Suriye güvenlik teşkilatındaki kaynağına göre:

“Ordu mensuplarından başka paralı askerler de gözlemliyoruz. Bunlar silahlı bir şekilde hareket ediyor ve petrol taşımacılığına refakat ediyorlar. Bunların silahları arasında, ABD ordusu tarafından bırakılmış en az yedi AH-64 Apache helikopteri, birkaç düzine M2 Bradley zırhlı piyade taşıyıcısı, keza birkaç düzine 155 milimetrelik 30 kilometre menzilli M777 havan bulunuyor. Kesin miktarlarını henüz teyit edemedik.”

Muhaberat mensubunun sözleri, daha önce sosyal ağlarda yayınlanmış çok sayıda fotoğraf ve video kayıtlarıyla da doğrulanıyor.

Bundan başka, Federal Haber Ajansının elinde, sadece Amerikan askeri personelinin değil Blackwater özel harp şirketinin paralı askerlerinin de kullandıkları faal haldeki Amerikan askeri üslerinin kesin koordinatları bulunuyor. Bütün bu askeri yerleşkeler, zengin petrol alanlarının hemen yanında.

[Suriye’nin Deyrezzor ve Haseke bölgelerindeki Amerikan askeri üsleri.]

Amerikan özel harp şirketi mensuplarının Suriye’nin Deyrezzor bölgesine hareketlerine, ABD’nin Fırat’ın doğusunda yeni köprü başları tesis etmesi için gerekli birkaç inşaat konvoyu da eşlik etti.

Federal Haber Ajansı’nın daha önce bildirdiği gibi, şu anda Deyrezzor’un doğusunda El Suvar şehrinin banliyölerinde iki yeni Amerikan askeri tesisinin yerleştirilmesine devam ediliyor. Bu bilgiyi sosyal ağlardaki paylaşımlar kadar Anadolu Ajansı da teyit ediyor. El Suvar’daki yeni üs noktaları, birkaç bin Blackwater paralı askerinin yerleştirilmesi için kuruluyor.

Blackwater’in boyunduruğu altında yaşayanlar

Federal Haber Ajansı’nın Suriye istihbaratındaki kaynaklarının bildirdiğine göre paralı askerler arasında Amerikan vatandaşı olmayan çok sayıda kişi de var. Daha önce Blackwater saflarında çok sayıda Latin Amerikalı, özellikle Kolombiya ve Uruguaylı; keza Batı Afrikalı, özellikle de Sierra Leoneli paralı asker olduğu biliniyor.

Deyrezzor’da özel harp şirketinin 2.500 paralı askeri arasında daha ziyade Irak’tan gelen bir miktar Arap da var. Bunu, Federal Haber Ajansı’nın Fırat’ın doğusundaki Arap kabileleri arasında bulunan kaynakları da doğruluyor. Bunların dediğine göre Amerikan paralı askerleri yerel halkı terörize ediyor ve Suriye’nin Amerikan işgali altındaki bölgelerinde kendi düzenlerini tesis ediyorlar. Federal Haber Ajansı, Amerikalıların bazı kurbanlarına ulaşmayı başardı; şu anda bunlarla özel röportajlar yapıyoruz. Bu kişiler, Blackwater paralı askerlerinin işledikleri suçları anlatıyorlar.

Suriye’den Irak’a giden yol

Federal Haber Ajansı, Rusya Savunma Bakanlığı’nın daha önce sunduğu verilere ve kendi kaynaklarından edindiği bilgilere dayanarak, ABD’nin Suriye’nin doğusundan komşu Irak’a yazadışı petrol naklinin tam rotasını çıkardı.

[ABD’nin Suriye’den çaldığı petrolün Irak’a yasadışı taşınma yolları]

Suriye’den çalınan petrol önce Kamışlı’ya yöneliyor, oradan da tanker konvoyları halinde Suriye - Irak sınırını takip ederek Tel Koçer sınır noktasından Irak’a geçiriliyor.

Federal Haber Ajansı’nın, Irak Kürdistanında çalışan petrol şirketlerinden birindeki kaynağının verdiği bilgiye göre, örneğin Suriye’nin El Ömer ve El Cafra petrol sahalarından çıkartılan hafif petrol Erbil’e, Haseke’deki Rumeylan civarında çıkartılan ağır petrol ise Kerkük’e taşınıyor. Bu petrol orada Irak Kürdistanı Bölgesindeki Amerikan petrol şirketlerinin çıkardığı petrolmüş gibi satılıyor.

Ayn İsa’daki görüşme

ABD’nin yasadışı petrol işi yürüttüğü Suriye ve Irak toprakları, Kürt silahlı gruplarının işgali altında. Dahası Kürt militan grupları sadece medya paravanı rolü oynuyorlar; Amerikalılar ise bu paravanın arkasında Suriye halkına ait olan doğal zenginlikleri kendi hesaplarına paraya çeviriyorlar.

Bu yılın baharına kadar, Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrol bölgelerini fiilen kontrolleri altında tutan Kürt teröristlerine, ABD’nin yasadışı petrol işinden yaklaşık yüzde 75 pay ayrılıyordu. Ama Pentagon temsilcileri ve Suriye Demokratik Güçleri’nin önde gelen üyeleri nisan ayında Ayn İsa’daki Amerikan askeri üssünde bir görüşme gerçekleştirdiler. Bu görüşmenin gerçekleştiğine dair somut deliller ve görüşmenin muhtevası, Federal Haber Ajansı’nın elinde bulunuyor.

Federal Haber Ajansı’nın, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerini esas alarak yaptığı hesaplamalara göre, ABD günde 3,3 milyon dolarlık, veya yıllık 1,1 milyar dolarlık petrol çıkartıyor ve satıyor. Ayn İsa’daki görüşmeye kadar bundan kendi hesabına sadece yüzde 25 alıyordu, ancak SDG liderleriyle görüşmelerden sonra ABD’nin yasadışı petrol satışından geliri devasa bir artış gösterdi. İmzalanan mutabakatlara göre, Amerikalılar Kürt teröristlerin liderlerine sadece sadakatlerinin karşılığı olarak ödeme yapmaya başladılar.

Şu anda Amerikalılar kendilerine ayda 70-80 milyon dolar ayırıyor, Kürt militanların tepe yöneticileri arasında ise sadece yaklaşık 10 milyon dolar bölüştürüyor. Bir dizi kaynaktan, Suriye Demokratik Güçleri’nin “başkumandanı” Mazlum Abdi’ye, sadece ona ayda beş milyon dolar ödeme yaptıklarını teyit etmeyi başardık. Geri kalan kaynaklar, transport ve lojistikle ilişkili giderleri karşılamaya gidiyor.

Aklama şeması

ABD’nin, çalınan Suriye petrolünün satışından edinilen parayı aklamak için kendince bir şeması var. Aynı şemayı Mazlum Abdi ile Washington’un diğer başlıca Kürt uyduları da kullanıyor.

Bu şemada en önemli rolü Amerikan Union Bank ile Katar’ın Al Baraka Bank oynuyorlar. Bunların Irak’ta, El Kayar ve Kerkük’teki Amerikan üslerinin çok yakınında şubeleri var.

Irak’taki Union Bank’ın, uzun zamandır Blackwater paralı askerleriyle çalıştığının bilindiğini de ekleyelim. Federal Haber Ajansı’nın kaynaklarına göre, Erbil’deki petrol şirketlerinden birinde paralı askerler, Suriye enerji kaynaklarının yağmalanmasından elde ettikleri nakitleri Irak’taki bankanın şubesine yatırıyorlar.

Daha sonra bu tutar her 10-15 günde bir uçakla ABD’ye, daha ziyade de Missisippi’ye taşınıyor ve üçüncü kimseler tarafından açılmış hesaplardan birine yatırılıyor.

Kuşkusuz bütün bu sistem her yere özel yerleştirilmiş kimselerin mutlak kontrolü altında olmasa işleyemez. ABD’nin bu criminal business’i için başlıca dayanaklardan birini SDG içindeki radikal Kürt grupları ve şahsen de “Demokratik Güçler”in başı Mazlum Abdi teşkil ediyor.

[Mazlum Abdi]

Amerikan yanlısı Demokratik Suriye Güçleri’nin başı Mazlum Abdi, yirmi yıldır PKK içinde. Öyle görünüyor ki, söz konusu örgütün sadece Türkiye’de değil ama ABD dahil birçok başka ülkede de terörist örgüt kabul edilmekte olması, ne Mazlum Abdi’yi, ne de Washington’u rahatsız etmiyor. Kendini komünist gibi gösteren bu kişinin bir anda 300 bin dolarlık saat kullanmaya başlaması da taraftarlarını rahatsız etmedi.

Mazlum Kobani adıyla da bilinen, PKK içinde ise Şahin Çilo diye faaliyet gösteren bu binbir suratlı SDG liderinin gerçek adı Farhad Abdi Şahin. Süriye Kürdü. 1967 doğumlu. Halep Üniversitesi’nde mühendislik eğitimi almış.

Ama Abdi, o yola girmemiş. 1990, kaderinde bir dönüm noktası olmuş. Henüz genç bir adam iken Kürt radikal akımlarının cazibesine kapılmış ve kendini bundan böyle bütün hayatı boyunca bir militan olarak tanımlayıp PKK’ya girmiş.

SDG’nin günümüzdeki liderinin daha en baştan sıra erleri arasına katılmadığı biliniyor. Daha bu dönemde “parti”nin itici lideri Abdullah Öcalan ile yakın bir dostluk kurmuş. Kimi Arap ve Türk kaynaklarına göre Çilo, Öcalan’ın sadece dostu değil, evladı gibiymiş. Bu da pek çok şeyi açıklayabilir.

Bu dönemde Suriye, PKK’nin başlıca üssüydü. Suriye topraklarındaki yasadışı faaliyetleri yüzünden Abdi devamlı gözaltına alındı. Yetkililer onu toplam beş defa tutukladılar.

Suriye’den Türkiye’ye, Avrupa’ya ve Irak’a

1990’lı yıllarda Türkiye’de, esas itibariyle de Hakkari iline bağlı Şemdinli bölgesinde terörist faaliyetler yürüttü. Burada Türk ordusuyla PKK militanları arasında çatışmalar bir dakika bile durmuyordu. PKK militanları sık sık bombalamalar yapıyorlardı; bunlar ordu mensupları gibi sivil halktan da çok can aldı.

Farhad Abdi Şahin bu yüzden, PKK’den diğer birkaç düzine teröristle birlikte, Türkiye’de aranan en tehlikeli suçluların bulunduğu kırmızı listede bulunuyor.

Bu bölgedeki Kürt gerilla birliklerinin faaliyetlerinin son yıllarda da devam ettiğini belirtmek gerek. Örneğin 9 Ekim 2016’da Kürt radikaller Şemdinli’de bombalı bir otomobili havaya uçurdular.

Araçta beş tondan çok patlayıcı bulunuyordu. Sonuçta onlarca Türk askeri ile sivil halktan sekiz kişi öldü. Ayrıca 11’i asker en azından 27 kişi de yaralandı.

Şahin Çilo, 2000’lerin başında Avrupa’ya gitti ve PKK’nin başka üst düzey sorumlularıyla, AB’deki propaganda faaliyetlerinin örgütlenmesiyle meşgul oldu.

SDG’nin gelecekteki lideri 2003’te kuzey Irak’ın, Mahmur mülteci kampının yolunu tuttu. Ankara’nın muhtelif defalar altını çizdiğine göre burası PKK’nin başlıca dayanaklarından biri. Abdi burada hızla partinin lider kadrosu arasına girdi ve çok geçmeden de YPG’nin özel operasyon kanadının başına atandı.

Bu grup Ankara tarafından, 2005’ten günümüze kadar Türkiye topraklarında bir dizi terör eylemiyle suçlanıyor: 31 Ekim 2010’da Taksim meydanında, 2005’te İzmir Çeşme’de, 2016’da Gaziantep’te ve daha pek çok yerde.

Abdi, 2014 ağustos ayında Irak’ın Süleymaniye şehrinde ABD ile işbirliği görüşmelerini başlattı. Çok geçmeden de, yeni kurulan “Demokratik Güçler” komutanı unvanıyla ülkesi Suriye’ye döndü.

Mazlum, Suriye petrolünü neye karşılık “takas” ediyor?

Mazlum, Amerikan propagandasında neredeyse bir kahraman oldu, sanki bütün Ortadoğu’da özgürlük ve demokrasinin baş savaşçısı oydu. Bütün bu sahte unvanları, vatanı Suriye’nin petrol bölgelerinde mutlak bir Amerikan iktidarının tesisi karşılığında kazandı.

Amerikan propagandistleri tarafından parlatılan ve Beyaz Saray’da etkili dostlar kazanan Mazlum Abdi, kendisi için de, şimdi büyük bir hazla yararlandığı pek çok menfaat edindi.

Federal Haber Ajansı’nın diasporadaki Kürtlerden öğrendiğine göre SDG şefinin şu anda California ve Florida’da büyük arazileri var. Florida’daki gayrımenkulleri kendisine, Abdi’nin ABD’ye sadakatini koruma vaadi karşılığında Pentagon’daki üst düzey görevlilerin hediye ettiğini de öğrendik.

Mazlum Abdi’nin Amerikalılarla işbirliğinden kazandığı mali menfaatleri açığa çıkartan başka kanıtlar da var.

[ABD, Mazlum Abdi’yi satın almadan önce. Mazlum Abdi eskiden 22 dolarlık Casio takıyordu. Abdi’nin ABD ile pazarlığından sonra. Abdi, ABD ile pazarlıktan sonra Patek Philippe takmaya ve bunu da kadranını içe çevirerek gizlemeye başladı.]

SDG liderinin daha önceki fotoğraf ve videolarında bileğinde ucuz, dijital bir Casio saat görünüyordu. Şimdi ise Abdi’nin bileğini 300 bin dolarlık pahalı bir Patek Philippe süslüyor. Birkaç yeni video röportajında görülebileceği gibi, Kürt komutan, kazandığı bu zenginliği gizlemeye çalışıyor ve saatin kadranlı yüzünü içeri çevirerek mahcup bir şekilde gizliyor.

Bir Kürt “komünist”i (kendini öyle sayıyor), pahalı bir saati ve ABD’de gayrımenkulleri nasıl alabilir? Belli ki Çilo, ABD’nin dostu haline gelip Amerikalıların Suriye petrolünü kaçırmalarından kazandıkları yasadışı kazancın bir bölümünü alarak ideallerini şahsi zenginliği karşılığı satalı çok oluyor.

ABD ile dostluk

Daha SDG’nin kuruluşundan itibaren Mazlum Abdi ile Washington arasındaki sıkı ilişkilerin varlığı aşikârdı. Amerikalıları başlangıçta, yeni müttefiklerinin Öcalan ile dostluğu ve kendilerinin de terörist örgüt saydıkları PKK üyeliği biraz şaşırtmıştı, ama çok geçmeden, Suriye’nin petrol kaynaklarının çalınması işindeki başarılı işbirliği sayesinde ABD, bu keyif kaçırıcı gerçekten çekinmeyi bıraktı.

Daha bu ortaklığın başında, Suriye’deki çatışmaların 2011-2012’deki ilk evresinde, Mazlum Abdi, ABD ile ilişkileri yüzünden kabile üyeleri tarafından sert bir şekilde eleştiriliyordu. Bunu, SDG’nin Türkiye’ye kaçan eski baş temsilcisi Talal Silo anlatıyor. Onun dediğine göre Çilo’nun Amerikalılarla dostluğu, PKK’nin kimi üst düzey yöneticileri, özellikle de Sabri Ok ve Fehman Hüseyin tarafından kesinlikle kabul görmemişti.

Washington, 2017’ye gelinirken, PKK’nin başlıca üyelerinden biriyle sıkı ilişkilerini gizlemeyi artık neredeyse tamamen bırakmıştı. Bu yüzden Ankara ile ilişkileri daha da bozulmaya başlamıştı. Türkiye, Irak’ın Sincar ilinde “Pençe” operasyonunu tekrar başlattıktan sonra Abdi de Amerikan özel kuvvetler subaylarıyla birlikte Karaçok dağlık bölgesindeki üslerin tahrip edilmesini teftiş ediyordu.

Üst düzey Pentagon yetkilileri, ki aralarında o zamanki Pentagon şefi James Mattis ile basın sekreteri Robert Manning ve CENTCOM şefi Kenneth MacKenzie de vardı, bundan sonra devamlı olarak, “Demokratik Güçler”e ve şahsen de Mazlum Abdi’ye desteklerini ifade edeceklerdi.

ABD başkanı Donald Trump, Türk meslektaşı Erdoğan’a skandal mektubunda, onun SDG şefiyle “tanışmasını” dahi önerdi. Türk lider ise bunu reddetti ve Şahin Çilo’nun teslim edilmesini istedi.

ABD, Abdi’nin suçlarını nasıl aklamaya girişti?

Ankara, Washington’a devamlı olarak, birçok suça karışmış olan Kürt teröristleri “meşrulaştırmaya” ve Suriye meselesinin ve diğer Ortadoğu meselelerinin çözümünde onları meşru taraflardan biri haline getirmeye çalışmakla sitem ediyordu.

Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Trump ile Abdi’nin geçen ay telefonla görüşmelerinden sonra da bunu tekrar etti. Buna rağmen bir grup Amerikalı senatör, dışişleri bakanlığından, Abdi’ye Kongre karşısında konuşma yapmak üzere ABD ziyaretinde bulunması için vize verilmesini istedi.

Türkiye Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, cevap olarak Abdi ABD topraklarına iner inmez Ankara’nın İnterpol aracılığıyla iade talebinde bulunacağını açıkladı.

PKK şefiyle Senatör Lindsey Graham da telefon görüşmeleri yapıyor, dahası bunu gizlemiyor. Son görüşmelerinden birinde, Ankara’nın antiterörist operasyonu “Barış Pınarı”nın bir “etnik temizlik” olduğu noktasında mutabık kaldılar.

Amerikalılar böylelikle, başkasının petrolü üzerine kurdukları planları aşkına NATO’daki müttefiklerinden kolaylıkla uzaklaştılar ve Türklerin başlıca düşmanı, uluslararası düzeyde açıkça terörist olarak tanınan kimselerle, PKK üyeleriyle bir koalisyon kurdular.

Sonuç

Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD işgal bölgesindeki durum, ağır insani problemlerle daha da çözülmez hale geliyor. Petrolü boşaltmakla meşgul olan Amerikalılar, bölgedeki şehir ve köylerde, bu bölgede etnik çoğunluğu teşkil eden Arap nüfusa neredeyse soykırıma varan zalimane uygulamalarda bulunan Kürt teröristlere tam bir hareket özgürlüğü veriyorlar.

ABD buna gözlerini kolaylıkla kapıyor, zira “Kürt paravanı”, uluslararası bir suç teşkil eden petrol işini devam ettirmeleri için şart.

ABD’nin ve işbirlikçileri Kürt grupların faaliyetleri, bağımsız Suriye Arap Cumhuriyeti’nin, bütün ulusal zenginliğin en önemli kısmını teşkil eden kaynaklarının küstahça soyulmasından başka bir şey değil.

Hem resmi Şam yönetimi, hem aralarında Mariya Zaharova, Sergey Lavrov, Aleksandr Malkeviç’in de olduğu Rusya temsilcileri, dünya kamuoyunun dikkatini defalarca, Washington’un Suriye Arap Cumhuriyeti’nde işlediği suçlara çektiler. Ancak büyük uluslararası örgütler, bu kapsamda başlıcası BM olmak üzere, bütün bu olguları gözardı etmeyi tercih ediyorlar.

Türkiye’nin antiterörist operasyonu “Barış Pınarı” bu şartlarda, kuzey Suriye’deki belli sahalardan temizlemeye imkân verecek kesinlikle zaruri bir tedbirdir. Kürt militanların şahsında yerel işbirlikçilerini kaybeden Amerikalılar, söz konusu petrol sahalarını yasadışı şekilde sömürmeye devam edemeyeceklerdir.

Bundan başka, Ankara da, Washington’dan ve PKK radikallerinden farklı olarak, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin en yakın komşusu ve Astana sürecinin de kilit katılımcılarından biri. Eğer Türk kuvvetleri eylem sahasını Suriye’nin 200 kilometre derinine genişletirlerse ve SDG radikalleri Suriye’de, Fırat’ın batısındaki petrol kaynaklarının diğer önemli kısmından da temizlenecek olursa, Türklerle görüşmek, Suriyeliler için bundan sonra daha kolay olacaktır.

Federal Haber Ajansı, Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD faaliyetlerini gözlemlemeye devam edecek ve yakın zamanda Amerikan Blackwater paralı askerlerinin, bu Ortadoğu ülkesinin işgal ettikleri topraklarında kendi düzenlerini nasıl kurduklarına dair belgeler yayınlayacak.

 

Hazal Yalın. Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından kırka yakın çevirisi var. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor.@Hazal_Yalin